CHP Kurultayı yarın toplanıyor… Ankara’daki dört ve beş yıldızlı oteller dünden itibaren yurdun dört bir yanından gelen kurultay delegeleriyle ve yakınlarıyla dolup taşmaya başladı.
Gündüz saatlerinde partinin genel merkezini ziyaret eden ve Meclis’te illerinin milletvekilleriyle buluşan CHP delegeleri ikiye bölünmüş durumda:
Alevi ağırlıklı statükocular, yani Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler…
Değişimden yana olanlar; yani aslında gönlü Ekrem İmamoğlu’nda olup da Özgür Özel’e yakın duranlar…
*
Dün gece karanlık çökünce Ankara’nın lokantaları ve otel lobileri ilginç pazarlıklara sahne oldu.
Yerel seçimlere sadece altı ay gibi kısa bir süre kalınca, pazarlık da bu konuda oluyor:
“Tamam ben sana oy vereceğim de sen bana ne vereceksin?”
Ya da tam tersi:
“Sen oyunu bize ver, gerisi düşünme… Bilirsin seni severiz ve üzmeyiz.”
Pazarlığa konu edilen şey, önümüzdeki yerel seçimlerde adaylık meselesi…
Öncelikle belirtmeliyim ki mevcut belediye başkanları tamamen buna göre pozisyon almış durumda…
Genel başkan adayları da bu durumu ellerinden geldiğince kullanmaya çalışıyor.
Örneğin bir önceki yerel seçimlerde belediye başkan adayları son dakikaya kadar belirlenip kamuoyuna açıklanmezken, şimdi mevcut başkanların çoğunun yüzü gülüyor.
Çünkü Kemal Bey, hemen hemen hepsine mavi boncuk dağıtmış durumda…
İzmir ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’ndan onay aldıklarını belirterek adaylıklarını resmen açıkladılar…
Aydın, Antalya, Muğla, Edirne, Adana ve Tekirdağ’da da benzer bir durum yaşanıyor.
Sadece büyükşehirler değil, il, ilçe ve hatta belde belediyeleri bile pazarlık konusu yapılıyor.
Özgür Özel ve ekibinin bu konuda daha temkinli davrandığı gözleniyor ama Kılıçdaroğlu’na yakın isimler ulaşabildikleri her kurultay delegesinin talebini not edip gerçekleştirme sözü veriyor:
“Tamam abi, olmuş bil! Yeter ki şu haftasonunu atlatalım.”
*
Gerçek demokrasilerde böyle olmaz.
Koltuklar kimsenin babasının malı değildir ve “karşılıklı çıkar” gözetilerek paylaşılamaz…
Bir kişiye başkanlık ya da belediye meclis üyeliği sözü verirken önce liyakatına bakarsınız…
Partiyle özdeşleşip özdeşmediğine bakarsınız…
Siyaseti neden yaptığını, o koltuğu neden bu kadar çok istediğini, sizi mahçup edip etmeyeceğini sorgularsınız…
Ama bugünkü, “Sırf bana oy versin de…” mantığıyla o koltukları haraç mezat satamazsınız…
Bu sadece partiye değil, halka ihanettir.
*
Kısacası… Bu seçim CHP için bir anlamda “Tamam mı devam mı?” seçimidir…
Eğer gördüklerimiz, duyduklarımız doğruysa Kılıçdaroğlu’nun ekibi, “parti içi iktidarı ellerinde tutma” avantajıyla, (belki de ondan habersiz olarak) özellikle Anadolu delegelerine bol keseden koltuk dağıtıyor…
Yapmayın Gürsel Bey…
Yapmayın Barış Bey…
Yapmayın Eren Bey…
Yapmayın Oğuz Bey…
Yapmayın Gülizar Hanım…
Yapmayın…
Atatürk’ün partisini bu kadar ayağa düşürmeyin!