Yeni Şafak'ın gizemli yazarından olay yazı: Seccadene dön ey şakirt!
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ali Nur Kutlu bugünkü köşe yazısında cemaate yönelik eleştirilerde bulundu. Yazar köşe yazısında okuyucularına 'Seccadene Dön Ey Şakirt' diye seslendi.
Yeni Şafak'ın esrarengiz yazarı Ali Nur Kutlu bugünkü köşe yazısında yaşanan süreçlere dair görüşlerini yazdı. Ali Nur Kutlu yazısında 'Seccadene Dön Ey Şakirt' diyerek cemaate sesleniyor.
ALİ NUR KUTLU KİMDİR?
Ali Nur Kutlu'nun Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü Kemal Öztürk olduğu iddia ediliyor.
İŞTE O YAZI:
Artık sona yaklaşılıyor. Etrafımda insanları izliyorum, onların duyguları farklı. Ben ise, içimde beni boğan hüzünlü duygularla takip ediyorum her şeyi. Hüznümü arttıran olayları anlatayım sana.
Ey Şakirt,
Bizler başörtüsü için kavga verdiğimiz zamanlarda, kadınlarımızı polisle muhatap ettirmemeye çalışırdık. O kavga, şakirt ya da tarikat ehli, İslamcı ya da geleneksel, fark etmez, her başörtülü kadın için yapılmıştı.
Herkesin yaptığı gibi, o eylemleri doğru bulmayan, hatta 'provokatör ve ajan' diye bizi suçlayan F. Gülen'i suçlamayacağım. O eylemlerin hiçbirine katılmadığı gibi, biz katıldık diye selamı, sabahı kesen okul arkadaşlarımızı da eleştirmeyeceğim.
Ben, arabalara kadınlarımızı doldurup, televizyon binasına, adliye koridorlarına, holding önlerine getiren, Cemaatin şahin ve militan kanadının tutumunu eleştiriyorum. Öfkem ve hüznüm bunadır. Sırf AK Partili hükümetin, başörtülü kadınlara zulmettiğini göstermek, orada bir kavga ortamı oluşturup, vicdanlarda AK Partili hükümeti mahkum ettirmek için bu düzeneği kurdular. Ben bunu biliyorum, sen ise inanmıyorsun.
Ey Şakirt,
Bir polise mukavemet etmeyi bilmeyen, hayatında hiç devlet otoritesine itiraz etmemiş, o naif kadınların çaresiz çırpınışları, olayı tertip edenler için utanç duyulacak bir fotoğraf olarak kalacak hatıralarda. Bu utanç verici olaylar yaşanırken, Cemaatin militan şakirdi, Twitter'da o eyleme katılanların beceriksizliğini, naifliğini, nazikliğini eleştiriyor utanmadan bir de. Eylem yapmasını bilmiyorlarmış, daha sert olmalıymış polise karşı, öyle diyor kaçtığı Amerika'dan.
Ey Şakirt, diyelim ki davanda haklısın. Bir holdingi, bir televizyonu, bir gazeteyi, bir altın madenini savunmak, o başörtülü kadına mı kaldı? Onların bina önünde Kuran ve Cevşen okumasına mı kaldı her şey? Biz o başörtüsünü bayrak gibi kutsal bilerek büyüdük. Sen ise onun bir ticari şirketi korumak için malzeme yapılmasına, bir algı aracı olmasına ses çıkarmıyorsun, teşvik ediyorsun. Bu mudur senin geldiğin nokta?
Bunları okurken Manisa'da o başörtülü kardeşlerimize kelepçe takılması aklında dönüp duruyor biliyorum. O kelepçeyi takan kimse, hesabı sorulacak dedi Başbakan. O yüzden bu yanlış uygulamada bir çıkış yolu, tutunacak bir dal arama. Ben başörtülü kadınların tamamını kardeşim gibi gördüğümden isyan ediyorum. Davanda haklı ya da haksız olsan da, başörtülü kadınları bir algı malzemesi yapılmasına itiraz etmeliydin.
Ey Şakirt,
Sana yazdığım önceki mektuplarda olacaklardan bahsetmiştim. O yazılar hala duruyor ulaşılabilir arşivde. Cemaatin militanları, gözdeleri, prensleri yurt dışına kaçacak ve sen burada tek başına kalacaksın demiştim. Bunların gerçekleşmesine ve senin bunları hala görmemene şaşırmıyorum. O kaçan adamların, yurt dışından hala kavgayı kışkırtmasına, tahrik etmesine, küfretmesine ve seni bir piyon gibi kavganın önüne sürmesine tepki göstermiyorsun ya, ben asıl ona şaşıyorum.
Ben senin doğru olduğunu düşündüğün davanı savunmana kızmıyorum. Gemi su almaya başladığında bir birine düşen, gemiyi terk eden, arkadaşını suçlamaya başlayan, bu “prenslerin” gerçek yüzlerini hala görememene şaşıyorum. Haklı olan kaçmaz, haklı olan küfretmez, haklı olan beddua etmez, haklı olan mıh gibi yerinde durur.
Ey Şakirt,
Her şey bitti, artık seccadenin başına dön. Biliyorum, ölmeye bile hazırsın bu yolda. Bu inanmış halin, bu sarsılmaz bağlılığınla övünüyorsun bunu da biliyorum. Ancak imanın şartlarından biri değildir senin yolun, şüphe etsen küfre düşmezsin. Sadece şunu soran bir şakirdi bul: “Bizim de hatalarımız hiç olmadı mı?”. Başkasına itiraf etmene gerek yok, en azından kendi kendine sor bu soruyu: “Hiç mi hata yapmadı Cemaat, hiç mi yanlışı olmadı?”
Yapmadı deniyorsa, bu, masumiyet atfetmek değil midir?
Seccadenin başına dön azizim. Sen ki ömrünü ibadetle geçirdin, yine öyle yap. Öfkeni, kızgınlığını, nefretini yeterince ifade ettin. Artık yeter, seccadene dön ve Allah (cc) ile baş başa kal.
Seccaden seni bekler. Nedamet getir demiyorum. Hiç olmazsa dua et, muhasebe yap, olayları düşün. Ve başörtülü kadınlarımızı sokaklara sürüp, daha fazla utanç duyulacak eylemlere katılma artık.
Seccadene dön Ey Şakirt.
Ümmeti Muhammedin başına gelen en büyük felaketlerden birinin parçası yaptılar seni, bunu idrak etmeye.
Seccadene dön ve hepimiz için dua et Ey Şakirt."
ŞAKİRT NEDİR?
Öğrenci, çırak. Kur’an talebesi. Gülen cemaatine mensup öğrencilerin birbirlerine karşı kullandıkları itham. Farsça kökenlidir.
Şakirt kelimesi Kur’an’ı ezberleyen, okuyan ve anlayan öğrenciler için kullanılan bir ifadedir. Yani şakirt demek Kur’an talebesi demektir.
Bununla beraber pozitif ilimlerin talebeliğini yapanlar için de şakirt ifadesi kullanılabilir.
Ayrıca kelime günümüzde Gülen cemaati olarak adlandırılan, Fethullah Gülen’in önderliğini yaptığı cemaat içerisinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Gülen cemaatine mensup olanlar birbirlerine ‘şakirt’ olarak seslenebilir.
ALİ NUR KUTLU KİMDİR?
Ali Nur Kutlu'nun Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü Kemal Öztürk olduğu iddia ediliyor.
İŞTE O YAZI:
Artık sona yaklaşılıyor. Etrafımda insanları izliyorum, onların duyguları farklı. Ben ise, içimde beni boğan hüzünlü duygularla takip ediyorum her şeyi. Hüznümü arttıran olayları anlatayım sana.
Ey Şakirt,
Bizler başörtüsü için kavga verdiğimiz zamanlarda, kadınlarımızı polisle muhatap ettirmemeye çalışırdık. O kavga, şakirt ya da tarikat ehli, İslamcı ya da geleneksel, fark etmez, her başörtülü kadın için yapılmıştı.
Herkesin yaptığı gibi, o eylemleri doğru bulmayan, hatta 'provokatör ve ajan' diye bizi suçlayan F. Gülen'i suçlamayacağım. O eylemlerin hiçbirine katılmadığı gibi, biz katıldık diye selamı, sabahı kesen okul arkadaşlarımızı da eleştirmeyeceğim.
Ben, arabalara kadınlarımızı doldurup, televizyon binasına, adliye koridorlarına, holding önlerine getiren, Cemaatin şahin ve militan kanadının tutumunu eleştiriyorum. Öfkem ve hüznüm bunadır. Sırf AK Partili hükümetin, başörtülü kadınlara zulmettiğini göstermek, orada bir kavga ortamı oluşturup, vicdanlarda AK Partili hükümeti mahkum ettirmek için bu düzeneği kurdular. Ben bunu biliyorum, sen ise inanmıyorsun.
Ey Şakirt,
Bir polise mukavemet etmeyi bilmeyen, hayatında hiç devlet otoritesine itiraz etmemiş, o naif kadınların çaresiz çırpınışları, olayı tertip edenler için utanç duyulacak bir fotoğraf olarak kalacak hatıralarda. Bu utanç verici olaylar yaşanırken, Cemaatin militan şakirdi, Twitter'da o eyleme katılanların beceriksizliğini, naifliğini, nazikliğini eleştiriyor utanmadan bir de. Eylem yapmasını bilmiyorlarmış, daha sert olmalıymış polise karşı, öyle diyor kaçtığı Amerika'dan.
Ey Şakirt, diyelim ki davanda haklısın. Bir holdingi, bir televizyonu, bir gazeteyi, bir altın madenini savunmak, o başörtülü kadına mı kaldı? Onların bina önünde Kuran ve Cevşen okumasına mı kaldı her şey? Biz o başörtüsünü bayrak gibi kutsal bilerek büyüdük. Sen ise onun bir ticari şirketi korumak için malzeme yapılmasına, bir algı aracı olmasına ses çıkarmıyorsun, teşvik ediyorsun. Bu mudur senin geldiğin nokta?
Bunları okurken Manisa'da o başörtülü kardeşlerimize kelepçe takılması aklında dönüp duruyor biliyorum. O kelepçeyi takan kimse, hesabı sorulacak dedi Başbakan. O yüzden bu yanlış uygulamada bir çıkış yolu, tutunacak bir dal arama. Ben başörtülü kadınların tamamını kardeşim gibi gördüğümden isyan ediyorum. Davanda haklı ya da haksız olsan da, başörtülü kadınları bir algı malzemesi yapılmasına itiraz etmeliydin.
Ey Şakirt,
Sana yazdığım önceki mektuplarda olacaklardan bahsetmiştim. O yazılar hala duruyor ulaşılabilir arşivde. Cemaatin militanları, gözdeleri, prensleri yurt dışına kaçacak ve sen burada tek başına kalacaksın demiştim. Bunların gerçekleşmesine ve senin bunları hala görmemene şaşırmıyorum. O kaçan adamların, yurt dışından hala kavgayı kışkırtmasına, tahrik etmesine, küfretmesine ve seni bir piyon gibi kavganın önüne sürmesine tepki göstermiyorsun ya, ben asıl ona şaşıyorum.
Ben senin doğru olduğunu düşündüğün davanı savunmana kızmıyorum. Gemi su almaya başladığında bir birine düşen, gemiyi terk eden, arkadaşını suçlamaya başlayan, bu “prenslerin” gerçek yüzlerini hala görememene şaşıyorum. Haklı olan kaçmaz, haklı olan küfretmez, haklı olan beddua etmez, haklı olan mıh gibi yerinde durur.
Ey Şakirt,
Her şey bitti, artık seccadenin başına dön. Biliyorum, ölmeye bile hazırsın bu yolda. Bu inanmış halin, bu sarsılmaz bağlılığınla övünüyorsun bunu da biliyorum. Ancak imanın şartlarından biri değildir senin yolun, şüphe etsen küfre düşmezsin. Sadece şunu soran bir şakirdi bul: “Bizim de hatalarımız hiç olmadı mı?”. Başkasına itiraf etmene gerek yok, en azından kendi kendine sor bu soruyu: “Hiç mi hata yapmadı Cemaat, hiç mi yanlışı olmadı?”
Yapmadı deniyorsa, bu, masumiyet atfetmek değil midir?
Seccadenin başına dön azizim. Sen ki ömrünü ibadetle geçirdin, yine öyle yap. Öfkeni, kızgınlığını, nefretini yeterince ifade ettin. Artık yeter, seccadene dön ve Allah (cc) ile baş başa kal.
Seccaden seni bekler. Nedamet getir demiyorum. Hiç olmazsa dua et, muhasebe yap, olayları düşün. Ve başörtülü kadınlarımızı sokaklara sürüp, daha fazla utanç duyulacak eylemlere katılma artık.
Seccadene dön Ey Şakirt.
Ümmeti Muhammedin başına gelen en büyük felaketlerden birinin parçası yaptılar seni, bunu idrak etmeye.
Seccadene dön ve hepimiz için dua et Ey Şakirt."
ŞAKİRT NEDİR?
Öğrenci, çırak. Kur’an talebesi. Gülen cemaatine mensup öğrencilerin birbirlerine karşı kullandıkları itham. Farsça kökenlidir.
Şakirt kelimesi Kur’an’ı ezberleyen, okuyan ve anlayan öğrenciler için kullanılan bir ifadedir. Yani şakirt demek Kur’an talebesi demektir.
Bununla beraber pozitif ilimlerin talebeliğini yapanlar için de şakirt ifadesi kullanılabilir.
Ayrıca kelime günümüzde Gülen cemaati olarak adlandırılan, Fethullah Gülen’in önderliğini yaptığı cemaat içerisinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Gülen cemaatine mensup olanlar birbirlerine ‘şakirt’ olarak seslenebilir.