Yenidoğan Çetesi davasında 4. gün başladı! İşte tüm detaylar

İstanbul'da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi'nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 4'üncü gününde devam ediliyor. Tutuklu sanıklardan Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Renas Kılıç, "Maddi durumu düşük insanlar bizden yardım istediğinde hastanelere yönlendirme yapıyoruz" dedi.

İstanbul'da çok sayıda bebeğin ölümüne neden olmakla suçlanan 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması günlerdir sürüyor. Dün savunma yapan hemşire Cansu Akyıldırım, elebaşı Fırat Sarı ile 3 yıl ilişki yaşadığını söyledi. Sanık hemşire Çağla Durmuş, "Fırat Sarı daha fazla kazanç için 'Hastayı entübe göster' derdi" ifadelerini kullandı. Bir başka sanık hemşire ise "Çek fişi gitsin" denilerek bebeklerin nasıl ölüme terk edildiğini anlattı.

Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmada Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 14 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.

BİLİRKİŞİ RAPORUNDA 12, İDDİANAMEDE 10 BEBEK VAR

Gazeteci Emrullah Erdinç ve Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre; 3 günde 13 sanık ifadesi tamamlandı, 34 sanık kaldı. Bilirkişi raporunda, bu çetenin 12 bebeğin hayatına mal olduğu tespiti var ama iddianamede 10 bebek bulunuyor. Mahkeme salonundaysa bu 10 bebekten sadece Kaya bebeğin avukatı soru soruyor. Duruşmaya da yalnızca 3 ailenin avukatı katıldı. Sanıklar ise hesap vermeye avukat ordusuyla gelmişler.

UĞRUNA SAVCI TEHDİT EDİLEN HEMŞİRE SAVUNMA YAPACAK

Dördüncü günde duruşma saat 10.30 itibarıyla tutuklu sanık muhasebeci Funda Özen'in savunmasının alınmasıyla başladı. Bugün tutuklu sanık Renas Kılıç ile soruşturmayı yürüten Savcı Yavuz Engin'in tehdit edilmesine neden olan tutuklu hemşire Tuğçe Toptemel'in savunmaları da alınacak.

Funda Özen: Dolandırıcılık suçlamasını kabul etmiyorum. İş dışında kimseyle muhabbetim yok. Esenyurt Reyap Hastanesi'nin medikal muhasebe biriminde SGK faturalandırmalarını yapıyorum.

Yenidoğan yoğun bakımda epikriz raporlarını Hasan Basri'nin yazdığını ve Doktor Fırat Sarı'nın kontrol ettiğini biliyorum. Faturalama işlemi bittikten sonra doktor onayı yapılır. Ancak epikrizlerin nasıl hazırlandığını bilmiyorum.

Epikriz raporları bize Pusula Sistemi üzerinden gelir. Bizim epikrizleri düzenleme yetkimiz yoktur. Fatura kesildikten sonra doktor onayı yapılır.

Ben sadece Fırat Sarı'nın düzenlediği epikriz raporlarını gördüm.

"MADDİ DURUMU OLMAYAN AİLELERE HASTANE KONUSUNDA YARDIM ETTİK"

Sanık kürsüsüne 2. gelen isim, tutuklu sanık Renas Kılıç oldu.

Sanık: 2022 yılında belediyede çalışmaya başladım. Öncesinde Reyap Hastanesi'ni kurmuştuk. Daha sonra Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü oldum. Hastane ile de bağlantım vardı. Ben ailemden uzakta yaşıyorum, bu yüzden bana sahip çıktılar. O dönemde mavi kod ve acil sorumlusu bendim. Belediyeye geçtiğimde hekim ihtiyaçları olduğunda destek veriyordum.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı'yı tanıyor musun?

Sanık: Benim çocuğum olduğunda benimle çok ilgilendi. Kızımla da hep ilgilendi. Bu nedenle Fırat Bey ile samimiyetim var.

Mahkeme Başkanı: Hakkındaki suçlamayı biliyor musun? Çete ile birlikte 112'yi devre dışı bırakarak para kazandığınız iddia ediliyor.

Sanık: Suçlamayı biliyorum. Ancak 112 veya ambulans sistemi için bir protokol olması gerekiyor. Hiçbir hekim, protokol olmadan hasta kabul edemez.

Mahkeme Başkanı: Maddi kazanç sağladığın iddia ediliyor.

Sanık: Bana hiçbir hasta ya da hastane, para verdiğini söyleyemez.

Mahkeme Başkanı: Tepelerde Yenihayat'tan hasta aldığınız iddia ediliyor, doğru mu?

Sanık: Oranın müdürü beni aradı, "Hasta var" dedi. Fırat Bey'e ulaşamadıklarını söylediler. Ben de Fırat Bey'i aradım.

Mahkeme Başkanı: Hesabına gelen paraları açıklar mısın?

Sanık: Onlar eski paralar. Daha önce ben Fırat Bey'e borç para vermiştim. Hastane yetkililerine bile "Fırat'tan alacağım var" demiştim.

Mahkeme Başkanı: Fırat seni hasta kabulüyle ilgili arıyor, değil mi?

Sanık: Evet, ben Fırat Bey'e de söyledim. Dernekten gelen yabancı hastalar oluyor. Onlar için her zaman mavi kod verilerek sevk yapılıyor.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile konuşmalarında çevre hastanelere hasta gönderdiğin anlaşılıyor.

Sanık: Hangi hastane isterse, hastayı oraya gönderiyorum.

Mahkeme Başkanı: Senin görevin hasta göndermek mi?

Sanık: Hayır. Ama hasta yakınları bana veya ilçe başkanına geliyorsa, biz o zaman yardımcı oluyoruz. Maddi durumu düşük insanlar bizden yardım istediğinde hastanelere yönlendirme yapıyoruz.

Mahkeme Başkanı: "Mehmet her yere para veriyor, sen de verebiliyor musun" diye Fırat'a soruyorsun.

Sanık: Başkaları birçok hekimle anlaşmalar yapıyor. Ben de Fırat'a, "Bu parayı verebilecek misin?" diye sordum.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı'ya "Yok deme, başta kabul et, devam et" diyorsun.

Sanık: İnternetten 112 sistemine baktım. Eğer yenidoğan doktoru hastanede yoksa 112 hasta gönderemiyor. Sistemde görüyorlar. Ben buna dair konuşuyorum.

"BENİM HEDEFİM İLERDE BELEDİYE BAŞKANI OLMAKTI"

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile konuşmanda "Hastam az, 3-4 boşum var" diyorsun. Bu ne anlama geliyor?

Renas Kılıç: Fırat Bey beni aradı. Ancak ben hasta ayrımı yapmam.

Mahkeme Başkanı: Fırat, bunu neden seninle konuşuyor?

Renas Kılıç: Biz belediye olarak özellikle eczane kısmı ile tüm vatandaşlara yardım ediyoruz.

Mahkeme Başkanı: Aysel Yılmaz ile konuşmanda "Komisyon oranı kaç olacak?" diyorsun. Bu neyle ilgili?

Renas Kılıç: Sağlık turizmiyle ilgili, Reyap'a gelen hastalarla alakalı bir konuşma. Yenidoğan ile bağlantısı yok.

Mahkeme Başkanı: Fırat ile konuşmanda "1-2 bebek geldi" diyorsun. Bu ne anlama geliyor?

Renas Kılıç: Benim tanıdığım ve yanımda çalışan bir arkadaşımın bebeğiydi.

Mahkeme Başkanı: "Ücret almadan başlayamazlar" diye Tolga ile bir konuşman var.

Renas Kılıç: Hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: Meral Bulut kim? Onunla neden para konusunu konuşuyorsun?

Renas Kılıç: Reyap Hastanesi muhasebecisi olabilir. Ancak bu konuşmayı hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: "Cumartesiye kadar ödeme olmaz mı?" diyorsunuz.

Renas Kılıç: Hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: Başka bir diyeceğin var mı?

Renas Kılıç: Eşim bu olayları bilmiyordu. İki kez depremde kaldım. Bir insanın hayatıyla oynamak bu kadar kolay mı? Benim hedefim belediye başkanı olmaktı. Ama şimdi katil olarak anılıyorum. Medyada "katil" olarak lanse ediliyorum. Katil damgası yiyorum. En fazla belediyeyi zarara uğratmış olabilirim. Cezaevinde de infaz koruma memurları kötü davranıyor, "Geç şuraya" diyorlar. Terör bölgesinde çalışmış bir insanım ama şimdi bebek katili olarak anılıyorum.

BELEDİYE ÇALIŞANI, HASTANEYİ SAHİPLENMİŞ...

Üye Hakim: Sen nasıl hasta gönderiyorsun?

Renas Kılıç: Doktor adı veriyoruz.

Üye Hakim: Peki, bunu nasıl sağlıyorsun? Nasıl yönlendiriyorsun?

Renas Kılıç: İhtiyacı olan kişiye doktor adı veriyoruz. Yoğun bakım için değil zaten, yoğun bakıma ihtiyacı olmayan kişi yatamaz.

Savcı: Hakkında disiplin soruşturması var mı?

Renas Kılıç: Yok.

Savcı: Şu anda maaş alıyor musun?

Renas Kılıç: Alıyorum.

Savcı: Bebek için gelen oluyor mu? "Geliyor, istersen 1,5 verirsin" dediğin doğru mu?

Renas Kılıç: Yenidoğan ile ilgili her hastanenin hak ediş sistemi vardır. Bu durum Fırat Bey ve Fehmi Bey arasında olan bir mesele.

Savcı: Her yenidoğanda gelen bebekten doktor para mı alıyor?

Renas Kılıç: Evet, çünkü doktorların maaşı düşük olduğu için.

Savcı: Tapenin devamında ilaç satış konusuna giriyorsun. Bu neyle ilgili?

Renas Kılıç: İlaç muhabbetini duyduktan sonra, aynı şeyi Özgür Bey'e söyledim.

Savcı: O konu farklı, onu sormuyorum. Kimi ve hangi hastaneyi söylüyorsun?

Renas Kılıç: Reyap Hastanesi.

Savcı: Neden? Sen belediye çalışanısın.

Renas Kılıç: Reyap Hastanesi'ni sahiplendiğim için, onun deposunu soruyorum.

Savcı: Reyap Hastanesi'nin deposundan sana ne? Neden ilgileniyorsun?

Renas Kılıç: Fehmi Bey'den duydum. O yüzden konuştum.

İLK 3 GÜN NELER YAŞANDI?

Duruşmanın ilk günü; tutuklu sanıklardan hemşire Hakan Doğukan Taşçı dün verdiği savunmasında, yaptığı bir-iki işlemi kabul ettiğini ve dürüstçe ifadesini verdiğini belirterek, bazı konularda üzerine atılı suçlamaları reddettiğini söyledi. Hastanelerin hepsinin denetlendiğini fakat denetlemelerin sıkıntısını hemşirelerin çektiğini öne süren Taşçı, şunları kaydetti:

"Benim bir kuruş para kazandığım yok. Hastanelerin yüzde 70'inde gece yoğun bakımda doktor durmuyor. Müdahale etsek 'Sen neden müdahale ettin', etmesek 'Nasıl müdahale etmezsin' diyorlar. Hasta sayısının fazla tutulması, daha fazla para kazanılması için Fırat Sarı'ya baskı kuruyorlar. Her hastane sahibi para kazanmak ister. Hastanın kaç gün yatacağına biz karar vermeyiz. Doktor karar verir. Bebeklerin ciğer gelişimi için kullanması gereken bir ilaca SGK 9 bin 500 bin lira ödeme yapıyor. Hastane toplu alırsa 7000 liraya geliyor. Bu ilacı ne kadar fazla kullanırsan SGK'den daha fazla para alıyorsun. İlaçlar fazlaydı. Fırat Sarı ile bunu konuştuk. Bu ilaçların çöpe gideceğine satılması için. O da onay verdi. Hasan Basri topluyordu, bana getiriyordu ben de satışını yapıyordum. Biz bu satma işini 3 kere yaptık. Benim aldığım maksimum komisyon 4-5 bin lira ama Fırat Sarı'nın aldığı 40 bin lira diye biliyorum."

"YOĞUN BAKIM NE KADAR DOLUYSA O KADAR ÇOK PARA KAZANIYOR HASTANELER"

Hakan Doğukan Taşçı, acil durumlarda zaman zaman bebeklere müdahale yaptığını dile getirerek, "Örneğin entübasyon işlemini doktorun yapması gerek, ama doktor birimde olmadığı zaman, benim yaptığım oluyordu. Yoğun bakım ne kadar doluysa o kadar çok para kazanıyor hastaneler." dedi.

"KAFAMIZA GÖRE BİR HASTA LİSTESİ BELİRLEDİK"

Taşçı, "Buradan kafamıza göre bir hasta listesi belirledik, bu çocuk nasıl bir şey mesajı üzerine, basamak listesi hasta şablonu ve kötü hasta şablonu var, bizden yazılı istemiyorlardı. Bunlar gerçeğe aykırıydı. Biz sadece çarşaf listesi yapıyorduk. SGK'ya bildirmiyorduk. Hasta 5 günlük entübe iken 10 günlük gösterilmiş. Hasta üç günlük entübe ise SGK daha fazla para öder. O yüzden SGK'dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk. Bebeklerin kullandığı bir ilaç. Akciğer gelişimi sağlamak için kullanması gerekiyor. Bu ilaçların fazlalığı oluyordu. Bu ilaçları hastaya vermemek gibi bir şey olmuyordu. Bu ilaçlar için SGK 9 bin 500 lira ödeme yapıyor. Toplu alınca daha fazla para kazanıyor hastane. Bu ilaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu. İlaçların çöpe gideceğine satılması konusunda Fırat Sarı ile konuştuk. Hasan, hastaneden paraları topluyordu bizde satışları yapıyorduk. Reyap Hastanesi, TRG Hastanesi'nden alındığını söyleyebilirim ama özellikle şu kişiden alınıyordu diyemem. SGK'yı dolandırmak gibi bir amacım yok" diye konuştu.

"İL DIŞI SEVKLERDEN 5 BİN LİRA KAZANIYORDU"

Duruşmanın 2. gününde kürsüye ilk olarak gelen Fırat Sarı'nın hemşiresi Hasan Basri Gök, bebeklerin 112'ye bildirilmeden sevk yapıldığını itiraf ederek Serdar Yüksel'in il dışı sevklerden 5 bin lira kazandığını söyledi.

Mahkeme Başkanı: Bebek sevkleriyle ilgili ne biliyorsun?

Sanık: Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Mert Özdemir yapıyordu.

Mahkeme Başkanı: Nasıl alıyorlardı?

Sanık: Fırat Sarı'nın tanıdığı doktorlar vardı; bebekleri onlardan alıyordu.

Mahkeme Başkanı: Neden?

Sanık: Para kazanmak için.

Mahkeme Başkanı: 112'yi bilgilendirmeden bu nasıl yapılıyordu?

Sanık: Doktorlar üzerinden yapılıyordu.

Mahkeme Başkanı: Para kazanıyorlar mıydı?

Sanık: Kazanıyorlardı, ama gözümle gördüğüm bir şey yok. Serdar, il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker ve Fırat zaten yöneticiydi.

MAHKEME BAŞKANI: BEBEĞİ ÖLDÜR DEMİŞSİNİZ

Mahkeme Başkanı, Hasan Basri Gök'e Mehtap hemşire ile aralarında geçen "Bebeği öldür" diyaloğunu sordu:

Mahkeme Başkanı: Hemşire Mehtap ile bebek öldürmeyle ilgili bir konuşmanız var.

Sanık: Çirkin bir cümle. Görüşümü belli etmişim.

Mahkeme Başkanı: Siz öyle mi yapıyordunuz?

Sanık: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.

Mahkeme Başkanı: Normalde yapılması gereken bu mu? Mehtap'a "Bebeği öldür" demişsiniz.

Sanık: (Cevap belirtilmedi.)

"BEBEK ŞU AN YAŞIYOR OLURDU"

Mahkeme Başkanı: Opara bebeğin ölümü ile ilgili ne biliyorsun?

Sanık: WhatsApp görüşmelerini gördüm.

Mahkeme Başkanı: Kimle kim arasında?

Sanık: Tuğçe ve Doğukan. Fark etmemişler.

Mahkeme Başkanı: Fark etmemişler mi, fark edememişler mi?

Sanık: Fark edememişler, yoksa bebek şu an yaşıyor olurdu.

"112'NİN PARMAĞI VAR MI?" SORUSUNA BAKANLIK AVUKATINDAN İTİRAZ

Mahkeme sırasında, sanık Hasan Basri Gök'e sevklerle ilgili "112'nin bu işte bir parmağı var mıdır?" sorusu soruldu. Sağlık Bakanlığı avukatı soruya itiraz etti. Mahkeme heyeti, itirazı kabul etti ve soru sorulmadı.

Sanık Gök'ün avukatları, "İtiraflarda bulunarak dosyanın bu aşamaya gelmesinde fayda sağlamıştır. Bu nedenle tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz" diyerek tahliye talebinde bulundu.

"FIRAT SARI YÜZDE 40 KAR ALIYOR"

Mahkeme Başkanı, sanık hemşir Deniz Korkmaz'a da sorular yöneltti:

Mahkeme Başkanı: Savcılıkta ifade vermişsin.

Deniz Korkmaz: Bildiğim her şeyi anlattım.

Mahkeme Başkanı: 1 dakika, ifadelerin doğru mu?

Deniz Korkmaz: Duyduğum, gördüğüm, bildiğim her şeyi anlattım.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı'nın kurduğu sistemde yüzde 40 kar aldığını söylemişsin.

Deniz Korkmaz: Evet, doğrudur.

"FIRAT SARI İLE İLİŞKİM VARDI"

3. gün ise sanık hemşire Cansu Akyıldırım'ın savunması ile başladı. Akyıldırım, elebaşı Fırat Sarı ile ilişki yaşadıklarını itiraf etti.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile samimiyetin var mıydı?

Cansu Akyıldırım: Evet, vardı. 3 yıldır ilişkim vardı. 2021-2023 yılları arasında.

Mahkeme Başkanı: Ne zaman tanıştınız?

Cansu Akyıldırım: 2019'da.

PARA TRANSFERİ SORULDU

Mahkeme heyeti, sanık Cansu Akyıldırım'a iddianamede geçen para transferlerini sordu. Sanık, bu paraların motivasyon amaçlı gönderildiğini öne sürdü.

Cansu Akyıldırım: Medisense şirketinden Fırat Bey, aylık olarak bana toplu bir para atardı, ben de bunu hemşirelere kıdemine göre dağıtırım. Birinci Hastanesi'nde çalışırken de böyleydi.

"FIRAT SARI 'HASTAYI ENTÜBE GÖSTER' DERDİ"

Akyıldırım'ın ardından hemşire Çağla Durmuş'a sorular yöneltildi.

Mahkeme Başkanı: Fırat Bey, hastalarda dosyada değişiklik yapmanızı istermiş. Nasıl bir değişiklik?

Çağla Durmuş: Şöyle yani, Fırat Sarı "Hastayı entübe göster" derdi.

Mahkeme Başkanı: Olması gereken ne?

Çağla Durmuş: Hasta neyse onu göstermek.

Mahkeme Başkanı: Burada Fırat Sarı'nın amacı neydi?

Çağla Durmuş: Daha fazla kazanç.

ACILI ANNE-BABADAN TEPKİ: SEN DE YARGILANACAKSIN

Duruşmaya ara verildiği sırada, kendilerinin avukat olduğunu belirten anne ve baba, doktor Dursun Eryılmaz'a tepki gösterdi: Bebeğimizi öldürdün. Sen de yargılanacaksın.

"ÇEK FİŞİ GİTSİN"

Duruşmadan aradan sonra, Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutulanlar arasında olan sanık Damla Atak'ın savunmasıyla devam edildi.

Mahkeme Başkanı: İhmalle adam öldürme, örgüte üye olma ve dolandırıcılıktan dava açıldı. Savunmanı yapacak mısın?

Damla Atak: Yapacağım. Doğa Hastanesi'nde çalışırken Fırat Sarı ve İlker Gönen ile tanıştım. Örgüt üyesi değilim. 2022 yılında Fırat Sarı ile hastanede çalıştım. Onun işlettiği hastanede görev yaptım.

Mahkeme Başkanı: Hangi hastane?

Damla Atak: Duygu Hastanesi. Epikrizleri nasıl yazdıklarını bilmiyorum. Fırat Sarı hastanenin işletmesini yürütüyordu. 2023 yılında Güney Hastanesi'ne başladım. Fırat Sarı yine oradaydı ve orayı da işletiyordu. Ali Dirik, bana ilaçlar çalındığı için işletmeyi göndereceğini söyledi. Dediğini de yaptı; Fırat Sarı'nın işletmesini gönderdi. İşletme gittikten sonra Kaya Bebek yoğun bakıma getirildi.

Damla Atak: Kaya Bebek'in doğumuna bizzat ben girdim. Hastayı toparladıktan sonra yoğun bakıma yatırdık. Ancak doktor bir yönlendirme yapmadı. Doktorun ayrıldığı söylendi çünkü Ümit Bey, gece aranmasından rahatsız olmuş. Hastane bana doktor göndermedi. Bunun üzerine hastane sahibi Ali Dirik'i aradım ve "Bebeğin akciğerinde kanama var" dedim. O da bana bazı sorular sordu. Ancak bu süreçte hiç doktor gelmedi. Zaten hastanede yenidoğan doktoru bulunmuyordu.

Mahkeme Başkanı: Bebeğin geliş süreci nasıldı?

Damla Atak: Bize gelen bebek değil, anneydi. Bebek doğumla birlikte hastaneye geldi.

Mahkeme Başkanı: Bebeğin doğumundaki doktor kimdi?

Damla Atak: Songül Hanım.

Mahkeme Başkanı: Devam et.

Damla Atak: Hastaneden ve doktordan herhangi bir tedavi talimatı verilmedi. Bize, doktor Hilda Hanım ve Rıza Bey'in geleceği söylendi. Daha sonra Rıza Bey geldi ama kaşesi yoktu. Doktor Şehmuz'un kaşesi kullanılıyordu, oysa o doktor çoktan ayrılmıştı. Doktor Ümit Bey ve Mehmet Bey de Şehmuz Bey'in kaşesini kullanıyordu. Daha sonra Hilda Hanım'ın kaşesi kullanılmaya başlandı. Rıza Bey, Hilda Hanım'ın kaşesiyle geldi ve hastaları dolaştı. Kaya Bebek ile ilgili yapılabilecek hiçbir şey olmadığını söyledi.

Damla Atak: Kaya Bebek'i görmediğini söyledi ama benim yanımda gördü. Gece sorumlusu Batuhan vardı. Nöbete geliyordu, ama akciğerler kanamaya devam ediyordu. Ben kalp masajı yapılabilecek durumda olduğunu düşünmedim. "Doktoru ara" dediğimi hatırlamıyorum ama doğru yönlendirdiğimi düşünüyorum çünkü Rıza Bey'i araması gerekiyordu. Batuhan, fişi çekmesini yaşamaz diye söyledi. Ama bu süreçte Batuhan'ın beni aramadığını, Doğukan'ı aradığını öğrendim. Doğukan'ı araması yanlıştı. Beni arasaydı ben giderdim.

Damla Atak: Ayrıca, Rıza Bey çocuk doktoru sanıyorduk ama değilmiş. Kaya Bebek'in ölümüyle ilgili suçlamayı kabul etmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Rıza Bey, o hastaneyle ilişkisinin olmadığını söyledi.

Damla Atak: Rıza'nın haberi yoksa nasıl "Fişi çek" diyebiliyor?

Mahkeme Başkanı: Kaya Bebek'in ölümünden sonra denetim geldi mi?

Damla Atak: Evet, normalden daha kapsamlı bir denetim geldi. Bütün evrak ve dosyalar toplandı. Denetim sonrası Ali Bey yanıma geldi. Gece doktor Hilda Hanım geldi dedim çünkü onun kaşesi kullanılıyordu. Batuhan'ı aradım ve "Gece Hilda Hanım geldi diyeceksin" dedim. Hilda Hanım ve Rıza Bey evliydi.

"YOĞUN BAKIMDAKİ KAMERALARI ÇIKARDI"

Mahkeme Başkanı: Kameralar ne oldu?

Damla Atak: Hastane sahibi Ali Dirik yoğun bakımdaki kameraları çıkardı.

Mahkeme Başkanı: Kamera kayıtlarına ilişkin ne diyeceksin?

Damla Atak: Bu kameraların çıkarıldığını biliyorum ama başhekime hesap soramam. Kameraları çıkardıklarını biliyorum ama bebek Kaya'dan önce mi yoksa sonra mıydı, hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: Batuhan Çetin seni bebek için aradı mı?

Damla Atak: Hayır, aramadı. Savcı, bebek ölümünün bana kalacağını söyledi ama beni aramadı ki. Evim Güney Hastanesi'ne 10 dakika mesafede. Gece saat 4'te kalkıp gittiğim hastalar oldu.

"BABASI, BEBEĞİNİ MORGTAN BİSKÜVİ KUTUSUYLA ALIP 1 BUÇUK SAAT TAŞIDI"

Ölen Kaya bebeğin avukatı, sanık Dr. Rıza Keykubad'a soru sordu:

Mağdur Avukat: Gece aradıklarında "Beni neden arıyorsunuz?" dediniz mi?

Rıza Keykubad: Aradıklarında cevap verdim.

Mağdur Avukat: Hastaneye numaranızı verdiniz mi?

Rıza Keykubad: Eşim başvuru yaparken numara verdim.

Mağdur Avukat: Neden siz numara verdiniz sonuçta eşiniz işe başlayacak?

Rıza Keykubad: Ben de verdim.

Mağdur Avukat: Sanık, 10 yaşında çocuğu olduğunu belirterek algı yaratıyor. Kaya Bebeğin babası, bebeği morgdan bisküvi kutusuyla alıp 1,5 saat boyunca taşımak zorunda kalmıştır. Ancak travmayı yaşayan Kaya Bebeğin annesi ve babasıdır.

İDDİANAMEDEN

İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.

Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.