İYİ Parti eski Milletvekili Ahmet Çelik, İstanbul Bahçelievler’deki ofisinde tartıştığı kardeşi K. Çelik tarafından göğsünden ve elinden bıçaklandı.
Kendisi yoğun bakımda, kardeşi cezaevinde…
Şimdi size basit bir soru:
Hiçbir gazetede bu kavganın nedeninin yazıldığını, televizyonda konuşulduğunu, perde arkasının araştırıldığını gördünüz mü?
Hayır!
*
Eleştirmek için söylemiyorum; aksine yürekten destekliyorum:
Neredeyse bütün kanallar daha iki gün önce, kedi katilinin yargılandığı mahkemenin önünden canlı yayına geçmedi mi?
Ya da trafik kazasında bir gencin ölümüne neden olan oğlunu yurtdışına kaçıran yazar anneyi herkes günlerdir konuşmuyor mu?
Bütün medya kuruluşları bunların hepsini gündemde tutmuyor mu?
Doğrusu da bu…
Peki; “haber olan”, “gazete sahibi”yse, neden kimse onlar hakkında konuşmuyor ya da konuşamıyor?
Ahmet Çelik’in ve kardeşinin “gazete patronu” olmalarını bir kenara bırakın, diyelim ki sadece “iki ünlü işadamı” olsalardı…
Ya da “iki siyasetçi…”
“İki sanatçı…”
“İki futbolcu…”
Bunların kavga etmesinin, birinin diğeri tarafından bıçakla yaralanmasının ve günlerdir yoğun bakımda olmasının nedeni yine sorgulanmayacak mıydı?
Anlı şanlı Türk medyası yine görmezden mi gelecekti?
Hiç olmamış gibi mi davranacaktı?
*
Hadi; Yeniçağ’daki meslektaşlarımızı bir kenara koyuyorum; çünkü elleri kolları bağlı…
Yaralı da yaralayan da “patronları!”
Ya diğerleri?
Örneğin uçan kuşun kanadı kırılsa haber yapan Show TV, Kanal D, atv, Star, Sözcü TV, Halk TV, KRT, Tele 1, CNN Türk, NTV, Haber Türk…
Hürriyet, Milliyet, Sözcü, Cumhuriyet, Yenişafak, Karar, Türkiye, Korkusuz gazeteleri ve isimlerini saymadıklarım!
Onlar neden “araştırmıyor” bu gizemli kavganın perde arkasını?
Yoksa medyada, “Ne olursa olsun medya patronlarının karıştığı adli vakaların haberi yapılmaz” diye gizli bir “centilmenlik anlaşması” var da bizim mi haberimiz yok?
*
İstanbul’un göbeğinde…
Biri siyasetçi iki kardeş, iki ünlü işadamı, iki gazete patronu kanlı bıçaklı kavgaya giriyor…
Biri can çekişiyor, diğeri cezaevine atılıyor…
Bizim hafiye muhabirlerimiz, yorumcularımız, anchormenlerimiz, “herb.kubilir”lerimiz bu ilginç hesaplaşmayı yazmayı, konuşmayı akıllarına bile getirmiyor!
Buna “otosansür” denir!
Bir diğer adı, bilerek isteyerek halktan haber gizlemektir!
Kayırmacılıktır.
Haberde torpil yapmaktır!
Oysa bıçağın, akan kanın, işlenen suçun torpili olmaz!
Meslektaşlarımdan bu konuda umudumu kestim. Bu yüzden İstanbul Emniyet Müdürü’ne ve İstanbul Valisi’ne soruyorum.
Biri milletvekili, ikisi de gazete patronu olan bu kardeşler arasındaki kavganın nedenini siz de mi hala öğrenemediniz?
Neden çıkıp da iki satırlık bir açıklama yapmıyorsunuz?
Yoksa siz de mi “olayın dallanıp budaklanmasını” önlemek isteyenlere hak veriyorsunuz?
Eğer öyleyse bu duyarlılığı, neden bütün adli vakalarda göstermiyorsunuz?
*
Kardeş kavgası elbette üzücü…
Ancak kavga edenler gazete patronu olunca “kalemlerin körleşmesi”, “mikrofonların tutukluk yapması”, kameraların bozulması” daha da üzücü…
Tüm meslektaşlarımı bu “paradoks” üzerinde kafa yormaya davet ediyorum.