Demirören Medya, Medyaradar’da en son yayınlanan yazım için mahkemeden erişim yasağı çıkartmış…
Ne yazmıştım o yazıda?
ABD Kongresi’ne hitap eden İsrail Başbakanı Netanyahu’nun konuşmasına CNN Türk’ün geniş yer vermesini eleştirmiştim.
Türkiye’deki haber kanallarının tamamına yakını Netanyahu’nun kürsüdeki görüntülerini sessiz olarak yayınlarken Yıldırım Demirören’e ait Demirören Medya bünyesindeki CNN Türk’te Netanyahu’nun konuşmasının tamamının tercüman aracılığıyla Türkçe’ye çevrilerek canlı olarak aktarılmasını kınamıştım.
İsrail’in Filistin’de döktüğü kana vurgu yaparak, bu yayını “kanlı propaganda” olarak tanımlamıştım.
Bu yazıda hakaret yoktu…
Küfür yoktu…
Aşağılama yoktu…
Sadece insanlık adına, Filistin’de katledilen çocuklar ve kadınlar adına sorulan bir soru vardı:
“CNN Türk, neden çocuk katilinin borazanı oldu?”
Dikkat edin; CNN Türk’e çocuk katili demiyorum, neden çocuk katilinin konuşmasını Türkçe’ye çevirerek Türkiye’de propaganda yapmasına alet olduğunu soruyorum.
Bu bir gazeteci sorusu değilse, ben de kelebeğim!
*
Bakın sırf bu basit soru yüzünden Demirören Holding’in avukatları yazdıkları dilekçede bana neler söylemişler:
“İftira attı.”
“Müvekkilerimizin aile ve iş hayatları olumsuz etkiledi.”
“Bu yazı gayriahlâki, asılsız, gerçek dışı, küçük düşürücü, karalayıcı ve iftira niteliğindedir.”
“Demirören Holding sahiplerinin toplum nezdinde sahip olduğu itibarını zedelemeye yöneliktir.”
“Onur, şeref ve saygınlığı rencide eden bu iftiralarla yayın organının toplum katındaki itibarının zedelenmesi kasıtlı bir şekilde amaçlanmaktadır!”
*
Yani anlayacağınız adamlara “Neden İsrail’in katil başbakanına borazanlık yaptınız?” diye sorduğum için bir tek “cinayetle” suçlanmadığım kalmış!
Yazının yayınlandığı tarihle, yazıya erişimin engellenmesi kararının alındığı tarih arasında sadece bir gün geçtiği halde; kalemimin gücüne bakın ki Demirören gibi bir devin ticaretini olumsuz etkilemişim!
*
Eskiden dave dilekçelerini avukatlar yazardı.
Demirören Grubu, tasarrufa gitmek için avukatlarını işten çıkarmış olacak ki; dava dilekçelerini artık senaryo yazarlarına yazdırıyor olmalı!
Bunca yıllık yazarım…
On binlerce haber, on bine yakın köşe yazısı, sekiz tane kitap, yüzlerce şiir yazdım.
Hatta üniversite yıllarında cep harçlığımı çıkarmak için üst sınıftaki bazı abilerin bitirme tezlerini bile kaleme aldım.
Hakkımda üç yüze yakın suç duyurusunda bulunuldu, yüze yakın dava açıldı; binlerce iddianame okudum.
Ama hayatımda böyle bir dava dilekçesi ne yazdım, ne de gördüm.
Yazan avukat kardeşleri tebrik ediyor, gözlerinden öpüyorum.
Ayrıca…
Kendilerine bir de müjdem var:
Böylesine masum bir yazıya bile böylesine yalan, hayal ürünü ifadelerle dava açabiliyorsunuz…
O zaman iştahınızı saklayın beyler:
Çünkü daha grubunuz ve patronlarınız hakkında yazacak çok ama çok yazım var!