Yıldıray Oğur'dan Demirtaş ve 7 muhalif gazeteciye yaylım ateş!
Türkiye yazarı Yıldıray Oğur, Selahattin Demirtaş’ın yanısıra Hasan Cemal başta olmak üzere muhalif gazetecileri topa tuttu.
Türkiye yazarı Yıldıray Oğur, ‘Alçaklığın dünkü tarihi…’ başlıklı bugünkü köşe yazısında, HDP EŞ Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yanısıra Hasan Cemal başta olmak üzere muhalif gazetecileri yaylım ateşine tuttu.
Oğur, “Yaptıkları artık birlikte yaşadığımız ülkeye, günlük sıradan hayatlarımıza, aklımıza, demokrasimize açık bir saldırıya döndü. O yüzden adlarını açıkça yazmak gerek artık…” diyerek hedef aldığı isimlere ağır eleştiriler yöneltti.
Oğur’un listesi ve özetle eleştirileri şöyle:
“Selahattin Demirtaş… Silahlı bir örgütün siyasi kanadı olan bir partinin genel başkanısın… Herhangi bir terör saldırısı olduğunda sana efelenmek değil, mahcubiyet düşer (…) İki ayda yüzden fazla insan öldürmüş bir silahlı örgütün siyasi kanadının lideri olarak halkı birbirine düşman edecek bu siyasi akbabalıktan utanmıyor musun?
Hasan Cemal… 71 yaşındasın. Ömrünün yarısı diğer yarısında yaptığın hatalarla ilgili özür kitapları yazmakla geçmiş (…) hangi bilgiyle, hangi ahlakla hangi gazetecilik duayenliğiyle bir katliamın birinci saatinde faili Erdoğan diye işaret eden bir yazı yazıp, 1 Kasım seçimlerinde oy çağrısı yapabilirsin? Ne için? Utanılacak ve daha sonra özür dilenecek yeni kitaplar yazmak için mi?
Can Dündar… Fuat Avni 19 Eylül’de yazmıştı bunu 3 hafta önce: Yezid, salı günü Fidan’la görüştü. Terör olayları azdırılacak. Mitinglerin arefesinde şiddeti ve çatışmayı arttırmayı planlıyorlar” diye tweet attın.
Diyarbakır Mitingi’ndeki saldırı, Suruç katliamı sonrasında da bir saat sonra benzer tweetlerle faili AKP ilan etmiştin, IŞİD çıktı.
Şimdi hangi bilgiyle, hangi gazetecilik ahlakıyla bir trollün tweetinden böyle bir katliamın faili olarak iktidarı işaret edebiliyorsun? MİT tırları haberinde tek kelime IŞİD geçmeden IŞİD'e giden tırlar diye tweet atarkenki sorumsuzluk, intikam duygusuyla mı? Bu yaptığın gazetecilik değil, kullanışlı provokatörlüktür. İnşallah sadece kendin için yapıyorsundur...
‘Ankara katliamına terör diyenler eksik tanımlıyor. Doğrusu devlet terörüdür. Katillerin, savunucuların adları adresleri bellidir’ diye dakikasında büyük gazeteciliğini konuşturan Ahmet Şık!
Esad’ın katliamlarının aklayıcısı olarak gazetecilik kariyerini sürdürdüğünü unutup ‘O insanlar cesetlerini barış pankartlarıyla örttü, siz kanlı ellerinizi neyle örteceksiniz’ diye tweet atabilen Fehim Taştekin!
Kötü bir şaka olarak isminin başında ombudsman yazarken ekranlardan ‘Bunun hesabı 1 Kasım’da sorulur’ diyen Faruk Bildirici!
İzmaritlerin yerlere atılmadığı Kandil dağlarındaki komutanların uçağı olsa hep yan koltuğu şimdiden garantilemiş, Diyarbakır saldırısı açıkça AKP’yi eritip, HDP’ye yaramışken ‘550 millî ve yerli milletvekili için daha kaç bomba patlatmak, kaç kenti tankla topla basmak, daha kaç kişiyi öldürmek gerekiyor’ diye yazacak kadar mantığın sınırlarına dayanmış Celal Başlangıç!
Bir gün önce kıytırık bir mitingle ertesi gün ne yapacağını duyurmuş mafya hikayesini ‘Sedat Peker reisine oluk oluk kan akacak sözü vermemiş miydi?’ diye okurlarını kazıklamaya çalışan Yıldırım Türker!
Ve tabii akli melekelerini kendini ‘mesih’ zanneden bir hocaya emanet etmişleri, siyasi nefretlerinden gözü hakikati göremeyecek kadar kararmışları sayamıyoruz…”
Yalancılık, sahtekarlık, nebbaşlık, akbabalık
Oğur, söz konusu isimlerin, ‘sadece mesleklerine ihanet etmediğini, aynı zamanda bu apaçık yalancılıkla bu ülkenin birlikte yaşama kültürüne de saldırdığını’ savundu.
Türkiye yazarı, şöyle devam etti: “Belki biz fazla safız, sadece kör bir nefretle değil, bile isteye yapıyorsunuz bu yalancılığı, sahtekarlığı, nebbaşlığı, akbabalığı… Belki bunlar ön peşrevlerdir ve günün sonunda sahneye Hülya Avşar’a bile ‘Lütfen biri gelip bizi kurtarsın artık’ dedirten esas patronlar çıkacaktır.”
‘Tarihe geçsin diye’
Oğur bu yazıyı yazma nedenini de şöyle açıkladı: Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamından dakikalar, saatler sonra yaptıklarınız, yazdıklarınız silinip gitmesin diye yazıldı bu yazı. Bu gözü dönmüş nefretiniz tarihe geçsin diye… Sayenizde yine ‘Birileri’ bizi kurtarmaya gelirse, bu neden oldu diye arayanlar failleri kolay bulabilsin diye…
Oğur, “Yaptıkları artık birlikte yaşadığımız ülkeye, günlük sıradan hayatlarımıza, aklımıza, demokrasimize açık bir saldırıya döndü. O yüzden adlarını açıkça yazmak gerek artık…” diyerek hedef aldığı isimlere ağır eleştiriler yöneltti.
Oğur’un listesi ve özetle eleştirileri şöyle:
“Selahattin Demirtaş… Silahlı bir örgütün siyasi kanadı olan bir partinin genel başkanısın… Herhangi bir terör saldırısı olduğunda sana efelenmek değil, mahcubiyet düşer (…) İki ayda yüzden fazla insan öldürmüş bir silahlı örgütün siyasi kanadının lideri olarak halkı birbirine düşman edecek bu siyasi akbabalıktan utanmıyor musun?
Hasan Cemal… 71 yaşındasın. Ömrünün yarısı diğer yarısında yaptığın hatalarla ilgili özür kitapları yazmakla geçmiş (…) hangi bilgiyle, hangi ahlakla hangi gazetecilik duayenliğiyle bir katliamın birinci saatinde faili Erdoğan diye işaret eden bir yazı yazıp, 1 Kasım seçimlerinde oy çağrısı yapabilirsin? Ne için? Utanılacak ve daha sonra özür dilenecek yeni kitaplar yazmak için mi?
Can Dündar… Fuat Avni 19 Eylül’de yazmıştı bunu 3 hafta önce: Yezid, salı günü Fidan’la görüştü. Terör olayları azdırılacak. Mitinglerin arefesinde şiddeti ve çatışmayı arttırmayı planlıyorlar” diye tweet attın.
Diyarbakır Mitingi’ndeki saldırı, Suruç katliamı sonrasında da bir saat sonra benzer tweetlerle faili AKP ilan etmiştin, IŞİD çıktı.
Şimdi hangi bilgiyle, hangi gazetecilik ahlakıyla bir trollün tweetinden böyle bir katliamın faili olarak iktidarı işaret edebiliyorsun? MİT tırları haberinde tek kelime IŞİD geçmeden IŞİD'e giden tırlar diye tweet atarkenki sorumsuzluk, intikam duygusuyla mı? Bu yaptığın gazetecilik değil, kullanışlı provokatörlüktür. İnşallah sadece kendin için yapıyorsundur...
‘Ankara katliamına terör diyenler eksik tanımlıyor. Doğrusu devlet terörüdür. Katillerin, savunucuların adları adresleri bellidir’ diye dakikasında büyük gazeteciliğini konuşturan Ahmet Şık!
Esad’ın katliamlarının aklayıcısı olarak gazetecilik kariyerini sürdürdüğünü unutup ‘O insanlar cesetlerini barış pankartlarıyla örttü, siz kanlı ellerinizi neyle örteceksiniz’ diye tweet atabilen Fehim Taştekin!
Kötü bir şaka olarak isminin başında ombudsman yazarken ekranlardan ‘Bunun hesabı 1 Kasım’da sorulur’ diyen Faruk Bildirici!
İzmaritlerin yerlere atılmadığı Kandil dağlarındaki komutanların uçağı olsa hep yan koltuğu şimdiden garantilemiş, Diyarbakır saldırısı açıkça AKP’yi eritip, HDP’ye yaramışken ‘550 millî ve yerli milletvekili için daha kaç bomba patlatmak, kaç kenti tankla topla basmak, daha kaç kişiyi öldürmek gerekiyor’ diye yazacak kadar mantığın sınırlarına dayanmış Celal Başlangıç!
Bir gün önce kıytırık bir mitingle ertesi gün ne yapacağını duyurmuş mafya hikayesini ‘Sedat Peker reisine oluk oluk kan akacak sözü vermemiş miydi?’ diye okurlarını kazıklamaya çalışan Yıldırım Türker!
Ve tabii akli melekelerini kendini ‘mesih’ zanneden bir hocaya emanet etmişleri, siyasi nefretlerinden gözü hakikati göremeyecek kadar kararmışları sayamıyoruz…”
Yalancılık, sahtekarlık, nebbaşlık, akbabalık
Oğur, söz konusu isimlerin, ‘sadece mesleklerine ihanet etmediğini, aynı zamanda bu apaçık yalancılıkla bu ülkenin birlikte yaşama kültürüne de saldırdığını’ savundu.
Türkiye yazarı, şöyle devam etti: “Belki biz fazla safız, sadece kör bir nefretle değil, bile isteye yapıyorsunuz bu yalancılığı, sahtekarlığı, nebbaşlığı, akbabalığı… Belki bunlar ön peşrevlerdir ve günün sonunda sahneye Hülya Avşar’a bile ‘Lütfen biri gelip bizi kurtarsın artık’ dedirten esas patronlar çıkacaktır.”
‘Tarihe geçsin diye’
Oğur bu yazıyı yazma nedenini de şöyle açıkladı: Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamından dakikalar, saatler sonra yaptıklarınız, yazdıklarınız silinip gitmesin diye yazıldı bu yazı. Bu gözü dönmüş nefretiniz tarihe geçsin diye… Sayenizde yine ‘Birileri’ bizi kurtarmaya gelirse, bu neden oldu diye arayanlar failleri kolay bulabilsin diye…