Yılmaz Özdil 'Zelenski' lincine yanıt verdi: "Türkiye’nin reçetesi, Cumhuriyet Anıtı’ndadır"

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin komedyenlik geçmişini ve başkanlığa geliş sürecini kaleme aldığı için sosyal medyada lince uğrayan Yılmaz Özdil, eleştirilere bugünkü yazısıyla yanıt verdi. Yılmaz Özdil, "Türkiye’nin reçetesi, Cumhuriyet Anıtı’ndadır" dedi.

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, "Ukrayna yazık etti Ukrayna’ya" başlıklı yazısından dolayı sosyal medyada linç edildi.

Volodimir Zelenski'nin finansörünün Ukrayna'nın en karanlık oligarklarından İgor Kolomoyskiy olduğunu kaydeden Yılmaz Özdil "Yuşçenko, Timoşenko gibi siyasilerin finansörüydü. Kuklaların ipini elinde tutan kuklacıydı. Şimdi de komedyenin finansörüydü" diye yazdı.

Bu yazısının ardından Yılmaz Özdil sosyal medyada lince uğradı.

Yılmaz Özdil eleştirilere bugünkü "Akdeniz’den sonra Karadeniz’de sıkışan Türkiye’nin reçetesi, Cumhuriyet Anıtı’ndadır" başlıklı yazısıyla yanıt verdi.

Batı'yla dost olabilmek için Rusya'ya düşman olmak gerekmez diyen Yımaz Özdil, "Tam tersine, asıl Rusya'yla dost kalarak, Batı'yla dost olunabileceğinin kanıtıdır. Savaştığımız Batı'yı kendimize dost yaparken, Rusya'yı kendimize düşman yapmadığımızın, Rusya'nın bizdeki yerinin daima başka olduğunun kanıtıdır" ifadelerini kullandı.

Yılmaz Özdil şunları kaydetti:

Mesele, Batıcı veya Rusçu olma meselesi değildir.

Hayata daima Ankara'dan bakabilme bilincidir.

Elalemin çıkarlarını değil, Türk halkının çıkarlarını gözetmektir.

Türkiye eğer bu dengesini kaybetmeseydi, kuruluş ayarlarındaki bu vizyonunu koruyabilseydi, bugün hem konjonktürel dalgalanmalarda alabora olmaz, hem de Ukrayna dahil, tüm bölgeye yardımcı olabilirdi.

Bugün hem Akdeniz'de hem Ege'de hem Karadeniz'de sıkışan Türkiye'nin reçetesi… Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'ndadır.

Sömürge aydınlarından, manüple edilen medyadan, trol saldırılarından kafası karışanların, Taksim'e gidip, Cumhuriyet Anıtı'na şöyle bir bakmaları yeterlidir.

Anıtın Tarihçesi

1 Aralık 1926 günü karar alınıp çalışmalara başlandı.

Taksim Cumhuriyet Anıtı heykelini yapma görevi ise daha önceden de ülkemize gelip yarışmaya katılan, sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün büstünü ve at üstünde tunç heykelini yapan, döneminin en önemli heykeltıraşlarından Pietro Canonica’ya verildi. Anıt ve çevre düzeni ise daha sonraki dönemde Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın önemli temsilcilerinden olan Giulio Mongeri tarafından yapıldı.

Milli Mücadeleyi ve Cumhuriyeti sembolize eden yapıt ilk olarak yalnızca Mustafa Kemal Atatürk’ün heykelinin yapımı olarak düşünüldü. Fakat Canonica, Atatürk’ün yanı sıra hem Milli Mücadeleyi hem de Cumhuriyetin kuruluşunu da simgeleyen bir anıt olmasını söyledi. Aynı zamanda anıtın büyük ve güzel bir havuz üzerinde olmasını ve çeş­melerden akan suyun kurnalardan taşarak havuza yayılması gibi bir çevre düzenlemesinin olmasını da raporuna ekledi. Sunduğu rapor ve maket onaylandığında ise bugün gördüğümüz biçimiyle anıtın yapımına başlandı.

Aynı zamanda günümüz ismiyle Mimar Sinan Üniversitesi’nde de öğrenciler arasında bir yarışma düzenlendi. Yarışmayı kazanan Sabiha Ziya bazı kesimler tarafından uygun görülmese de devlet tarafından İtalya’ya, Canonica’nın yanına anıtın yapımında yardımcı olmak üzere gönderildi. Hadi Bara da ona eşlik etti.

Canonica’nın hazırladığı proje neticesinde anıt bir buçuk senede tamamlandı ve İstanbul’a getirilerek yirmi üç günde Taksim’e yerleştirildi. Anıtın içine oturacağı havuz ise mali sıkıntılar nedeniyle inşa edilemedi. Taksim Cumhuriyet Anıtı, havuzsuz ve çevresi düzenlenmemiş bir halde, 8 Ağustos 1928 günü yapılan törenle, Kazım Özalp tarafından otuz bin kişi eşliğinde İstiklal Marşı ile açıldı.

Heykeller ve İmgeler

Anıtın bir yüzü Milli Mücadeleyi, diğer yüzü Cumhuriyet Dönemini simgelemekte. Anıtın Milli Mücadeleyi anlatan yüzünde Mustafa Kemal Atatürk askerlerinin önünde görülmekte. Diğer yüzünde ise sivil giysileri içinde Mustafa Kemal Atatürk yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak, hemen arkalarında askerler ve halk ile birlikte Cumhuriyet Dönemi Türkiye’sini simgelenmekte.

Milli Mücadele döneminde Rusya’nın yaptığı silah, cephane, para, altın, kısaca maddi ve manevi her türlü yardıma duyduğu minnettarlığın bir ifadesi olarak, iki Sovyet generaline de anıtta yer verildi. Bunlar General Mihail Vasilyeviç Frunze ve Mareşal Kliment Yefremoviç Voroşilov.

Son olarak da anıtın doğu-batı tarafında ki kadın portreleri bulunmakta. Doğu bölümünde yüzü peçeli mutsuz bir kadın yer alırken, batı bölümünde gökyüzüne bakan ve yüzü gülmekte olan mutlu bir kadın portresi yer almakta.