VATAN YAZARI MUSTAFA MUTLU'DAN SICAK BİR AİLE ÖYKÜSÜ: SONRA HAYAT YENİDEN BAŞLAR!

Vatan köşe yazarı Mustafa Mutlu'nun "Rica Etsem Saçımı Okşar mısınız?" isimli romanından sonra ikinci kitabı da raflardaki yerini aldı.

Bu kitapta anlatılanlar:
Sıradan ama özel...
Günlük ama ömürlük...
Küçük ama büyük...
Basit ama zor...
Sığ gibi ama derin...

Mustafa Mutlu, bir aile öyküsü etrafında aslında koskocaman bir hayatın içindeki acıları ve sevinçleri; fırtınalar arasındaki “küçük huzur” anlarını ve huzurlu görünen hayatlardaki “büyük fırtınalar”ı harmanlıyor…

“Mustafa Mutlu, gündelik ve sıradan olayları anlatır gibi yazdığı bu romanın alt metninde hayatı ve ölümü, yani insan soyunun iki temel gerçeğini irdeliyor.
Ölümün de sıradanlaştığı bir çağın siyasi, toplumsal sancılarını bir aile çekirdeğinde inceliyor.

İşlek bir dil, akıcı bir anlatım ve harika, sıcak bir roman.”
Zülfü Livaneli

Kitaptan
Evi de kendisi gibi serseriydi amcasının…
Dışarıdan bakıldığında en az sahibi kadar “ciddi” bir apartman dairesiydi ama… Kapı aralanıp içine girildiğinde her şey o kadar farklıydı ki…
Evinin üç odasına, mutfağına, banyosuna, salonuna isim koymuştu amcası…
Salonun adı, “Yan Gelip Yatışma Salonu’ydu… Bütün günlerini geçirdiği “duruşma salonlarına bir tür tepki olmalıydı bu…
Hasan Nişancı’nın aldığı ilk siyah beyaz televizyon başköşede duruyordu… “Tıkır tıkır çalışırken, üzerine neden kuma getireyim ki, ayıp olmaz mı bu emektara” diyordu Halil…
Çalışma odasının adı, “Sakın Çalışma Odası”ydı… Dört duvarı binlerce kitabın dizildiği kitaplıkla çevrili bir ibadethaneydi burası… Amcası evdeki zamanının tamamına yakınını bu odada geçirir; hatta zaman zaman masanın üzerinde sızıp kaldığı bile olurdu…
Evden atılıp yanına sığındığında kendisine verdiği çekyatlı odanın adı ise “liman”dı…
“Bu oda senin gibi babası tarafından aforoz edilen ya da karısından şiddet gören kaç koç yiğidi bağrına bastı, bir bilsen” demişti gülerek…
Üçüncü oda ise, “Hiçlik” odasıydı…
Adı üzerinde “hiçbir şey” yoktu bu odada… Işık bile!
Beyaza boyanmış dört duvar, yine camları beyaz boyalı bir kapı ve pencere… Parkeleri bile beyaza boyamıştı Halil… Amcasının haftada en az bir akşam… Ya da üstlendiği davaların iyi gitmediği günlerin gecelerinde bu odaya beyaz bir donla girdiğine ve saatlerce kaldığına tanıklık etmişti…
Merak edip dikizlemişti bir kez, “N’apıyor bu adam bu odada?” diye ama oda, beyazlığına karşın o kadar karanlıktı ki; hiçbir şey görememişti!
Ve o odadan çıktığında bambaşka bir adam olurdu hınzır amcası! Yüzüne nur gelirdi adeta… Gözlerindeki huzurun, içine işlediğini hissederdi Sabri…
Ve ilginçtir ki; evde girmesi yasak olan tek oda, “Hiçlik Odası”ydı…
“Senin o odaya girme yaşın gelmedi henüz” demişti amcası, yasağın nedenini anlatmaya çalışırken… Amcasının uykusuz gecelerinin odasıydı, “Hiçlik Odası” ve onun mahremiydi…

Yazar hakkında
1961’de Kırşehir’de doğdu. 1984 yılında Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’ndan mezun oldu. Gazeteciliğe 1982 yılında Türk Haberler Ajansı’nda gece sorumlusu olarak başladı.
1984’te Dünya gazetesine haber müdürü olarak geçti. 1986-1996 yılları arasında bu gazetenin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 1996’da Sabah Grubu’na geçerek, bir ekonomi gazetesi olan Liberal Bakış’ı çıkardı. 1998’de Türkiye’nin ilk ekonomi haber kanalı olan KanalE’nin genel yayın müdürlüğünü yaptı. Kanalın Korkmaz Yiğit’e satılmasıyla bu görevinden ayrılarak, Star gazetesinin kuruluşunda ekonomi müdürü ve yazar olarak görev aldı. 1999 yılında ekonomi müdürlüğünü bırakarak görevini yazar olarak sürdürdü.
2004-2007 yılları arasında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti genel saymanı olarak görev yaptı. Basın Yayın Genel Müdürlüğü Basın Kartları Komisyonu’nda görev aldı.
1999 ve 2003 yıllarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 2004 yılında ise Radyo Televizyon Gazetecileri tarafından “Yılın Gazetecisi” ödülüne değer bulundu. Sürekli basın kartı sahibi olan Mustafa Mutlu, halen Vatan gazetesinde köşe yazarı olarak çalışıyor.

Sonra Hayat Yeniden Başlar Doğan Kitap'tan çıktı ve 224 sayfa...