Yeni Şafak yazarından sosyal medya çıkışı: Liseli ergenler gibi...
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, son dönemde sosyal medyadaki çıkışların siyasi ve dini hayatın akışına etki yaptığını belirtti.
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, son dönemde sosyal medyadaki çıkışların siyasi ve dini hayatın akışına etki yaptığını belirtti.
Kemal Öztürk özellikle bazı tarikat liderlerinin sosyal medya üzerinden ergen çocuklar gibi atıştığını belirterek "Dini hayatın yeni zikir ve meşk usulü, bu yozlaşmış tarikat şeyhlerinin sayesinde, başka bir şeye dönüşmüş durumda." ifadelerini kullandı.
İşte Kemal Öztürk'ün bugünkü yazısından bir bölüm:
Sosyal medyanın siyasete ve dini hayata etkisi
Son dönemlerde siyaset ve dini hayattaki tartışmaların çıkış noktası internet ve sosyal medya üzerinden yapılan açıklamalar, yorumlar oldu. Tartışmaların büyümesi, yaygınlaşması ve köpürmesi yine sosyal medya aracılığı ile yaşandı.
Bu durumu açıklamak için, yeni iletişim kuramlarına ihtiyacımız var.
Geleneksel modellemeler ve kurallar, uzun bir süreden beri, internetin ve sosyal medyanın bir çığ gibi büyüdüğü dünyada anlamını yitiriyor. Sadece iletişim değil, sosyoloji ve siyaset de bundan nasibini aldı.
SİYASETÇİNİN DİLİ SOSYAL MEDYAYA UYARLANIYOR
Takip ettiğim yerli ve yabancı siyasetçilerin söylemleri, açıklamaları ve kullandıkları medya araçları, ciddi biçimde değişiklik gösteriyor. Yakında konvansiyonel medya araçları ve iletişim yöntemleri ortadan kalkacak, yeni formlar ve yöntemlere yerini bırakacak.
ABD Başkanı Trump, tüm basın açıklamalarını 48 Milyon kişinin takip ettiği Twitter hesabından yapıyor. Aynı şekilde önemli gördüğü konularda video mesajlar hazırlayıp, Facebook, Twitter, Youtube üzerinden yayınlıyor. Çoğu kez aynı mecralardan canlı yayınlarla bu etkiyi arttırma gayretinde.
Trump, kavgalı olduğu geleneksel ABD medyasını böylece bypass ederken, onlara ihtiyacı olmadığını göstermiş oluyor böylece.
Sosyal medya üzerinden siyasi mesajlarını veren tüm siyasetçilerin mesaj etkileşimini ciddi biçimde dikkate aldıklarını fark ettim.
Bu durum en kritik soruyu gündeme getirdi:
Siyasetçinin söylemini, aldığı “RT ve Like” oranları mı belirliyor?
Daha sert, agresif, argo ve öfkeli paylaşımlara olan ilgi arttıkça, siyasetçilerin bu dili daha çok tercih ettiğine şahit oluyoruz.
Çiçeği burnunda genel başkan Meral Akşener’in Twitter mesajları bunun en tipik örneği. Akşener’in agresif ve öfkeli mesajlarına olan ilgi daha fazla. O da bunu teşvik edercesine, siyasi dilinin ve söyleminin seviyesini düşürüyor.
Havaalanında karşılaştığımızda bu konuyu kendisine söyledim. ‘Bu dil ve üslubu tercih etmek, hem bir kadın olarak, hem de yeni bir siyasi parti olarak doğru bir strateji mi?’ diye sordum. Yanında bulunan ve sanırım bu konulara müdahil olan eşi, “devir popülizm devri, gençler bu mesajları seviyor. Biz de bunu yapıyoruz” dedi.
Sosyal medya takipçileri siyasilerin dilini ve söylemini doğrudan etkiliyor derken kastım tam olarak budur.
SOSYO-KÜLTÜREL SEVİYE DÜŞÜŞTE
Yaza-okur, siyasetçi-seçmen, sanatçı-hayran, kanaat önderi-takipçi ilişkilerinin tümünde bu durumu gözleyebilirsiniz. Sosyal medya kullanıcılarının seviyesine inmek, onların hoşlandığı tarzda mesaj vermek, onlardan gelen talepleri karşılamak, ülkedeki genel sosyo-kültürel seviyeyi de belirliyor.
Geleneksel medya da bunun etkisinde. Onlar da sosyal medyada gündem olan, en çok paylaşılan mesajları haber yaparak, oluşan ‘kültürel seviyeye’ katkı sağlıyor! Dramatik olan şudur ki, kağıda basılı gazeteler artık neredeyse sıfır etkiye ve okunurluğa sahip artık. Olan biten her şey, dijital dünyada oluyor ve gazeteler sadece bunu takip edebilmek için efor harcıyor. Onu da yapması imkansız artık.
SOSYAL MEDYADAN MÜRİT DEVŞİRMEK
Geçtiğimiz günlerde internet üzerinden birbiriyle kavga eden tarikat şeyhlerinin üslubu, içine düşülen durumun vahametini en iyi anlatan örneklerden biri oldu. Zaten bu şeyhler, daha çok irşad, daha çok ilim ve irfanla mürit toplamıyorlar. Resmen sosyal medyada takipçi arttırmak için çağrı yapıyor, ajans tutuyor ve Google ile anlaşmalar yapıyor.
Edep, adap, nezaket, hoş görü yuvası olması gereken tarikatların, yerlerde sürünen üslubu, seviyesi, kalitesi tam olarak sosyal medya takipçilerinden bazılarının istediği şekilde. Sanırsınız ki liseli ergen çocuklar kavga ediyor. Dini hayatın yeni zikir ve meşk usulü, bu yozlaşmış tarikat şeyhlerinin sayesinde, başka bir şeye dönüşmüş durumda. Müritler ‘RT ve Like’ yaparak sevap kazandığını düşünüyor sanırım. Olan, gerçekten insanları ilim, irfan, edep adapla aydınlatan gerçek tarikatların, cemaatlerin imajına oluyor maalesef.
Bir kitle iletişim aracına dönüşen sosyal medya konusunda ciddi, yeni politikalar üretmek, sağlıklı bir kullanım formatı geliştirmek gerek. Aksi takdirde, seviye daha da düşer, gerilim artar ve sonra Allah korusun şiddete dönüşür.
Kemal Öztürk özellikle bazı tarikat liderlerinin sosyal medya üzerinden ergen çocuklar gibi atıştığını belirterek "Dini hayatın yeni zikir ve meşk usulü, bu yozlaşmış tarikat şeyhlerinin sayesinde, başka bir şeye dönüşmüş durumda." ifadelerini kullandı.
İşte Kemal Öztürk'ün bugünkü yazısından bir bölüm:
Sosyal medyanın siyasete ve dini hayata etkisi
Son dönemlerde siyaset ve dini hayattaki tartışmaların çıkış noktası internet ve sosyal medya üzerinden yapılan açıklamalar, yorumlar oldu. Tartışmaların büyümesi, yaygınlaşması ve köpürmesi yine sosyal medya aracılığı ile yaşandı.
Bu durumu açıklamak için, yeni iletişim kuramlarına ihtiyacımız var.
Geleneksel modellemeler ve kurallar, uzun bir süreden beri, internetin ve sosyal medyanın bir çığ gibi büyüdüğü dünyada anlamını yitiriyor. Sadece iletişim değil, sosyoloji ve siyaset de bundan nasibini aldı.
SİYASETÇİNİN DİLİ SOSYAL MEDYAYA UYARLANIYOR
Takip ettiğim yerli ve yabancı siyasetçilerin söylemleri, açıklamaları ve kullandıkları medya araçları, ciddi biçimde değişiklik gösteriyor. Yakında konvansiyonel medya araçları ve iletişim yöntemleri ortadan kalkacak, yeni formlar ve yöntemlere yerini bırakacak.
ABD Başkanı Trump, tüm basın açıklamalarını 48 Milyon kişinin takip ettiği Twitter hesabından yapıyor. Aynı şekilde önemli gördüğü konularda video mesajlar hazırlayıp, Facebook, Twitter, Youtube üzerinden yayınlıyor. Çoğu kez aynı mecralardan canlı yayınlarla bu etkiyi arttırma gayretinde.
Trump, kavgalı olduğu geleneksel ABD medyasını böylece bypass ederken, onlara ihtiyacı olmadığını göstermiş oluyor böylece.
Sosyal medya üzerinden siyasi mesajlarını veren tüm siyasetçilerin mesaj etkileşimini ciddi biçimde dikkate aldıklarını fark ettim.
Bu durum en kritik soruyu gündeme getirdi:
Siyasetçinin söylemini, aldığı “RT ve Like” oranları mı belirliyor?
Daha sert, agresif, argo ve öfkeli paylaşımlara olan ilgi arttıkça, siyasetçilerin bu dili daha çok tercih ettiğine şahit oluyoruz.
Çiçeği burnunda genel başkan Meral Akşener’in Twitter mesajları bunun en tipik örneği. Akşener’in agresif ve öfkeli mesajlarına olan ilgi daha fazla. O da bunu teşvik edercesine, siyasi dilinin ve söyleminin seviyesini düşürüyor.
Havaalanında karşılaştığımızda bu konuyu kendisine söyledim. ‘Bu dil ve üslubu tercih etmek, hem bir kadın olarak, hem de yeni bir siyasi parti olarak doğru bir strateji mi?’ diye sordum. Yanında bulunan ve sanırım bu konulara müdahil olan eşi, “devir popülizm devri, gençler bu mesajları seviyor. Biz de bunu yapıyoruz” dedi.
Sosyal medya takipçileri siyasilerin dilini ve söylemini doğrudan etkiliyor derken kastım tam olarak budur.
SOSYO-KÜLTÜREL SEVİYE DÜŞÜŞTE
Yaza-okur, siyasetçi-seçmen, sanatçı-hayran, kanaat önderi-takipçi ilişkilerinin tümünde bu durumu gözleyebilirsiniz. Sosyal medya kullanıcılarının seviyesine inmek, onların hoşlandığı tarzda mesaj vermek, onlardan gelen talepleri karşılamak, ülkedeki genel sosyo-kültürel seviyeyi de belirliyor.
Geleneksel medya da bunun etkisinde. Onlar da sosyal medyada gündem olan, en çok paylaşılan mesajları haber yaparak, oluşan ‘kültürel seviyeye’ katkı sağlıyor! Dramatik olan şudur ki, kağıda basılı gazeteler artık neredeyse sıfır etkiye ve okunurluğa sahip artık. Olan biten her şey, dijital dünyada oluyor ve gazeteler sadece bunu takip edebilmek için efor harcıyor. Onu da yapması imkansız artık.
SOSYAL MEDYADAN MÜRİT DEVŞİRMEK
Geçtiğimiz günlerde internet üzerinden birbiriyle kavga eden tarikat şeyhlerinin üslubu, içine düşülen durumun vahametini en iyi anlatan örneklerden biri oldu. Zaten bu şeyhler, daha çok irşad, daha çok ilim ve irfanla mürit toplamıyorlar. Resmen sosyal medyada takipçi arttırmak için çağrı yapıyor, ajans tutuyor ve Google ile anlaşmalar yapıyor.
Edep, adap, nezaket, hoş görü yuvası olması gereken tarikatların, yerlerde sürünen üslubu, seviyesi, kalitesi tam olarak sosyal medya takipçilerinden bazılarının istediği şekilde. Sanırsınız ki liseli ergen çocuklar kavga ediyor. Dini hayatın yeni zikir ve meşk usulü, bu yozlaşmış tarikat şeyhlerinin sayesinde, başka bir şeye dönüşmüş durumda. Müritler ‘RT ve Like’ yaparak sevap kazandığını düşünüyor sanırım. Olan, gerçekten insanları ilim, irfan, edep adapla aydınlatan gerçek tarikatların, cemaatlerin imajına oluyor maalesef.
Bir kitle iletişim aracına dönüşen sosyal medya konusunda ciddi, yeni politikalar üretmek, sağlıklı bir kullanım formatı geliştirmek gerek. Aksi takdirde, seviye daha da düşer, gerilim artar ve sonra Allah korusun şiddete dönüşür.