''YANDAŞ'' MEDYADA BAŞI AÇIK MUHABİR VAR, CNNTÜRK'TE NEDEN BAŞÖRTÜLÜ MUHABİR YOK?
Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, başörtülülere yapılan ayrımcılığın özellikle medyada yoğun olduğunu belirtti, çağrıda bulundu.
Medya, bu çağrıya cevap vermek zorunda
TESEV’in başörtüsü raporu üzerine, CNN Türk’te hoş bir manzara yaşandı. Cüneyt Özdemir, araştırmayı yapan kişilerle aydınlatıcı bir söyleşide bulundu. Bir ara konu başörtülü kadınların bazı sektörlerde çalıştırılmadığına geldi dayandı. Bu çok önemli bir nokta. Çünkü sağda solda özgürlüklerden bahseden önemli bir kitle başörtüsü söz konusu olunca resmen ayrımcılık yapabiliyor ve bunun hukuken bir suç olduğunu bile fark edemeyebiliyor. Oysa ayrımcılığın her türlüsü bir çeşit insanlık suçu.
Ne üzücü bir gerçektir ki ayrımcılık en çok medyada yaşanıyor. Pek çok medya grubu meslekî yeterliliğine bakmaksızın sırf başörtülü diye insanlara iş vermiyor. Hatta kibarlığı ile meşhur bir eski genel yayın yönetmeni canlı yayında "Başörtülü bir gazeteci size iş başvurusunda bulunsa kabul eder misiniz?" gibi bir soru yöneltilince pek de hoşnut kalmamış ve "Ne işi var bizde, gitsin Yeni Şafak’ta çalışsın!" nevinden ilginç bir beyanda bulunmuştu. Canlı yayın azizliğine vermiştim, o onur kırıcı manzarayı; çünkü bu yaklaşım tipik bir ayrımcılıktı. Batı’da olsa bu tür sözleri sarf edene discrimination (ayrımcılık) davası açarlar. Çünkü bir iş başvurusunda cinsiyet ayrımı, din ayrımı, etnik köken ayrımı vs. yapamadığınız gibi hayat tarzı ayrımı da yapamazsınız...
Her neyse... Bugünkü manzara şu: Medyanın bir bölümünde başı açık ve kapalı kadınlar hep beraber aynı işyerinde çalışıyor. Bazı kişilerin haksız yere ’yandaş’ yaftası vurduğu gazete ve televizyonlara gittiğinizde kapalı ve açık bayanların aynı çatı altında mesleklerini ifa ettiğini görüyorsunuz. Bu, takdire şayan bir manzara; çünkü ülkenin sosyal gerçeği ile örtüşüyor. Aynı ahenge kendisinin yandaş olmadığını savunan medyada rastlamak imkânsız. Oysa bu ülkenin sokaklarında o çoğulcu yapı sosyal barışı perçinleyecek şekilde her gün yaşanıyor. Halkın büyük bir olgunlukla resmettiği bu manzara neden medyaya yansımıyor? Çünkü medyanın bir bölümü maalesef halktan kopuk yaşıyor ve sembol kavgalarının oluşturduğu ideolojik bloklar arasında bunalıyor.
Cüneyt Özdemir cesur bir çıkış yaptı ve yıllardır çalıştığı CNN Türk’te hiçbir başörtülü gazetecinin olmamasını açıkça eleştirdi. Haklıydı. Konu sadece CNN Türk ile sınırlı olmadığı için meseleyi daha geniş bir açıdan düşünmek ve Özdemir’in demokratik çağrısına kulak vermek gerekiyor. Ma’şeri vicdan da farklı bir şey söylemiyor aslında...
TESEV’in başörtüsü raporu üzerine, CNN Türk’te hoş bir manzara yaşandı. Cüneyt Özdemir, araştırmayı yapan kişilerle aydınlatıcı bir söyleşide bulundu. Bir ara konu başörtülü kadınların bazı sektörlerde çalıştırılmadığına geldi dayandı. Bu çok önemli bir nokta. Çünkü sağda solda özgürlüklerden bahseden önemli bir kitle başörtüsü söz konusu olunca resmen ayrımcılık yapabiliyor ve bunun hukuken bir suç olduğunu bile fark edemeyebiliyor. Oysa ayrımcılığın her türlüsü bir çeşit insanlık suçu.
Ne üzücü bir gerçektir ki ayrımcılık en çok medyada yaşanıyor. Pek çok medya grubu meslekî yeterliliğine bakmaksızın sırf başörtülü diye insanlara iş vermiyor. Hatta kibarlığı ile meşhur bir eski genel yayın yönetmeni canlı yayında "Başörtülü bir gazeteci size iş başvurusunda bulunsa kabul eder misiniz?" gibi bir soru yöneltilince pek de hoşnut kalmamış ve "Ne işi var bizde, gitsin Yeni Şafak’ta çalışsın!" nevinden ilginç bir beyanda bulunmuştu. Canlı yayın azizliğine vermiştim, o onur kırıcı manzarayı; çünkü bu yaklaşım tipik bir ayrımcılıktı. Batı’da olsa bu tür sözleri sarf edene discrimination (ayrımcılık) davası açarlar. Çünkü bir iş başvurusunda cinsiyet ayrımı, din ayrımı, etnik köken ayrımı vs. yapamadığınız gibi hayat tarzı ayrımı da yapamazsınız...
Her neyse... Bugünkü manzara şu: Medyanın bir bölümünde başı açık ve kapalı kadınlar hep beraber aynı işyerinde çalışıyor. Bazı kişilerin haksız yere ’yandaş’ yaftası vurduğu gazete ve televizyonlara gittiğinizde kapalı ve açık bayanların aynı çatı altında mesleklerini ifa ettiğini görüyorsunuz. Bu, takdire şayan bir manzara; çünkü ülkenin sosyal gerçeği ile örtüşüyor. Aynı ahenge kendisinin yandaş olmadığını savunan medyada rastlamak imkânsız. Oysa bu ülkenin sokaklarında o çoğulcu yapı sosyal barışı perçinleyecek şekilde her gün yaşanıyor. Halkın büyük bir olgunlukla resmettiği bu manzara neden medyaya yansımıyor? Çünkü medyanın bir bölümü maalesef halktan kopuk yaşıyor ve sembol kavgalarının oluşturduğu ideolojik bloklar arasında bunalıyor.
Cüneyt Özdemir cesur bir çıkış yaptı ve yıllardır çalıştığı CNN Türk’te hiçbir başörtülü gazetecinin olmamasını açıkça eleştirdi. Haklıydı. Konu sadece CNN Türk ile sınırlı olmadığı için meseleyi daha geniş bir açıdan düşünmek ve Özdemir’in demokratik çağrısına kulak vermek gerekiyor. Ma’şeri vicdan da farklı bir şey söylemiyor aslında...