Yazar Eylem Tok'un oğlunun karıştığı kazada şok detay! Yarış yapıyorlarmış

Kemerburgaz'da ehliyetsiz sürücü T.C'nin ölümüne neden olduğu Oğuz Murat Acı'nın ailesinin avukatı, anne Eylem Tok'un, oğlunu yurt dışına kaçırmasından babanın da haberi olduğunu öne sürdü.

Eyüpsultan'a bağlı Kemerburgaz'da 17 yaşındaki T.C'nin kullandığı lüks cipin çarpması sonucu hayatını kaybeden Oğuz Murat Acı'nın avukatı Hacı Orhan, İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yaptı. avukat Orhan, "En son gördüğümüz kadarıyla, suçlu anne ve çocuğu bırakan kişilerin, ne yazık ki, babanın iş yerinde çalışan kişiler olduğunu öğrendik. Baba şimdiye kadar 'Benim haberim yok' diyordu, bu tamamen birlikte alınan bir karar. Havaalanına bırakanlar, babanın çalışanları olduğu için babayla ilgili şikayette bulunacağız" dedi.

Hacı Orhan, anne Eylem Tok'un yaralıların telefonlarını topladığını öne sürerek "Telefonları ellerinden alınan yaralılar, ne yazık ki kimseyi arayamıyorlar" dedi.

Orhan, kazanın meydana geldiği yerde, yaşı 18 yaşından küçük 10 gencin lüks otomobillerle yarış yaptıklarını belirterek haklarında daha önce 'aşırı hızlı araç kullandıkları' gerekçesiyle çok sayıda şikayet olduğunu belirtti.

Eyüpsultan'da 1 Mart 2024 tarihinde saat 23.50 sıralarında meydana gelen olayda 17 yaşındaki T.C'nin kullandığı cip, arıza nedeniyle emniyet şeridinde bulunan 3 ATV aracına çarpmış ve kazada bir çocuk babası Oğuz Murat Acı hayatını kaybederken 4 kişi de yaralanmıştı. Olayın ardından T.C'nin yazar olan annesi Eylem Tok tarafından Mısır'a kaçırıldığı tespit edilmişti. Olayla ilgili soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Eylem Tok hakkında “Suçluyu kayırma" suçundan ve oğlu T.C hakkında "Bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek" suçundan 2 Mart 2024 tarihinde yakalama kararı çıkardı. Başsavcılık, bugün anne ve oğlu için kırmızı bülten çıkarılması talebi hazırlayarak Adalet Bakanlığı'na gönderdi.

Olayla ilgili yeni detaylar ortaya çıktı. Hayatını kaybeden Oğuz Murat Acı'nın avukatı Hacı Orhan, Eylem Tok'un oğlu ile birlikte 2 Mart 2024 tarihinde saat 03.50 sıralarında İstanbul Havalimanı'na, ayrıldığı eşi Bülent Cihantümur'un iş yerinde çalışan kişilerin getirdiğini öne sürdü.

'10 GENÇ LÜKS ARAÇLARLA YARIŞIYORLARDI '

Avukat Orhan, "Ne yazık ki, 18 yaşından küçük 10 genç, Sarıyer Göktürk yolunda lüks araçlarıyla düzenledikleri yarış sonucu talihsiz bir olaya neden oldular. Üç ATV ile seyir halinde olan müvekkillerimiz, arkadan gelen lüks araçların yarışı sırasında çarpması sonucu 1 kişi hayatını kaybetti; geri kalanlar ise çok ağır şekilde yaralandı. Bu trafik kazasının ardından olay yerine gelen annenin, maalesef, yapmış olduğu ihmaller müvekkillerin acısına daha da katkı sağlamıştır. Yapmış olduğu açıklamalar da müvekkillerimizin acısını artırmıştır. Müvekkillerimizin tek talebi, suçluların bir an önce adalete teslim olması, yargılanması ve gerekli cezayı almasıdır. Ne yazık ki, orada yaralanan müvekkillerimizin beyanlarına göre, telefonlarının ellerinden alındığını, kendilerinin bizzat bildirdiği bir durum. Telefonları ellerinden alınan yaralılar, ne yazık ki kimseyi arayamıyorlar" dedi.

'TELEFONU BAŞKA BİRİSİ AÇIYOR'

Orhan, yaralıların 1 saat boyunca yardım beklediklerini belirterek, “Göktürk-Sarıyer orman yolunda ne yazık ki saat 23.30'dan sonra çok tenha bir yer olduğu için çok az araç gidiş gelişi oluyor. Onların olay yerinden ayrılmasının ardından oradan geçen bir vatandaşın olaya müdahale etmesi üzerine, gerekli kişiler ve emniyet çağrılıyor, çocukların aileleri aranıyor. Çocukların, yaralılardan birisine gidip 'Kimi aramam gerekiyor, var mı aklında bir numara?' diye soran vatandaşa yardımcı olan müvekkilimiz, onun telefonunun gizli cebinde olduğunu söylüyor. Vatandaş telefonu alıp 'Babam' diye kayıtlı olan müvekkilimizin babasını arıyor; babası da diğer çocukların babasını arıyor, çünkü hepsi akraba. Diğer baba, kendi oğlunu aradığında telefonu başka biri açıyor ve 'Ben güvenlik görevlisiyim, bu telefon bana bırakıldı' diye beyanda bulunuyor. Daha sonra bir hanımefendi kendisini arayıp 'Oğlunuz iyi bir şeyi yok' diye beyanda bulunuyor. Ne yazık ki, görgü tanıklarından birisi vefat eden Oğuz Murat ile konuştuğunu, yaklaşık 1 saat boyunca yardım beklediklerini beyan ediyor. Eğer bu ihmal olmasaydı, annenin yapmış olduğu eylem, ihmalden kasten adam öldürmeye kadar gidecek bir süreci başlatmıştır" diye konuştu.

'BENİM HABERİM YOK DİYORDU, BABA İLE İLGİLİ ŞİKAYETÇİ OLACAĞIZ'

Avukat Orhan, baba Bülent Cihantimur hakkında şikayetçi olacaklarını ifade ederek, “Şu an, delil karartma amacıyla oğlunu yurt dışına kaçırmış durumda. Şu anki bilgilere göre, hanımefendi, 'Ben kimsenin yaralı, ölü olduğunu bilmiyordum ama oğlumu kaçırmak istedim' şeklinde beyanda bulunmuş. Bugün burada olmamızın sebebi, yeni öğrendiğimiz bir gelişme. En son gördüğümüz kadarıyla, suçlu anne ve çocuğu bırakan kişilerin, ne yazık ki, babanın iş yerinde çalışan kişiler olduğunu öğrendik. Baba şimdiye kadar 'benim haberim yok' diyordu, bu tamamen birlikte alınan bir karar. Siz anne olarak çocuğunuzu yurt dışına kaçıracak kadar tedirgin hissediyorsanız bunu babayla paylaşırsınız. Havaalanına bırakanlar, babanın çalışanları olduğu için babayla ilgili şikayette bulunacağız" diye konuştu.

'DAHA ÖNCE YARIŞLAR SEBEBİYLE HAKLARINA ŞİKAYETLER VAR'

Orhan, 10 çocuk hakkında aşırı hızlı araç kullandıkları gerekçesiyle çok sayıda şikayet olduğunu ifade ederek, “Bugün anne, 'Ben oğlumun adil yargılanacağını düşünüyorum, ülke bana teminat versin dönerim' şeklinde bir beyanda bulundu. Şimdiye kadar 'Bugün, yarın döneceğim' diyen anne, devletimize güvenmediğini beyan ederek tarafları üzmüştür. Hepsi 18 yaşından küçük ve daha önce yarışlar sebebiyle haklarında şikayetler var. Aynı yolda seyir halinde olan bir sürücü, 'Önce beni geçtiler, o kadar hızlıydılar ki içimden bunlar birinin başına bela olur diye geçirdim; az ileri gittiğimde ATV motorlarının içinden geçtiklerini gördüm' diye beyanda bulundu" dedi.

'BU ÜLKEDEN KAÇMIŞ BİRİSİYLE ŞU AN YAPILACAK BİR GÖRÜŞME YOKTUR'

Av. Orhan, Cihantimur ailesi ve Acı ailesi arasında herhangi bir görüşmenin gerçekleşmediğini belirterek, “Akrabalar aracılığıyla müvekkilimize birileri ulaşmış, failin eşini tanıdığını ifade etmiş. Müvekkilimiz, sosyal statüsü açısından saygın bir insan. İşi gücü olan birisi, cahil birisi değil. Kendileri şunu söyledi: 'Eğer bizimle diyalog kurmak istiyorlarsa, öncelikle adalete teslim olmaları gerekir; bu ülkeden kaçmış birisiyle şu an yapılacak bir görüşme yoktur. Acımızı paylaşacak olsalardı, cenazemizde bizimle birlikte olurlardı' diye ifade ettiler. Ailesinden hiçbiri bir ziyarette bulunmamış; şu an bir görüşme yok" ifadelerini kullandı.