YILMAZ ÖZDİL'DEN ÇOK KONUŞULACAK BİR YAZI; FOÇA
Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil bugünkü yazısında Foça'da yaşanan patlamayı ve Hakkari'yi değerlendirdi. İşte çok konuşulacak o yazı.
Şu an elinizde tuttuğunuz, gene bi kahpe pusunun manşet olduğu gazetenin birinci sayfasını göbekten komple yırtın, avucunuzda buruştura buruşta yuvarlayın, öfkenizi alırcasına sıkın...
Küçücük, yamru yumru tenis topu kadar bi şey haline gelecektir.İşte o, Hakkâri’dir.
Şimdi o kâğıt topunu açın, yamru yumru dağlarını elinizle ütüleyin,düzeltin, yayın. Küçücük bilinen Hakkâri yüzölçümü, girintili çıkıntılı,aslında o kadar devasadır...
En zor coğrafyadır.
Devlet büyüklerimizin üç dakkalığına uğrayıp, ilgileniyormuş ayaklarıyla siperdeki çocuğa hal hatır sorması değildir yani marifet... 365 gün, 24 saat orada yaşamaktır, maharet.
Ve, bi mektup gelmişti bana oradan.Yazmıştım iki sene önce.Çember’den bahsediyordu.
Ya dışındasındır çemberin...
Ya da içinde yer alacaksın diyordu.
Adı bende saklı, komando üsteğmen göndermişti. Sekiz subay, aynı evde kalıyorlardı, bi şarkı indirmişlerdi internetten, dağlara çıkıp vuruşuyor, sonra eve gelip, hep birlikte dinliyorlardı.
/Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken...
Kafan dışındaysa...
Çaresi yok kardeşim!
Her akşam böyle içip...
Kederlenip, mutsuz
olacaksın
Meyhane masalarında
kahrolacaksın
Şiirlerle şarkılarla
Kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
İçimizden geldi, paylaşmak istedik, belki bizim gibi, sizin de şarkınız olur diye bitirmişti mektubunu...
Hissetmemiz için.
Aylarca çarpıştı oralarda.
Her pusudan sonra aradım, sesini duymak için, günlerce haber alamadığım zamanlar oldu, Hakkâri görevini tamamladı, yüzbaşı oldu, memleketin öbür ucuna, Foça’ya tayin oldu.
Ve, dün Foça’daki mayınla uyandık. Elim titreyerek aradım. Açtı. Ben iyiyim de, şehidimiz var maalesef, yaralılarımız var dedi, komandoları dağlara indirdik, teröristleri arıyoruz dedi.
Hakkâri dağları...
Oldu sana, İzmir dağları.
Hâlâ hissetmesek bile, bu defa artık kavramamız için yazıyorum... Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın, kendin içindeyken, kafan Myanmar’daysa, çaresi yok kardeşim!
Yılmaz Özdil/Hürriyet
Küçücük, yamru yumru tenis topu kadar bi şey haline gelecektir.İşte o, Hakkâri’dir.
Şimdi o kâğıt topunu açın, yamru yumru dağlarını elinizle ütüleyin,düzeltin, yayın. Küçücük bilinen Hakkâri yüzölçümü, girintili çıkıntılı,aslında o kadar devasadır...
En zor coğrafyadır.
Devlet büyüklerimizin üç dakkalığına uğrayıp, ilgileniyormuş ayaklarıyla siperdeki çocuğa hal hatır sorması değildir yani marifet... 365 gün, 24 saat orada yaşamaktır, maharet.
Ve, bi mektup gelmişti bana oradan.Yazmıştım iki sene önce.Çember’den bahsediyordu.
Ya dışındasındır çemberin...
Ya da içinde yer alacaksın diyordu.
Adı bende saklı, komando üsteğmen göndermişti. Sekiz subay, aynı evde kalıyorlardı, bi şarkı indirmişlerdi internetten, dağlara çıkıp vuruşuyor, sonra eve gelip, hep birlikte dinliyorlardı.
/Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken...
Kafan dışındaysa...
Çaresi yok kardeşim!
Her akşam böyle içip...
Kederlenip, mutsuz
olacaksın
Meyhane masalarında
kahrolacaksın
Şiirlerle şarkılarla
Kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
İçimizden geldi, paylaşmak istedik, belki bizim gibi, sizin de şarkınız olur diye bitirmişti mektubunu...
Hissetmemiz için.
Aylarca çarpıştı oralarda.
Her pusudan sonra aradım, sesini duymak için, günlerce haber alamadığım zamanlar oldu, Hakkâri görevini tamamladı, yüzbaşı oldu, memleketin öbür ucuna, Foça’ya tayin oldu.
Ve, dün Foça’daki mayınla uyandık. Elim titreyerek aradım. Açtı. Ben iyiyim de, şehidimiz var maalesef, yaralılarımız var dedi, komandoları dağlara indirdik, teröristleri arıyoruz dedi.
Hakkâri dağları...
Oldu sana, İzmir dağları.
Hâlâ hissetmesek bile, bu defa artık kavramamız için yazıyorum... Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın, kendin içindeyken, kafan Myanmar’daysa, çaresi yok kardeşim!
Yılmaz Özdil/Hürriyet