YİĞİT BULUT'SUZLUK ÖZLEMİ!

Gazeteci Utku Şentürk, kariyer basamaklarını tek tek çıkarak Başbakanın Baş Danışmanı olan Yiğit Bulut'un ilginç hayat hikayesini kaleme aldı.

İşte Utku Şentürk’ün www.kulturmafyasi.com sitesinde kaleme aldığı o yazı...

1972’de Keşan’da doğduğunda Keşanlı Ali gibi bir destan yazacağı bilinmiyordu Yiğit Bulut’un. Ancak ne var ki gözünü hırs ve ikbal bürüyen, yazımıza konu olan bu “çakma” “Yiğit” hemşehrisi Ali gibi yiğitliği ile nam salmadı. O, Ali gibi bir “kahraman” değil, anti-kahraman olarak dönekliğin kitabını ve hatta destanını yazdı, ikbal basamaklarını bir bir çıktı.

Önce Aydın Doğan’ın yeğeni, Namık Kemal Zeybek’in kızı Şule Zeybek ile evlenerek “kariyer” yapmaya başladı. Yiğit Bulut, Doğan ailesine damat olduktan sonra, birden bire medya yeteneği keşfedildi. Hem Vatan gazetesinde köşe yazısı yazmaya, hem de CNN Türk’de program yapmaya başladı. Sonra gözünü Hürriyet ve CNN Türk’ün en tepe noktasına dikti. Ertuğrul Özkök’ün ayağını kaydırmak için türlü numaralar yaptı. Vatan gazetesindeki köşesinde neredeyse her gün Özkök’e çakan yazılar yazmaya başladı.

Ama onu sadece medya kariyeri kesmiyordu. Siyasi çizgisi, MHP’li kayınpederi Namık Kemal Zeybek ile uyumlu idi. MHP gibi entelektüel kadrosu zayıf olan bir parti için, adeta gurur abidesi oldu. Artık adı potansiyel MHP liderleri arasında geçiyordu. Zaten kendisi de bu “siyasi ihtiras”ını gizlemiyordu. Önce MHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmak için taklalar attı, taklacı güvercinler misali; sonra, en azından bir milletvekili olayım, sonra MHP’nin başına geçerim dedi. Ama olmadı, olamadı…

Gel zaman git zaman Turgay Ciner Habertürk’ü satın alınca Aydın Doğan’ın yeğeni ile evli olan Bulut’u transfer ederek Doğan’a gol atmak istedi. Erdoğan Aktaş’ın Habertük’ten ATV’ye transfer olmasını fırsat bilen Yiğit mi yiğit bu delikanlının gözü bu defa da Habertürk’ün koltuğuna kaydı. Bu sırada Şule Zeybek’ten “tekmeyi yedi”, boşandı. MHP’de de kariyer rüyaları sona erdi. Bunu gören Bulut “somut şartların somut tahlilini yaparak” birden bire Doğan Grubu’na çakmaya başladı.

2010 Şubat ayında Amerika’ya gitti. Orada bağlantılar kurarak Fetullah Hoca ile bir randevu ayarladı. O tarihe kadar Fetullah’a, cemaate ve AKP’ye çakan yazılar yazan bu “Yiğit” o günden sonra kuvvetle muhtemeldir ki Hoca Efendisi’nin elini öpüp hayır duasını aldıktan sonra “hak yolunu” buldu, “nura erdi”.

Yeminli AKP düşmanı iken 14 Şubat 2008’de Vatan gazetesinde şöyle bir yazı yazmıştı örneğin, Yiğit Bulut:

“…Sevgili dostlar, artık işin dozu kaçtı. Belki farkındasınız, belki değilsiniz ama “sistem artık” demokrasiden “faşizme” doğru kayıyor. Özellikle AKP, MHP “işbirliği” içinde gittiğimiz “güzel yol” da işe ayrı bir “anlam ve güzellik” katıyor…

…Türkiye’nin içine girdiği yol ve Hitler Almanya’sının vardığı “nokta”. Görünüşte dağlar kadar fark var ama “başlangıç noktaları ve gelişimleri” itibariyle aynı. İçimizi rahatlatacak tek bir büyük fark var; Hitler Almanya’sında “ordu” lidere itaat ediyordu, bağlıydı. Bizde “diktatör” olma yolunda ilerleyen arkadaşlara “ordunun destek olması hatta sempati” duyması mümkün değil…

…Gidişatımız aynıdır. Bugün “oh Başbakan basına çattı, başbakan gibi düşünmesem bile, bu sefer iyi oldu” demeyin… Sizin için geldiklerinde “ses çıkaracak” kimse kalmayabilir… Tehlike çok ama çok büyük! “

İnanmayanlar için yazının linkini veriyorum hala gazete arşivinde duruyor; (http://haber.gazetevatan.com/Haber/161931/1/Gundem)

Ya da 2008 yılında CNN Türk’te katıldığı bir programda “Çanakkale şehitlerini andık ama ben aynaya bakıp kendi yüzüme tükürdüm. Bu insanlar bu ülkenin bağımsızlığı için öldüler. Bugün bakıyoruz bankalarımızın %60′ı yabancıların elinde, türk telekom yabancıların yönetiminde, ülkenin bütün önemli kurumları satılmış” diyecek kadar milliyetçiydi.

Ama 2010 Şubat artık bu “Yiğit” için bir milattı. O gün bugündür Erdoğan’ı Ata’sı yapan, Faiz Lobisi’ne savaş açan, Başbakanını telekinezi ile öldürmeye çalışan dış mihraklara karşı göğsünü siper eden bu “Yiğit” artık Başbakan’ın Başdanışmanı oldu. Ayda 51 Bin TL maaş alacağı söylenen hırs küpü, “arzu tramvayı” vatmanı bu “Yiğit”i rüzgârın daha nerelere savuracağını hep beraber yaşayarak göreceğiz ilerleyen günlerde. Ama umarız yarınlar bizlere güzel ve güneşli günler getirir. Zira böylesi “Bulut”lu günlerden çok sıkıldık, bunaldık. “Bulut”suzluk özlemimizin artık sona ermesi temennisi ile…