VATAN YAZARI PATRONUNA VERDİ VERİŞTİRDİ!
Vatan yazarı Okay Gönensin, gazetenin ortaklarından Karacanlara verdi veriştirdi.
İşte Vatan yazarı Okay Gönensin’in o yazısı..
Gazeteye zarar verme suçu
Gazete çok özel bir “mal”dır. Ömrü bir günlüktür sanılır, ama o bir günde yarattığı etkiler yürür gider. Gazeteler dışardan kolay eleştirilir; gazete üretimini “birileri yazar birileri sayfaya koyar, birileri basar, iş biter” şeklinde görenler çoktur. Böyle olduğunu sananları eğitmek gerekir.
Gazete bir “sınai ürün” olarak da çok özeldir. Herhangi bir iş kolunda bir karar verilir, o kararın pratikte işleyip işlemediği kontrol edilir, sonuç başarılı da olabilir başarısız da. Eğer o karar başarı sağlamışsa artık belli bir süre için yeni stratejik kararlar almaya gerek yoktur.
Gazetedeyse her gün binlerce karar verilir. Her haber birkaç denetimden geçerek sayfada yerini bulur. Bu binlerce kararın bazısı yanlış da olabilir. Ama her sabah iş tekrar başladığında, bir gün önce verilmiş yanlış kararlardan ders alınarak yine binlerce karar verilir.
Bir gazetenin toplumsal ve kültürel hayat içinde yer alması çok fazla emek ister. Her gün verilen binlerce kararla o hayatın içinde kalmaya devam etmesi sağlanır.
***
Bunları hatırlatmak zorunda kaldık. Çünkü Milliyet-Vatan ailesi bir süredir “hukuki” gerekçeleri gazetecilik hayatına uymayan bazı sıkıntılar yaşıyor. Gazetemiz Vatan ile, Vatan’ın ağabeyi Milliyet’in Demirören grubunun başında olduğu DK Yayıncılık tarafından satın alınması doğal bir durumdu; üstelik bu, gazetelerin ciddi bir ticari değer taşımaları dolayısıyla da olumlu bir gelişmeydi.
Demirören grubunun iş dünyasındaki konumuyla birlikte, grubun başındaki Erdoğan Demirören’in basın dünyasına aşina ve her zaman yakın ilişkileri olmuş bir iş adamı olması da bu değişimin olumlu yönde gelişeceğine ilişkin beklentileri yüksek tuttu.
***
Demirören grubu hem sermaye taahhütlerini hem de gazetelerin gelişmesi için gerekli yapılanmalara dair iradesini ilk andan itibaren açıkladı. Kısacası Demirören grubu tek başına “sermayeyi koydu”. Şu anda da bu iki gazetenin yayınlanması, bu grubun, bütün engellemelere rağmen taahhütlerini yerine getirmekte ısrar etmesi sayesinde gerçekleşebilmektedir.
Ancak DK Yayıncılık içinde ortaya çıkan bir sıkıntı, Vatan ve Milliyet’i, çalışanlarıyla, işin başında durarak gereğini yapma çabası içinde olan patronlarıyla birlikte çok zor durumda bıraktı.
DK Yayıncılık’taki sıkıntı mahkemeye intikal etti. Mahkeme de gazetenin özel bir ürün olduğunu, gazetecilik faaliyetinin diğer iş kollarından çok farklı olduğunu göz önüne almadan kayyum atamasına gitti.
Şu anda gazetelerimiz, gazeteci arkadaşlarımız ve sermaye sahipleri bu sistem dolayısıyla, gazetenin özel bir ürün olduğunu dikkate almayan ya da bilmeyenlerin tavırları dolayısıyla sıkıntı yaşıyor.
***
Gazete her gün yeniden yaratılır, bizdeki gibi bir rekabet ortamında sürekli yenilenme, sürekli yatırım şarttır. Aksi takdirde rakiplere avantaj sunulmuş olur. Basit gazetecilik faaliyetlerinin bile zorlandığı bir ortamda o gazetelerle birlikte haber alma hakkı kısıtlanmış olan okur da zarar görür.
Milliyet-Vatan ailesi, yargı sürecinin de yukarda anlatmaya çalıştığımız gerçeklere göre işlemesini ve gidişatın ucunda bu iki önemli gazeteye zarar verecek durumların ortaya çıkmamasını bekliyor.
Açıkça söyleyebiliriz ki, hukuki karmaşayı yaratanlar da bu yetkileri kullananlar da çeşitli çaba ve girişimleriyle Milliyet ve Vatan’ın yayınını bile güç hale getirmektedir. Demirören grubu bu güçlükleri aşmak için bütün imkânlarını kullanırken, gazete sahipliği için sadece taşıdığı soyadının yeterli olduğunu sananlar da bütün imkânlarını gazetelerin yayınını güçleştirmek için kullanmaktadır.
Gazetelere zarar vermenin, gazetelerin marka değerlerini zedelemenin, “rakiplere çalışma”nın hukuktaki karşılığı nedir, bilemeyiz ama biz gazeteciler için bunlar çok ağır suçlardır.
Çünkü gazetenin ne olduğunu bilmeyenler yılların, on yılların emeğini heba edebilir.
Bunları hem okurlarımızla bir dertleşme olarak hem de gazetecilerin şu andaki duruma nasıl baktıkları anlaşılsın diye yazdık.
Gazetelerinin yayınını güçleştirecek, geleceklerini tehlikeye atacak her icraatın ciddi bir suç olduğunu herkes iyi bilmelidir.
Gazeteye zarar verme suçu
Gazete çok özel bir “mal”dır. Ömrü bir günlüktür sanılır, ama o bir günde yarattığı etkiler yürür gider. Gazeteler dışardan kolay eleştirilir; gazete üretimini “birileri yazar birileri sayfaya koyar, birileri basar, iş biter” şeklinde görenler çoktur. Böyle olduğunu sananları eğitmek gerekir.
Gazete bir “sınai ürün” olarak da çok özeldir. Herhangi bir iş kolunda bir karar verilir, o kararın pratikte işleyip işlemediği kontrol edilir, sonuç başarılı da olabilir başarısız da. Eğer o karar başarı sağlamışsa artık belli bir süre için yeni stratejik kararlar almaya gerek yoktur.
Gazetedeyse her gün binlerce karar verilir. Her haber birkaç denetimden geçerek sayfada yerini bulur. Bu binlerce kararın bazısı yanlış da olabilir. Ama her sabah iş tekrar başladığında, bir gün önce verilmiş yanlış kararlardan ders alınarak yine binlerce karar verilir.
Bir gazetenin toplumsal ve kültürel hayat içinde yer alması çok fazla emek ister. Her gün verilen binlerce kararla o hayatın içinde kalmaya devam etmesi sağlanır.
***
Bunları hatırlatmak zorunda kaldık. Çünkü Milliyet-Vatan ailesi bir süredir “hukuki” gerekçeleri gazetecilik hayatına uymayan bazı sıkıntılar yaşıyor. Gazetemiz Vatan ile, Vatan’ın ağabeyi Milliyet’in Demirören grubunun başında olduğu DK Yayıncılık tarafından satın alınması doğal bir durumdu; üstelik bu, gazetelerin ciddi bir ticari değer taşımaları dolayısıyla da olumlu bir gelişmeydi.
Demirören grubunun iş dünyasındaki konumuyla birlikte, grubun başındaki Erdoğan Demirören’in basın dünyasına aşina ve her zaman yakın ilişkileri olmuş bir iş adamı olması da bu değişimin olumlu yönde gelişeceğine ilişkin beklentileri yüksek tuttu.
***
Demirören grubu hem sermaye taahhütlerini hem de gazetelerin gelişmesi için gerekli yapılanmalara dair iradesini ilk andan itibaren açıkladı. Kısacası Demirören grubu tek başına “sermayeyi koydu”. Şu anda da bu iki gazetenin yayınlanması, bu grubun, bütün engellemelere rağmen taahhütlerini yerine getirmekte ısrar etmesi sayesinde gerçekleşebilmektedir.
Ancak DK Yayıncılık içinde ortaya çıkan bir sıkıntı, Vatan ve Milliyet’i, çalışanlarıyla, işin başında durarak gereğini yapma çabası içinde olan patronlarıyla birlikte çok zor durumda bıraktı.
DK Yayıncılık’taki sıkıntı mahkemeye intikal etti. Mahkeme de gazetenin özel bir ürün olduğunu, gazetecilik faaliyetinin diğer iş kollarından çok farklı olduğunu göz önüne almadan kayyum atamasına gitti.
Şu anda gazetelerimiz, gazeteci arkadaşlarımız ve sermaye sahipleri bu sistem dolayısıyla, gazetenin özel bir ürün olduğunu dikkate almayan ya da bilmeyenlerin tavırları dolayısıyla sıkıntı yaşıyor.
***
Gazete her gün yeniden yaratılır, bizdeki gibi bir rekabet ortamında sürekli yenilenme, sürekli yatırım şarttır. Aksi takdirde rakiplere avantaj sunulmuş olur. Basit gazetecilik faaliyetlerinin bile zorlandığı bir ortamda o gazetelerle birlikte haber alma hakkı kısıtlanmış olan okur da zarar görür.
Milliyet-Vatan ailesi, yargı sürecinin de yukarda anlatmaya çalıştığımız gerçeklere göre işlemesini ve gidişatın ucunda bu iki önemli gazeteye zarar verecek durumların ortaya çıkmamasını bekliyor.
Açıkça söyleyebiliriz ki, hukuki karmaşayı yaratanlar da bu yetkileri kullananlar da çeşitli çaba ve girişimleriyle Milliyet ve Vatan’ın yayınını bile güç hale getirmektedir. Demirören grubu bu güçlükleri aşmak için bütün imkânlarını kullanırken, gazete sahipliği için sadece taşıdığı soyadının yeterli olduğunu sananlar da bütün imkânlarını gazetelerin yayınını güçleştirmek için kullanmaktadır.
Gazetelere zarar vermenin, gazetelerin marka değerlerini zedelemenin, “rakiplere çalışma”nın hukuktaki karşılığı nedir, bilemeyiz ama biz gazeteciler için bunlar çok ağır suçlardır.
Çünkü gazetenin ne olduğunu bilmeyenler yılların, on yılların emeğini heba edebilir.
Bunları hem okurlarımızla bir dertleşme olarak hem de gazetecilerin şu andaki duruma nasıl baktıkları anlaşılsın diye yazdık.
Gazetelerinin yayınını güçleştirecek, geleceklerini tehlikeye atacak her icraatın ciddi bir suç olduğunu herkes iyi bilmelidir.