Vedat Milor neden gurme olduğunu anlattı! "Dışarıda yiyecek param yoktu ben de..."

Gastronomi yazarı Vedat Milor, yurtta kaldığı günlerde yemeklerin çok kötü olduğunu ve bedava tadım etkinliklerine giderek buradaki konuşmaları dinlediğini söyledi.

Ünlü gurme Vedat Milor "Yurtta yemekler rezaletti. Dışarıda yiyecek param da yoktu. Güzel bir şarap tecrübesi üzerine etraftaki bedava tadım etkinliklerini keşfettim. Buralarda insanların şarap ve yemek uyumu hakkındaki konuşmalarını dinlemeye başladım. Ben de birkaç yorumda bulundum; ‘Çok iyi koku anlayışın var!’ diye dönüşler aldım. Asistanlık yapmaya başlayınca lokantalara gidecek param oldu" açıklamasını yaptı.

Hürriyet gazetesinden Zeynep Bilgehan'ın haberine göre, Milor, "Vehbi Koç aile yakınımızdı. Beni severdi; bana ‘Solculuğu bırak, işletme oku, şirketime gir’ demişti. Onu ‘Kusura bakmayın ama ben hayatta hiçbir patronum olmasını istemiyorum’ diye yanıtlamıştım. Gördüğüm üst düzey yönetici insanlar beni etkilememişti..." dedi.

Koç’un iş teklifini reddeden ve yurt dışında akademisyenlik kararını verdiğini belirten Milor, “Önce London School of Economics’e gittim ama Margaret Thatcher seçilmişti ve okul parası üç katına çıkınca burs aldığım Kaliforniya’daki Berkeley Üniversitesi’ne geçtim. Ortamı ve dersleri sevdim.” Amerika’da akademik olarak mutluydu. Sosyal olaraksa şaşkın: “Türkiye’de, bizim çevremizde çok rahat, açık fikirli ve özgür bir ortam vardı. Tipik Amerikalıların daha dar görüşlü olduğunu, yanlış genellemeler yaptıklarını gördüm. Derslerim iyiydi, tenise devam ettim “Yurtta yemekler rezaletti. Dışarıda yiyecek param da yoktu. Çok nadiren vasat pizzalar yiyorduk. Sonra bir gün, güzel bir şarap tecrübesi üzerine etraftaki bedava tadım etkinliklerini keşfettim. Buralarda insanların şarap ve yemek uyumu hakkındaki konuşmalarını dinlemeye başladım. Ben de birkaç yorumda bulundum; ‘Çok iyi koku anlayışın var!’ diye dönüşler aldım. Asistanlık yapmaya başlayınca lokantalara gidecek param oldu." diye konuştu.

Milor, "Berkeley’nin yabancı mutfakları zengindi; Çin, Endonezya, Tayland, Hint… İyi yemek yapan arkadaşlarım da vardı. Onların yaptıklarını da şaraplarla eşleştirmeye başladım. Sonra doktora araştırmam için dokuz ay Paris’te kaldım. O dönem makul fiyata Michelin yıldızlı restoranlarda yemek yenebiliyordu. Fransızlarda yemeğin ciddi bir haz olduğunu, adeta yemek için yaşadıklarını gördüm! Merakım böyle giderek arttı…” ifadesini kullandı.