Yeni Şafak yazarı şaşırttı: Oyum Cemaat partisine!
Yeni Şafak yazarı Atilla Yayla, İdris Bal'ın kuracağı partiyle ilgili 'Gülen Cemaati niçin parti kurmalı?' başlıklı yazısında 'Meşruiyete destek adına o partiye oy veririm' dedi.
AK Parti’den istifa ederek bağımsız kalan Kütahya Milletvekili İdris Bal'ın dün TBMM’de gerçekleştirdiği basın toplantısında partileşme konusunda uzun süredir çalışmalarının olduğunu belirtmiş, birçok kesimden ve özellikle AK Partili Şamil Tayyar'dan tepki görmüştü.
İdris Bal'ın açıkladığı 'yeni parti' konusunda, Hükümet'e yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinden Atilla Yayla'dan da bir yorum geldi. Yayla, teorik açıklamalarla, devlet yapılanmasında ve liberal demokrasilerde siyasi partilerin önemini vurgulayarak konuyu analiz etti.
Yayla, bugün yayınlanan 'Gülen cemaatei niçin parti kurmalı' başlıklı yazısında, cemaatin partisinde yer alması gereken kriterleri sıralayarak, 'Bunlar o partide hayata geçirilirse ilk seçimde o partiye oy vereceğini' ifade etti.
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
(...)
Liberal demokrasilerde hem meşruiyetin hem uygun yönetimin ortaya çıkmasında en önemli araç siyasî partiler. Demokrasi, adı ister konulmuş ister konulmamış olsun, ancak partilerle işleyebilir. Şüphe yok ki, demokrasilerde siyaset parti faaliyetlerine ve seçim zamanlarına indirgenemez. Bireyler tek tek veya gruplar halinde siyasî sürece katılabilirler. Ancak, demokrasinin olması siyasî yarışa bağlıysa siyasî yarış ta yarışmacıların olmasına bağlıdır. Bu yarışmacılar partilerdir. Başka hiçbir aktör demokrasideki fonksiyonları bakımından siyasî partileri ikame edemez. Meselâ, tabanı ne kadar geniş olursa olsun, hiçbir sivil toplum kuruluşu, bir siyasî partiden daha fazla siyasî meşruiyet ve siyasî yetki iddiasında bulunamaz.
"CEMAAT SİYASİ HEDEFLERİ OLAN BİR GRUP"
Bu çerçevede Türkiye demokrasisine ve hassaten Gülen Cemaati'nin sistem içindeki konumuna bakınca benim gördüğüm manzara şu: GC siyasî hedefleri olan bir grup. İç ve dış politikada söz sahibi olmak, karar verici konumunda bulunmak istiyor. Kilit memuriyetlere atamalar, Kürt probleminin çözümüme ilişkin politikalar, diğer devletlerle ilişkiler konusunda kendi çizgisinin devlet politikası olmasını, bu alanlardaki politikaların kendisine emanet edilmesini istiyor. Bu olsa belki de çok iyi şeyler yapacak, ama olamaz. Olması demokrasinin iptal edilmesi anlamına gelir. Bu olursa sistem siyasî partilerin değil devlet içindeki, dışardan da destek alan veya almayan, bürokratik kliklerin siyasî rekabetine, daha büyük ihtimalle güç çatışmasına dönüşür. Devlet gruplar devleti olur. Bu, bırakın demokrasiyi, ülkeyi bile tahrip eder. Güce ulaşmanın yolunun devlet içi otonom yapılanmalardan geçtiğini gören her grup bunu ilk başlatanın yaptığının aynısını yapmaya çalışır. Sonuçta ülke birkaç örgütlenme etrafında kutuplaşır ve kural tanımaz bir kargaşa ortamı doğar. Hobbes'un meşhur sözüne nazire yaparak söylersek, gruplar grupların kurduna dönüşür.
"SİYASİ YARIŞLARA GİRMELİ"
Bu vahim duruma düşmemek için yapılması gereken siyasî heves ve isteklerin normal kalıplara dökülmesidir. Yani, belirgin siyasî güç ve yetki talebi olan grupların, toplum kesimlerinin partileşmesi ve siyasî yarışlara girmesidir. Bu olmuyorsa, tek başına siyasî gücü eline geçiremiyorsa, başka siyasî gruplarla koalisyonlar, ittifaklar kurmasıdır.
"CEMAAT TARZINI DEĞİŞTİRMELİ..."
Bu çerçevede GC tarzını değiştirmeli ve açık ve kayıtlı bir siyasal güç hâline gelmelidir. Daha açık söylemek gerekirse, bir siyasî partiye dönüşmelidir. Diğer partilerin yaptığı gibi teşkilâtlanmalı, onlarla aynı şartlarda seçimlere girmelidir. Başkanı, yöneticileri, üyeleri, malî kaynakları, faaliyetleri açık, şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır. Programı halka ilan edilmeli ve periyodik olarak seçimlerle halk denetimine tabi tutulmalıdır. Bu ona iktidarı kazanması hâlinde yukardaki ve benzer meselelerde meşru olarak politika oluşturma ve uygulama yetkisine sahip olma hakkı verir. Böylece GC'nin kendisi de ülke de rahatlar.
"BUNU YAPARSA, SÖZÜM SÖZ..."
GC bunu yaparsa, sözüm söz, meşruiyete destek adına, ilk seçimde, bu partiye oy vereceğim.
İDRİS BAL "YENİ PARTİ" AÇIKLAMASINDA NE DEDİ?
Partileşme konusunda uzun süredir çalışmalarının olduğunu belirten Bal, “Geleceğe yönelik, kısır geçmişte gördüğümüz parti kavgalarını bir tarafa bırakarak, beraber çalışıp beraber adım atmalıyız. O çerçevede bizim uzunca süredir çalışmalarımız var. Arkadaşlarımızla beraber farklı kesimlerle. Yeri ve zamanı gelince açıklayacağız. Partileşme noktasına gelindi. Biz diyoruz ki tüm partiler bu ülkenin hayrına çalışmalıdır. Partiler millete hizmet etmek için hizmetkar olmak için yarışan dostlardır, arkadaşlardır, düşman değildir. Düşmanlık bir tarafa atılmalı, Türkiye’de hukukun tesis edilmesi için, adaletin tesis edilmesi için, devletin saygınlığının iade edilmesi için özgürlüklerin kurulması için el ele hareket edilmelidir. Biz bu çerçevede arkadaşlarımızla bir araya geldik ve yeri gelince adını da koyup milletimizle paylaşacağız” dedi.
"Partinin liderliğini kim yapacak?" sorusuna Bal, “1,5 2 yıldır bu çalışmanın önderliğini, liderliğini ben yapıyorum. Biz geçmişteki liderlikten ağzı yanan insanlar olarak istişare diyoruz” diye yanıtladı.
2015 seçimlerine parti hazır olacak mı? sorusuna Bal, “Şekli durumu anlamında 2015’e giremeyen bir hareket yaşayamaz” dedi.
"Parti kurma aşamasında, başka bir partilinin lideri olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ne görüştünüz?" yönündeki soruya Bal, “Biz bir ilan yapmıyoruz. Bizim çalışmalarımız kamuoyu tarafından bilindiği için telaffuz noktasına geldi. Biz farklı kesimlerle bu istişareleri yapıyoruz. Bu istişarelerinde bir tanesi bugünkü görüşmeydi” diye cevapladı.
İdris Bal'ın açıkladığı 'yeni parti' konusunda, Hükümet'e yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinden Atilla Yayla'dan da bir yorum geldi. Yayla, teorik açıklamalarla, devlet yapılanmasında ve liberal demokrasilerde siyasi partilerin önemini vurgulayarak konuyu analiz etti.
Yayla, bugün yayınlanan 'Gülen cemaatei niçin parti kurmalı' başlıklı yazısında, cemaatin partisinde yer alması gereken kriterleri sıralayarak, 'Bunlar o partide hayata geçirilirse ilk seçimde o partiye oy vereceğini' ifade etti.
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
(...)
Liberal demokrasilerde hem meşruiyetin hem uygun yönetimin ortaya çıkmasında en önemli araç siyasî partiler. Demokrasi, adı ister konulmuş ister konulmamış olsun, ancak partilerle işleyebilir. Şüphe yok ki, demokrasilerde siyaset parti faaliyetlerine ve seçim zamanlarına indirgenemez. Bireyler tek tek veya gruplar halinde siyasî sürece katılabilirler. Ancak, demokrasinin olması siyasî yarışa bağlıysa siyasî yarış ta yarışmacıların olmasına bağlıdır. Bu yarışmacılar partilerdir. Başka hiçbir aktör demokrasideki fonksiyonları bakımından siyasî partileri ikame edemez. Meselâ, tabanı ne kadar geniş olursa olsun, hiçbir sivil toplum kuruluşu, bir siyasî partiden daha fazla siyasî meşruiyet ve siyasî yetki iddiasında bulunamaz.
"CEMAAT SİYASİ HEDEFLERİ OLAN BİR GRUP"
Bu çerçevede Türkiye demokrasisine ve hassaten Gülen Cemaati'nin sistem içindeki konumuna bakınca benim gördüğüm manzara şu: GC siyasî hedefleri olan bir grup. İç ve dış politikada söz sahibi olmak, karar verici konumunda bulunmak istiyor. Kilit memuriyetlere atamalar, Kürt probleminin çözümüme ilişkin politikalar, diğer devletlerle ilişkiler konusunda kendi çizgisinin devlet politikası olmasını, bu alanlardaki politikaların kendisine emanet edilmesini istiyor. Bu olsa belki de çok iyi şeyler yapacak, ama olamaz. Olması demokrasinin iptal edilmesi anlamına gelir. Bu olursa sistem siyasî partilerin değil devlet içindeki, dışardan da destek alan veya almayan, bürokratik kliklerin siyasî rekabetine, daha büyük ihtimalle güç çatışmasına dönüşür. Devlet gruplar devleti olur. Bu, bırakın demokrasiyi, ülkeyi bile tahrip eder. Güce ulaşmanın yolunun devlet içi otonom yapılanmalardan geçtiğini gören her grup bunu ilk başlatanın yaptığının aynısını yapmaya çalışır. Sonuçta ülke birkaç örgütlenme etrafında kutuplaşır ve kural tanımaz bir kargaşa ortamı doğar. Hobbes'un meşhur sözüne nazire yaparak söylersek, gruplar grupların kurduna dönüşür.
"SİYASİ YARIŞLARA GİRMELİ"
Bu vahim duruma düşmemek için yapılması gereken siyasî heves ve isteklerin normal kalıplara dökülmesidir. Yani, belirgin siyasî güç ve yetki talebi olan grupların, toplum kesimlerinin partileşmesi ve siyasî yarışlara girmesidir. Bu olmuyorsa, tek başına siyasî gücü eline geçiremiyorsa, başka siyasî gruplarla koalisyonlar, ittifaklar kurmasıdır.
"CEMAAT TARZINI DEĞİŞTİRMELİ..."
Bu çerçevede GC tarzını değiştirmeli ve açık ve kayıtlı bir siyasal güç hâline gelmelidir. Daha açık söylemek gerekirse, bir siyasî partiye dönüşmelidir. Diğer partilerin yaptığı gibi teşkilâtlanmalı, onlarla aynı şartlarda seçimlere girmelidir. Başkanı, yöneticileri, üyeleri, malî kaynakları, faaliyetleri açık, şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır. Programı halka ilan edilmeli ve periyodik olarak seçimlerle halk denetimine tabi tutulmalıdır. Bu ona iktidarı kazanması hâlinde yukardaki ve benzer meselelerde meşru olarak politika oluşturma ve uygulama yetkisine sahip olma hakkı verir. Böylece GC'nin kendisi de ülke de rahatlar.
"BUNU YAPARSA, SÖZÜM SÖZ..."
GC bunu yaparsa, sözüm söz, meşruiyete destek adına, ilk seçimde, bu partiye oy vereceğim.
İDRİS BAL "YENİ PARTİ" AÇIKLAMASINDA NE DEDİ?
Partileşme konusunda uzun süredir çalışmalarının olduğunu belirten Bal, “Geleceğe yönelik, kısır geçmişte gördüğümüz parti kavgalarını bir tarafa bırakarak, beraber çalışıp beraber adım atmalıyız. O çerçevede bizim uzunca süredir çalışmalarımız var. Arkadaşlarımızla beraber farklı kesimlerle. Yeri ve zamanı gelince açıklayacağız. Partileşme noktasına gelindi. Biz diyoruz ki tüm partiler bu ülkenin hayrına çalışmalıdır. Partiler millete hizmet etmek için hizmetkar olmak için yarışan dostlardır, arkadaşlardır, düşman değildir. Düşmanlık bir tarafa atılmalı, Türkiye’de hukukun tesis edilmesi için, adaletin tesis edilmesi için, devletin saygınlığının iade edilmesi için özgürlüklerin kurulması için el ele hareket edilmelidir. Biz bu çerçevede arkadaşlarımızla bir araya geldik ve yeri gelince adını da koyup milletimizle paylaşacağız” dedi.
"Partinin liderliğini kim yapacak?" sorusuna Bal, “1,5 2 yıldır bu çalışmanın önderliğini, liderliğini ben yapıyorum. Biz geçmişteki liderlikten ağzı yanan insanlar olarak istişare diyoruz” diye yanıtladı.
2015 seçimlerine parti hazır olacak mı? sorusuna Bal, “Şekli durumu anlamında 2015’e giremeyen bir hareket yaşayamaz” dedi.
"Parti kurma aşamasında, başka bir partilinin lideri olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ne görüştünüz?" yönündeki soruya Bal, “Biz bir ilan yapmıyoruz. Bizim çalışmalarımız kamuoyu tarafından bilindiği için telaffuz noktasına geldi. Biz farklı kesimlerle bu istişareleri yapıyoruz. Bu istişarelerinde bir tanesi bugünkü görüşmeydi” diye cevapladı.