YABANCI AJANSLARIN FOTO MUHABİRLERİ İÇLERİNİ DÖKTÜ!.."AJAN DEĞİL,AJANSIZ"!..
Yabancı ajanslar dün Türkiye'yi böyle gördü" haberlerine muhatap olan Reuters, AP, AFP ve EPA'nın tecrübeli foto muhabirleri, içlerini döktü: "Biz ajan falan değiliz, gazeteciyiz. Türkiye'de ne olup bitiyorsa iyi ya da kötü onları fotoğraflıyoruz."
Gazete ve televizyonların "Reuters Türkiye'yi böyle gösterdi" ya da "AFP Türkiye'yi karaladı" şeklindeki haberlerini mutlaka görmüşsünüzdür. Bu haberlerdeki olumsuz Türkiye fotoğrafı karşısında ne hissediyorsunuz? Çoğumuzun `Ohh iyi olmuş' diyerek sevinmediği bir gerçek. Peki bu fotoğrafları kim servis ediyor dersiniz? İstanbul'da görev yapan Reuters, AP, AFP ve EPA fotomuhabirleri tabii ki... Peki bunu Türkiye'ye düşmanlık olsun diye mi yapıyorlar? Kesinlikle hayır! Onlar da insan, onlar da Türk, onlar da bu toprakları en az bizim kadar seviyorlar. Ama onlar gazeteci, hem de mesleklerinde çok da başarılılar. Kimilerinin iddia ettiği gibi `ajan' değil, dünyanın buradaki gözü. Her biri günde onlarca fotoğraf geçiyor ajans merkezlerine; iyi ya da kötü, beğenin ya da beğenmeyin... Türkiye'de olan bitenin fotoğrafları bunlar. Bazen ajan, bazen Türkiye düşmanı ilan edilen Fatih Sarıbaş (Reuters), Murad Sezer (AP), Mustafa Özer (AFP) ve Kerim Ökten'i (EPA) bir araya getirdik. Neden Türkiye'yi böyle gördüklerini sorduk.
"Reuters Türkiye´yi böyle gösterdi" "AFP Türkiye´yi karaladı" şeklinde haberlere ne diyorsunuz? Sizin Türkiye´yi kötü göstermek gibi bir derdiniz, ekstra bir çabanız mı var?
Fatih Sarıbaş (Reuters): Bir olayı iyi ya da kötü biz fotoğraflayıp gönderiyoruz. Ertesi gün bazı gazetelerimiz "Yabancı ajanslar Türkiye´yi şöyle gördü, Türkiye dış basında şöyle yansıdı" şeklinde haberler yapıyor. Olumlu ya da olumsuz. Yaptığımız iş sonuçta herkesi memnun edecek değil. Bir gün iyi bir fotoğraf çekebiliriz, ikinci gün bazı kişilerin hoşuna gitmeyecek fotoğraf da olabilir. 1 Mayıs veya benzeri bir olay, bir çatışma fotoğrafı olabilir, kavga fotoğrafı olabilir. İşte Türkiye´yi böyle gösterdi şeklinde negatif hale de dönüşebiliyor. Ama yaptığımız işin yani sonuçta her türlü haberi yapıyoruz, bunun içinde iyisi de var kötüsü de...
Kerim Ökten (EPA): Bence, Türkiye´yi böyle gösterdi, fotoğraf altının benim açımdan hiç önemi yok. Eğer ben Türkiye´deki gazeteler, Türkiye´yi böyle gösterdi, diyecekler diye düşünmeye başlarsam o zaman üstümde anlamsız bir baskı oluşur.
Murad Sezer (AP): Biz uzaylı değiliz, biz gazeteciyiz. Biz de Türkiye Basın Kanunları´na göre çalışıyoruz. Ajan da değiliz. Kimseyi iyi ya da kötü göstermek gibi bir niyetimiz de yok. Olabildiğince objektif habercilik yapmaya çalışıyoruz. Türkiye´yi böyle gösterdiler diyenler gazetecilik yapmıyor. Haberin haber olması diye bir şey yok hiçbir yerde.
Bu tepkiler sonucunda tavrınız değişiyor mu?
Mustafa Özer (AFP): Ben medyanın saldırısından dolayı otokontrol uygulamaya başladım. Geçenlerde Van´a gittiğimde zincire bağlanmış insan çektim. Ama servis etmekten korktum. Eskiden yapıyordum. AFP´ye ilk geçtiğimde gerçekten her şeyi geçiyordum ve çok da tepki alıyordum. Hiç de rahatsız olmuyordum. Ama zaman içerisinde demek ki bende de bir şeyler değişti... Ama Türkiye´yi kötülememek amacıyla değil, hakikaten kendi adıma geçmek istemedim o fotoğrafı.
Kerim (EPA): Ajansların en büyük şansı veya şanssızlığı böyle bir şey... İki türlü de düşünülebilir. Siz bir fotoğraf çekiyorsunuz altına da o anki olağan durumu teknik olarak ifade edecek bir fotoğraf altı yazıyorsunuz. O fotoğrafı siz servise koyuyorsunuz. O servisten fotoğraf alma hakkı olan her abone altına istediği hikayeyi yazabilir.
Murad (AP): Olay doğru ve iyi gazetecilik yapmak... Ajans mantığını pek çok kimse anlamıyo
"Reuters Türkiye´yi böyle gösterdi" "AFP Türkiye´yi karaladı" şeklinde haberlere ne diyorsunuz? Sizin Türkiye´yi kötü göstermek gibi bir derdiniz, ekstra bir çabanız mı var?
Fatih Sarıbaş (Reuters): Bir olayı iyi ya da kötü biz fotoğraflayıp gönderiyoruz. Ertesi gün bazı gazetelerimiz "Yabancı ajanslar Türkiye´yi şöyle gördü, Türkiye dış basında şöyle yansıdı" şeklinde haberler yapıyor. Olumlu ya da olumsuz. Yaptığımız iş sonuçta herkesi memnun edecek değil. Bir gün iyi bir fotoğraf çekebiliriz, ikinci gün bazı kişilerin hoşuna gitmeyecek fotoğraf da olabilir. 1 Mayıs veya benzeri bir olay, bir çatışma fotoğrafı olabilir, kavga fotoğrafı olabilir. İşte Türkiye´yi böyle gösterdi şeklinde negatif hale de dönüşebiliyor. Ama yaptığımız işin yani sonuçta her türlü haberi yapıyoruz, bunun içinde iyisi de var kötüsü de...
Kerim Ökten (EPA): Bence, Türkiye´yi böyle gösterdi, fotoğraf altının benim açımdan hiç önemi yok. Eğer ben Türkiye´deki gazeteler, Türkiye´yi böyle gösterdi, diyecekler diye düşünmeye başlarsam o zaman üstümde anlamsız bir baskı oluşur.
Murad Sezer (AP): Biz uzaylı değiliz, biz gazeteciyiz. Biz de Türkiye Basın Kanunları´na göre çalışıyoruz. Ajan da değiliz. Kimseyi iyi ya da kötü göstermek gibi bir niyetimiz de yok. Olabildiğince objektif habercilik yapmaya çalışıyoruz. Türkiye´yi böyle gösterdiler diyenler gazetecilik yapmıyor. Haberin haber olması diye bir şey yok hiçbir yerde.
Bu tepkiler sonucunda tavrınız değişiyor mu?
Mustafa Özer (AFP): Ben medyanın saldırısından dolayı otokontrol uygulamaya başladım. Geçenlerde Van´a gittiğimde zincire bağlanmış insan çektim. Ama servis etmekten korktum. Eskiden yapıyordum. AFP´ye ilk geçtiğimde gerçekten her şeyi geçiyordum ve çok da tepki alıyordum. Hiç de rahatsız olmuyordum. Ama zaman içerisinde demek ki bende de bir şeyler değişti... Ama Türkiye´yi kötülememek amacıyla değil, hakikaten kendi adıma geçmek istemedim o fotoğrafı.
Kerim (EPA): Ajansların en büyük şansı veya şanssızlığı böyle bir şey... İki türlü de düşünülebilir. Siz bir fotoğraf çekiyorsunuz altına da o anki olağan durumu teknik olarak ifade edecek bir fotoğraf altı yazıyorsunuz. O fotoğrafı siz servise koyuyorsunuz. O servisten fotoğraf alma hakkı olan her abone altına istediği hikayeyi yazabilir.
Murad (AP): Olay doğru ve iyi gazetecilik yapmak... Ajans mantığını pek çok kimse anlamıyo