YENİ SEZONDA EKRANDA OLACAK MI?

Bu akşam ekrana veda edecek olan Ezel dizisinin başrol oyuncusu Kenan İmirzaloğlu gelecek sezon ne yapacağını açıkladı.

Türkiye'nin en yetenekli oyuncuları arasına ismini yazdırmayı başaran Kenan İmirzalıoğlu; iki yıldır oynadığı ve bugün sona erecek olan 'Ezel' dizisinin oyunculuğunu çok geliştirdiği belirtiyor.
Dizinin finalinin çekildiği Şile'de buluştuğumuz oyuncu; dizinin son bölümüyle ilgili ser verip sır vermiyor. 'Ezel' gibi bir projenin yeniden gelmesinin zor olduğunu söyleyen İmirzalıoğlu; "10 yıl matematik okudum ama Ezel'in matematiğini çözemedim" diyor.
İki senedir devam eden 'Ezel' bugün bitiyor.
Neler hissediyorsunuz? İki yıldır durmadan, çok yoğun bir şekilde çalıştık.
Dizi başladığı günden bu yana; "Neden ruhumuz bu kadar yorgun?" diye düşünüyorum. Cevabı aslında belli; çünkü büyük olayların içindeydik.
Benim, özellikle de geçen sene, iki kişiyi aynı anda canladırdığım zamanlar oldu. Karakterin içi 'Ömer', dışı 'Ezel'di. İkisini dengede tutmak gerekiyordu. 'Ömer'i tanıyan arkadaşlarının karşısında 'Ezel' gibi durup fakat 'Ömer'in duygularını yaşamak zordu ve büyük bir sınavdı. Fakat bu sınavın sonuna geldik.
Dizinin bitmesi hayatınızda nasıl bir boşluk yaratacak? Geçen hafta, işi yetiştirme telaşımız vardı ama setin son iki günü üzerime çöktü. İki yıldır bu ekiple çalışıyorum, artık aynı ekiple, aynı mesaiyi yaşayamayacağız.
Burada çalışan arkadaşlarla, kadro bozulmadan yeniden buluşmamız çok zor.
O yüzden birçoğuyla bu sohbetleri yapamayacağım.
Bugünleri çok özleyeceğiz, bugünleri keyifli anacağız.
Dizinin bitmesi elbette hayatımızda bir boşluk yaratacak ama o boşluk, başka projelerle dolacak. "

TÜRKİYE İÇİN ERKEN Mİ?" DEDİM
'Ezel'in senaryosunu ilk okuduğunuzda neler düşünmüştünüz? Öncelikle senaryosunun farklı olması beni etkilemişti.
Daha önce Türk televizyonlarında yapılan işlere hiç benzemiyordu. Ben sadece şunu düşündüm; "Bu zamana kadar yaptığımız tüm işlerin yayından kalkma ihtimali var. Benimki de kaldırılacaksa, böyle bir işte kaldırılsın."
Artık diziler belli konular üzerinde dönmeye başladı. Ben farklı bir proje istiyordum. Kafamdaki tek soru şuydu; "Böyle bir hikaye; Türkiye için henüz erken mi?" Çünkü insanlar haklı olarak, akşam evlerine geldiklerinde, kafalarını yoracak birşeyler seyretmek istemiyorlar. Bütün günün stresi üzerilerindeyken, kendilerini yormayacak şeyler izlemek istiyor. O anlamda da gerçekten seyircinin rahatça izleyeceği diziler de var. Ama 'Ezel' biraz daha farklıydı.
İşin sırrı; seyirciyi biraz da yormasındaydı.
Ama halkımız benim beklediğimden daha iyi bir cevap verdi; dizi ciddi şekilde izlendi.

KENDİ İÇİNDE BİR GERÇEKLİĞİ VARDI
'Ezel'in bu entrikalarla dolu olan senaryosunda, seyirci gerçekliği nerede buldu peki? Dizinin kendi dünyasında bir gerçekliği vardı.
Gerçek hayatta dizideki gibi insanlar var mıdır, bunu bilmiyorum. Ama bunu sorgulamanın bir anlamı da yok bence!
Sinemada veya televizyonda yapılan bir işin, esas olarak kendi içerisinde bir gerçekliği vardır.
Onun, bire bir hayattaki karşılığını aramazsınız.
Bir adama Süpermen diyorsanız, o adamın tek eliyle arabaları kaldırıp dünyayı kurtardığına da inanırsınız!
Bizde de mesela 'Ramiz Dayı' vardı.
Onun her şeyi mükemmel şekilde organize ettiğine inanıyorduk. Çünkü o 'Dayı'ydı. Yani ondaki potansiyeli ispatladıktan sonra seyirci onun her şeyi yapabileceğine inanıyordu.
Bu 'Ezel karakteri için de geçerli. İnsanlar 'Ezel'in başına ne gelirse gelsin, bir şekilde o sorunu çözebileceğine inanıyorlardı.

NİYE BENİ SATTILAR?
Sizce 'Ezel' onu arkasından vuran arkadaşlarını gerçekten sevdi mi? 'Ezel'in en büyük sorunu şuydu; 'Eyşan' en büyük aşkıydı. 'Ali' ve 'Cengiz' en iyi dostlarıydı. "Ne oldu da bana bunu yaptılar?" diyordu. Niye yaptılar, beni niye sattılar? Sadece para için mi? Ancak gördüğünüz gibi hiçbir zaman da dostlarından vazgeçmedi.
Yeni sezonda sizi ekranda görecek miyiz? Hayır, göremeyeceksiniz. Ben bugüne kadar hep başrol oynadım. Başrol oyuncularının işi gerçekten çok zordur. Hemen hemen her gün, bütün teknik ekiple birlikte sete geliyorsunuz ve işi onlarla birlikte bitiriyorsunuz. Bu tabii ki çok yorucu oluyor. Bu yüzden arka arkaya iş yapmayı çok yıpratıcı buluyorum.
İki yıl bir dizide başrol oynuyorsanız, kendinizi hem ruhsal olarak, hem entellektüel açıdan beslemeyi unutuyorsunuz. Oyuncu gibi yaşamıyorsunuz.
Mesela ben birçok tiyatro oyununu izleyemedim, sinemaya gidemedim. Birçok konseri takip edemedim.
Sanatsal açıdan bütün bağlarımız kopuyor.
Daha önce cebinizde ne varsa onu harcıyorsunuz.
Bu kısa molalar benim yenilenmemi sağlıyor.

FİLM PROJESİ BEKLİYOR
Yeni bir film projesi var mı? Sinema; diziler gibi oyuncunun hayatını çok fazla etkilemiyor. Çünkü sadece iki aylık bir konsantrasyon gerekiyor. Eğer bana bu dönemde sinema projesi gelirse, değerlendirmeyi düşünüyorum...
İki yıl çok yoğun bir şekilde çalıştınız. İhmal ettiğiniz bedeninize ve ruhunuza nasıl bir ödül vermeyi düşünüyorsunuz? Öncelikle ailemle zaman geçireceğim, sonra denize girip bütün elektriğimi atacağım. Ondan sonra da başka planlar yapacağım.

BURNUMUN DİREĞİNİ SIZLATAN ÇOK SAHNE VAR!
Dizinin çekimleri sırasında sizi zorlayan sahneler oldu mu? Açıkçası aksiyon konusunda antrenmanlıyım. Çok fazla zorlanmam çünkü aksiyon matematiğini bildiğime inanıyorum. Ama diziye 'Ezel' olarak giriyorum sonra 'Ömer' olarak birtakım durumlardan etkileniyorum ve onu saklamaya çalışıyorum. Yani karakterin orada yaşananlardan etkilendiğini seyirci anlayacak ama 'Eyşan' anlamayacak. Bunu dizinin içinde dengede tutmak çok zor!

KAVUŞMA SAHNESİ ÖZEL
Peki oynarken çok duygulandığınız ve unutamadığınız sahneler var mı? Annesi ile 'Ezel'in kavuşma sahnesi bence çok etkileyiciydi. Annesinin, 'Ezel'in cebine bıraktığı yüzüğü sonradan gördüğü sahneden bahsediyorum. Aslında genel olarak aileyle ilgili tüm sahneler etkileyiciydi. Bir bütün olarak baktığınızda; burnumun direğini sızlatan o kadar çok sahne var ki.... Mesela 'Kerpeten Ali'nin 'Ezel'i korumak için kurşunların önüne kendini attığı sahne vardı. O da güzeldi.

KÖTÜ ÖYKÜYÜ BRAD PITT BİLE KURTARAMAZ
Günümüzde birçok dizi; ilgi görmediği için yayından kaldırılıyor ve bu durum kimi zaman da oyuncuların üzerine kalıyor. Sizin de böyle bir kaygınız var mıydı? Vallahi ben 10 yıl matematik okudum. Matematikten biraz anlarım, iyi de problem çözerim. (gülüyor) Ama 'Ezel'de ki matematik gerçekten çok farklıydı... Dizide; bizim bile sonunu tahmin edemediğimiz, aklımızın ucundan bile geçirmediğimiz olaylar yaşanıp durdu. Ama oynadığımız zaman biz bile inanamıyor, "Vay be, muhteşem olmuş" diyorduk.

BU BİR EKİP İŞİ...
Dizinin tüm sorumluluğunun oyuncuya yüklenmesine gelince... Ben dizinin başarısının ve başarısızlığının oyuncuya mal edilmesini hiç doğru bulmuyorum. Çünkü bu bir ekip işidir. İyi bir senaryo olmazsa, eğer Türk halkı hikayeyi sevmezse; Amerika'dan Angelina Jolie'yi veya Brad Pitt'i getirin, Üsküdar'da, Cihangir'de çekimler yapın, o proje en fazla dört bölüm izlenir. Sonra da yayından kalkar. Fakat hikayeniz güçlüyse, iyi bir oyuncu kadrosuyla ve iyi bir yönetmenle çalışırsanız, ortaya mükemmel bir iş çıkarırsınız.

BANA "EYŞAN'I ÜZME, ONU HER GÜN ÖLDÜRÜYORSUN" DİYORLAR!
'Ezel' sizce iyi biri mi, yoksa kötü mü? 'Ezel' tam da hayat gibi bir insan... Yani onu siyah ve beyaz gibi ayırt edemeyiz. Aslında dizinin başında, yani 'Ömer'ken çok iyiydi. Fakat o iyiliğinin cezasını gördü. Sonra kötülüğü öğrendi. Ama kötü oldu mu? Tam olarak kötü oldu diyemeyiz fakat kötülük yaptı...

PARAYA BAKMAM
Beş ana karakterin bir dizide başrol oynaması zor bir durum değil mi? Kimse, kimsenin oyunculuk alanına girmiyor mu? Dizilerde ya da sinemada, oyuncular arasında o tarz rekabetler olmaz! Oyuncuların en büyük derdi; oynayacakları karakteri en iyi şekilde oynamaktır. Biz hatta birçok sahne için karşılıklı konuşuruz. "Bunu nasıl oynayayım?" veya "Bunu sen nasıl oynayacaksın?" diye. Karşılıklı fikir alışverişleriyle oynadığımız çok sahne olmuştur.
Türk halkının baştacı olmak ve orada hep kalabilmek için efor sarf etmek yıpratıcı bir şey mi? Benim insanlara karşı olan bu sorumluluk duygum, 'Deli Yürek' dizisiyle başladı. Onların güvenini ve beklentilerini boşa çıkarmayacak işler yapmayı tercih ediyorum. Bana bir proje geldiğinde hemen paraya bakmıyorum; önce hikayeyle ilgileniyorum, sonra onun seyirciye nasıl aksettirileceğini merak ediyorum. İnsanlar "Kenan bu işte varsa, o iş güzeldir" diyorsa, sorumsuzca bir seçim yapamam.
Cansu Dere ve siz; podyumlardan oyunculuğa geçen ve çok da başarılı olan iki isimsiniz... 'Ezel' dizisi oyunculuğunuzu göstermeniz için iyi bir platform oldu, öyle değil mi? Kesinlikle! 'Ezel' bize yeni alanlar açtı. Çünkü hikayenin gerektirdiği duygular, belki de daha önce tecrübe edemediğimiz duygulardı. O yüzden dizinin oyunculuğumuza çok şey kattığını düşünüyorum. Gerçekten de iyi bir iş çıkarabilmek için kendimizi çok zorladık. Bu arada 'Ezel'deki gibi karakterlerin, her zaman başımıza gelmeyeceğini iyi biliyoruz. Kendim içinde olduğum için demiyorum ama 'Ezel' gerçekten Türk dizi sektörü için çıtayı yükselten bir işti... Senaryosuyla, çekimiyle, oyuncularıyla çok başarılıydı. Böyle bir projenin tekrar gelmesi çok zor!

GENİŞ KİTLEYE ULAŞTIM
Sokaktaki insanlardan diziyle ilgili nasıl tepkiler alıyorsunuz? Size olan ilgi nasıl? Allah onları başımızdan eksik etmesin! Beni seviyorlar ve bunu da en güzel şekilde gösteriyorlar. Bu ilgi öncesinde de vardı ama 'Ezel'le daha geniş bir kitleye ulaştım. Bana en çok "Eyşan'ı üzme. Eyşan seni bir kere öldürdü ama sen onu her gün öldürüyorsun" diyorlar.

ANNEM BAZEN İZLEYEMİYOR
Bazı sahnelerde 'Ezel'in yaşadıklarına üzülüyorum. Anneniz diziyi izledikten sonra sizi arıyor mu? Annem adrenalinin ve aksiyonun yükseldiği bazı sahnelerde kanal değiştiriyor ve izlemiyor.

Başak Çokan/Sabah