Yandaş medyada Ziraat şaşkınlığı!

Acaba hangi yandaş medya organları Ziraat Bankası Genel Müdürü’nün bu tehdidinden tırsıp da Cumhurbaşkanı’ndan fırça yediği o görüntüleri sildi ya da silecek?

VAROL ERSOY varol.ersoy@medyaradar.com

Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar’ın adını düne kadar bilen yoktu.
Bugün ise en meşhur bankacı!
Neden?
Kamu bankası olarak sektöre ya da ülkeye katkı sunan büyük bir işe mi imza attı?
Hayır!
Sadece Cumhurbaşkanı’ndan fırça yedi…
Hem de öyle bir fırça yedi ki, tarihe geçti.

EN BÜYÜK HAYIRSEVER
Adıyaman’da düzenlenen “Bir Oluruz, 6 Şubat Depremleri Anma Programı”nda, Cumhurbaşkanı’ndan plaket alırken, gülerek şu sözleri söyledi:
“En büyük hayırsever benim, en çok parayı ben verdim!” Cumhurbaşkanı da haddini bildirdi:
“Sen ne verdin ya? Devlet verdi, millet verdi, siz aracısınız!”
Bu sözler, tek adam iktidarında geldiğimiz noktayı gösteriyor…
Soran yok, sorgulayan yok…
Yap denileni yapıyor, yapma denileni yapmıyor; kral gibi yaşıyorlar…

AYLIKLARI 2-2.5 MİLYON!
Sadece Ziraat Bankası Genel Müdürü’nün değil, kamu bankalarının genel müdürlerinin aylık net maaşları 2-2.5 milyon lira arasında…
Buna yıllık primleri, ikramiyeleri, iştiraklerin yönetim kurulu üyeliklerinden alınan huzur haklarını ekleyin; yıllık gelirleri en az 40 milyon lira…
Bir diğer deyişle, 1 milyon doların üzerinde…
Yaşadıkları “lojmanlar”ın her biri saray büyüklüğünde…
Altlarındaki arabalar, dolar milyarderlerinin bindiği arabalar!
Yedikleri, içtikleri, gezdikleri… Yani bütün masrafları banka tarafından karşılanıyor…
Bir de ikram ve ağırlama harcamaları var ki; insaflarına kalmış…
Böyle olunca da bu arkadaşlar kendilerini kamu bankasının sahibi sanıyor.
Sonra büyük bir acının anma töreninde gülerek, “En büyük hayırsever benim, en çok parayı ben verdim!” deme cüretini gösteriyor.
Adam haklı…
Kendisini kral sanıyor!
“Kral’ın kral adamı!”

REKLAM BASKISI
Meslektaşımız Hatice Turhan’ın yazdığına göre, yaptığı bu büyük ayıp yetmezmiş gibi bir de yediği fırçanın görüntülerinin yayınlanmaması için medyaya reklam ambargosu tehdidinde bulunmuş…
Kendisini yerle bir ettiği görüntülerin medya kurumlarının arşivinden kaldırılmasını ve bu konuda bir daha haber yapılmasını önlemeye çalışıyormuş…
Kullandığı silah ise yine kullanmaya alışık olduğu halkın parasıymış!
Sansür etmeye çalıştığı görüntüler Cumhurbaşkanı’nın kendisini azarladığı anlara aitmiş.
Talebini önce, çalıştıkları reklam ajansının yöneticileri aracılığıyla söylettiriyormuş…
Sonuç alınamazsa devreye Ziraat Bankası Kurumsal İletişim Yöneticisi Levent Marmara giriyormuş…
Levent Marmara, medya kurumlarının reklam müdürlerini arayarak, “O görüntüleri yok etmez ve tekrar yayınlarsanız, sizinle çalışmayız” tehdidinde bulunuyormuş…

KİBİRDEN FAZLASI!
Tüm bu yaşananlar “kibir”le, “ego”yla açıklanamaz…
Tek bir açıklaması var, çürüme!
Cumhurbaşkanı’yla ilişkisi olan herkes kendisini peygamber sanmaya başladı.
Nereye gitseniz bu, “Küçük dünyaları ben yarattım” havası, nereye baksanız irili ufaklı “saltanat kayıkları…”

SUÇ İŞLENİYOR!
Kamu bankaları zaten yirmi yıldır reklam paylaşımı konusunda “suç” işliyor…
Tiraja, raitinge, tıklanmaya, etkileme gücüne göre değil; iktidara yakınlığa göre gazetelere, televizyonlara, internet sitelerine reklam veriliyor.
Ülkenin en çok satan gazeteleri, en çok izlenen televizyonları bütün bir yıl boyunca bir kuruşluk kamu bankası reklamı alamazken, adı sanı bilinmeyen uyduruk medya organlarına milyarlar akıtılıyor.

KİMLER SİLDİ?
Şimdi en çok neyi merak ediyorum biliyor musunuz?
Acaba hangi yandaş medya organları Ziraat Bankası Genel Müdürü’nün bu tehdidinden tırsıp da Cumhurbaşkanı’ndan fırça yediği o görüntüleri sildi ya da silecek?
Çünkü o görüntüleri silmek, Cumhurbaşkanı’nı karşına almak anlamına gelir.
Yani… Ya aptal ya da yürek yemiş olmayı gerektirir!

Tüm yazılarını göster