"YENİ PATRONAJ BENİMLE DEVAM ETME İRADESİNİ BEYAN ETMİŞTİR"!..ERGUN BABAHAN 'PİYASA DEDİKODULARI'NA SON NOKTAYI KOYDU!..

Piyasada dedikodunun bini bir para.Kişisel olarak benim konumumla ilgili söylentilere gelince, yeni patronaj benimle devam etme iradesini beyan etmiştir, aksi söylenene kadar benim için geçerli olan da budur.

SABAH'ta iyi şeyler oluyor


Belirsizliğin ağır bastığı bir dönemi geride bıraktık. Onca kan kaybının ardından kadromuzu güçlendirme hareketine giriştik.
Mehmet Barlas kısa bir ayrılığın ardından yeniden aramıza katıldı, Engin Ardıç ile ise uzun bir ayrılığın ardından yollarımız yeniden kesişti.

Piyasada dedikodunun bini bir para.

Öncelikle söyleyeyim ki, SABAH'ın sahiplik sorunu çözülmüş durumda.

Bizler yeni bir döneme bakıyoruz.

Kişisel olarak benim konumumla ilgili söylentilere gelince, yeni patronaj benimle devam etme iradesini beyan etmiştir, aksi söylenene kadar benim için geçerli olan da budur.

Ama bundan da önemli bir gerçeklik vardır; o da, SABAH'ın onca badireye rağmen bugün bulunduğu konum.
2000'de batmış, tükenmiş bir gazete devraldık.

Bize "Sakın kalma, orası batıyor" diyenlere inat kaldık.

Sadece ben değil, yazı işlerinde sayfa dizaynırından editörüne, onlarca arkadaş benim sözüme inanıp güvendiği için SABAH'ta kaldı.

Hıncal Uluç, Yavuz Donat, Salih Memecan yazmaya ve çizmeye devam etti.

Erdal Şafak abimiz yeni bir görev üstlendi ve yazar olarak bize el verdi.

Umur Talu benden desteğini esirgemedi, ricamı kırmadı ve SABAH'ın ayakta kalma mücadelesine destek olmak için aramıza katıldı.

Abdurrahman Yıldırım, Şelale Kadak yılların SABAH'çısı olarak kavgamıza el verdi.

Emre Aköz, Mahmut Övür, Muharrem Sarıkaya yazar olarak sorumluluk üstlendi.

Şule Talu bu mücadele için yeniden SABAH'a döndü.

Murat Köprü, Emre Ergül, Cüneyt Toros, Serdar Ali Çelikler, Şirin Sever, Şengül Balıksırtı, Kemal Kök, Burcu Yakar, Ömer Bahar, Aydın Şentürk, Recep Eser, Esin Sungur, Metin Sever, Fikret Eser, Şirzat Bilallar, Bülent Değerli, Yasin Eskiköy, Murat Tunalı, Hakan Deniz, Esra Tüzün, Bülent Cankurt, Okan Müderrisoğlu, Ertan Karakanlı...

Şimdi aramızda olan diğer arkadaşlar ve isimlerini burada yazamadığım onlarca diğer kardeşlerimle büyük bir mücadeleye giriştik.

Doğan Satmış, Barış Soydan ve Elçin Yahşi sonradan aramıza katılarak bize destek oldu.

"Yok oldu, artık şansı yok" denilen SABAH'ın gittikçe eriyen tirajını önce düzelttik, sonra da Hürriyet'le rekabet edecek koşullara getirdik.

Hepsi yalan, bu gerçektir.

Bunu yaparken de elimizden geldiğince liberal, demokrat, kıyıda köşede kalmış insana sahip çıkan bir tavır izlemeye çalıştık.

"Anadolu İhtilali, Darbeye Hayır" gibi kritik manşetleri bu gazete attı.

Tuzla'yı Türkiye gündemine bu gazete getirdi.

Yazarsız, sahipsiz kaldık ama boyun eğmedik.

Mücadelemizin karşılığını, grubumuza biçilen 1 milyar 100 milyon dolar değerle aldık.

Cuma günü itibariyle 411 bin, cumartesi günü itibariyle 511 bin net gazete sattık.

Bu rakamlar, birazcık itmeyle gazetemizin nerelere gelebileceğinin en açık göstergesi.

Söyleyeceğim şudur ki, SABAH bu çizgisi, bu rengiyle

Türkiye'nin ciddi bir ihtiyacına cevap vermektedir.

O nedenle, bunca badireye rağmen güçlü bir şekilde ayakta kalmayı başarmıştır.

Onun içindir ki, hala birileri ucundan kenarından bu markaya, kuruma zarar verme çabalarını sürdürmektedir.

Bunların hepsi beyhude çabadır.

SABAH, okyanusları aşmış güvenli sulara ermiştir.
Bizim için önemli olan budur.


Ergun Babahan/SABAH