YILMAZ ÖZDİL CUMHURBAŞKANI GÜL VE BAŞBAKAN ERDOĞAN'I ÇOK KIZDIRACAK!
Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, devletin zirvesini çok kızdıracak bir yazıyı daha kaleme aldı!
Düşişleri
Başbakanımız Kaddafi’den ödül aldı, Kaddafi ayvayı yedi.
Cumhurbaşkanımız Mısır’a gitti, Mübarek’le görüşüp, Harp Akademisi mezuniyet törenine katıldı, Mübarek’i devirdiler, ordu yönetime el koydu. Başbakanımız Saakaşvili’yle kucaklaştı, ertesi gün, Rusya, Gürcistan’a girdi. Başbakanımız Lübnan Meclisi’nde konuştu, ertesi gün, Lübnan işgal edildi. Cumhurbaşkanımız Yemen’e gitti, bakanlarımızla birlikte Yemen türküsünü söyleyip ağladılar, Yemen’de iç savaş çıktı. Başbakanımız Hindistan’a gitti, bi kaç saat sonra, Bombay patladı, Bomba’y oldu. Başbakanımız İsrail Başbakanı’yla el sıkıştı, ertesi gün, Gazze’yi vurdular. Başbakanımız Suriye Başbakanı’yla Dostluk Barajı’nın temelini attı, adam iki gün sonra istifa etti. Suudi Kralı Türkiye’ye geldi, başbakanımızla cumhurbaşkanımıza madalya takdim etti, turp gibiydi, felç oldu, belki de öldü, tedavide filan diyorlar ama, altı aydır gören yok. Afrika açılımı yaptık, Tunus’tan Fildişi Sahili’ne kadar her yer birbirine girdi. El Beşir’i Türkiye’ye davet ettik, iç savaş çıktı, Sudan resmen ikiye bölündü, Birleşmiş Milletler görüldüğü yerde tutuklamak için El Beşir’i arıyor. Cumhurbaşkanımız Güney Kore’yi ziyaret etti, Kuzey Kore 50 sene sonra Güney Kore’yi vurdu. Başbakanımız Lübnan’a gitti, halka hitap etti, tıkır tıkır yürüyen koalisyon bozuldu, hükümet düştü. Arjantin devlet başkanı Türkiye’ye geldi, gelmeden önce 100 bin dolarlık seyahat harcırahı çalındı. Başbakanımız Irak’a gitti, başbakanımız henüz Irak’tayken, meclis basıldı, hükümet yetkilileri rehin alındı, 45 kişi öldü. Suriye ile yakınlaştık, vizeleri kaldırıp, sınırları açtık, sıkıyönetim ilan edildi, giriş-çıkış yasak, halkın üzerine ateş açılıyor. Yunanistan Başbakanı’nı Erzurum Kış Oyunları’na davet ettik, Yunanistan’da halk ayaklanması çıktı. Kıbrıs’ı dizayn ettik, Hastir çektiler. Polonya’yla irtibat kurduk, Polonya devlet başkanının uçağı düştü, rahmetli oldu. Silvio’yu aganigi naganigiden yargılamaya başladılar. Cumhurbaşkanımız İran’a gitti, henüz İran’dan ayrılmadan ayaklanma çıktı.
(Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin taraftarı olan başbakanımız, Galatasaray Cumhuriyeti’nin stadına gitti, Galatasaray nerdeyse küme düşecek, başkan koltuğunu kaybediyor.)
2010’u Türkiye’de Japonya Yılı ilan ettik, 2011’de dümdüz oldular abi.
Cumhurbaşkanımız önceki gün Endonezya’ya ayak bastı, yedi şiddetinde deprem oldu iyi mi, tsunami alarmı verildi.
Yazıyı bağlıyordum ki...
Kaddafi muhaliflerinin Bingazi Konsolosluğumuzu basıp, taşlayarak, bayrağımızı indirdikleri haberi geldi. İki tarafa da faydamız olmadığı gibi, iki tarafa da yaranamadık yani.
Gözünüzün yağını yiiyim...
Şu dışişlerine ara verin gari.
Biz kaderimize razıyız...
El alem mağdur olmasın bari.
Yılmaz ÖZDİL / HÜRRİYET
Başbakanımız Kaddafi’den ödül aldı, Kaddafi ayvayı yedi.
Cumhurbaşkanımız Mısır’a gitti, Mübarek’le görüşüp, Harp Akademisi mezuniyet törenine katıldı, Mübarek’i devirdiler, ordu yönetime el koydu. Başbakanımız Saakaşvili’yle kucaklaştı, ertesi gün, Rusya, Gürcistan’a girdi. Başbakanımız Lübnan Meclisi’nde konuştu, ertesi gün, Lübnan işgal edildi. Cumhurbaşkanımız Yemen’e gitti, bakanlarımızla birlikte Yemen türküsünü söyleyip ağladılar, Yemen’de iç savaş çıktı. Başbakanımız Hindistan’a gitti, bi kaç saat sonra, Bombay patladı, Bomba’y oldu. Başbakanımız İsrail Başbakanı’yla el sıkıştı, ertesi gün, Gazze’yi vurdular. Başbakanımız Suriye Başbakanı’yla Dostluk Barajı’nın temelini attı, adam iki gün sonra istifa etti. Suudi Kralı Türkiye’ye geldi, başbakanımızla cumhurbaşkanımıza madalya takdim etti, turp gibiydi, felç oldu, belki de öldü, tedavide filan diyorlar ama, altı aydır gören yok. Afrika açılımı yaptık, Tunus’tan Fildişi Sahili’ne kadar her yer birbirine girdi. El Beşir’i Türkiye’ye davet ettik, iç savaş çıktı, Sudan resmen ikiye bölündü, Birleşmiş Milletler görüldüğü yerde tutuklamak için El Beşir’i arıyor. Cumhurbaşkanımız Güney Kore’yi ziyaret etti, Kuzey Kore 50 sene sonra Güney Kore’yi vurdu. Başbakanımız Lübnan’a gitti, halka hitap etti, tıkır tıkır yürüyen koalisyon bozuldu, hükümet düştü. Arjantin devlet başkanı Türkiye’ye geldi, gelmeden önce 100 bin dolarlık seyahat harcırahı çalındı. Başbakanımız Irak’a gitti, başbakanımız henüz Irak’tayken, meclis basıldı, hükümet yetkilileri rehin alındı, 45 kişi öldü. Suriye ile yakınlaştık, vizeleri kaldırıp, sınırları açtık, sıkıyönetim ilan edildi, giriş-çıkış yasak, halkın üzerine ateş açılıyor. Yunanistan Başbakanı’nı Erzurum Kış Oyunları’na davet ettik, Yunanistan’da halk ayaklanması çıktı. Kıbrıs’ı dizayn ettik, Hastir çektiler. Polonya’yla irtibat kurduk, Polonya devlet başkanının uçağı düştü, rahmetli oldu. Silvio’yu aganigi naganigiden yargılamaya başladılar. Cumhurbaşkanımız İran’a gitti, henüz İran’dan ayrılmadan ayaklanma çıktı.
(Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin taraftarı olan başbakanımız, Galatasaray Cumhuriyeti’nin stadına gitti, Galatasaray nerdeyse küme düşecek, başkan koltuğunu kaybediyor.)
2010’u Türkiye’de Japonya Yılı ilan ettik, 2011’de dümdüz oldular abi.
Cumhurbaşkanımız önceki gün Endonezya’ya ayak bastı, yedi şiddetinde deprem oldu iyi mi, tsunami alarmı verildi.
Yazıyı bağlıyordum ki...
Kaddafi muhaliflerinin Bingazi Konsolosluğumuzu basıp, taşlayarak, bayrağımızı indirdikleri haberi geldi. İki tarafa da faydamız olmadığı gibi, iki tarafa da yaranamadık yani.
Gözünüzün yağını yiiyim...
Şu dışişlerine ara verin gari.
Biz kaderimize razıyız...
El alem mağdur olmasın bari.
Yılmaz ÖZDİL / HÜRRİYET