YILMAZ ÖZDİL İŞSİZ GAZETECİLERİ HANGİ HABERLE VURDU?

Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, bu kez köşesinden bir hikayeyi paylaştı. Özdil hikayenin sonunda bakın nasıl bir ironi yaptı.

Not’umuz yükseldi

Ne arayan olur, ne soran böyle günlerde...

Tesadüfen denk gelirsen arkadaş bildiklerine, yahu ben de tam seni arayacaktım, numaranı kaybetmişim filan derler. Çalmaz hiç telefonun. Çalmaz ama, faturası gelir. O hiç sekmez. Unutmak istersin her şeyi... Devlet seni unutmaz. Belediye de. Şarapnel gibi yağar faturalar, suratına suratına. Doğalgaz, elektrik, su. Salvo. Kafanı çıkaramazsın. Ev sahibi var bi de. Ondan sıyırsan, apartman yöneticisi var. Çünkü aidat diye bi şey var. Bankta yatmıyorsun. E Suriyeli değilsin ki, masraflarını hükümetimiz ödesin. Şunu fark edersin aniden. Dank eder. Çalışırken, bir ay 30 gündür, aheste akar. İşsizken, bir ay adeta 3 gün. O kadar çabuk gelir aidatlar, faturalar. Ya da sana öyle gelir.

İşsiz kaldığında sadece moralin bozulmaz biliyor musun... Evdeki bütün eşyalar aniden bozulur. Pusu kurar gibi sinsi sinsi beklerler, sen tam işten atılırsın, şak... Koro halinde bozulurlar. O hani reklamda çocuklarla saklambaç oynayan buzdolabı var ya, doğru o, canlı bunlar...

Neyse, yürü. Gez biraz, elin cebinde. Açılırsın. Bak millet işe gidiyor. Medeniyet denilen bu artık zaten. Otomobillerde-otobüslerde yaşayan insanlar topluluğu. Sabah git, akşam dön, günde iki saatten, yılda bir ay ediyor. Her yıl ömrünün bir ayını yaşamadığın için mutlusun!

Akşama yıllar var be! Sakın gitme eve. Çocuk okuldan geldiğinde, boş bavul gibi otururken görmesin seni. Belli etmiyor ama, kahroluyor. Havanın kararmasını bekle en iyisi. Öbür çocukların babası işten ne zaman dönüyorsa, sen de o zaman dön.

Gir bi kahveye, haber maber seyredersin. Bak ne diyor mesela spiker? “Fitch’in ardından Moody’s de ekonomimize süper not verdi sayın seyirciler, baş döndürücü hızla büyüyen ülkemizin kredi notu gene yükseldi” diyor. Şahane yahu.
*
Aslında not alsan bunları fena olmaz... Yarın öbür gün gazetede işe girersen, yazarsın belki bu not’ları.

Yılmaz Özdil’in yazısının tamamını okumak için tıklayın