Yeni Şafak'tan bomba analiz! Genel yayın yönetmenleri neden kovuldu?
Yeni Şafak yazarından bomba itiraf geldi: "Hiç bilmediğimiz yerden hesaba çekildik, parada, makamdan, mevkiden... Bu davanın çocukları imtihanları kaybetti, günahlara battı, gaflete daldı."
Star Medya Grubunun patronu Ethem Sancak, aynı günde AK Parti'ye yakın muhazakar medyanın üç önemli isminin tasfiyesini yaptı. Mustafa Karaalioğlu, Mehmet Ocaktan ve Yusuf Ziya Cömert'in işten çıkarılma şekli perde arkasında çok başka sebepler olduğuna dair kuşkuları ateşledi.
Peki gerçekte ne oluyor? AK Parti kendisini iktidara taşıyan mahallesinin çocuklarını tasfiye mi ediyor? Bu işin çilesini çekenler artık yük olarak mı görülüyor?
Dahası... Bu tasfiye sonradan AK Partili olanların eskileri yeme operasyonu mu?
İŞARET FİŞEĞİ OLAN YAZI
Bu soruları alenileştiren Yeni Şafak gazetesinin müstear isimli yazarı Ali Nur Kutlu'nun bugün köşesinde kaleme aldığı Bu davanın çocukları başlıklı yazısı oldu.
Kutlu, İslami çevrelerin içinden öyle bir dizi eleştiri yaptı ki, akıllara "bu eleştiriler görevlerinden alınan Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert, Star Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu ve Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan'a ile mi ilgili" sorusu geldi.
Yazıdaki imalara bakılacak olursa, tasfiyelerden 'sonradan olma' AK Partili gazeteciler sorumlu tutuluyor. İtiraf, af ve 'uyarı' ile dolu olan yazı muhafazakar medyada elden ele geziyor.
İşte 'muhafazakar çocuklar rahatsız' dedirten yazıdan çarpıcı bölümler:
KEŞKE PARAYLA, MAKAMLA SINANMASAYDIK!
"Biz fakirken çektik çilesini bu davanın, fakirken aşık olduk bu davaya, fakirken dayak yedik nezarethanelerde. Çocuklarımızı fakirken doğurduk.
Sonraları çetin imtihanlardan geçtik. Keşke işkenceyle, dayakla, açıkla imtihan olsaydık. Hiç bilmediğimiz yerden hesaba çekildik, parada, makamdan, mevkiden...
DAVANIN ÇOCUKLARI GÜNAHA BATTI
Bu davanın çocukları imtihanları kaybetti, günahlara battı, gaflete daldı ama affeden, bağışlayan, merhamet eden bir Allah’a inandı, onun yolundan vazgeçmedi. Af diledi, gözyaşı döktü, tövbeler etti.
BU ÇOCUKLAR NE KADAR HATALI OLURSA OLSUN KURBAN EDEMEYİZ
Bu davanın çocukları düşse de, tökezlese de, sürünse de bu dava için ağlamaya, bu dava için dertlenmeye devam etti. Bu çocuklar ümmetin evlatlarıdır.
Bu çocukları ne kadar hatalı olursa olsun, zerre kadar davaya katkısı olmayan, çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen insanlara kurban edemeyiz.
Davanın çocuklarını haksız yere siyasete, çıkar ilişkilerine, kişisel kavgalara kurban edemeyiz.
EĞER SİYASETE TİCARETE KURBAN EDERSENİZ ALLAH RAHMETİNİ KESER
Eğer davanın çocuklarını haksız yere kurban verirseniz, bugüne kadar verdiğimiz kavganın, ödediğimiz bedellerin, çektiğimiz çilenin ne anlamı kalır?
Biz siyaseti ve ticareti bir büyük dava için, Büyük Türkiye hayali için, ümmetin birliği için yapanlardanız.
Davanızın çocuklarını siyaset ve ticarete kurban ederseniz Allah rahmetini keser.
Peki gerçekte ne oluyor? AK Parti kendisini iktidara taşıyan mahallesinin çocuklarını tasfiye mi ediyor? Bu işin çilesini çekenler artık yük olarak mı görülüyor?
Dahası... Bu tasfiye sonradan AK Partili olanların eskileri yeme operasyonu mu?
İŞARET FİŞEĞİ OLAN YAZI
Bu soruları alenileştiren Yeni Şafak gazetesinin müstear isimli yazarı Ali Nur Kutlu'nun bugün köşesinde kaleme aldığı Bu davanın çocukları başlıklı yazısı oldu.
Kutlu, İslami çevrelerin içinden öyle bir dizi eleştiri yaptı ki, akıllara "bu eleştiriler görevlerinden alınan Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert, Star Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu ve Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan'a ile mi ilgili" sorusu geldi.
Yazıdaki imalara bakılacak olursa, tasfiyelerden 'sonradan olma' AK Partili gazeteciler sorumlu tutuluyor. İtiraf, af ve 'uyarı' ile dolu olan yazı muhafazakar medyada elden ele geziyor.
İşte 'muhafazakar çocuklar rahatsız' dedirten yazıdan çarpıcı bölümler:
KEŞKE PARAYLA, MAKAMLA SINANMASAYDIK!
"Biz fakirken çektik çilesini bu davanın, fakirken aşık olduk bu davaya, fakirken dayak yedik nezarethanelerde. Çocuklarımızı fakirken doğurduk.
Sonraları çetin imtihanlardan geçtik. Keşke işkenceyle, dayakla, açıkla imtihan olsaydık. Hiç bilmediğimiz yerden hesaba çekildik, parada, makamdan, mevkiden...
DAVANIN ÇOCUKLARI GÜNAHA BATTI
Bu davanın çocukları imtihanları kaybetti, günahlara battı, gaflete daldı ama affeden, bağışlayan, merhamet eden bir Allah’a inandı, onun yolundan vazgeçmedi. Af diledi, gözyaşı döktü, tövbeler etti.
BU ÇOCUKLAR NE KADAR HATALI OLURSA OLSUN KURBAN EDEMEYİZ
Bu davanın çocukları düşse de, tökezlese de, sürünse de bu dava için ağlamaya, bu dava için dertlenmeye devam etti. Bu çocuklar ümmetin evlatlarıdır.
Bu çocukları ne kadar hatalı olursa olsun, zerre kadar davaya katkısı olmayan, çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen insanlara kurban edemeyiz.
Davanın çocuklarını haksız yere siyasete, çıkar ilişkilerine, kişisel kavgalara kurban edemeyiz.
EĞER SİYASETE TİCARETE KURBAN EDERSENİZ ALLAH RAHMETİNİ KESER
Eğer davanın çocuklarını haksız yere kurban verirseniz, bugüne kadar verdiğimiz kavganın, ödediğimiz bedellerin, çektiğimiz çilenin ne anlamı kalır?
Biz siyaseti ve ticareti bir büyük dava için, Büyük Türkiye hayali için, ümmetin birliği için yapanlardanız.
Davanızın çocuklarını siyaset ve ticarete kurban ederseniz Allah rahmetini keser.