''YERİN DİBİNE GİRSİN BÖYLE GAZETECİLİK ANLAYIŞI!''
Fethullah Gülen'e dokunanlar yanıyor mu? Hakkında kitap yazanlara soruşturma mı açılıyor?
Gülen’e dokunan yansaydı...
Şöyle bir propaganda pompalanıyor: Fethullah Gülen ile ilgili kitap yazanlar hakkında soruşturma açılıyor, o kitapları yazanlar derdest ediliyor, hapse atılıyor. Doğru mu? Yanlış! Çünkü bir ömür boyu Gülen düşmanlığı yapıp kitap yazanlar var; onların başına hiçbir şey gelmedi, gelmiyor. Mesela Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya. Hikmet Bey yüzlerce yazı, onlarca kitap yazdı. Gülen’in avukatları dava açtı, o kadar. Mesela Saygı Öztürk. Gülen aleyhine son kitabı daha yeni çıktı; STV’de program yaptı. Herhangi bir kitapçıya gidin, onlarca Gülen aleyhine kitap göreceksiniz.
Asıl önemli olan şu: Gülen (ya da herhangi tanınmış bir kişi) hakkında kitap yazarken örgütlerin, etki ajanlarının buyruğu doğrultusunda kara propaganda yapılıp yapılmadığı. Karanlık odalarda pazarlanan bazı kitap çalışmaları sadece yalan ve iftira bakımından suç kapsamına girmiyor; aynı zamanda emir-komuta zinciri içinde bir örgüt çalışması yapılıyor. O örgüt psikolojik harp taktikleriyle hem insanları karalıyor hem de yalan ve iftiralar eşliğinde yasal süreçler başlatmayı hedefliyor. Karanlık odakların, belli bir amaca yönelik dikte ettirdiği kitaplar tabii ki örgütlü bir suç. Çünkü içinde insan itibarını sarsmak olduğu gibi bazı insanları suçlu gösterip oluşturulan psikolojik hava içinde dava etmek, insanları kara propaganda sayesinde örgütlü suç kapsamına alarak mahkûm etmek gibi hedefler güdülüyor. Bu suç değilse, hiçbir şey suç değil. Bu suça ortak olmak gazetecilikse, yerin dibine girsin böyle gazetecilik anlayışı!
Ekrem Dumanlı/Zaman
Şöyle bir propaganda pompalanıyor: Fethullah Gülen ile ilgili kitap yazanlar hakkında soruşturma açılıyor, o kitapları yazanlar derdest ediliyor, hapse atılıyor. Doğru mu? Yanlış! Çünkü bir ömür boyu Gülen düşmanlığı yapıp kitap yazanlar var; onların başına hiçbir şey gelmedi, gelmiyor. Mesela Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya. Hikmet Bey yüzlerce yazı, onlarca kitap yazdı. Gülen’in avukatları dava açtı, o kadar. Mesela Saygı Öztürk. Gülen aleyhine son kitabı daha yeni çıktı; STV’de program yaptı. Herhangi bir kitapçıya gidin, onlarca Gülen aleyhine kitap göreceksiniz.
Asıl önemli olan şu: Gülen (ya da herhangi tanınmış bir kişi) hakkında kitap yazarken örgütlerin, etki ajanlarının buyruğu doğrultusunda kara propaganda yapılıp yapılmadığı. Karanlık odalarda pazarlanan bazı kitap çalışmaları sadece yalan ve iftira bakımından suç kapsamına girmiyor; aynı zamanda emir-komuta zinciri içinde bir örgüt çalışması yapılıyor. O örgüt psikolojik harp taktikleriyle hem insanları karalıyor hem de yalan ve iftiralar eşliğinde yasal süreçler başlatmayı hedefliyor. Karanlık odakların, belli bir amaca yönelik dikte ettirdiği kitaplar tabii ki örgütlü bir suç. Çünkü içinde insan itibarını sarsmak olduğu gibi bazı insanları suçlu gösterip oluşturulan psikolojik hava içinde dava etmek, insanları kara propaganda sayesinde örgütlü suç kapsamına alarak mahkûm etmek gibi hedefler güdülüyor. Bu suç değilse, hiçbir şey suç değil. Bu suça ortak olmak gazetecilikse, yerin dibine girsin böyle gazetecilik anlayışı!
Ekrem Dumanlı/Zaman