Yeni Şafak yazarından Başbakanlık binası için 'AK Saray' ismine itiraz!
Yeni Şafak gazetesi yazarı Ankara Söğütözü'ne yapılan yeni başkanlık binasına "AK Saray" adının verilmek istenmesine itiraz etti.
İnşaatı tamamlanma aşamasına gelen dev binanın adının "AK Saray" olacağı konuşuluyor. Bu isme en dikkat çekici tepki hükümete yakın Yeni Şafak'ın yazarı Ali Saydam'dan geldi.
"Kamu vicdanı 'AK Saray'ı yadırgar" başlıklı köşesinde yazar, ismin yol açacağı belirsizlik ve kafa karışıklığının böyle açıkladı:
"Neden bu muazzam binaya 'AK Saray' denilmesi yadırganabilir? Ülkemizde iletişimin temel kurallarından birini hatırlatalım:
Müphemiyet (belirsizlik) yaratmayacaksın. Çünkü müphemiyet algılama hedeflerini tehdit eder; hatta dezenformasyona, anti-algılatma süreçlerine kapı açar. Konuyu üç maddede toparlayalım:
SARAY KAVRAMI
Bir: 'White House' malum 'Beyaz Ev' demektir ve dünyanın pek çok ülkesinde de bu isimle ifade edilir. Hakikaten hangi aşağılık kompleksimizden kaynaklandığını bilemediğim bir saikle 'Beyaz Ev'e, 'Beyaz Saray' diyen dünya üzerindeki tek ülkenin vatandaşı olmaktan, en azından bu alanda gurur duyduğumu pek söyleyemem.
İki: Sayın Cumhurbaşkanımıza hiç hak etmediği halde -siyasi ve ekonomik hayata getirdiği pek çok demokrasi kazanımlarına rağmen- akıl almaz bir şekilde Batı basınında yürütülen anti kampanyanın özüne yerleştirilmiş olan 'Sultan, padişah, diktatör' yakıştırmasını körükler ve çanak tutarcasına, 'saray' kavramını Cumhurbaşkanımızla birlikte anılır hale getirmek, siyasi iletişim ve kamu diplomasisi boyutuyla da anlaşılır gibi değildir.
Üç: Tüm bu iddiaları sanki doğrularcasına Türkiye Cumhuriyeti'nin 'yayılma' perspektifiyle İslam dünyasına, Osmanlı İmparatorluğu'nun ruhu ve şanıyla sahip çıkma iddiasını pekiştirecek, kuvvetlendirecek, gündemde tutacak bir olasılığa canlılık kazandıracak, Ankara'ya bir 'Selçuklu başkenti' havası yakıştırma yaklaşımını da son derece tehlikeli bulduğumuzu ifade etmek boynumuzun borcudur.
AYAK BAĞI OLMAYA ÇALIŞAN HABASET ERBABININ EKMEĞİNE YAĞ SÜRECEK
Bu ismin "yeni Türkiye"nin yeni dönemindeki büyük hedeflerine ulaşmasını zorlaştıracağını savunan yazar, yetkililere seslenerek yazısını tamamlıyor:
"İşte bu mükemmel vizyona zarar verecek müphemiyet unsurlarından ve kafa karışıklığı yaratacak, zaten ayak bağı olmaya çalışan habaset erbabının ekmeğine yağ sürecek, bugüne kadar mevcudiyetini üzerine inşa ettiği kamu vicdanını en küçük derecede dahi rencide edebilecek böylesi gereksiz kavramların gündeme getirilmesinden kaçınmak, Yeni Türkiye'nin büyük hedeflerine varabilmek için 'olmazsa olmaz' bir iletişim ön koşuludur."
"Kamu vicdanı 'AK Saray'ı yadırgar" başlıklı köşesinde yazar, ismin yol açacağı belirsizlik ve kafa karışıklığının böyle açıkladı:
"Neden bu muazzam binaya 'AK Saray' denilmesi yadırganabilir? Ülkemizde iletişimin temel kurallarından birini hatırlatalım:
Müphemiyet (belirsizlik) yaratmayacaksın. Çünkü müphemiyet algılama hedeflerini tehdit eder; hatta dezenformasyona, anti-algılatma süreçlerine kapı açar. Konuyu üç maddede toparlayalım:
SARAY KAVRAMI
Bir: 'White House' malum 'Beyaz Ev' demektir ve dünyanın pek çok ülkesinde de bu isimle ifade edilir. Hakikaten hangi aşağılık kompleksimizden kaynaklandığını bilemediğim bir saikle 'Beyaz Ev'e, 'Beyaz Saray' diyen dünya üzerindeki tek ülkenin vatandaşı olmaktan, en azından bu alanda gurur duyduğumu pek söyleyemem.
İki: Sayın Cumhurbaşkanımıza hiç hak etmediği halde -siyasi ve ekonomik hayata getirdiği pek çok demokrasi kazanımlarına rağmen- akıl almaz bir şekilde Batı basınında yürütülen anti kampanyanın özüne yerleştirilmiş olan 'Sultan, padişah, diktatör' yakıştırmasını körükler ve çanak tutarcasına, 'saray' kavramını Cumhurbaşkanımızla birlikte anılır hale getirmek, siyasi iletişim ve kamu diplomasisi boyutuyla da anlaşılır gibi değildir.
Üç: Tüm bu iddiaları sanki doğrularcasına Türkiye Cumhuriyeti'nin 'yayılma' perspektifiyle İslam dünyasına, Osmanlı İmparatorluğu'nun ruhu ve şanıyla sahip çıkma iddiasını pekiştirecek, kuvvetlendirecek, gündemde tutacak bir olasılığa canlılık kazandıracak, Ankara'ya bir 'Selçuklu başkenti' havası yakıştırma yaklaşımını da son derece tehlikeli bulduğumuzu ifade etmek boynumuzun borcudur.
AYAK BAĞI OLMAYA ÇALIŞAN HABASET ERBABININ EKMEĞİNE YAĞ SÜRECEK
Bu ismin "yeni Türkiye"nin yeni dönemindeki büyük hedeflerine ulaşmasını zorlaştıracağını savunan yazar, yetkililere seslenerek yazısını tamamlıyor:
"İşte bu mükemmel vizyona zarar verecek müphemiyet unsurlarından ve kafa karışıklığı yaratacak, zaten ayak bağı olmaya çalışan habaset erbabının ekmeğine yağ sürecek, bugüne kadar mevcudiyetini üzerine inşa ettiği kamu vicdanını en küçük derecede dahi rencide edebilecek böylesi gereksiz kavramların gündeme getirilmesinden kaçınmak, Yeni Türkiye'nin büyük hedeflerine varabilmek için 'olmazsa olmaz' bir iletişim ön koşuludur."