Yatak odanızda bir yabancı olabilir!
Özel efektleriyle seyirciyi şaşkına çeviren “Maymunlar Cehennemi” serisinin yeni filmi, ilkine göre çok daha karanlık zamanlarda geçiyor.
Maymunlar, insanlığı yok edecek savaş için güç topluyor. Bu hafta sinemalar oldukça tekinsiz… Bela, Ayin, Motel ve İnce Buz Kara Kömür… Hepsinde de cinayet, gerilim, entrika ve dehşet var. Yine başka alternatifler mevcut çünkü bu hafta tam sekiz yeni film gösterime giriyor.
Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti ve bu hafta gösterime giren tüm yeni filmler sinema yazarı Murat Tolga Şen’in hazırladığı CİNERADAR köşemizde… Tavsiyelerimizi okumadan sakın bilet almayın!
Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti (Dawn of the Planet of the Apes)
Matt Reeves’in yönettiği ve Gary Oldman, Jason Clarke, Judy Greer ile Andy Serkis’in oynadığı Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti (Dawn of the Planet of the Apes), 11 Temmuz 2014’de Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Serinin ilk filmi Maymunlar Cehennemi: Başlangıç’ın (Rise of the Planet of the Apes) 10 sene sonrasına gidiyoruz. Karşımızda Caesar’ın liderlik ettiği, evrim geçirmiş, daha zeki ve daha güçlü bir maymunlar topluluğu var. 10 sene önce yayılan ölümcül bir virüs salgınından sağ kalan bir grup insanla yüzleşiyorlar. Dünyanın “kuralları koyan türü” olmak için maymunlar ve insanlar arasında büyük bir savaş başlıyor.
Eleştirmen görüşü:
Bir maymun düşünün ki; O'nu son gördüğümüzden bu yana yaşlansın ve tecrübelensin. Her mimiğinde hayatın omuzlarına yüklediği ağırlıktan dolayı yorulduğunu ama lider olduğu için bunu çevresine çaktırmamayı uygun gördüğünü hissettirsin. Oğlunun ergenlik dönemi, ailesini koruma içgüdüsü, diğer maymunlara örnek olma sorumluluğu ve bütün bunların yaşattığı hissiyatların gözlerindeki yansıması. Bir oyuncudan bahsetmiyorum, bu bir efekt mucizesi.
Matt Reeves'in kendini Caesar'ın arkasına saklama şansı var. Ama o, yüksek standartlardaki görsel dünyanın yönetmenliğinin önüne geçmesine izin vermiyor. Bazı anlarda yarattığı melankolik atmosferle duygusal alt metnin hakkını verirken gergin bir dikkatlilik içerisinde olduğunu farkediyor, şova kaçmadan yaptığı bazı hamlelerle de görsel şöleni desteklediği için kendisine teşekkür ediyorsunuz. Koba'nın bir tankı ele geçirdiği an başlayan 360 derecelik kamera hareketi bile serinin bundan sonraki filmlerini Reeves'e emanet etmek için yeterli sebep. (edildi de zaten.)
Son tahlilde Dawn of the Planet of the Apes, kimi anlarında epik olmaya yaklaşan oldukça başarılı bir blockbuster. Keşke izleyicisi gibi gözlerini karartarak maymunların yanında olup bize 'kimsenin birbirinden farkı yok' önermesiyle gelmeseydi. Unutmadan...'savaş yaklaşıyor'. Fırat Ataç
Ayin (The Sacrament)
Ti West’in yönettiği ve Joe Swanberg, Aj Bowen, Kentucker Audley ile Amy Seimetz’in oynadığı Ayin (The Sacrament), 11 Temmuz 2014’de M3 Film dağıtımıyla Calinos Films tarafından vizyona çıkarılıyor.
İki muhabir, arkadaşlarının kayıp kız kardeşini arama sürecini belgesel yapmaya verirler. Kızı bulmak için gittikleri yerde Cennet Tarikatı adı verilen, yaklaşık 200 kişilik bir toplulukla karşılaşırlar. Bu topluluğun başında Peder adını verdikleri gizemli bir lider vardır. Başlangıçta dostça karşılansalar da, tarikatın aslında hiç de iyimser olmadığı ortaya çıkar. Belgesel çekimi olarak başlayan yolculuk, bir süre sonra canlarını kurtarmak için kaçtıkları bir kabusa dönüşecektir.
Eleştirmen görüşü:
80’lerde popüler kültürün her alanına sirayet eden “tarikat korkusu” epeydir yeni örnek vermiyordu. Ti West bu filmlerden yıllar sonra yeni bir şey söylemiyor ancak “insanların birini yüceltme ahmaklığının” nereye varabileceğini yeni nesle göstermiş oluyor. Ayin’de ölenlerin sayısı filmin sonunda belirtildiği üzere 167 kişi… Gerçek yaşamda ise rakam bunun 5 katı! Gerçek yaşam bazen korku filmlerinden bile daha çok dehşet içeriyor. Yine de, izlediğim tüm bu filmlerde, hoşuma gitmeyen bir mesaj var. “Ne kadar kötü olursa olsun, ne kadar tekmelenirseniz tekmelenin, sistemin ve sizin için yarattığımız büyük şehirlerin dışında bir yaşam kurmayı denemeyin!” diyen bir bakış açısı siniyor bu filmlere… Açıkça bir komünizm eleştirisi olarak bile okunabilir bu türden “tarikat korkuları”…
Uzun lafın kısası; Ayin, yönetmenin sınırlı bütçe olanaklarını iyi değerlendirdiği, “gerçek” hikayesiyle ilgi çeken bir "found footage (buluntu film)" örneği… Finale giden sekanslarda, mantığı bakımından bu tekniğe epey ihanet ediyor olsa da, sonuna kadar ilgiyle izlenmeyi başarıyor. Korku / gerilim sineması sevenler kaçırmasın. Murat Tolga Şen
Bela (Borgman)
Alex van Warmerdam’ın yönettiği ve Jan Bijvoet, Hadewych Minis, Jeroen Perceval ile Alex van Warmerdam’ın oynadığı Bela (Borgman), 11 Temmuz 2014′de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Evsizin teki mi, yoksa uzun süredir yıkanmamış biri mi olduğunu kestiremediğimiz Camiel Borgman, kendisini bir evin kapısını çalarken bulur. Duş alma isteği evin erkeği tarafından pek iyi karşılanmaz ama evin hanımı onu içeri kabul eder. Gizemli Borgman’ın varlığı bir anda ailenin bütün dinamiklerini altüst eder. Borgman’ın bahçeciliğe olan ilgisi ve geceleri çıplak dolaşmaya olan merakı bu karanlık ama mizahi filmi daha da tuhaflaştıran unsurlar.
Eleştirmen görüşü:
Warmerdam’ın bu son alametifarikası, öykü sürecinde, izleyiciyi sürekli yemlese de, elle tutulur sonuçlar vadetmiyor! Her ne kadar kafa kurcalamak konusunda Nacho Vigalondo’nun gurmelik lezzeti Timecrimes kadar net bir tutarlılık göstermese de, Shane Carruth’un gereksiz bir gevezelik resitaline dönüşen Primer’ı gibi de insanı canından bezdirmiyor! Borgman; durmadan açılan şarap şişeleri, nehri kafalama boylayan cesetler, birden karşımızda beliren ve varoluş nedenlerini sorguladığımız karakterlerle birlikte, klasik anlatıya kafa atacak görsel / anlatısal tercihler yerine, izleyiciye sordurduğu sorularla ayakta kalmayı becerebilen bir sinemasal deneyim! Fatih Yürür
Motel (The Bag Man)
David Grovic’in yönettiği ve John Cusack, Rebecca Da Costa, Robert De Niro ile Crispin Glover’ın oynadığı Motel (The Bag Man), 11 Temmuz 2014’de Pinema Film dağıtımıyla Mars Cinema Group tarafından vizyona çıkarılıyor.
Efsanevi mafya patronu Dragna tarafından basit bir görev için kiralanan Jack’in tek yapması gereken, içinde ne olduğunu bilmediği bir çantayı ıssızlığın ortasındaki bir motele götürmek ve orada Dragna’yı beklemektir. Ancak Dragna birkaç kanunsuzu daha buraya çağırmıştır ve hiçbir şeyden haberi olmayan bu ziyaretçileri şiddet dolu bir gece beklemektedir. Bu esnada Jack’in yolu güzel Rivka ile kesişecek, ikisi birlikte motelden sağ çıkmaya çalışacaklardır.
Eleştirmen görüşü:
Motel, sanki 90'lı yılların ortasında patlayan Tarantino taklidi suç gerilimi/kara komedi furyasının bir parçası olarak yazılmış ve 20 yıl sonra bir şekilde çekime sokulmuş. Hatırlayanlar vardır aranızda, 90'lı yılların başında Reservoir Dogs ve Pulp Fiction sinema dünyasında patlayınca bir sürü yapımcı Tarantino’nun stilini taklit edip kolaydan para koparmanın yolunu aramaya başlamıştı.
Bu yüzden 90'lı yılların sonunda popüler kültür üzerine doktora derecesine sahipmiş gibi konuşan soyguncular, teknik detaylara girmekten haz alan 10 dakikalık monologlar veren kötü adamlar ve aşırı kanlı şiddeti hınzır bir kara komedi stili ile dengelemeye çalışan kopyalar ile karşılaşmıştık. Usta film eleştirmeni Roger Ebert, zamanında bu kopyalar hakkında ‘notaları biliyorlar, ama müziği nasıl çalmaları gerektiğini bir türlü bulamıyorlar’ demişti.
Ölümsüz bir John Cusack hayranıysanız genel Cusack sinemasını bırakın, spesifik olarak otellerde geçen Cusack filmleri konu olduğunda bile çok daha başarılı seçenekleriniz var. Oktay Ege Kozak
İnce Buz Kara Kömür (Black Coal Thin Ice)
Yi’nan Diao’nun yönettiği ve Fan Liao, Lun Mei Gwei ile Xuebing Wang’ın oynadığı İnce Buz Kara Kömür (Black Coal Thin Ice), 11 Temmuz 2014’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Çin’in kuzeyinde bir dizi ceset bulunur. Katili yakalamak için girişilen kovalamacada iki polis ölür ve bir diğeri de ağır şekilde yaralanır. Yaralanan polis memuru Zhang Zili görevden alınır ve bir fabrikada güvenlik görevlisi olarak işe başlar. Aradan beş yıl geçer ve benzer cinayetler tekrar eder. Eski bir meslektaşının yardımıyla Zhang olayın üstüne gitmeye karar verir. Bütün izler onu, bir kuru temizleme dükkânında çalışan Wu Zhizhen adlı bir kadına götürür.
Eleştirmen görüşü:
Black Coal Thin Ice /İnce Buz Kara Kömür bu yıl Berlin'de en iyi film ve en iyi erkek oyuncu ödülü kazanınca ister istemez dikkatlerimizi çekti. İstanbul Film Festivali'nde izlediğim filmin kesinlikle iyi bir açılışı olduğunu söylemek mümkün. Hatta kamyonlarla taşınan kömürlerin içinde ceset parçaları görünce iyi bir ‘çözüm’ hikayesinin içine düştüğümü hissettim. Ondan sonrası dram ve mizah ekseninde bir kara film / polisiye parodisi sunmaya çalışan ama dava gibi uzayan bir film. Sessizce ve etkisizce… Banu Bozdemir
Pıtırcık Tatilde (Les Vacances du Petit Nicolas)
Laurent Tirard’ın yönettiği ve Valerie Lemercier, Kad Merad, Dominique Lavanant ile François Xavier Demaison’ın oynadığı Pıtırcık Tatilde (Les Vacances du Petit Nicolas), 11 Temmuz 2014’de Bir Film dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından vizyona çıkarılıyor.
Pıtırcık, annesi, babası ve anneannesi ile birlikte deniz kıyısında tatil yapmak üzere yola çıkar ve hep beraber Güzel Kıyı Otel’ine yerleşirler. Pıtırcık deniz kenarında Cafcaf, Hımbıl, Paytak, Ağlak ve Kırpık lâkaplı yeni arkadaşlar edinir. Bir de, kocaman açtığı gözleriyle kendisini her yerde takip eden Cimcime adlı küçük bir kızla tanışır. Pıtırcık, arkadaşları ve ailesi arasında hiç unutmayacağı bir tatil geçirecektir.
Eleştirmen görüşü:
Çocuk ruhunu, saflığını bozmadan yine onların eğlenmesine ve keyifli zaman geçirmesine yönelik işler ortaya koymak zor zanaat. Hem eğlendireceksiniz, hem sıkmayacaksınız hem de mümkün mertebe ‘iyi’ mesajlar veriyor olacaksınız; bunların yanında bir de çocuğu elinden tutup sinemaya getiren ebeveynleri yakalamayı bileceksiniz! İşte bu hafta çocuk-aile filmleri kontenjanından vizyona giren devam filmi Pıtırcık Tatilde tüm bu soruların cevabını ‘Evet!’ olarak veren bir yapım.
Orijinalinde de herhangi bir şekilde küfür, argo olmadığını tahmin ettiğim filmin dili minik seyirciler için kusursuz. Dahası Engin Alkan, Betül Arım, Levent Ünsal ve Bahtiyar Engin gibi kulağımızın aşinası olduğu sesler seyirciyi filme anında adapte eden unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak Pıtırcık, bu sıcak yaz günlerinde evde sıkılan minikleri filme götürmek için vizyondaki en iyi alternatiflerden biri... Duygu Kocabaylıoğlu
Yetenek Avcısı (Million Dollar Arm)
Craig Gillespie’nin yönettiği ve Jon Hamm, Aasif Mandvi, Bill Paxton ile Suraj Sharma’nın oynadığı Yetenek Avcısı (Million Dollar Arm), 11 Temmuz 2014’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
Bir sporcu menajeri olarak kariyerini kurtarmak için son bir çaba gösteren J. B. Bernstein beyzbolun bir sonraki en iyi atıcısını bulmak için bir plân hazırlar. Birinci ligde bir beysbol yıldızına dönüştürebileceği genç bulma umuduyla J. B. “Million Dollar Arm” adında bir realite şov yarışması düzenlemek için Hindistan’a gider. Dines ve Rinku adlarında, çok yetenekli 18 yaşındaki iki genci keşfeder ve Amerika’ya getirir.
İlk Görüşte Aşk (Une Rencontre – Quantum Love)
Lisa Azuelos’un yönettiği ve Sophie Marceau, François Cluzet, Lisa Azuelos ile Sophie Marceau, François Cluzet, Lisa Azuelos ile Alexandre Astier’in oynadığı İlk Görüşte Aşk (Une Rencontre – Quantum Love), 11 Temmuz 2014’de M3 Film dağıtımıyla Kurmaca Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Pierre , 15 yıldır evli, eşini seven ve iki çocuğu olan çok iyi bir avukat ve babadır. Hayatından memnun yaşarken, bir gece Elsa ile tanışır. Aralarında bir şey olmadan ayrılırlar. İki hafta sonra tamamen tesadüf eseri tekrar karşılaşırlar. Telefon numaralarını almadan bir kez daha farklı yönlere giderler fakat hayat onları tekrar bir araya getirecektir.
CİNERADAR köşesi sinema-TV eleştirmenimiz Murat Tolga Şen tarafından hazırlanmaktadır. Filmlere ait künye bilgileri üstad Sadi Çilingir'e ait Sadibey.com sitesinden, izniyle alınmaktadır.
Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti ve bu hafta gösterime giren tüm yeni filmler sinema yazarı Murat Tolga Şen’in hazırladığı CİNERADAR köşemizde… Tavsiyelerimizi okumadan sakın bilet almayın!
Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti (Dawn of the Planet of the Apes)
Matt Reeves’in yönettiği ve Gary Oldman, Jason Clarke, Judy Greer ile Andy Serkis’in oynadığı Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti (Dawn of the Planet of the Apes), 11 Temmuz 2014’de Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Serinin ilk filmi Maymunlar Cehennemi: Başlangıç’ın (Rise of the Planet of the Apes) 10 sene sonrasına gidiyoruz. Karşımızda Caesar’ın liderlik ettiği, evrim geçirmiş, daha zeki ve daha güçlü bir maymunlar topluluğu var. 10 sene önce yayılan ölümcül bir virüs salgınından sağ kalan bir grup insanla yüzleşiyorlar. Dünyanın “kuralları koyan türü” olmak için maymunlar ve insanlar arasında büyük bir savaş başlıyor.
Eleştirmen görüşü:
Bir maymun düşünün ki; O'nu son gördüğümüzden bu yana yaşlansın ve tecrübelensin. Her mimiğinde hayatın omuzlarına yüklediği ağırlıktan dolayı yorulduğunu ama lider olduğu için bunu çevresine çaktırmamayı uygun gördüğünü hissettirsin. Oğlunun ergenlik dönemi, ailesini koruma içgüdüsü, diğer maymunlara örnek olma sorumluluğu ve bütün bunların yaşattığı hissiyatların gözlerindeki yansıması. Bir oyuncudan bahsetmiyorum, bu bir efekt mucizesi.
Matt Reeves'in kendini Caesar'ın arkasına saklama şansı var. Ama o, yüksek standartlardaki görsel dünyanın yönetmenliğinin önüne geçmesine izin vermiyor. Bazı anlarda yarattığı melankolik atmosferle duygusal alt metnin hakkını verirken gergin bir dikkatlilik içerisinde olduğunu farkediyor, şova kaçmadan yaptığı bazı hamlelerle de görsel şöleni desteklediği için kendisine teşekkür ediyorsunuz. Koba'nın bir tankı ele geçirdiği an başlayan 360 derecelik kamera hareketi bile serinin bundan sonraki filmlerini Reeves'e emanet etmek için yeterli sebep. (edildi de zaten.)
Son tahlilde Dawn of the Planet of the Apes, kimi anlarında epik olmaya yaklaşan oldukça başarılı bir blockbuster. Keşke izleyicisi gibi gözlerini karartarak maymunların yanında olup bize 'kimsenin birbirinden farkı yok' önermesiyle gelmeseydi. Unutmadan...'savaş yaklaşıyor'. Fırat Ataç
Ayin (The Sacrament)
Ti West’in yönettiği ve Joe Swanberg, Aj Bowen, Kentucker Audley ile Amy Seimetz’in oynadığı Ayin (The Sacrament), 11 Temmuz 2014’de M3 Film dağıtımıyla Calinos Films tarafından vizyona çıkarılıyor.
İki muhabir, arkadaşlarının kayıp kız kardeşini arama sürecini belgesel yapmaya verirler. Kızı bulmak için gittikleri yerde Cennet Tarikatı adı verilen, yaklaşık 200 kişilik bir toplulukla karşılaşırlar. Bu topluluğun başında Peder adını verdikleri gizemli bir lider vardır. Başlangıçta dostça karşılansalar da, tarikatın aslında hiç de iyimser olmadığı ortaya çıkar. Belgesel çekimi olarak başlayan yolculuk, bir süre sonra canlarını kurtarmak için kaçtıkları bir kabusa dönüşecektir.
Eleştirmen görüşü:
80’lerde popüler kültürün her alanına sirayet eden “tarikat korkusu” epeydir yeni örnek vermiyordu. Ti West bu filmlerden yıllar sonra yeni bir şey söylemiyor ancak “insanların birini yüceltme ahmaklığının” nereye varabileceğini yeni nesle göstermiş oluyor. Ayin’de ölenlerin sayısı filmin sonunda belirtildiği üzere 167 kişi… Gerçek yaşamda ise rakam bunun 5 katı! Gerçek yaşam bazen korku filmlerinden bile daha çok dehşet içeriyor. Yine de, izlediğim tüm bu filmlerde, hoşuma gitmeyen bir mesaj var. “Ne kadar kötü olursa olsun, ne kadar tekmelenirseniz tekmelenin, sistemin ve sizin için yarattığımız büyük şehirlerin dışında bir yaşam kurmayı denemeyin!” diyen bir bakış açısı siniyor bu filmlere… Açıkça bir komünizm eleştirisi olarak bile okunabilir bu türden “tarikat korkuları”…
Uzun lafın kısası; Ayin, yönetmenin sınırlı bütçe olanaklarını iyi değerlendirdiği, “gerçek” hikayesiyle ilgi çeken bir "found footage (buluntu film)" örneği… Finale giden sekanslarda, mantığı bakımından bu tekniğe epey ihanet ediyor olsa da, sonuna kadar ilgiyle izlenmeyi başarıyor. Korku / gerilim sineması sevenler kaçırmasın. Murat Tolga Şen
Bela (Borgman)
Alex van Warmerdam’ın yönettiği ve Jan Bijvoet, Hadewych Minis, Jeroen Perceval ile Alex van Warmerdam’ın oynadığı Bela (Borgman), 11 Temmuz 2014′de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Evsizin teki mi, yoksa uzun süredir yıkanmamış biri mi olduğunu kestiremediğimiz Camiel Borgman, kendisini bir evin kapısını çalarken bulur. Duş alma isteği evin erkeği tarafından pek iyi karşılanmaz ama evin hanımı onu içeri kabul eder. Gizemli Borgman’ın varlığı bir anda ailenin bütün dinamiklerini altüst eder. Borgman’ın bahçeciliğe olan ilgisi ve geceleri çıplak dolaşmaya olan merakı bu karanlık ama mizahi filmi daha da tuhaflaştıran unsurlar.
Eleştirmen görüşü:
Warmerdam’ın bu son alametifarikası, öykü sürecinde, izleyiciyi sürekli yemlese de, elle tutulur sonuçlar vadetmiyor! Her ne kadar kafa kurcalamak konusunda Nacho Vigalondo’nun gurmelik lezzeti Timecrimes kadar net bir tutarlılık göstermese de, Shane Carruth’un gereksiz bir gevezelik resitaline dönüşen Primer’ı gibi de insanı canından bezdirmiyor! Borgman; durmadan açılan şarap şişeleri, nehri kafalama boylayan cesetler, birden karşımızda beliren ve varoluş nedenlerini sorguladığımız karakterlerle birlikte, klasik anlatıya kafa atacak görsel / anlatısal tercihler yerine, izleyiciye sordurduğu sorularla ayakta kalmayı becerebilen bir sinemasal deneyim! Fatih Yürür
Motel (The Bag Man)
David Grovic’in yönettiği ve John Cusack, Rebecca Da Costa, Robert De Niro ile Crispin Glover’ın oynadığı Motel (The Bag Man), 11 Temmuz 2014’de Pinema Film dağıtımıyla Mars Cinema Group tarafından vizyona çıkarılıyor.
Efsanevi mafya patronu Dragna tarafından basit bir görev için kiralanan Jack’in tek yapması gereken, içinde ne olduğunu bilmediği bir çantayı ıssızlığın ortasındaki bir motele götürmek ve orada Dragna’yı beklemektir. Ancak Dragna birkaç kanunsuzu daha buraya çağırmıştır ve hiçbir şeyden haberi olmayan bu ziyaretçileri şiddet dolu bir gece beklemektedir. Bu esnada Jack’in yolu güzel Rivka ile kesişecek, ikisi birlikte motelden sağ çıkmaya çalışacaklardır.
Eleştirmen görüşü:
Motel, sanki 90'lı yılların ortasında patlayan Tarantino taklidi suç gerilimi/kara komedi furyasının bir parçası olarak yazılmış ve 20 yıl sonra bir şekilde çekime sokulmuş. Hatırlayanlar vardır aranızda, 90'lı yılların başında Reservoir Dogs ve Pulp Fiction sinema dünyasında patlayınca bir sürü yapımcı Tarantino’nun stilini taklit edip kolaydan para koparmanın yolunu aramaya başlamıştı.
Bu yüzden 90'lı yılların sonunda popüler kültür üzerine doktora derecesine sahipmiş gibi konuşan soyguncular, teknik detaylara girmekten haz alan 10 dakikalık monologlar veren kötü adamlar ve aşırı kanlı şiddeti hınzır bir kara komedi stili ile dengelemeye çalışan kopyalar ile karşılaşmıştık. Usta film eleştirmeni Roger Ebert, zamanında bu kopyalar hakkında ‘notaları biliyorlar, ama müziği nasıl çalmaları gerektiğini bir türlü bulamıyorlar’ demişti.
Ölümsüz bir John Cusack hayranıysanız genel Cusack sinemasını bırakın, spesifik olarak otellerde geçen Cusack filmleri konu olduğunda bile çok daha başarılı seçenekleriniz var. Oktay Ege Kozak
İnce Buz Kara Kömür (Black Coal Thin Ice)
Yi’nan Diao’nun yönettiği ve Fan Liao, Lun Mei Gwei ile Xuebing Wang’ın oynadığı İnce Buz Kara Kömür (Black Coal Thin Ice), 11 Temmuz 2014’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Çin’in kuzeyinde bir dizi ceset bulunur. Katili yakalamak için girişilen kovalamacada iki polis ölür ve bir diğeri de ağır şekilde yaralanır. Yaralanan polis memuru Zhang Zili görevden alınır ve bir fabrikada güvenlik görevlisi olarak işe başlar. Aradan beş yıl geçer ve benzer cinayetler tekrar eder. Eski bir meslektaşının yardımıyla Zhang olayın üstüne gitmeye karar verir. Bütün izler onu, bir kuru temizleme dükkânında çalışan Wu Zhizhen adlı bir kadına götürür.
Eleştirmen görüşü:
Black Coal Thin Ice /İnce Buz Kara Kömür bu yıl Berlin'de en iyi film ve en iyi erkek oyuncu ödülü kazanınca ister istemez dikkatlerimizi çekti. İstanbul Film Festivali'nde izlediğim filmin kesinlikle iyi bir açılışı olduğunu söylemek mümkün. Hatta kamyonlarla taşınan kömürlerin içinde ceset parçaları görünce iyi bir ‘çözüm’ hikayesinin içine düştüğümü hissettim. Ondan sonrası dram ve mizah ekseninde bir kara film / polisiye parodisi sunmaya çalışan ama dava gibi uzayan bir film. Sessizce ve etkisizce… Banu Bozdemir
Pıtırcık Tatilde (Les Vacances du Petit Nicolas)
Laurent Tirard’ın yönettiği ve Valerie Lemercier, Kad Merad, Dominique Lavanant ile François Xavier Demaison’ın oynadığı Pıtırcık Tatilde (Les Vacances du Petit Nicolas), 11 Temmuz 2014’de Bir Film dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından vizyona çıkarılıyor.
Pıtırcık, annesi, babası ve anneannesi ile birlikte deniz kıyısında tatil yapmak üzere yola çıkar ve hep beraber Güzel Kıyı Otel’ine yerleşirler. Pıtırcık deniz kenarında Cafcaf, Hımbıl, Paytak, Ağlak ve Kırpık lâkaplı yeni arkadaşlar edinir. Bir de, kocaman açtığı gözleriyle kendisini her yerde takip eden Cimcime adlı küçük bir kızla tanışır. Pıtırcık, arkadaşları ve ailesi arasında hiç unutmayacağı bir tatil geçirecektir.
Eleştirmen görüşü:
Çocuk ruhunu, saflığını bozmadan yine onların eğlenmesine ve keyifli zaman geçirmesine yönelik işler ortaya koymak zor zanaat. Hem eğlendireceksiniz, hem sıkmayacaksınız hem de mümkün mertebe ‘iyi’ mesajlar veriyor olacaksınız; bunların yanında bir de çocuğu elinden tutup sinemaya getiren ebeveynleri yakalamayı bileceksiniz! İşte bu hafta çocuk-aile filmleri kontenjanından vizyona giren devam filmi Pıtırcık Tatilde tüm bu soruların cevabını ‘Evet!’ olarak veren bir yapım.
Orijinalinde de herhangi bir şekilde küfür, argo olmadığını tahmin ettiğim filmin dili minik seyirciler için kusursuz. Dahası Engin Alkan, Betül Arım, Levent Ünsal ve Bahtiyar Engin gibi kulağımızın aşinası olduğu sesler seyirciyi filme anında adapte eden unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak Pıtırcık, bu sıcak yaz günlerinde evde sıkılan minikleri filme götürmek için vizyondaki en iyi alternatiflerden biri... Duygu Kocabaylıoğlu
Yetenek Avcısı (Million Dollar Arm)
Craig Gillespie’nin yönettiği ve Jon Hamm, Aasif Mandvi, Bill Paxton ile Suraj Sharma’nın oynadığı Yetenek Avcısı (Million Dollar Arm), 11 Temmuz 2014’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
Bir sporcu menajeri olarak kariyerini kurtarmak için son bir çaba gösteren J. B. Bernstein beyzbolun bir sonraki en iyi atıcısını bulmak için bir plân hazırlar. Birinci ligde bir beysbol yıldızına dönüştürebileceği genç bulma umuduyla J. B. “Million Dollar Arm” adında bir realite şov yarışması düzenlemek için Hindistan’a gider. Dines ve Rinku adlarında, çok yetenekli 18 yaşındaki iki genci keşfeder ve Amerika’ya getirir.
İlk Görüşte Aşk (Une Rencontre – Quantum Love)
Lisa Azuelos’un yönettiği ve Sophie Marceau, François Cluzet, Lisa Azuelos ile Sophie Marceau, François Cluzet, Lisa Azuelos ile Alexandre Astier’in oynadığı İlk Görüşte Aşk (Une Rencontre – Quantum Love), 11 Temmuz 2014’de M3 Film dağıtımıyla Kurmaca Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Pierre , 15 yıldır evli, eşini seven ve iki çocuğu olan çok iyi bir avukat ve babadır. Hayatından memnun yaşarken, bir gece Elsa ile tanışır. Aralarında bir şey olmadan ayrılırlar. İki hafta sonra tamamen tesadüf eseri tekrar karşılaşırlar. Telefon numaralarını almadan bir kez daha farklı yönlere giderler fakat hayat onları tekrar bir araya getirecektir.
CİNERADAR köşesi sinema-TV eleştirmenimiz Murat Tolga Şen tarafından hazırlanmaktadır. Filmlere ait künye bilgileri üstad Sadi Çilingir'e ait Sadibey.com sitesinden, izniyle alınmaktadır.