"YAZIK SENİ HARVARD'LARDA OKUTANLARA...YAZIK SANA WASHINGTON POST'TA YAZDIRANLARA!" REHA MUHTAR'DAN ZEHİR ZEMBEREK YAZI!!!

"Yazık seni Cambridge´lerde, Harvard´larda, King´s College´larda okutanlara... Yazık sana Washington Post´ta yazdıranlara..."


Moderatör denilen Ignatius müsveddesine...


David Ignatius denilen, Albans School'da okumuş, Harvard'ı bitirmiş, King's College'de dirsek çürütmüş, Cambridge havası teneffüs etmiş, yetmemiş Wasihgton Post gibi Amerika'nın en saygın gazetesinde köşe yazmış bir adam olacaksın, Amerikalılar'ın debate dediği bir açık oturumu yönetemekten bu kadar mı aciz olacaksın...

Dün, Başbakan Erdoğan'ın, İsrail Cumhurbaşkanı Peres'in ve moderatör denilen Ermeni kökenli Amerikalı gazetecinin araya dalışlarını defalarca izledim...

Önce açık oturumu yöneten moderatör müsveddesine söyleyeceklerim var:

Gördün ki, Gazze saldırısı sinirleri gerdi... Erdoğan da, Peres de bir açık oturumdan ziyade karşılıklı bir polemiğe giden hamlelere soyunmakta... Sana moderatör dediysek, Gazze problemini çöz demedik...

Biri İsrail'in Cumhurbaşkanı, öteki Türkiye'nin Başbakanı...

Onlar çocuk değiller...

Çocuk gibi davranırlarsa da kendileri bilirler...


***



Peres, Bay Tayyip Erdoğan'a dönerek "siz bu işleri bilmiyorsunuz" demeye getiriyor...

Bir oturumda konuşmacılardan biri diğerine "siz bu işleri bilmiyorsunuz" dediği anda, doğal cevap hakkı doğar öteki konuşmacıya...

Üstelik "bilgisizlik ya da cehaletle suçlanan, sokağın karşısındaki bakkal değil, bir ülkenin Başbakanı..."

Tayyip Erdoğan'ın, İsrail Başbakanı'na cevap verme hakkı sonuna kadar var ve bunu engellemek isteyen moderatör müsveddesi, yangına körükle gitmekte...


***



Arkadaş konuşmayı bitirmelisiniz "akşam yemeğine yetişeceğiz" diye veciz bir ifade kullanıyor...

Böyle bir tartışmada akşam yemeği saatini hatırlatmak için, silme kazma olmak gerek...

Gazze'de insanlar ölüyor, BM Genel Sekreteri, Arap Ligi Başkanı, İsrail Cumhurbaşkanı, Türk Başbakanı orada, biri diğerinin sözüne doğal cevap hakkını kullanmakta, sen susturmaya çalışmaktasın...

Rezalet bir durum, provokatif bir tutum, taraflı bir yönetim...

"Yeni tartışma açmayalım" diyor, moderatör müsveddesi...

Tartışma nasıl açılmasın... Taraflardan biri diğerini bilgisizlikle suçluyor...

Tartışma açılmış zaten...

Senin yapacağın iki tarafa da 2'şer dakikalık son söz söyleme hakkı vermen, o çok sevdiğin yemeğe 10 dakika geç gitmen...


***



Bitmedi...

Akşam yemeğinin saati konusunda bu kadar sharp'san (dakik demek oluyor beyefendinin snop İngilizcesi'nde), koskoca liderlerin katıldığı bir açık oturumda elini koluna sahip olacaksın...

Nedir o öyle?..

İlkokul öğrencisini susturur gibi, Başbakan'ı kolundan çekiştirmeler...

Susturmaya girişmeler...

Eline koluna sahip ol...

Böyle moderatör olunmaz...

Yazık seni Cambridge'lerde, Harvard'larda, King's College'larda okutanlara... Yazık sana Washington Post'ta yazdıranlara...


***



Belli ki amacın, yüksek perdeden, Başbakan Erdoğan'ı daha f azla konuşturmadan, Peres'den son sözleri alıp, "İsrail hakkında barışçı ve ılıman bir portre yakalatarak açık oturuma bir son vermek..."

Yiyebilirlerdi, ama yemediler, çünkü İsrail Cumhurbaşkanı Türk Başbakanı'na sataştı...

Sataşma varsa cevap da olacak... En fazla Türk Başbakan'ın konuşması bittikten sonra İsrail Cumhurbaşkanı'na 2 dakikalık bir son tur daha verirdin... İşi bitirir giderdin...

Ama yok mu sizin o, öğretmen tavırlarınız... Dünyayı yönetme havanız...

Washington gazetecisi olarak dünyaya yön veren edanız...

Yeter bu ukala havanız...



*****




TAAMMÜDEN Mİ ERDOĞAN'I SİNİRLENDİRDİNİZ BAY PERES?...



Üstad-ı muhterem...

Koksoca Nobel Barış Ödülü'nü almışsın, çok belli ki, Tayyip Erdoğan'dan siyasi olarak hem tecrübeli hem daha yaşlısın... Elbette ülkeni ve menfaatlerini savunacaksın muhterem...

Ama senin gibi kurt bir politikacı, İsrail gibi bir devletin Cumhurbaşkanı, kafasında kırk tilkinin kuyruğunu birbirine değdirmeyen cambazı bilmez mi ki;

Bir insanın kişiliğine tecavüz edildi mi, karşındaki kurtlaşır... Ona bilgisiz dedin mi, o da sana karşı ağırlaşır...

Onun yüzüne karşı bağırarak çıkıştın mı, cevabı alman da zorunlulaşır...

Hamas'ı terörist görebilirsin... Hamas'a karşı operasyonu da kendince savunabilirsin... Ama insaf ediniz ve karşınızdakini bilgisizlikle cehaletle suçlamayınız... Burası bir çapraz ateş (cross fire) tartışması değil, burası İngilizcede debate, Fransızcası deba diye okunan bir açık oturum...

Tavrınızı dünyaya ve kameralara dönük yapsadınız ya...

Yoksa bilerek mi Türk Başbakanı'nı tahrik ettiniz..Gizli servisiniz Mossad rapor mu verdi ki, "Bay Tayyip Erdoğan'ın üstüne giderseniz, o da Kasımpaşa'lı gibi tahrik olup sinirlenecektir..."

Erdoğan'ın yıllardır Hamas'a verdiği destek, sizi özellikle mi bir tahrike itti acaba?.. Kusura bakmazsanız... Sizin gibi zeki bir politikacının, kafasında kırk tilki dolaşan bir İsrail Cumhurbaşkanı'nın, Ortadoğu'nun kanlı topraklarında elli yıldır her türlü numaraya haiz bir yaşlı kurdun, bu işlerde hiç bilmeden tongaya basması beklenemez...

Yoksa diyorum, Erdoğan'a yönelik bir sinirlendirme operasyonu, dünyaya onu sinirli, uzlaşmaz ve huysuz gösterme manipülasyonu mudur yapmak istediğiniz?..

Siz Ortadoğu'nun kalleş tuzaklarla dolu topraklarından geliyorsunuz... Ülkenizi savunmak hakkınız... Ama bu tuzaklarda bir Çapanoğlu aramak, Gazze'nin ağlayan yüzünden, suçsuz ölümlerden, yaşayamamış çocuklardan dersler çıkarmak da bizim hakkımız...


*****



BAY BAŞBAKAN TAYYİP ERDOĞAN'A...


Gayet güzel başladınız...

Gayet güzel başlamakla da kalmadınız, gayet güzel dinlediniz...

Sinirlendiniz ama belli etmediniz... Notlar tutarak içinizdeki enerjiyi sindirdiniz...

Sizi tahrik ettiler doğru... Size haksızlık ederek oturumu yönettiler bu da doğru...

Koskoca bir Başbakan'ı çocuk muamelesi çekmeye kalktılar bu da doğru... Akşam yemeğine geciktik diyerek sinirinizi tavan ettiler yine doğru...


***


Amma velakin...

Şu Akif'i bir bırakın bir kere... Her seferinde uysal koyun psikozuna düşmeyin iki kere...

İsrail Cumhurbaşkanı'na, moderatör bozuntusuna, onları alkışlayan snop ve duyarsız ahaliye cevap vermek ne kadar hakkınızsa...

Kalkıp yürümek de o kadar hakkınız değildir...

"Davos benim için bitmiştir" ipleri gereksiz yere koparmak demektir...

Söyleyeceklerinizi söylediniz... Cevabınızı verdiniz...

Niye kalkıp gidiyorsunuz?..

Kavga varmış gibi gösteriyorsunuz?.. Küstüm gidiyorum havası estiriyorsunuz?..

Davos'a katılmak Türkiye'nin hakkıdır...

Orada Arap Ligi Başkanı'yla, BM Genel Sekreteri'yle, İsrail Cumhurbaşkanı'yla çatır çatır tartışmak, Türk Başbakanı'nın onurudur...

Bu onur ve gururu şu öfkeye niye feda ediyorsunuz?..

Akif'i çok seviyorsunuz biliyoruz... Ama Akif şairdi... Siz bir ülkenin kaderisiniz.


REHA MUHTAR -VATAN