Ben 1961 doğumluyum. Mesleğe 20 yaşında başladım.
Oktay Ekşi o günlerde Hürriyet Başyazarı’ydı. Sonra bir ara milletvekilliği falan yaptı, bugün hala yazar. Okumadığınız için bilmemeniz doğal ama, o bir Cumhuriyet yazarı… Sadece 93 yaşında… Onun yarısı, hatta üçte biri yaşa sahip olan yazarlar ve gazeteciler iş bulamazken Oktay Amca’m hala yazıyor, hala kazanıyor.
Maşallah!
***
Altan Öymen… 91 yaşında… Yıllarca Milliyet’in başyazarlığını yaptı. Sonra CHP’ye Genel Başkan oldu. O da Cumhuriyet’te yazıyor… Bir okunuyor, bir okunuyor ki sormayın!
***
Alev Coşkun, 90 yaşında… O da Cumhuriyet’in hem yazarı hem de Vakıf Başkanı. Yani gazetenin patronu. Üstelik adı son zamanlarda pis bir “paralı haber” olayına karıştı.
***
Madem Cumhuriyet’ten başladık, devam edelim: Çocukluğumun “vurdu mu oturtan” kalemlerinden Ali Sirmen 84, işçi haklarının yılmaz savunucusu Şükran Soner 79, kavgamızın şairi Ataol Behramoğlu 83, Bilim-Teknik’le yazı hayatında yıldızlaşan ama siyasete bulaştıktan sonra sıradanlaşan Orhan Bursalı 76 yaşında…
Hangisini gerek gazetede, gerekse internette kaç kişinin okuduğunu, genç kuşağın bu isimleri ne kadar tanıdığını gerçekten merak ediyorum.
Sahi; bu tabloyu gördükten sonra aranızda hala Cumhuriyet’in bir türlü istenilen satış rakamlarına ulaşmamasına şaşıran var mı?
Ayrı bir yere koyacağım tek “eski tüfek” Cumhuriyet yazarı Emre Kongar. 84 yaşında. Diğer isimlerden daha çok okunuyor ya da tanınıyor. Çünkü o bir televizyon yorumcusu…
***
Peki Cumhuriyet’te durum böyle de diğerlerinde farklı mı?
Örneğin Milliyet’te yazan 84 yaşındaki Güneri Civaoğlu… Lütfen doğruyu söyleyin; bu amcayı en son ne zaman okudunuz?
Ne yazar, kime yazar, en önemlisi kaça yazar?
Daha da önemlisi gencecik kalemler iktidar yandaşı patronlar tarafından susturulurken bu amca, yazısının yayınlanması için ne gibi ödünler verir?
Ve elbette Melih Aşık. Tam 81 yaşında. Her gün yazıyor. Ama benim için kanıtlaması çok da zor olmayan bir şey söyleyeyim mi? Yazıları, gazete yönetimi tarafından müdahale görüyor. Bazen “yumuşatılıyor”, bazen üç dört parçadan oluşan yazısının bir ya da bir kaç bölümü gazeteye hiç konmuyor.
İtiraz ediyor mu? Hayır.
Onur meselesi yapıyor mu? Yine hayır!
Ama baskılara boyun eğip maaşını tıkır tıkır alıyor! Tekrar hatırlatayım: 81 yaşında ve boyun eğmesini gerektirmeyecek kadar servet sahibi!
***
Hürriyet’in “bin yıllık” yazarı Yalçın Bayer 79, Fatih Çekirge 76, Rauf Tamer 86 yaşında! Hala bıkmadan, usanmadan, yorulmadan yazdıklarını biliyor musunuz? Peki okuyor musunuz? Eskinin Aydınlıkçısı, sonranın “yetmez ama evet”çisi, yetmişinden sonra renkli giyinmeyi tercih etmesiyle gönlümüzde ayrı bir yeri olan Oral Çalışlar da artık Hürriyetçi! Yaşı 77… Güneri Civaoğlu için kurduğum cümleyi tekrarlayayım:
Ne yazar, kime yazar, en önemlisi kaça yazar?
Ve değer mi?
***
Sabah’ta da var bu amcalardan, hatta dedelerden! Mehmet Barlas, Hıncal Uluç, Engin Ardıç ölüp gitti… Ama üçü de neredeyse ölene kadar yazdı!
Yavuz Donat hala hayatta ve 81 yaşında. Bir zamanların en çok okunan yazarlarının başında geliyor… Ya bugün! Vallahi kusura bakmasın ben bile okumuyorsam, okuyanı çok azaldı demektir!
***
Kimse yanlış anlamasın; insan 100 yaşında da yazar…
Ama keyfi için yazar…
İhtiyaç duyduğunda yazar!
Talep gördüğü için yazar!
***
Artık ülke meselelerinden çok prostat krizleriyle ya da başka sağlık sorunlarıyla uğraşan bu amcalara “Kral Çıplak” demek istiyorum.
Artık eski şöhretiniz ve gücünüz kalmadı.
Kimse sizi umarsamıyor, hatta tanımıyor.
Gelin o köşeleri gençlerin elinden çalmaya devam etmeyin…
Tamam yazar, yazar da… Boş yazmaya başladığını gördüğü zaman “gazetedeki köşesi” nden kalkıp evindeki köşesine çekilmeyi bilir!
Haydi beyamcalar:
Bunu bir kardeş uyarısı olarak görün ve biraz da emekliliğinizin tadını çıkarın…
Bırakın sizi, kaleminizin güçlü olduğu o eski halinizle hatırlayalım!