Vatan'ın yeni yazarından şaşırtan itiraf: Sosyal medya kullanmıyorum ama dersini veriyorum!
Fuat Bol, Vatan gazetesindeki ilk yazısını yazdı.. Yazısında hem Ertuğrul Özkök olmak üzere bazı gazetecilere sitem hem de dikkat çekici bir itiraf vardı!..
30 yıllık Türkiye gazetesi servüvenine son verip Vatan gazetesine geçen Fuat Bol, ilk yazısını bugün yazdı...
Ancak Fuat Bol'un yazısında dikkat çekici bir itiraf vardı...
Hatta iletişim fakültelerinde gençlere nasıl bir gazetecilik eğitimi verildiğini de gözler önüne seren bir itiraf...
Fuat Bol, "Peşinen şunu söylemeliyim; üniversitede dersini vermeme rağmen; benim kişisel olarak sosyal medya dünyam yoktur" dedi...
Yani Fuat Bol, kullanmadığı sosyal medyayı üniversitede öğrencilere ders diye anlatıyordu...
ERTUĞRUL ÖZKÖK'E SİTEM ETTİ!
Vatan okurlarına "Merhaba" diyen Fuat Bol, Türkiye gazetesindeki veda yazısı üzerine "Yeni gelenlerle anlaşamadığı için bıraktı ve sitem etti" yorumu yapan başta Ertuğrul Özkök olmak üzere bazı gazetecilere ve okurlara "Gazetecilerin ve okuyucuların bir kısmı, kastetmediğim değişik teviller yaptılar" diye sitem etti.
İşte Fuat Bol'un ilk yazısının ilgili bölümleri:
MERHABA!..
Malum; Bab-ı alinin yokuşu diktir; zor çıkılır ama kolay inilir!
Otuz sene önce, bendeniz Türkiye Gazetesi yazı işleri müdürü iken, Okay Gönensin Cumhuriyet’in yazı işleri müdürü idi; ömrümüzün bitimine bir mızrak boyu kalmışken; kader, bizi Vatan Gazetesi’nde sütun komşusu olarak buluşturdu.
Türkiye’den ayrılırken yazdığım veda yazım epeyce ilgi topladı; medyada ve sosyal medyada yankılandı. Peşinen şunu söylemeliyim; üniversitede dersini vermeme rağmen; benim kişisel olarak sosyal medya dünyam yoktur. Arkadaşların aktarması ile biliyorum.
Zahmet edip, değerlendirmelerde bulunan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Yeri gelmişken şu hususa işaret etmeliyim: Gazetecilerin ve okuyucuların bir kısmı, kastetmediğim değişik teviller yaptılar. Şairin ‘uğursuz yapı’ diye tanımladığı ‘dünya’yı bile başka türlü anlayanlar var ki; bendeniz onlardan ırağım.
Ne diyelim; her kap içindekini sızdırıyor!
Sadede gelecek olursak; yine malumdur ki; asaletin ayarı iki şeyle ölçülür: Birincisi makam ve şöhret, ikincisi ise para, yani zenginliktir. Bu iki şeyin değiştirmeyeceği ve çığırından çıkarmayacağı insan az bulunur. Değiştirmedikleri ise, 24 ayar altın gibidir.
Bir de; fakir ve hatta borçlu olduğu halde, kibirlenen ve yanına yaklaşılamayanlar var ki, onların hiçbir kitapta yeri yoktur. Aslandan kaçar gibi onlardan kaçmalıdır!
Zenginliğin ve şöhretin değiştirmediği merhum Enver Ören’den Demirören’lere geldim. Kaderin cilvesi… Ailenin çınarı hüviyetindeki sayın Erdoğan Bey’e, dostum sayın Yıldırım Bey’e ve nezaket abidesi sayın Meltem Hanım’a kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Ören’i Demirören’le perçinleyen sevgili Mehmet Soysal’a gelince…
Anadolu’muzun, bu yiğit ve altın kalpli evladı ile kırk yıllık dostuz ve bu dostluğumuz iki cihana şamildir. Ören’de de, Demirören’de de neler yaptığının ve yapmakta olduğunun dünya ahiret şahidiyim!
Haftanın üç günü (Pazartesi, Çarşamba, Cuma) siz, Vatan’ın saygıdeğer okuyucularıyla buluşmak dileğimle saygılarımı sunuyor ve esenlikler diliyorum.
Tekrar merhaba!
Ancak Fuat Bol'un yazısında dikkat çekici bir itiraf vardı...
Hatta iletişim fakültelerinde gençlere nasıl bir gazetecilik eğitimi verildiğini de gözler önüne seren bir itiraf...
Fuat Bol, "Peşinen şunu söylemeliyim; üniversitede dersini vermeme rağmen; benim kişisel olarak sosyal medya dünyam yoktur" dedi...
Yani Fuat Bol, kullanmadığı sosyal medyayı üniversitede öğrencilere ders diye anlatıyordu...
ERTUĞRUL ÖZKÖK'E SİTEM ETTİ!
Vatan okurlarına "Merhaba" diyen Fuat Bol, Türkiye gazetesindeki veda yazısı üzerine "Yeni gelenlerle anlaşamadığı için bıraktı ve sitem etti" yorumu yapan başta Ertuğrul Özkök olmak üzere bazı gazetecilere ve okurlara "Gazetecilerin ve okuyucuların bir kısmı, kastetmediğim değişik teviller yaptılar" diye sitem etti.
İşte Fuat Bol'un ilk yazısının ilgili bölümleri:
Malum; Bab-ı alinin yokuşu diktir; zor çıkılır ama kolay inilir!
Otuz sene önce, bendeniz Türkiye Gazetesi yazı işleri müdürü iken, Okay Gönensin Cumhuriyet’in yazı işleri müdürü idi; ömrümüzün bitimine bir mızrak boyu kalmışken; kader, bizi Vatan Gazetesi’nde sütun komşusu olarak buluşturdu.
Türkiye’den ayrılırken yazdığım veda yazım epeyce ilgi topladı; medyada ve sosyal medyada yankılandı. Peşinen şunu söylemeliyim; üniversitede dersini vermeme rağmen; benim kişisel olarak sosyal medya dünyam yoktur. Arkadaşların aktarması ile biliyorum.
Zahmet edip, değerlendirmelerde bulunan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Yeri gelmişken şu hususa işaret etmeliyim: Gazetecilerin ve okuyucuların bir kısmı, kastetmediğim değişik teviller yaptılar. Şairin ‘uğursuz yapı’ diye tanımladığı ‘dünya’yı bile başka türlü anlayanlar var ki; bendeniz onlardan ırağım.
Ne diyelim; her kap içindekini sızdırıyor!
Sadede gelecek olursak; yine malumdur ki; asaletin ayarı iki şeyle ölçülür: Birincisi makam ve şöhret, ikincisi ise para, yani zenginliktir. Bu iki şeyin değiştirmeyeceği ve çığırından çıkarmayacağı insan az bulunur. Değiştirmedikleri ise, 24 ayar altın gibidir.
Bir de; fakir ve hatta borçlu olduğu halde, kibirlenen ve yanına yaklaşılamayanlar var ki, onların hiçbir kitapta yeri yoktur. Aslandan kaçar gibi onlardan kaçmalıdır!
Zenginliğin ve şöhretin değiştirmediği merhum Enver Ören’den Demirören’lere geldim. Kaderin cilvesi… Ailenin çınarı hüviyetindeki sayın Erdoğan Bey’e, dostum sayın Yıldırım Bey’e ve nezaket abidesi sayın Meltem Hanım’a kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Ören’i Demirören’le perçinleyen sevgili Mehmet Soysal’a gelince…
Anadolu’muzun, bu yiğit ve altın kalpli evladı ile kırk yıllık dostuz ve bu dostluğumuz iki cihana şamildir. Ören’de de, Demirören’de de neler yaptığının ve yapmakta olduğunun dünya ahiret şahidiyim!
Haftanın üç günü (Pazartesi, Çarşamba, Cuma) siz, Vatan’ın saygıdeğer okuyucularıyla buluşmak dileğimle saygılarımı sunuyor ve esenlikler diliyorum.
Tekrar merhaba!