Yılmaz Özdil ağzını fena bozdu: Bu medya yalakaları yavşağın önde gidenidir, yarın Reis'ini de satar!
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, adliye koridorlarında telefonla yazdığı yazıda medyanın bir kısmına verdi veriştirdi.
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, gazetesinin davasını izlemek için geldiği adliyede zehir zemberek bir yazıyı kaleme aldı.
Medyanın bir bölümüne çok ağır eleştiriler getiren Yılmaz Özdil, ağzını da fene bozarak "Bu medya yalakaları yavşağın önde gidenidir. Karaktersizlik karakterleridir. Bir zamanlar elini eteğini öptükleri feto’yu saniyesinde sattılar, günü gelince senin asrın liderini haydi haydi satarlar." dedi.
İşte Yılmaz Özdil'in bugünkü yazısından bir bölüm:
Kasvetli adliye koridorunda telefonun tuşlarıyla yazıyorum bu satırları… Belki dumanaltı bir kahve kuytusunda masada görürsün bu gazeteyi, belki bir gecekondunun kırık penceresine rüzgar kessin diye örterler, denk gelir okursun… Bak güzel kardeşim…
*
Sana gerçekleri söyleyen gazetecilere kızıyorsun.
Sana yalan söyleyen gazetecileri alkışlıyorsun.
Sana son defa gerçeği söyleyeyim…
Bu medya yalakaları yavşağın önde gidenidir. Karaktersizlik karakterleridir. Bir zamanlar elini eteğini öptükleri feto'yu saniyesinde sattılar, günü gelince senin asrın liderini haydi haydi satarlar. İnsan satmakta üstlerine yoktur. Ama, gazete satamazlar. Yaptıkları gazeteyi kimse almaz. Benzincilerde bedava dağıtıyorlar, güneşten korunmak için külah yapıp kafana bile takmıyorsun, düşün gari.
*
Düşün lütfen.
*
Ömrü boyunca çalışmasa torunlarına yetecek kadar parası olan, üç lisan bilen dünya vatandaşı gençler, gezip tozmak varken, sorumluluk üstleniyor, iş ediniyor, senin iraden çalınmasın diye sandık başlarında nöbet tutuyor… Geleceğe dair hiçbir kişisel endişesi, hiçbir kişisel beklentisi bulunmayan 80 yaşında 90 yaşında yurtseverler, sen daha insanca yaşa diye, bir elinde bayrak, bir elinde baston, 29 Ekim yürüyüşlerine katılıyor… Onların sana hiç ihtiyacı yok ama, senin onlara ne kadar ihtiyacın olduğunun farkında mısın?
*
Bizim bi avuç olduğumuzu sanıyorsun.
*
Bak güzel kardeşim… Çoğunluk haklı olsaydı, dünyayı Çinliler yönetirdi. İnşallahla maşallahla olsaydı, iPhone'u Suudiler icat ederdi. Haşemayla yüzülseydi, olimpiyatta kurbağalama madalyan olurdu. Güçlünün dediği olsaydı, Beyaz Saray'a halterci otururdu. Çoğunluk güvenilirse, neden 200 milyonluk Pakistan'a değil de, 8 milyonluk İsviçre'ye götürüyorlar balya balya dolarları? Bana inanmıyorsan, Binali beye sor Malta'nın nüfusunu!
*
Kasvetli adliye koridorunda telefonun tuşlarıyla yazıyorum bu satırları… Belki dumanaltı bir kahve kuytusunda masada görürsün bu gazeteyi, belki bir gecekondunun kırık penceresine rüzgar kessin diye örterler, denk gelir okursun… Bizim yargılandığımızı zannediyorsun ama, Sözcü en çok sana lazım kardeşim.
Medyanın bir bölümüne çok ağır eleştiriler getiren Yılmaz Özdil, ağzını da fene bozarak "Bu medya yalakaları yavşağın önde gidenidir. Karaktersizlik karakterleridir. Bir zamanlar elini eteğini öptükleri feto’yu saniyesinde sattılar, günü gelince senin asrın liderini haydi haydi satarlar." dedi.
İşte Yılmaz Özdil'in bugünkü yazısından bir bölüm:
Kasvetli adliye koridorunda telefonun tuşlarıyla yazıyorum bu satırları… Belki dumanaltı bir kahve kuytusunda masada görürsün bu gazeteyi, belki bir gecekondunun kırık penceresine rüzgar kessin diye örterler, denk gelir okursun… Bak güzel kardeşim…
*
Sana gerçekleri söyleyen gazetecilere kızıyorsun.
Sana yalan söyleyen gazetecileri alkışlıyorsun.
Sana son defa gerçeği söyleyeyim…
Bu medya yalakaları yavşağın önde gidenidir. Karaktersizlik karakterleridir. Bir zamanlar elini eteğini öptükleri feto'yu saniyesinde sattılar, günü gelince senin asrın liderini haydi haydi satarlar. İnsan satmakta üstlerine yoktur. Ama, gazete satamazlar. Yaptıkları gazeteyi kimse almaz. Benzincilerde bedava dağıtıyorlar, güneşten korunmak için külah yapıp kafana bile takmıyorsun, düşün gari.
*
Düşün lütfen.
*
Ömrü boyunca çalışmasa torunlarına yetecek kadar parası olan, üç lisan bilen dünya vatandaşı gençler, gezip tozmak varken, sorumluluk üstleniyor, iş ediniyor, senin iraden çalınmasın diye sandık başlarında nöbet tutuyor… Geleceğe dair hiçbir kişisel endişesi, hiçbir kişisel beklentisi bulunmayan 80 yaşında 90 yaşında yurtseverler, sen daha insanca yaşa diye, bir elinde bayrak, bir elinde baston, 29 Ekim yürüyüşlerine katılıyor… Onların sana hiç ihtiyacı yok ama, senin onlara ne kadar ihtiyacın olduğunun farkında mısın?
*
Bizim bi avuç olduğumuzu sanıyorsun.
*
Bak güzel kardeşim… Çoğunluk haklı olsaydı, dünyayı Çinliler yönetirdi. İnşallahla maşallahla olsaydı, iPhone'u Suudiler icat ederdi. Haşemayla yüzülseydi, olimpiyatta kurbağalama madalyan olurdu. Güçlünün dediği olsaydı, Beyaz Saray'a halterci otururdu. Çoğunluk güvenilirse, neden 200 milyonluk Pakistan'a değil de, 8 milyonluk İsviçre'ye götürüyorlar balya balya dolarları? Bana inanmıyorsan, Binali beye sor Malta'nın nüfusunu!
*
Kasvetli adliye koridorunda telefonun tuşlarıyla yazıyorum bu satırları… Belki dumanaltı bir kahve kuytusunda masada görürsün bu gazeteyi, belki bir gecekondunun kırık penceresine rüzgar kessin diye örterler, denk gelir okursun… Bizim yargılandığımızı zannediyorsun ama, Sözcü en çok sana lazım kardeşim.