Yargıtay, Cemil Kırbayır dosyasını kapattı
Cumartesi Anneleri’nin simge isimlerinden Berfo Ana, hayatını kaybetmeden önce “Tek dileğim ölmeden oğlumun mezarını görmek” demişti.
Yargıtay, Cemil Kırbayır’ın 12 Eylül 1980 darbesinden sonra gözaltında kaybedilmesi ile ilgili olarak 2014 yılında yeniden soruşturma açılmasını sağlayan Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını bozdu.
Kısa Dalga’dan Kemal Göktaş’ın haberine göre daire, 1980’de işlenen suçla ilgili zamanaşımının 2002 yılında dolduğu gerekçesiyle Adalet Bakanlığı’nın “kanun yararına bozma” talebini yerinde buldu.
Yargıtay, kamu görevlilerinin işlediği öldürme suçlarında zamanaşımı işlemeyeceğine ilişkin 2004 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile 12 Eylül döneminde işlenen suçlarla ilgili dokunulmazlık sağlayan Anayasa’nın geçici 15. Maddesinin kaldırılmasına ilişkin 2010 Anayasa değişikliğinin dosyanın zamanaşımına girmesine engel oluşturmayacağını savundu.
“Hükümetin sözüne rağmen…”
İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan, Kısa Dalga’ya yaptığı açıklamada, Cemil Kırbayır dosyasının hem hükümetin “mutlaka aydınlatılacak” diye verdiği söze ve hem de failleri ortaya koyan TBMM Alt Komisyonu’nun raporuna rağmen kapatıldığını belirterek şunları söyledi:
Hem Meclis’in raporuna hem de hükümetin sözüne rağmen gözaltında kayıp vakasının aydınlatılamaması, derin unsurların devlette ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Bu AK Parti bakımından hüzünlü bir hikayedir. Çünkü bu cinayetin aydınlatılması konusunda hem Başbakan hem Meclis düzeyinde söz verilmişti. AK Parti, MHP ve devlet içindeki unsurlarla girdiği ittifaklarla devlete teslim olmaktadır. Bu siyasetin, devleti dönüştürememe hikayesinin hazin bir örneğidir. Failler Meclis’in raporunda isim isim yazılıydı. Yapılacak tek şey savcılığın harekete geçmesini sağlamaktı. Hükümet ve meclis bunu yapmadı.
Yargı da zamanaşımının dolmasını bekledi. Anayasa Mahkemesi zaten bunun yolunu açmıştı. Oysa biz siyasi iktidara ‘insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmaz, bunu uygulamayın’ dedik. Türkiye’deki yargı kurumu devlet görevlilerinin karıştığı suçlarla cezasızlık politikasını yargı kültürü haline getirdi. İnsanlığa karşı suçlarda zamanaşımının işlemeyeceğini kabul etmeliydi yargı. Bunu benimseyecek AİHM içtihatları var.
“Kemiklerini verin, Berfo Ana’nın yanına gömelim”
Biz geçen yıl Meclis Başkanı ile görüştüğümüzde şunu söyledim: ‘Biz artık Cemil’in kemiklerini arıyoruz. Kemiklerinin nereye gömüldüğünü söylesin biri.. Hiç değilse cenazesini alalım. Berfo Ana gözü açık gitti. Hiç değilse kemiklerini bize verin, Berfo Ana’nın yanına gömelim dedik. ‘Bunu yapanlar kendilerini ifşa etmeden gömdükleri yeri göstersinler’ dedik. Bu da olmadı. Bu kadar bir ağır suçu işleyenlerin vicdanlarını kaybettiklerini gösteriyor.
Erdoğan söz vermişti
Yakınları gözaltında kaybedilen Cumartesi Anneleri’nin sembol isimlerinden Berfo Ana, 2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Başbakanlık’ta kabul edilmişti. Toplantı sonunda Erdoğan, Berfo Ana'ya oğlunu bulma sözünü vermişti.
Erdoğan’ın bu görüşmeden sonra verdiği talimatla TBMM’de kurulan Alt Komisyon’un hazırladığı raporda, Cemil Kırbayır’ın gözaltına alındıktan sonra öldürüldüğünü tespit etmişti. Raporda Kırbayır'ın Göle'deki Dede Korkut Eğitim Enstitüsü'nde işkencede öldürülüp cesedinin yok edildiği, işkencecilerin Kırbayır'ın yanı sıra Oruç Korkmaz, Turan Sağlam ve Mahmut Kaya adlı gençleri de öldürdükleri belirlenmişti.