Yeni Şafak o köşe yazısını kaldırdı! "Burayı kaybedersek..."
Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan'ın, AKP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ali Murat Alatepe'yi eleştirdiği dünkü yazısının kaldırılması dikkat çekti.
Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan'ın, AKP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ali Murat Alatepe'yi eleştirdiği dünkü yazısı, bugün siteden kaldırıldı.
Kılıçarslan, Esenyurt için, "Burayı kaybedersek Kudüs’ü kaybederiz hiçbir yeri kaybetmeyiz, İslam’ı kaybederiz, Mekke’yi kaybederiz” şeklindeki sözleriyle bilinen Alatepe'yi, Esenyurt'taki bir uygulamasından dolayı yazısında dün eleştirmişti.
Kılıçarslan yazısında, "Alatepe, ilçesinin sınırları içerisindeki yabancı tabelaları söküp onları Türkçeleştirme kararı almış bir süre önce" derken, "Alatepe’nin derdi tek bir dille, Arapça’yla sınırlı görünüyordu. Başka hiçbir dildeki tabelaya dokunmayan Alatepe, ilçesindeki tüm Arapça tabelaları zabıta marifetiyle söktürdü" diye belirtmişti.
Kılıçarslan ayrıca, "Bu bayat duyarlılığı İngilizce’ye, Fransızca’ya, bilmem hangi dile göstermek yerine sadece Arapça’ya göstermek nedir" diye yazmıştı.
Kılıçarslan'ın Alatepe'yi eleştirdiği bu yazısı, Yeni Şafak gazetesinin dünkü sayısında, Kılıçarslan'ın kendi köşesinde yer almıştı. Öte yandan, Kılıçarslan da, kişisel Twitter hesabından "Bugünkü 'Esenyurt ve Cumhuriyet' başlıklı yazım şuracıktadır" diye belirterek yazısını sosyal medyadan paylaşmıştı.
Ancak Yeni Şafak gazetesinin web sitesinden yazının bugün kaldırıldığı görüldü.
İşte gazetenin dünkü köşesinde yer alan yazı:
İşte Kılıçarslan'ın sosyal medya hesabından paylaştığı yazı:
Kılıçarslan'ın kaldırılan dünkü yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"Esenyurt Belediye Başkanı diye biri var. Adı Ali Murat Alatepe. Eski başkan Necmi Kadıoğlu, diğer tüm belediye başkan yardımcıları, encümen üyeleri gibi onun da ismini bir parka, bir büfeye, bir spor salonuna falan vermiş miydi bilmem. Hatırlamıyorum yani. O halde nereden hatırlayalım biz bu ismi? Adam 'Esenyurt düşerse Mekke düşer' demişti. Oradan hatırlayalım. 'Bir şeyi yanlış ve güdük şekilde taklit etmek ayıp değildir, olsa olsa çapsızlık göstergesidir' diyelim ve geçelim hatta.
İşte bu 'Esenyurt düşerse Mekke düşer' insanı Alatepe, ilçesinin sınırları içerisindeki yabancı tabelaları söküp onları Türkçeleştirme kararı almış bir süre önce. Bende öyle 'dili korumak lazım' falan gibi ağır sağcı bir yaklaşım olmadığından, dilin siz ne yaparsanız yapın evrilip devrileceğini bildiğimden 'ooo, şahane iş' falan diyerek karşılamadım bu kararı. Fakat yine de karardır işte.
Yalnız ilginç şeyler vardı kararın uygulanmasında. Alatepe’nin derdi tek bir dille, Arapça’yla sınırlı görünüyordu. Başka hiçbir dildeki tabelaya dokunmayan Alatepe, ilçesindeki tüm Arapça tabelaları zabıta marifetiyle söktürdü. Hadi diyelim ki kanunda yeri var. 'Tabelada açıklamaların yüzde bilmem kaçı Türkçe olacak' maddesi falan. İyi ama bu tabelaları bir çeşit şova dönüştürerek indirmek nereden çıktı? Çok mu zordu Suriyeli esnafla konuşup, hatta sadece Suriyeli esnafa değil, ilçedeki tüm esnaflara masrafının bir kısmını belediyenin karşıladığı şık tabelalar yaptırmak? Sosyal medyaya 'Türkçe olmayan, Türkçe olacak. Ne sattığı, ne yedirdiği anlaşılacak' düzeyinde beyliğin beyliği, bayatın bayatı bir takım efelenmeler yazmanın âlemi nedir? Bu bayat duyarlılığı İngilizce’ye, Fransızca’ya, bilmem hangi dile göstermek yerine sadece Arapça’ya göstermek nedir?
Benden Alatepe’ye bir öneri. Ümit Özdağ var. Metin Feyzioğlu var. Onların desteklediği partilerden birine transfer olsun vakit geçirmeden. Anladığım kadarıyla 'ruh dünyaları' çok benzer. Doğru tercih olur 'Esenyurt düşerse Mekke düşer' insanı Alatepe için."
Kılıçarslan, Esenyurt için, "Burayı kaybedersek Kudüs’ü kaybederiz hiçbir yeri kaybetmeyiz, İslam’ı kaybederiz, Mekke’yi kaybederiz” şeklindeki sözleriyle bilinen Alatepe'yi, Esenyurt'taki bir uygulamasından dolayı yazısında dün eleştirmişti.
Kılıçarslan yazısında, "Alatepe, ilçesinin sınırları içerisindeki yabancı tabelaları söküp onları Türkçeleştirme kararı almış bir süre önce" derken, "Alatepe’nin derdi tek bir dille, Arapça’yla sınırlı görünüyordu. Başka hiçbir dildeki tabelaya dokunmayan Alatepe, ilçesindeki tüm Arapça tabelaları zabıta marifetiyle söktürdü" diye belirtmişti.
Kılıçarslan ayrıca, "Bu bayat duyarlılığı İngilizce’ye, Fransızca’ya, bilmem hangi dile göstermek yerine sadece Arapça’ya göstermek nedir" diye yazmıştı.
Kılıçarslan'ın Alatepe'yi eleştirdiği bu yazısı, Yeni Şafak gazetesinin dünkü sayısında, Kılıçarslan'ın kendi köşesinde yer almıştı. Öte yandan, Kılıçarslan da, kişisel Twitter hesabından "Bugünkü 'Esenyurt ve Cumhuriyet' başlıklı yazım şuracıktadır" diye belirterek yazısını sosyal medyadan paylaşmıştı.
Ancak Yeni Şafak gazetesinin web sitesinden yazının bugün kaldırıldığı görüldü.
İşte gazetenin dünkü köşesinde yer alan yazı:
İşte Kılıçarslan'ın sosyal medya hesabından paylaştığı yazı:
Kılıçarslan'ın kaldırılan dünkü yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"Esenyurt Belediye Başkanı diye biri var. Adı Ali Murat Alatepe. Eski başkan Necmi Kadıoğlu, diğer tüm belediye başkan yardımcıları, encümen üyeleri gibi onun da ismini bir parka, bir büfeye, bir spor salonuna falan vermiş miydi bilmem. Hatırlamıyorum yani. O halde nereden hatırlayalım biz bu ismi? Adam 'Esenyurt düşerse Mekke düşer' demişti. Oradan hatırlayalım. 'Bir şeyi yanlış ve güdük şekilde taklit etmek ayıp değildir, olsa olsa çapsızlık göstergesidir' diyelim ve geçelim hatta.
İşte bu 'Esenyurt düşerse Mekke düşer' insanı Alatepe, ilçesinin sınırları içerisindeki yabancı tabelaları söküp onları Türkçeleştirme kararı almış bir süre önce. Bende öyle 'dili korumak lazım' falan gibi ağır sağcı bir yaklaşım olmadığından, dilin siz ne yaparsanız yapın evrilip devrileceğini bildiğimden 'ooo, şahane iş' falan diyerek karşılamadım bu kararı. Fakat yine de karardır işte.
Yalnız ilginç şeyler vardı kararın uygulanmasında. Alatepe’nin derdi tek bir dille, Arapça’yla sınırlı görünüyordu. Başka hiçbir dildeki tabelaya dokunmayan Alatepe, ilçesindeki tüm Arapça tabelaları zabıta marifetiyle söktürdü. Hadi diyelim ki kanunda yeri var. 'Tabelada açıklamaların yüzde bilmem kaçı Türkçe olacak' maddesi falan. İyi ama bu tabelaları bir çeşit şova dönüştürerek indirmek nereden çıktı? Çok mu zordu Suriyeli esnafla konuşup, hatta sadece Suriyeli esnafa değil, ilçedeki tüm esnaflara masrafının bir kısmını belediyenin karşıladığı şık tabelalar yaptırmak? Sosyal medyaya 'Türkçe olmayan, Türkçe olacak. Ne sattığı, ne yedirdiği anlaşılacak' düzeyinde beyliğin beyliği, bayatın bayatı bir takım efelenmeler yazmanın âlemi nedir? Bu bayat duyarlılığı İngilizce’ye, Fransızca’ya, bilmem hangi dile göstermek yerine sadece Arapça’ya göstermek nedir?
Benden Alatepe’ye bir öneri. Ümit Özdağ var. Metin Feyzioğlu var. Onların desteklediği partilerden birine transfer olsun vakit geçirmeden. Anladığım kadarıyla 'ruh dünyaları' çok benzer. Doğru tercih olur 'Esenyurt düşerse Mekke düşer' insanı Alatepe için."