Yeni Şafak yazarı Melih Gökçek'e veryansın etti: Şu yapılanlar olacak iş mi!
"Çoluğuyla çocuğuyla maça gelen insana 'Sen maça giremezsin' denir mi?"
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, Bugsaşspor - Ankaragücü maçından sonra çıkan olaylarda taraftarlara yönelik polis müdahalesi nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e tepki gösterdi. Kılıçarslan, "Şu yapılanlar olacak iş midir Allah aşkına? Çoluğuyla çocuğuyla maça gelen insana 'Sen maça giremezsin' denir mi? Çıkışta üzerlerine TOMA'dan su sıkılır mı, biber gazı atılır mı?" diye yazdı.
İsmail Kılıçarslan'ın "Ankara-gücüme gidiyor bazı şeyler" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Tablo 1
Bilen bilir, biz bilmeyenler için söyleyelim. Türkiye'de yapılan taraftar araştırmalarının kahir ekseriyetinde Ankaragücü tribünü 'milliyetçi-muhafazakâr' ağırlıklı çıkar. Benim -babamın omzunda maç izlediğim yılları saymazsak- tribünde olduğum süre içerisindeki gözlemim de odur. Yani bu dolayımdan söyleyecek olursak tribünün tamamına yakını 16 Nisan günü referandumda 'evet' oyu kullanma potansiyeli çok yüksek insanlardan oluşur. Laf arasında söyleyeyim. 28 Şubat sürecinde Onuncu Yıl Marşı'nın can-ı gönülden okunmadığı ender tribünlerden de biridir. O kafası güzel çocukların 'abi namaz kılacakmış la, bi küfürsüz la' dediğine de çok şahit olmuşumdur.
Tablo 2
15 Temmuz gecesinde Ankara sokaklarında polis şu cümleyi çok fazla kurmuş: 'Ankaragüçlüler, siz sakın dağılmayın. Siz sağlam duruyorsunuz. Memleketi vermeyelim.'
Tablo 3
Belki takip ediyorsunuzdur. Bu yıl Ankaragücü TFF 2. Lig Kırmızı Grup'ta şampiyonluğa oynuyor. Ligin bitimine 4 maç kala en yakın rakibi Gümüşhanespor'un 2 puan önünde lider. Hele son haftalarda takım, iç saha maçlarını 20 bin kişiye oynuyor. Satışa konulduktan 15 dakika sonra ara ki maç bileti bulasın. Her deplasmana da yüzlerce taraftar gidiyor. Misal İstanbul'da oynadığımız Eyüpspor maçında yaklaşık 1.000 kişi kadardık takıma destek veren. Durum bu.
Tablo 4
Dönemin Ankaragücü Başkanı Cemal Aydın ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında takım üzerinden yaşananlar sır değil. Ankaragücü tribününün Melih Gökçek ismine bu olaylar sonrası mesafe koyduğu da… Burada sahici, samimi, iyi planlanmış adımlar atması gereken tarafın Melih Gökçek olduğunu düşünüyorum. Zira tribün kitlesi öfkelidir, ancak aynı zamanda her şeyi unutup affetmeye de çok meyyal bir kitledir.
Tablo 5
Geçtiğimiz pazar gün, Ankara'da çok önemli iki olay vardı. Birincisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara mitingi… Yine muazzam bir kalabalığa hitap etti Erdoğan. Ve orada manşetteki cümle 'bu millet penaltı atmayı iyi bilir' oldu.
Mitingle aynı saatlerde ise Ankaragücü'nün şampiyonluk yolundaki kritik maçlarından biri vardı. Bugsaşspor'la, yani Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin sahibi olduğu bir takımla 'deplasman takımı statüsü'nde karşılaşacaktı bizim koç yiğitler.
Maç öncesi sosyal medyadan gördüğüm fotoğraflar şahaneydi. Ankara'da hava çok güzeldi. Maçın oynanacağı Ostim Stadı'nın etrafı da yeşil alan olunca çoluğunu çocuğunu alan binlerce Ankaragüçlü maça akın etmişti. Bir arkadaşımın anlatımıyla, taraftarlar arasında 'bu takım bu sene şampiyon olacak' cümlesinden sonra en çok kurulan cümle 'Reis Sincan'a geçecekmiş büyük mitingden sonra. Bari ona yetişelim' imiş.
İşte mesele burada çatallaşıyor. Bugsaşspor yönetimi önce deplasman biletlerinin fiyatını yükseltiyor. Sonra 'Melih Başkan'dan aldığımız talimat bu yönde' diyerek stada girebilecek Ankaragüçlü sayısını 250 ile sınırlandırıyor. Buna hakkı var mı Bugsaş'ın? Elbette var. Bunu yapması doğru mu peki? Elbette değil. Çünkü bu yapılan takımını desteklemeye gelmiş binlerce başkentliyi üzmekten başka hiçbir sonuç vermezdi.
Öyle de oldu nitekim. Nispeten maç öncesi başlayan, maç beraberlikle sonuçlandıktan sonra da tırmanan olaylar bir türlü dinmeyince polis TOMA, biber gazı, plastik mermi ne varsa boca etti Ankaragücü taraftarına. Olayların vahametini anlamak için birkaç fotoğrafa bakmak yeterli olacaktır.
Denebilir ki 'kardeşim, Ankaragücü taraftarı bu yapılanı sineye çekeydi.' Ben de derim ki 'koca koca siyasilerimiz biraz kitle psikolojisi okuyaydı.'
Zaten tribün (doğru ya da yanlış fark etmez) bir şekilde rakibi Gümüşhanespor'a siyasilerin torpil yaptığına inandırılmış durumda, bir şekilde Melih Gökçek'e kızgın durumda, son derece garip bir şekilde kendisine destek veren tek Ankara siyasisinin CHP Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli olduğuna ikna edilmeye çalışılıyor. Şu yapılanlar olacak iş midir Allah aşkına? Çoluğuyla çocuğuyla maça gelen insana 'sen maça giremezsin' denir mi? Çıkışta üzerlerine TOMA'dan su sıkılır mı, biber gazı atılır mı?
Ne olması gerekiyordu peki? 'Bizi içeriye Melih Başkan'ın talimatıyla almıyorlarmış' cümlesindeki sevimsizliği fark etmek gerekiyordu. Dahası Melih Başkan'ın, alıştığımız kıvraklığını devreye sokarak Ankaragücü taraftarlarıyla çoktan barışması gerekiyordu. Bu meselede kimin haklı kimin haksız olduğunun önemi yoktu. Yani olaylara büyümeden müdahale etmenin yolu vardı, ancak bu yola nedense, niçinse başvurulmadı.
Maçtan sonra Sincan'a mitinge gitmeye hazırlanan taraftarları maç akşamı 'Melih Gökçek istifa' kampanyası başlatacak bir haletiruhiyeye sokmanın manası nedir? Ankaragücü taraftarına 'ülkemin geleceği için evet, Ankaragücü'ne yapılanlar için hayır' yazdırmanın manası nedir? Gerçekten anlayamıyorum. Anlayan varsa bana lütfen tane tane anlatabilir mi?
Tablo 6
Gecekondu'nun bebeleri devletine, milletine, bayrağına, vatanına küsmez. Genetik kodlarına aykırıdır. Kabul. Biraz sert, biraz taşkın, hatta biraz kriminaldirler ama kaya gibi bebelerdir. Lütfen Gecekondu başta olmak üzere tüm Güçlüler'in umutlarıyla, beklentileriyle, hayalleriyle oynamayınız. Bu takım bu sene şampiyon olacak. Lütfen şu 'takımın şampiyonluğuna engel olunuyor' havasını dağıtınız. Zira Ankara-gücüme gidiyor bazı şeyler. Bilmem anlatabiliyor muyum?
İsmail Kılıçarslan'ın "Ankara-gücüme gidiyor bazı şeyler" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Tablo 1
Bilen bilir, biz bilmeyenler için söyleyelim. Türkiye'de yapılan taraftar araştırmalarının kahir ekseriyetinde Ankaragücü tribünü 'milliyetçi-muhafazakâr' ağırlıklı çıkar. Benim -babamın omzunda maç izlediğim yılları saymazsak- tribünde olduğum süre içerisindeki gözlemim de odur. Yani bu dolayımdan söyleyecek olursak tribünün tamamına yakını 16 Nisan günü referandumda 'evet' oyu kullanma potansiyeli çok yüksek insanlardan oluşur. Laf arasında söyleyeyim. 28 Şubat sürecinde Onuncu Yıl Marşı'nın can-ı gönülden okunmadığı ender tribünlerden de biridir. O kafası güzel çocukların 'abi namaz kılacakmış la, bi küfürsüz la' dediğine de çok şahit olmuşumdur.
Tablo 2
15 Temmuz gecesinde Ankara sokaklarında polis şu cümleyi çok fazla kurmuş: 'Ankaragüçlüler, siz sakın dağılmayın. Siz sağlam duruyorsunuz. Memleketi vermeyelim.'
Tablo 3
Belki takip ediyorsunuzdur. Bu yıl Ankaragücü TFF 2. Lig Kırmızı Grup'ta şampiyonluğa oynuyor. Ligin bitimine 4 maç kala en yakın rakibi Gümüşhanespor'un 2 puan önünde lider. Hele son haftalarda takım, iç saha maçlarını 20 bin kişiye oynuyor. Satışa konulduktan 15 dakika sonra ara ki maç bileti bulasın. Her deplasmana da yüzlerce taraftar gidiyor. Misal İstanbul'da oynadığımız Eyüpspor maçında yaklaşık 1.000 kişi kadardık takıma destek veren. Durum bu.
Tablo 4
Dönemin Ankaragücü Başkanı Cemal Aydın ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında takım üzerinden yaşananlar sır değil. Ankaragücü tribününün Melih Gökçek ismine bu olaylar sonrası mesafe koyduğu da… Burada sahici, samimi, iyi planlanmış adımlar atması gereken tarafın Melih Gökçek olduğunu düşünüyorum. Zira tribün kitlesi öfkelidir, ancak aynı zamanda her şeyi unutup affetmeye de çok meyyal bir kitledir.
Tablo 5
Geçtiğimiz pazar gün, Ankara'da çok önemli iki olay vardı. Birincisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara mitingi… Yine muazzam bir kalabalığa hitap etti Erdoğan. Ve orada manşetteki cümle 'bu millet penaltı atmayı iyi bilir' oldu.
Mitingle aynı saatlerde ise Ankaragücü'nün şampiyonluk yolundaki kritik maçlarından biri vardı. Bugsaşspor'la, yani Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin sahibi olduğu bir takımla 'deplasman takımı statüsü'nde karşılaşacaktı bizim koç yiğitler.
Maç öncesi sosyal medyadan gördüğüm fotoğraflar şahaneydi. Ankara'da hava çok güzeldi. Maçın oynanacağı Ostim Stadı'nın etrafı da yeşil alan olunca çoluğunu çocuğunu alan binlerce Ankaragüçlü maça akın etmişti. Bir arkadaşımın anlatımıyla, taraftarlar arasında 'bu takım bu sene şampiyon olacak' cümlesinden sonra en çok kurulan cümle 'Reis Sincan'a geçecekmiş büyük mitingden sonra. Bari ona yetişelim' imiş.
İşte mesele burada çatallaşıyor. Bugsaşspor yönetimi önce deplasman biletlerinin fiyatını yükseltiyor. Sonra 'Melih Başkan'dan aldığımız talimat bu yönde' diyerek stada girebilecek Ankaragüçlü sayısını 250 ile sınırlandırıyor. Buna hakkı var mı Bugsaş'ın? Elbette var. Bunu yapması doğru mu peki? Elbette değil. Çünkü bu yapılan takımını desteklemeye gelmiş binlerce başkentliyi üzmekten başka hiçbir sonuç vermezdi.
Öyle de oldu nitekim. Nispeten maç öncesi başlayan, maç beraberlikle sonuçlandıktan sonra da tırmanan olaylar bir türlü dinmeyince polis TOMA, biber gazı, plastik mermi ne varsa boca etti Ankaragücü taraftarına. Olayların vahametini anlamak için birkaç fotoğrafa bakmak yeterli olacaktır.
Denebilir ki 'kardeşim, Ankaragücü taraftarı bu yapılanı sineye çekeydi.' Ben de derim ki 'koca koca siyasilerimiz biraz kitle psikolojisi okuyaydı.'
Zaten tribün (doğru ya da yanlış fark etmez) bir şekilde rakibi Gümüşhanespor'a siyasilerin torpil yaptığına inandırılmış durumda, bir şekilde Melih Gökçek'e kızgın durumda, son derece garip bir şekilde kendisine destek veren tek Ankara siyasisinin CHP Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli olduğuna ikna edilmeye çalışılıyor. Şu yapılanlar olacak iş midir Allah aşkına? Çoluğuyla çocuğuyla maça gelen insana 'sen maça giremezsin' denir mi? Çıkışta üzerlerine TOMA'dan su sıkılır mı, biber gazı atılır mı?
Ne olması gerekiyordu peki? 'Bizi içeriye Melih Başkan'ın talimatıyla almıyorlarmış' cümlesindeki sevimsizliği fark etmek gerekiyordu. Dahası Melih Başkan'ın, alıştığımız kıvraklığını devreye sokarak Ankaragücü taraftarlarıyla çoktan barışması gerekiyordu. Bu meselede kimin haklı kimin haksız olduğunun önemi yoktu. Yani olaylara büyümeden müdahale etmenin yolu vardı, ancak bu yola nedense, niçinse başvurulmadı.
Maçtan sonra Sincan'a mitinge gitmeye hazırlanan taraftarları maç akşamı 'Melih Gökçek istifa' kampanyası başlatacak bir haletiruhiyeye sokmanın manası nedir? Ankaragücü taraftarına 'ülkemin geleceği için evet, Ankaragücü'ne yapılanlar için hayır' yazdırmanın manası nedir? Gerçekten anlayamıyorum. Anlayan varsa bana lütfen tane tane anlatabilir mi?
Tablo 6
Gecekondu'nun bebeleri devletine, milletine, bayrağına, vatanına küsmez. Genetik kodlarına aykırıdır. Kabul. Biraz sert, biraz taşkın, hatta biraz kriminaldirler ama kaya gibi bebelerdir. Lütfen Gecekondu başta olmak üzere tüm Güçlüler'in umutlarıyla, beklentileriyle, hayalleriyle oynamayınız. Bu takım bu sene şampiyon olacak. Lütfen şu 'takımın şampiyonluğuna engel olunuyor' havasını dağıtınız. Zira Ankara-gücüme gidiyor bazı şeyler. Bilmem anlatabiliyor muyum?