Yeni Şafak'ın tepe isminden olay yazı: Açık konuşalım, artık savaştayız
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Suriye'deki son haberlere ilişkin bir yazı kaleme aldı. Karagül, Türkiye'nin savaşta olduğunu söyledi.
İbrahim Karagül, bugünkü "Açık konuşalım, artık savaştayız" başlıklı köşe yazısında, Ortadoğu'da bölge dizaynı yapıldığını belirtti.
Suriye'den gelen son haberleri Türkiye'yi çevreleme projesi olarak nitelendiren Karagül, İran ve Rusya ile yaşanan krize değinerek, sınırda açılan koridorların Türkiye'ye karşı verilecek bir savaşın cephesi olduğunu ifade etti.
İşte İbrahim Karagül'ün "Açık konuşalım, artık savaştayız" başlıklı yazısındaki o bölüm:
Açık konuşalım, savaştayız. Suriye meselesi, Türkiye'yi çevreleme projesine dönüştü. İran'la dolaylı bir çatışma halindeyiz. Kuzeyimizde Rusya ile hasımız. Şimdi uzun güney sınırımız boyunca bir koridor oluşturuluyor ve bu koridor gelecekte Türkiye'ye karşı verilecek savaşın cephesi olarak biçimlendiriliyor. Suriye bir iç mesele haline gelmiştir. Bu iç meseleyi “iç işgal girişimi” olarak Cizre ve Silopi'de gördük. Şimdi İdil ve Nusaybin'de benzer bir girişim söz konusu. PKK üzerinden savaş Türkiye içlerine ilerliyor. Yarın PYD üzerinden Suriye sınırı boyunca benzer girişimler olacak ve belki yirmi yıl bu çatışmalarla yüzleşeceğiz.
Türkiye tarihinin en önemli jeopolitik hamlesi, bir küresel koalisyon üzerinden sabote edildi. Bütün bunlar Türkiye'yi durdurmaya ayarlı bir çabadır. Çok büyümüş, çok güçlenmiş, siyasi aklı olgunlaşmış, tarihi ve coğrafyayı yeniden kavramış bir Türkiye, sadece bazı Batılı ülkeler için değil, coğrafyayı dizayn eden her güç tarafından bir tehdit olarak okunmuştur. İşte bugün yürüttükleri, terörle bile ortaklık kurmaktan çekinmedikleri stratejik hamleler, Türkiye'nin bu gücünü kırmaya, nüfuz alanını daraltmaya dönüktür. Bu yüzden kuşatılmakta, çevrelenmektedir.
SURİYE DEĞİL TÜRKİYE MESELESİ
Her ne olursa olsun, bizler bugünkü gelişmelere bakarak, yirmi yıl geriye bakarak, belki 20. yüzyılın başlarında yaşananları iyi okuyarak yola devam etmek, öz savunma refleksimizi olgunlaştırmak zorundayız. Bunu bugün yapamazsak, birkaç yıl sonra çok acı gelişmelerle yüzleşeceğiz. Her geçen zaman bu işin faturasını ağırlaştırmaktadır.
Buradan hareketle Türkiye'nin Suriye meselesine bakışı, Suriye merkezli olmaktan acilen çıkmalı, Türkiye merkezli hale getirilmelidir. İşin esası da budur. Suriye krizinin iki ülkeyi vurması an meselesidir; S. Arabistan ve Türkiye. Bu yüzden bu iki ülkenin agresifliği anlaşılabilir bir durumdur. Göründüğü gibi ortada bir mezhep bölünmesi, bir kimlik savaşı yoktur.
Bütün coğrafyaya dönük bir harita çalışması vardır. Rusya da ABD de bu işin içindedir. İran pragmatizmi, bugün için Tahran'ın lehine gibi görünse de, etnik zaafiyeti en fazla ülke olduğu için yarın kendileri için çok tehlikeli hale gelecektir.
SAFLARINIZI NET BELİRLEYİN
Suriye meselesi içeride siyasi cephelere göre pozisyon alınacak bir mesele değildir. İç politika malzemesi yapılacak, bir tür iç hesaplaşma için kullanılacak kadar kolay bir mesele değildir. Hükümetle hesaplaşma malzemesi yapılacak ölçüde ucuzlatılabilecek bir mesele de değildir.
Aklımızı başımıza almazsak, ölümcül tehditleri bugünden okuyamazsak, kim olursak olalım, bu gerçeklere göre sağlam bir zeminde tavır alamazsak, en fazla bir yıl sonra çok daha keskin tanımlar yapmak zorunda kalacağız.
İşte o zaman, bugün “sorumsuzluk” örneği gösterenler, kendi dar sokaklarından meseleye bakanlar, içeride hesaplaşma adına Türkiye karşıtı pozisyon alanlar, çok büyük bir ihanetin adamları olarak ortada kalacaktır. Dahası, bu kişiler o zaman açıktan karşı cephede; düşman cephede yer almaya, Türkiye düşmanı ittifakların parçası olmaya doğru savrulacaklardır. Ya da birileri tarafından o cephelere sürükleneceklerdir. Bugün muhalefet gibi görünen pozisyon alışlar o günlerin karşı cephe inşasının ön hazırlıklarıdır.
Suriye'den gelen son haberleri Türkiye'yi çevreleme projesi olarak nitelendiren Karagül, İran ve Rusya ile yaşanan krize değinerek, sınırda açılan koridorların Türkiye'ye karşı verilecek bir savaşın cephesi olduğunu ifade etti.
İşte İbrahim Karagül'ün "Açık konuşalım, artık savaştayız" başlıklı yazısındaki o bölüm:
Açık konuşalım, savaştayız. Suriye meselesi, Türkiye'yi çevreleme projesine dönüştü. İran'la dolaylı bir çatışma halindeyiz. Kuzeyimizde Rusya ile hasımız. Şimdi uzun güney sınırımız boyunca bir koridor oluşturuluyor ve bu koridor gelecekte Türkiye'ye karşı verilecek savaşın cephesi olarak biçimlendiriliyor. Suriye bir iç mesele haline gelmiştir. Bu iç meseleyi “iç işgal girişimi” olarak Cizre ve Silopi'de gördük. Şimdi İdil ve Nusaybin'de benzer bir girişim söz konusu. PKK üzerinden savaş Türkiye içlerine ilerliyor. Yarın PYD üzerinden Suriye sınırı boyunca benzer girişimler olacak ve belki yirmi yıl bu çatışmalarla yüzleşeceğiz.
Türkiye tarihinin en önemli jeopolitik hamlesi, bir küresel koalisyon üzerinden sabote edildi. Bütün bunlar Türkiye'yi durdurmaya ayarlı bir çabadır. Çok büyümüş, çok güçlenmiş, siyasi aklı olgunlaşmış, tarihi ve coğrafyayı yeniden kavramış bir Türkiye, sadece bazı Batılı ülkeler için değil, coğrafyayı dizayn eden her güç tarafından bir tehdit olarak okunmuştur. İşte bugün yürüttükleri, terörle bile ortaklık kurmaktan çekinmedikleri stratejik hamleler, Türkiye'nin bu gücünü kırmaya, nüfuz alanını daraltmaya dönüktür. Bu yüzden kuşatılmakta, çevrelenmektedir.
SURİYE DEĞİL TÜRKİYE MESELESİ
Her ne olursa olsun, bizler bugünkü gelişmelere bakarak, yirmi yıl geriye bakarak, belki 20. yüzyılın başlarında yaşananları iyi okuyarak yola devam etmek, öz savunma refleksimizi olgunlaştırmak zorundayız. Bunu bugün yapamazsak, birkaç yıl sonra çok acı gelişmelerle yüzleşeceğiz. Her geçen zaman bu işin faturasını ağırlaştırmaktadır.
Buradan hareketle Türkiye'nin Suriye meselesine bakışı, Suriye merkezli olmaktan acilen çıkmalı, Türkiye merkezli hale getirilmelidir. İşin esası da budur. Suriye krizinin iki ülkeyi vurması an meselesidir; S. Arabistan ve Türkiye. Bu yüzden bu iki ülkenin agresifliği anlaşılabilir bir durumdur. Göründüğü gibi ortada bir mezhep bölünmesi, bir kimlik savaşı yoktur.
Bütün coğrafyaya dönük bir harita çalışması vardır. Rusya da ABD de bu işin içindedir. İran pragmatizmi, bugün için Tahran'ın lehine gibi görünse de, etnik zaafiyeti en fazla ülke olduğu için yarın kendileri için çok tehlikeli hale gelecektir.
SAFLARINIZI NET BELİRLEYİN
Suriye meselesi içeride siyasi cephelere göre pozisyon alınacak bir mesele değildir. İç politika malzemesi yapılacak, bir tür iç hesaplaşma için kullanılacak kadar kolay bir mesele değildir. Hükümetle hesaplaşma malzemesi yapılacak ölçüde ucuzlatılabilecek bir mesele de değildir.
Aklımızı başımıza almazsak, ölümcül tehditleri bugünden okuyamazsak, kim olursak olalım, bu gerçeklere göre sağlam bir zeminde tavır alamazsak, en fazla bir yıl sonra çok daha keskin tanımlar yapmak zorunda kalacağız.
İşte o zaman, bugün “sorumsuzluk” örneği gösterenler, kendi dar sokaklarından meseleye bakanlar, içeride hesaplaşma adına Türkiye karşıtı pozisyon alanlar, çok büyük bir ihanetin adamları olarak ortada kalacaktır. Dahası, bu kişiler o zaman açıktan karşı cephede; düşman cephede yer almaya, Türkiye düşmanı ittifakların parçası olmaya doğru savrulacaklardır. Ya da birileri tarafından o cephelere sürükleneceklerdir. Bugün muhalefet gibi görünen pozisyon alışlar o günlerin karşı cephe inşasının ön hazırlıklarıdır.