"Yargının bağımsız ve tarafsız olması zorunludur"

- Danıştay Başkanı Zerrin Güngör:- "Yargının bağımsızlığı devletin, tarafsızlığı ise hakimlerin görev ve sorumluluğu altındadır. Adaletin her türlü ektiden, yönetme ve yönlendirmeden uzak bir şekilde kendi kurum ve kuralları çerçevesinde gerçekleşebilmesi için yargının bağımsız ve tarafsız olması...

ANKARA (AA) - Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, "Yargının bağımsızlığı devletin, tarafsızlığı ise hakimlerin görev ve sorumluluğu altındadır. Adaletin her türlü ektiden, yönetme ve yönlendirmeden uzak bir şekilde kendi kurum ve kuralları çerçevesinde gerçekleşebilmesi için yargının bağımsız ve tarafsız olması zorunludur." dedi.

Danıştayın kuruluşunun 150. yılı ve "Danıştay ve İdari Yargı Günü" dolayısıyla Danıştay Konferans Salonunda tören düzenlendi.

Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yüksek yargı üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Törende konuşan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, adaleti tesis etmenin, devletin en temel görevlerinden olduğunu belirterek, bu konuda asıl sorumluluğun yargı mensuplarına düştüğünü söyledi.

Güngör, yargı mensuplarının da bu çok onurlu ve ağır sorumluluk gerektiren adalet dağıtma görevini en iyi şekilde yapma gayreti içinde olduklarını ifade etti.

Temel hak ve hürriyetlerin, hukuki metinlerde var olmasının tek başına yeterli olamayacağını, hukuk sisteminde de ektin bir güvenceye sahip olması gerektiğini vurgulayan Güngör, hukuk devletinin teminatlarından bir olan idari yargının, insan haklarının güvencesi olduğunu belirtti.

Başkan Güngör, şöyle devam etti:

"Yargının ilk ve en temel misyonu, bağımsız ve tarafsız olmaktır. Bağımsızlık, yargı yetkisini kullanan hakimlerin, yasama, yürütme ile davadaki taraflara ve her türlü etkilere karşı bağımsız olmaları, kimseden emir ya da talimat almadan hukuka ve vicdanlarına göre karar vermeleri anlamına gelmektedir. Tarafsızlık ise hakimlerin, her türlü etkiden uzak, kişisel duygu, düşünce, hayat görüşü, inanç ve değer yargılarından sıyrılarak karar verebilmeleridir. Yargının bağımsızlığı devletin, tarafsızlığı ise hakimlerin görev ve sorumluluğu altındadır. Adaletin her türlü ektiden, yönetme ve yönlendirmeden uzak bir şekilde kendi kurum ve kuralları çerçevesinde gerçekleşebilmesi için yargının bağımsız ve tarafsız olması zorunludur."

Bir toplumda adaletin kalitesinin, hakimlerin niteliğiyle doğrudan ilgili olduğunu vurgulayan Güngör, bu nedenle hakimlerin sürekli öğrenerek, kendilerini geliştirerek, edindikleri bilgileri özümseyerek uygulamalarının, mesleğin gerektirdiği önemli bir sorumluluk olduğunu bildirdi.

- Yeni kurul oluşturuldu

Başkan Güngör, yargının kendisini ifade etmesinin tek yolunun verdiği kararlar olduğuna işaret ederek, yargı kararlarının nitelikli olması ve beklenen etkiyi sağlaması için şeklinin ve içeriğinin iyi tasarlanması gerektiğini söyledi.

Bu konuda bireysel çabaların yeterli olamadığını belirten Güngör, bu düşünceyle Danıştay kararlarının daha açık ve anlaşılabilir olması bakımından şekil ve içeriğinin yeniden biçimlendirilmesi amacıyla kurumsal bir çalışma başlatıldığını ve "Karar Yazım Şeklini Geliştirme Kurulu" oluşturduğunu anlattı.

Güngör, Kurulun öncelikle "Karar Yazım Rehberi" hazırladığını, bu rehberle kararların şekli, üslubu ve içeriğine ilişkin temel hususların belirlendiğine işaret ederek, eylül ayından itibaren yeni şekil, üslup ve içerikle daha güçlü, anlaşılır gerekçelerle yazılacağını bildirdi.

- İstinaf, iş yükünü azalttı

İstinaf kanun yolunun yürürlüğe girmesiyle Danıştayın iş yükünün ciddi oranda azaldığını ve içtihat mahkemesi kimliğinin güçlendiğine işaret eden Güngör, 2016'da Danıştaya gelen dosya sayısının 270 bin iken, 2017'de bu sayının 86 bine gerilediğini, yaklaşık yüzde 70 oranında azaldığını aktardı.

Güngör, "Bundan böyle, yüksek mahkeme olarak dosya sayısının çokluğuyla değil, içtihatlarımızın hukuk oluşturma gücüyle anılacağımıza inanıyorum." diye konuştu.

- Danıştayın danışma görevi

Danıştay Başkanı Güngör, 16 Nisan 2017'de halk oylamasına sunularak, kabul edilen anayasa değişikliğiyle hukuk ve yönetim sisteminde köklü değişiklikler yapıldığını hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu değişikliğin gerektirdiği idari ve yasal düzenlemelerin hazırlık çalışmalarında, idareye, idari ihtiyaçlara, idarenin bakış açısına, kamu yararı yaklaşımına yabanı olmayan 150 yıllık birimi olan Danıştaydan yararlanılması ve istişare yolunun daha fazla işletilmesinin kamu yararına olacağı kanaatindeyiz. Danıştayın idari görevleri her geçen gün biraz daha erimektedir, istatistikler bu gerçeği ortaya koyuyor.

Örneğin, Fransa'da Conseil d'Etat 2016'da danışma fonksiyonu kapsamında bin 376 idari inceleme yapmışken, bu sayı, Türk Danıştayı için sadece 16'dır. Danıştayın görüşünü alma yolu tercih edilirse, kanun, kararname, yönetmelik gibi hukuki düzenlemeleri iyileştirme, üst norma aykırılıkları, tutarsızlıkları giderme, idari ilkelere uymayan yönleri dikkate sunma hususlarında ciddi katkılar sağlanacaktır. Böylece, muhtemel uyuşmazlıkların yargıya intikal etmeden çözülmesi sağlanarak, bireylerin ve kamunun kaynak ve enerjisinin israfı önlenecektir."

Danıştayın bütün bunları yaparken politik değerlendirmelerden kaçınacağını ve yalnızca kendisinden görüş istenen konuyu hukuka uygunluk, hizmet gerekleri ve kamu yararı yönüyle ele alıp değerlendireceğini vurgulayan Güngör, "Danıştay olarak, etkin bir danışma görevini üstlenmeye ve devletimize hukuken ihtiyaç duyulan alanlarda danışma ve inceleme görevimiz kapsamında gereken desteği vermeye her zaman hazır olduğumuzu belirtmek isterim." diye konuştu.

- "Milletçe gururumuz oldu"

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, devlete ve millete yönelik tehditlerin, bugün hiç olmadığı kadar yaygın ve sistematik şekilde varlığını hissettirdiğini, bunun en başında küresel bir sorun haline gelen terör tehdidinin bulunduğunu belirtti.

Türkiye'nin bir yandan coğrafyasında kalıcı barış ve huzur ortamının sağlanması amacıyla sınır ötesinde, birden fazla terör örgütüyle diğer yandan da içerideki uzantılarıyla mücadelesini kararlılıkla sürdürdüğünü vurgulayan Güngör, "Devletimizin bekası, milletimizin huzuru için Suriye ve Irak'ın kuzeyinde teröristlere karşı eşsiz bir mücadele veren, insanlığa zeytin dalı uzatarak bölge halkının umudu haline gelen kahraman ordumuz ve emniyet güçlerimiz cesaret ve üstün başarılarıyla milletçe gururumuz olmuştur." diye konuştu.

Güngör, farklı biçimlerde ortaya çıkan terör örgütlerinin aynı amaç ve merkezlere hizmet ettiğini, bunun en açık örneğinin 15 Temmuz'daki Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimi olduğunu anlattı.

Hain girişimin demokrasiye sahip çıkan kurumlar ve vatandaşlar tarafından bertaraf edildiğini hatırlatan Güngör, ancak bu girişimin Türkiye üzerinde yarattığı tahribatın giderilmesinin zaman alacağını belirtti.

Güngör, şunları ifade etti:

"15 Temmuz darbe girişimi, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünün önemini çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Kamu görevlisinin bu kriteri taşımadığının tespiti halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ve Venedik Komisyonu görüşlerinde de vurgulandığı üzere, bu kişilerin kamu görevine son verilmesi hususunda devletin takdir yetkisinin bulunduğu bilinmektedir. Bu noktada bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yapılacak yargılamaların hukukun üstünlüğü, evrensel hukuk ve uluslararası yükümlülüklerimiz çerçevesinde yürütüleceğinden kuşku duyulmamalıdır."

Son zamanlarda terör, ekonomik, siyasi ve sosyal sıkıntılar nedeniyle küresel bir sorun olarak ortaya çıkan sığınmacı, düzensiz göç ve mülteci probleminin geniş çaplı insan hakları ihlallerine yol açtığını vurgulayan Güngör, bu problemi çözme noktasında ise birçok ülkenin sınıfta kaldığını bildirdi.

Zerrin Güngör, şunları kaydetti:

"Halep'te, Doğu Guta'da, Arakan'da, Filistin'de katledilen bebeklerin görüntüleri hafızamıza kaydedilirken, annelerin, çocukların, yaşlı, çaresiz insanların feryatları kulaklarımızda yankılanmaktadır. Türk milleti, tarih boyunca zulümden kaçan mazlumlara din, dil, ırk farkı gözetmeksizin kucak açmıştır. Artık medeni dünyanın bu sorunların çözümünde ortak hareket ederek, terör, şiddet ve her türlü zalimliğe karşı çıkması ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde mücadele etmesi gerekmektedir."

Danıştay Başkanı Güngör, konuşmasının sonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitler ile Danıştaya 17 Mayıs 2006'da yapılan saldırıda hayatını kaybeden Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i rahmetle andı.

- Protokol kapısının açılışı yapıldı

Törenden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu Binasının yeni yapılan protokol kapısının açılışını kurdele keserek yaptı.

İstiklal Marşı'nın okunması ve saygı duruşunda bulunulmasının ardından geçmişten günümüze Danıştay tanıtım filmi gösterildi. Tanıtım filmi sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişiminin yapıldığı gece, telefonla bir televizyon kanalına yaptığı canlı bağlantının ekrana getirilmesi üzerine, salondan alkışlar yükseldi.