YOKSA O GECE, DENİZ BAYKAL EV SAHİBİ O GAZETECİ-YAZAR İLE YATMIŞ MIYDI?
Serdar Turgut yıllar önce Ortaköy'de bir evde verilen ve Deniz Baykal'ın da katıldığı davetten yola çıkarak kaset olayındaki ihtimalleri ortaya döktü.
Yoksa o gece,Deniz Baykal Leyla Umar’la yatmış mıydı?
Yıllar önce Leyla Umar, gazetesinden önemli isimleri Ortaköy’deki evinde buluşturmak amacıyla bir davet düzenlemişti.
Kendi gazetesindeki arkadaşlar dışında davette Hürriyet’ten sadece ben ve ayrıca Müjde Ar ile Tarık Akan gibi sanatçılar da vardı.
Rana ile birlikte gittiğimiz davette evin çatı katında hayli keyifli geçen sohbetler olmuştu. Leyla Umar çok iyi bir ev sahibesi olduğundan hepimizi çok güzel ağırlamış ve bizleri mutlu etmişti.
***
Neyse detayı bırakıp olayın heyecanlı bölümüne geleyim.
Hayli uzun oturduk. Kalkma vakti gelince ilk önce Deniz Bey biraz işim var diyerek aşağıya indi.
Geri gelmesi hayli uzayınca bizler de bari kalkalım dedik.
Böylesine başlık atmış olduğum yazıyı burada kesip Deniz Bey’in geri dönmesindeki gecikmenin gizemini açıklamasız bıraksaydım çok keyifli olurdu değil mi?
Rana, ben, Müjde Ar ve Tarık Akan birlikte çıkmaya karar verdik.
Merdivenlerden inerken; ben, kapısı aralık olan odada Deniz Baykal’ı gördüm.
Deniz Bey giyiniyordu.
Yazıyı şimdi bitirseydim bu yazı bugün Türkiye’nin en çok okunan yazılarından bir tanesi olabilirdi bu da kesin. Ama kimseyi merakta bırakmayacağım. Ben ucuz popülarite peşinde değilim, bilmem anlatabiliyor muyum?
Deniz Baykal son derece meşgul bir insan olduğundan büyük ihtimalle Leyla Umar’ın evinden ayrılıp bir başka davete veya görüşmeye gideceğinden yanında bir yedek gömlek taşıyormuş.
Şimdi burada biraz sakinleşip, biraz düşünelim...
Farz edin ki Leyla Umar misafirleri evine gelmeden önce o odada bir video kayıt kamerasının karşısına geçip çıplak poz vermiş olsaydı...
Şimdi sizler ’Leyla Umar neden böyle bir şey yapsın ki’ diye sorabilirsiniz.
Bu sorunuzu sadece ’Neden yapmasın ki’ diye cevaplayıp kesebilirdim ama ben tarihi bazı gerçeklerin ortaya çıkması taraftarıyım.
***
O günlerde Küba lideri Fidel Castro, Leyla Umar’a çılgınlar gibi aşıktı.
Umar o gece misafirler gelmeden önce kendisine umutsuzca aşık olan Fidel’i biraz daha çıldırtmak için ona çıplak görüntüleriyle dolu videosunu göndermeye karar vermiş olabilirdi.
Kendi evinde, odasında kameraya seksi pozlar verirken birden misafirler bastırınca, Leyla Hanım’ın da kamerasını çalışır bırakıp, aceleyle giyinip, misafirlerin yanına koştuğunu düşünün...
Sonra bizlerle yedi içti, güzel vakit geçirdik, güldük eğlendik ve aşağıda çalışmakta olan kamerayı da tamamen unutmuş olsa...
Kalkma vakti gelince Deniz Baykal hazırlanmak için farkında olmadığı kameranın karşısında soyunup giyinse...
O görüntülerden biraz montajlayarak mükemmel bir ilişki iddiası görüntüsü elde edilemez mi? Hatta profesyonel bir kişi Deniz Bey giyinirken arka plana aslında Fidel’ine pozlar vermekte olan Leyla Umar’ın çıplak görüntülerini bir montajla koyabilirdi.
Eğer o video kaseti kötü niyetli insanların eline geçseydi, bugün Deniz Baykal’a yapılanlar o gün de yapılamaz mıydı yani.
’Leyla Umar, Deniz Baykal ile basıldı’ başlıklı haberin basında çıkmasından sonra Deniz Bey’i yakın koruma altına almak gerekecekti.
Yok Mustafa Sarıgül’ün de Leyla Umar’a aşık olduğunu filan iddia edecek değilim ancak bu olayın görüntüleri ortaya çıkınca, Fidel’in kıskançlıktan tamamen çıldırıp Deniz Baykal’ı öldürtmek isteyeceği de kesindi. Çünkü ’Madem Leyla bana varmadı onu ele de vardırmam’ diye çıldırabilecek Fidel’in ne yapacağı da bilinemez.
Eski gerillalar ölmezler, sadece bir kenara sessizce çekilirler.
Leyla Umar faktörü olmasaydı Fidel de öyle yapacaktı ama hayat ona bir darbe vurdu. Adamcağız durup dururken bir Türk kadınına aşık oldu.
***
Bugün de böyle bir şeyler oldu tabii ki demiyorum. Açıkçası ne olduğunu bilemiyorum.
Ancak Türkiye’nin geldiği noktada yukarıda anlattığım tür masum kazalar bile olsa, insanların hayatının mahvedileceğini söylüyorum.
Telefonda karımızla konuşurken, kendi evimizde çıplak dolaşırken bile korkmaya başladık.
Bir de sevgiliniz olduğunu ve onunla bir gece seviştikten sonra kadının size telefonda ’Sen bir numarasın’ dediğini düşünsenize.
Bilahare adliyedeki Ergenekon bağlamındaki soruşturmanızda o bir numaranın onların anladığı türden bir numara olmadığını ispatlayabilseniz dahi, serbest bırakılsanız dahi, eve dönünce neler olacak bunu düşündünüz mü?
Bu mümkün değil bana olmaz ya... Bir kadının bana ’Bir numarasın’ demesi ihtimalinden umudumu tamamen kesmiş durumdayım ama hayal kurup oldu diyelim. Beni evde bekleyen Rana olduğundan ben soruşturmada ’Gayet tabii ki ben örgütün bir numarasıyım sevgilim aynen bunu demek istedi’ der ve eve hayatımın sonuna kadar dönmemek için örgütün lideri olduğumu itiraf ederdim.
***
Uzun lafın kısası hayat Deniz Bey’e kötü, acımasız bir oyun oynadı.
Dalga geçtiğime bakmayın siz... Gayet ciddiye alıyorum bu meseleyi.
Tarafları yakından tanıdığımdan üzüntüm daha da arttı.
Umarım herkes en az yara alarak atlatır bu işi...
Serdar Turgut/Akşam
Yıllar önce Leyla Umar, gazetesinden önemli isimleri Ortaköy’deki evinde buluşturmak amacıyla bir davet düzenlemişti.
Kendi gazetesindeki arkadaşlar dışında davette Hürriyet’ten sadece ben ve ayrıca Müjde Ar ile Tarık Akan gibi sanatçılar da vardı.
Rana ile birlikte gittiğimiz davette evin çatı katında hayli keyifli geçen sohbetler olmuştu. Leyla Umar çok iyi bir ev sahibesi olduğundan hepimizi çok güzel ağırlamış ve bizleri mutlu etmişti.
***
Neyse detayı bırakıp olayın heyecanlı bölümüne geleyim.
Hayli uzun oturduk. Kalkma vakti gelince ilk önce Deniz Bey biraz işim var diyerek aşağıya indi.
Geri gelmesi hayli uzayınca bizler de bari kalkalım dedik.
Böylesine başlık atmış olduğum yazıyı burada kesip Deniz Bey’in geri dönmesindeki gecikmenin gizemini açıklamasız bıraksaydım çok keyifli olurdu değil mi?
Rana, ben, Müjde Ar ve Tarık Akan birlikte çıkmaya karar verdik.
Merdivenlerden inerken; ben, kapısı aralık olan odada Deniz Baykal’ı gördüm.
Deniz Bey giyiniyordu.
Yazıyı şimdi bitirseydim bu yazı bugün Türkiye’nin en çok okunan yazılarından bir tanesi olabilirdi bu da kesin. Ama kimseyi merakta bırakmayacağım. Ben ucuz popülarite peşinde değilim, bilmem anlatabiliyor muyum?
Deniz Baykal son derece meşgul bir insan olduğundan büyük ihtimalle Leyla Umar’ın evinden ayrılıp bir başka davete veya görüşmeye gideceğinden yanında bir yedek gömlek taşıyormuş.
Şimdi burada biraz sakinleşip, biraz düşünelim...
Farz edin ki Leyla Umar misafirleri evine gelmeden önce o odada bir video kayıt kamerasının karşısına geçip çıplak poz vermiş olsaydı...
Şimdi sizler ’Leyla Umar neden böyle bir şey yapsın ki’ diye sorabilirsiniz.
Bu sorunuzu sadece ’Neden yapmasın ki’ diye cevaplayıp kesebilirdim ama ben tarihi bazı gerçeklerin ortaya çıkması taraftarıyım.
***
O günlerde Küba lideri Fidel Castro, Leyla Umar’a çılgınlar gibi aşıktı.
Umar o gece misafirler gelmeden önce kendisine umutsuzca aşık olan Fidel’i biraz daha çıldırtmak için ona çıplak görüntüleriyle dolu videosunu göndermeye karar vermiş olabilirdi.
Kendi evinde, odasında kameraya seksi pozlar verirken birden misafirler bastırınca, Leyla Hanım’ın da kamerasını çalışır bırakıp, aceleyle giyinip, misafirlerin yanına koştuğunu düşünün...
Sonra bizlerle yedi içti, güzel vakit geçirdik, güldük eğlendik ve aşağıda çalışmakta olan kamerayı da tamamen unutmuş olsa...
Kalkma vakti gelince Deniz Baykal hazırlanmak için farkında olmadığı kameranın karşısında soyunup giyinse...
O görüntülerden biraz montajlayarak mükemmel bir ilişki iddiası görüntüsü elde edilemez mi? Hatta profesyonel bir kişi Deniz Bey giyinirken arka plana aslında Fidel’ine pozlar vermekte olan Leyla Umar’ın çıplak görüntülerini bir montajla koyabilirdi.
Eğer o video kaseti kötü niyetli insanların eline geçseydi, bugün Deniz Baykal’a yapılanlar o gün de yapılamaz mıydı yani.
’Leyla Umar, Deniz Baykal ile basıldı’ başlıklı haberin basında çıkmasından sonra Deniz Bey’i yakın koruma altına almak gerekecekti.
Yok Mustafa Sarıgül’ün de Leyla Umar’a aşık olduğunu filan iddia edecek değilim ancak bu olayın görüntüleri ortaya çıkınca, Fidel’in kıskançlıktan tamamen çıldırıp Deniz Baykal’ı öldürtmek isteyeceği de kesindi. Çünkü ’Madem Leyla bana varmadı onu ele de vardırmam’ diye çıldırabilecek Fidel’in ne yapacağı da bilinemez.
Eski gerillalar ölmezler, sadece bir kenara sessizce çekilirler.
Leyla Umar faktörü olmasaydı Fidel de öyle yapacaktı ama hayat ona bir darbe vurdu. Adamcağız durup dururken bir Türk kadınına aşık oldu.
***
Bugün de böyle bir şeyler oldu tabii ki demiyorum. Açıkçası ne olduğunu bilemiyorum.
Ancak Türkiye’nin geldiği noktada yukarıda anlattığım tür masum kazalar bile olsa, insanların hayatının mahvedileceğini söylüyorum.
Telefonda karımızla konuşurken, kendi evimizde çıplak dolaşırken bile korkmaya başladık.
Bir de sevgiliniz olduğunu ve onunla bir gece seviştikten sonra kadının size telefonda ’Sen bir numarasın’ dediğini düşünsenize.
Bilahare adliyedeki Ergenekon bağlamındaki soruşturmanızda o bir numaranın onların anladığı türden bir numara olmadığını ispatlayabilseniz dahi, serbest bırakılsanız dahi, eve dönünce neler olacak bunu düşündünüz mü?
Bu mümkün değil bana olmaz ya... Bir kadının bana ’Bir numarasın’ demesi ihtimalinden umudumu tamamen kesmiş durumdayım ama hayal kurup oldu diyelim. Beni evde bekleyen Rana olduğundan ben soruşturmada ’Gayet tabii ki ben örgütün bir numarasıyım sevgilim aynen bunu demek istedi’ der ve eve hayatımın sonuna kadar dönmemek için örgütün lideri olduğumu itiraf ederdim.
***
Uzun lafın kısası hayat Deniz Bey’e kötü, acımasız bir oyun oynadı.
Dalga geçtiğime bakmayın siz... Gayet ciddiye alıyorum bu meseleyi.
Tarafları yakından tanıdığımdan üzüntüm daha da arttı.
Umarım herkes en az yara alarak atlatır bu işi...
Serdar Turgut/Akşam