Yılmaz Özdil’den Süleyman Soylu’ya çok sert cevap: 'Değil İçişleri Bakanı, feriştahı olsa...'

Tele 1 ekranlarında yayınlanan Tuba Emlek’in sunduğu Mercek’in bu haftaki konuğu, Sözcü köşe yazarı Yılmaz Özdil oldu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yerde yemek yerken askerlerle verdiği fotoğrafını eleştiren Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'i hedef almıştı. Yılmaz Özdil, Süleyman Soylu’nun Berbuka Kalekol Üs Bölgesi Komutanlığında yerde yemek yerken askerlerle verdiği fotoğrafa eleştirilerde bulunmuş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “38 yıldır bu memlekette gazetecilik yapıyorum, terörün en saldırgan dönemlerinde sınır karakolları gördüm, Türk askerinin postalını çıkarıp yerde yediğini ilk defa görüyorum” demişti.

Süleyman Soylu, Özdil’in bu paylaşımına sosyal medya hesabından yanıt vermişti. Soylu, açıklamasında, “Yıllar sonra, üç ay önce üstlendiğimiz Belbuka Üst Bölgesi sadece PKK'nın değil, PKK yardakçıları Yılmaz Özdil ve medya faresinin de psikolojisini bozmuş anlaşılan… Bizim köyde şöyle söylerler; İt ürür kervan yürür!” ifadelerini kullanmıştı. Yılmaz Özdil bugün Tele 1'de katıldığı programda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yanıt verdi.

“YARIN BANA ‘TÜRKİYE’NİN EN BAŞARILI GAZETECİSİDİR’ DİYEBİLİR”

Tele 1 kanalında Tuba Emlek’in sunduğu Mercek programında Süleyman Soylu’nun kendisine ilişkin sözlerini değerlendiren Yılmaz Özdil, şu ifadeleri kullandı:

* “PKK yardakçısı” dedi benim için. İt ürür kervan yürür diyerek ‘it’ olduğumu söyledi. “PKK’lısın sen” dedi. Şimdi ben Süleyman Soylu’yu çok severim. Benim en takdir ettiğim politikacıdır çünkü Türkiye’deki politikacı seviyesinin sözlük karşılığıdır aslında Süleyman Soylu. Bu yaptığı açıklamadan memnun da oldum çünkü aynı arkadaş daha önce “Tayyip Erdoğan’ın hurdasını çıkaracağım”, “Bu AKP gırtlağına kadar yolsuzluğu batmış partidir” diyordu sonra gitti o partide genel başkan yardımcısı, şimdi içişleri bakanı oldu. Bugün bana PKK’lı deyip yarın bana “Türkiye’nin en başarılı gazetecisi Yılmaz Özdil’dir” diyebilir.

* Bu tartışmanın temel sebebi şu. Bir fotoğraf verdiler bir kalekolda, yerde yemek yiyorlar. Sadece ben değil, onbinlerce kişi tweet attı. Dediler ki “Niye yerde yiyorsun kardeşim, silahlı kuvvetlerde masa mı yok”, sorular sadece bu. Ben de sadece “38 yıldır bu ülkede gazetecilik yapıyorum. Yani terörün en vahşi dönemleri de dahil sınır karakollarını gördüm. Ama ben askerin masa kullanmadan yemek yediğini, karakolda, kalekolda ve kışlada görmedim. Yani buna şahit olmuş bir subay ya da astsubay da tanımıyorum. Bölgede askerliğini yapanlardan da böyle bir şey duymadım.

* Yani dedik ki “Kardeşim neden masada değil de yerde yiyorsun”, “Sen PKK’lısın” dedi. Yani bunlar hep böyle. Daha öncede dedik ki Diyanet’e “Meteoroloji’nin yurt çapında sağanak yağış gösterdiği dönemde niye yağmur duası yaptınız?”, “Bunun cesedini camiye almayın” dediler. Buna da öyle. Diyoruz ki kardeşim masa mı yok Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, adam diyor ki “Siz PKK’lısınız”. Şimdi bir başka bir şey soruyoruz, o bize başka bir şey söylüyor.

* Tabi burada bir takım terminolojik şeyler de var, mesela o bana attığı tweette Belbuka üssü filan yazmış, o üssün adı Berbuka. Belki arkadaşları içişleri bakanımızı bilgilendirebilir. Bir de üst bölgesi diyor, üst bölgesi diye bir şey yok üs bölgesi. Ama içişleri bakanımız heyecandan herhalde bana tweet atarken bunları yapmış.

“İÇİŞLERİ BAKANIMIZA ÜÇ TANE İMZALI KİTAP GÖNDERECEĞİM”

* Bunu özellikle içişleri bakanımız ve ona bu tweetleri attıran arkadaşlar iyi dinlesin. Şimdi ben içişleri bakanımıza üç tane imzalı kitap göndereceğim. Bunlardan bir tanesi, Unutmayın. Kahraman Türk askeri, Astsubayımız Koray Gürbüz tarafından yazıldı. Kırmızı Kedi kitabevinden çıktı. Bu kitabın yayınlanmasını ben sağladım, bu kitabın adını ben koydum. Bu kitabın arka kapağındaki tanıdımını da ben yazdım.

* Diyor ki “Vatan denilen kavram aslında işte bu insanlardır. Bu kitabı okumak yetmez, bu kitabı okutmak vatan borcudur”. Bu kitap kahraman astsubayımız, ki kendisi 2 kez gazidir. Yüksek tahsil de yapmış astsubayımızdır. Aynı zamanda Kore Savaşı’nda 14 yerinden vurulan kahraman askerimizin gazilik rekorunu da egale etmiştir. Çünkü Koray’ın vücudundan da 14 defa şarapnel ve mermi çıkarıldı. Vücudunun bazı organları alındı ama çok şükür hayatını devam ettirebiliyor. Bu kitap, terörle mücadelede uzuvlarını kaybetmiş kahraman askerlerimizin, kahraman gazilerimizin öykülerini anlatıyor.

“AKP TARAFINDAN HAPSE MAHKUM EDİLEN ŞEHİT BABASI”

* İkinci kitap, Ecelin Tahtı. Bu kitabın yazarı Mehmet Gençer. Mehmet Gençer, sayın Süleyman Soylu’nun içişleri bakanı olduğu hükümet tarafından tarihimizde ilk kez hapse mahkum edilen şehit babasıdır. Bu Mehmet Gençer, hem oğlu itibarıyla şehit babasıdır hem de subay yeğeniyle şehit amcasıdır.

* Mehmet Gençer, Siya kitaptan yayınlanan Ecelin Tahtı isimli kitabında hem kahraman evladını hem kahraman evladıyla aynı pusuda hayatını kaybeden kahraman evlatlarımızı ve bu yargılanma sürecinde kendisinin başına gelenleri anlatıyor. Mehmet Gençer, İmralı’da Abdullah Öcalan’ın suratına bakarak hesap sormuş bir şehit babasıdır. Mehmet Gençer, AKP tarafından, AKP genel başkanı tarafından “Bana hakaret etti” diye hapse mahkum edilen şehit babasıdır. Mehmet abinin bu kitabının önsözünü ben yazdım.

“BANA PKK’LI DİYECEK ADAM ANASININ KARNINDAN DOĞMADI”

* Bu kitap, Er Mektubu Görülmüştür. Balyoz mağduru kahraman Türk subaylarına gönderilen destek mektuplarından derlenmiş bir kitaptır. Maltepe Askeri Cezaevine tıkılan kahraman Türk subayları tarafından derlenmiş bir kitaptır. Yine Kırmızı Kedi tarafından basıldı.

* Bu kitap, Süleyman Soylu, FETÖ televizyonunda Fetullah Gülen’e övgüler düzerken, Fetullah Gülen ve onunla birlikte iş tutanlar tarafından kumpas kurulan Balyoz mağduru kahraman Türk subayları tarafından yazıldı. Bu kitabın içindeki mektuplar, Türk halkının bu subaylara yazdığı mektuplardan oluştu. Bu mektup kampanyasını ben başlattım. Bu üç kitabı ben imzalayarak Süleyman Soylu’ya göndereceğim.

* Bana PKK’lı diyecek adam değil İçişleri Bakanı, feriştahı olsun anasının karnından doğmadı. İçişleri Bakanı eğer kendisine biraz saygısı varsa benden özür dilemeli. Ve aynı zamanda bu kitapta yer alan kahraman subaylardan, kahraman şehit ve gazilerden de özür dilemeli. İşinize gelmeyen adama PKK’lı yaftası yakıştırmak ancak sonucu özürle bitmesi gereken bir eylemdir. İçişleri Bakanı benden özür dilemeli. Bakın ben, işte bir takım yobazlar tarafından ölümle tehdit edilen gazetecilerden biriyim.

“BANA KORUMA TALİMATI VERMESİ GEREKEN ADAM BENİ TEHDİT EDİYOR”

* Tek değilim, maalesef hepimiz bu durumdayız. Bakın şimdi benim can güvenliğim dolayısıyla normal şartlarda valiliğe başvurup, emniyetten kendime koruma istemem lazım. Kardeşim bana koruma talimatı vermesi gereken adam beni tehdit ediyor. Böyle içişleri bakanı olur mu? Böyle demokrasi olur mu? Bunu korktuğum ya da çekindiğim için söylemiyorum, vız gelir tırıs gider. Yoksa bu mesleği zaten yapmazdım. Ama bir gerçeği ifade ediyorum. Bizi korumakla görevli kişi bizi tehdit ediyor. İt ürür kervan yürür meselesine gelince, bizim kervanımız 19 Mayıs’ta yola çıktı ilelebet yürüyecek çok şükür.