YENİ ŞAFAK YAZARI FEHMİ KORU'DAN İLGİNÇ İDDİA!.."YILMAZ ÖZDİL'İN TRANSFERİNİN ALTINDA RODOS PROTOKOLÜ YATIYOR"!..PEKİ RODOS PROTOKOLLERİNİN AMAÇ VE YÖNTEMİ NE?..
Rodos adasının Ortaçağlarda 'Tapınak Şövalyeleri' için önemli sığınaklardan biri olduğunu belirten Fehmi Koru,"Şimdilerde Doğan Medya Grubu'nun hemen uygulamaya konulacak kritik kararlar aldığı bir mekâna dönüştü" dedi.
Rodos Şövalyeleri saldırıyor...
"Seçime hile karıştı" diyenler kervanına Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi de katıldı. YSK 'Hile yok' diyor, ama belli mi olur, bakarsınız hile karıştırılmıştır; sandık sonuçları yayınlanmalı" görüşünde Oktay Bey...
Teknolojiden anlamadıkları için sonucundan korkuyorlar; centilmence yenilmeyi de bilmiyorlar...
Oktay Bey'in 'seçimde hile' konulu yazısının çıktığı gün, Hürriyet okurları 'büyük sürpriz' ile karşılaştılar. 'Sürpriz' tanımlaması bana ait değil, Hürriyet "Büyük yazar, büyük gazetede" duyurusunun üstüne yazmış 'sürpriz' sözcüğünü... Hürriyet okurlarını bilmem, ama Yılmaz Özdil'in Hürriyet'ten tarafından yardıma çağrılması benim için hiç sürpriz olmadı.
Nedenini sizler de biliyorsunuz: 'Rodos Protokolü'...
Ortaçağlarda 'Tapınak Şövalyeleri' için önemli sığınaklardan biriydi Rodos adası; şimdilerde Doğan Medya Grubu'nun hemen uygulamaya konulacak kritik kararlar aldığı bir mekâna dönüştü. 2002 yılında mevcut koalisyon hükümetini MHP'den arındırıp DYP'yi içine katma kararını orada vermişti Doğancılar; plan deşifre olunca, MHP lideri Devlet Bahçeli, "Derhal seçim" ısrarıyla ülkeyi sandığa götürmüştü.
Bu yılın Rodos seferinde ne protokol kararları alındığını az çok sezebiliyoruz. Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Mehmet Y. Yılmaz ve Taylan Bilgel bayramda Rodos adasına çıkartma yapıp İbrahim Paşa Camii'nde namaz kılacaklar... Bu önemli. Hatırlayacaksınız, tek parti döneminin hayatı intiharla sona eren Ankara valisi Nevzat Tandoğan, "Bu ülkeye komünizm lâzımsa, onu da biz getiririz" demişti. Doğancılar'ın sloganı da belli: "Bu ülkeye gerektiği kadar Müslümanlığı biz uygularız..."
Daha önemli 'protokol' ise siyasî: Ak Parti'ye iktidarı haram edip onu paylaşmaya zorlamak; bunun için de kenarda köşede ne kadar ağır topçu varsa derhal devreye sokmak... Yılmaz Özdil'e Hürriyet'te köşe verilmesi o protokol gereği... Gazetenin orta sayfasında, Mehmet Y. Yılmaz ile karşı karşıya... Aslında Özdil'e yakışan üçüncü sayfa, ama orada Bekir Coşkun var; bir gazetede iki tane Bekir Coşkun olabiliyor, ama üçüncü sayfada iki Bekir Coşkun'a birden yer olmuyor...
Sabah'a seçim günü yayımlanan kısa bir yazı ile veda etmişti Yılmaz Özdil: "Çok muhabbet... / Tez ayrılık. / Vatandaşlık görevi olduğunu düşündüğüm için, nefesim yettiğince yazdım; namusumla. / Vakit tamam. / Büyüklerin ellerinden... / Küçüklerin gözlerinden... / Hakkınızı helal edin. Eyvallah."
'Vatandaşlık görevi' yazıların cinsini bilen biliyor. Özdil'in veda yazısının çıktığı 22 Temmuz günlü Sabah'ın internet sitesi şu manşeti taşıyordu: "Ak Parti ezdi geçti."
Gerçekten yenilgiyi centilmence kabullenmeyi bilmiyor bu takım; 'Tapınak şövalyeleri' de centilmence yenilmeyi bilmezlerdi...
'Rodos Protokolleri'nin amaç ve yöntemi ne olabilir?
Kısa vâdedeki amaç belli: Sandıktan güçlü çıkmış Ak Parti iktidarını etkisiz kılmak...Yöntemin ne olduğunu ise Hakkari'deki çoban bile fark ediyor: İktidar kadrosunu birbirine düşürmek... Öyle gizli saklı, iz bırakmamaya çalışarak değil, açık seçik ve göstere göstere yapıyorlar yapmak istediklerini...
"Seçime hile karıştı" diyenler kervanına Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi de katıldı. YSK 'Hile yok' diyor, ama belli mi olur, bakarsınız hile karıştırılmıştır; sandık sonuçları yayınlanmalı" görüşünde Oktay Bey...
Teknolojiden anlamadıkları için sonucundan korkuyorlar; centilmence yenilmeyi de bilmiyorlar...
Oktay Bey'in 'seçimde hile' konulu yazısının çıktığı gün, Hürriyet okurları 'büyük sürpriz' ile karşılaştılar. 'Sürpriz' tanımlaması bana ait değil, Hürriyet "Büyük yazar, büyük gazetede" duyurusunun üstüne yazmış 'sürpriz' sözcüğünü... Hürriyet okurlarını bilmem, ama Yılmaz Özdil'in Hürriyet'ten tarafından yardıma çağrılması benim için hiç sürpriz olmadı.
Nedenini sizler de biliyorsunuz: 'Rodos Protokolü'...
Ortaçağlarda 'Tapınak Şövalyeleri' için önemli sığınaklardan biriydi Rodos adası; şimdilerde Doğan Medya Grubu'nun hemen uygulamaya konulacak kritik kararlar aldığı bir mekâna dönüştü. 2002 yılında mevcut koalisyon hükümetini MHP'den arındırıp DYP'yi içine katma kararını orada vermişti Doğancılar; plan deşifre olunca, MHP lideri Devlet Bahçeli, "Derhal seçim" ısrarıyla ülkeyi sandığa götürmüştü.
Bu yılın Rodos seferinde ne protokol kararları alındığını az çok sezebiliyoruz. Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Mehmet Y. Yılmaz ve Taylan Bilgel bayramda Rodos adasına çıkartma yapıp İbrahim Paşa Camii'nde namaz kılacaklar... Bu önemli. Hatırlayacaksınız, tek parti döneminin hayatı intiharla sona eren Ankara valisi Nevzat Tandoğan, "Bu ülkeye komünizm lâzımsa, onu da biz getiririz" demişti. Doğancılar'ın sloganı da belli: "Bu ülkeye gerektiği kadar Müslümanlığı biz uygularız..."
Daha önemli 'protokol' ise siyasî: Ak Parti'ye iktidarı haram edip onu paylaşmaya zorlamak; bunun için de kenarda köşede ne kadar ağır topçu varsa derhal devreye sokmak... Yılmaz Özdil'e Hürriyet'te köşe verilmesi o protokol gereği... Gazetenin orta sayfasında, Mehmet Y. Yılmaz ile karşı karşıya... Aslında Özdil'e yakışan üçüncü sayfa, ama orada Bekir Coşkun var; bir gazetede iki tane Bekir Coşkun olabiliyor, ama üçüncü sayfada iki Bekir Coşkun'a birden yer olmuyor...
Sabah'a seçim günü yayımlanan kısa bir yazı ile veda etmişti Yılmaz Özdil: "Çok muhabbet... / Tez ayrılık. / Vatandaşlık görevi olduğunu düşündüğüm için, nefesim yettiğince yazdım; namusumla. / Vakit tamam. / Büyüklerin ellerinden... / Küçüklerin gözlerinden... / Hakkınızı helal edin. Eyvallah."
'Vatandaşlık görevi' yazıların cinsini bilen biliyor. Özdil'in veda yazısının çıktığı 22 Temmuz günlü Sabah'ın internet sitesi şu manşeti taşıyordu: "Ak Parti ezdi geçti."
Gerçekten yenilgiyi centilmence kabullenmeyi bilmiyor bu takım; 'Tapınak şövalyeleri' de centilmence yenilmeyi bilmezlerdi...
'Rodos Protokolleri'nin amaç ve yöntemi ne olabilir?
Kısa vâdedeki amaç belli: Sandıktan güçlü çıkmış Ak Parti iktidarını etkisiz kılmak...Yöntemin ne olduğunu ise Hakkari'deki çoban bile fark ediyor: İktidar kadrosunu birbirine düşürmek... Öyle gizli saklı, iz bırakmamaya çalışarak değil, açık seçik ve göstere göstere yapıyorlar yapmak istediklerini...