VATAN MUHABİRİ ÇAĞDAŞ ULUS: TUTUKLANMAM GİBİ TAHLİYEM DE SÜRPRİZ OLDU!
'Atilla Güner'le Akşam Postası' programına canlı yayınla bağlanan Çağdaş Ulus dava sürecini ve yaşadıklarını RS FM'e anlattı.
KCK terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle 9 aydır tutuklu bulunan Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus ile Fırat Dağıtım şirketi çalışanı Cihat Ablay suç vasfının değişmesi ihtimali dikkate alınarak, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nce oy birliğiyle tahliye edilmişti. ’Atilla Güner’le Akşam Postası’ programına canlı yayınla bağlanan Çağdaş Ulus dava sürecini ve yaşadıklarını RS FM’e anlattı.
Atilla Güner: Ben davanın seyriyle ilgili çok şey konuşmanın faydalı olacağını düşünmüyorum ama şunu söylermisin pek çok gazeteci, yazar da seninle ilgili görüşlerini paylaştılar okurlarıyla, sen de onlara mektuplar yolladın. Hep orada söylemek istediğin neydi? Hâkimlere, seninle ilgili karar verecek insanlara da neyi anlatmaya çalıştın Çağdaş?
Çağdaş Ulus: Yaptığımız işin gazetecilik olduğunu, terörizmle bir bağlantısının olmadığını yaptığımız iş sayesinde Türkiye halkının bizim haberlerimizle bilgiler aldığını anlatmak niyetindeydim. Dokuz ay boyunca bir türlü anlatamadım. İki defa örgüt kamplarında Kuzey Irak’ta Kandil’e gittiğim öne sürüldü. Bunları ispatlamak için dokuz ay boyunca çabaladık, en sonunda dokuz ay sonra nasıl oldu bilmiyorum yani gözaltına alındığımda nasıl tutuklanacağımı bilmiyorsam nasıl sürpriz olduysa tahliye oluşum da tamamen sürpriz oldu.
Atilla Güner: Kandil’e gitme meselesinde hâkim heyeti de ikna oldu mu sence?
Çağdaş Ulus: Evet biz o konuda bir talep yazısı yazmıştık. Avukatım Sayın Hüseyin Ersöz aracılığıyla. Mahkemeye bir talep yazısında bulunmuştuk. Yurt dışı giriş çıkış kayıtlarının pasaport şube müdürlüğünden istenmesine, iddia edilen tarihlerde benim hangi tarihlerde benim hangi ülkelere gittiğimin tespit edilmesine her türlü konunun araştırılması için biz sadece bir talep yazısı istemiştik. Mahkeme de bunu mahkeme öncesinde kabul etmişti. Bu talepler kabul edilince, olaylar araştırılınca benim yurt dışı giriş çıkış kayıtlarım araştırılınca her şey ortaya çıktı. 2005 yılında iddia edilen tarihten bir gün önce öğrenim gördüğüm Kıbrıs’tan Türkiye’ye giriş yaptığım tespit edildi. Aslında tespit edildi dememek lazım çünkü ilk günden beri bu biliniyordu ama bir türlü kimseye anlatamıyorduk. Çünkü pasaport şube müdürlüğünden 12’nci ayın 21’nde 2011 tarihinde resmi yazıda bu açık açık yazıyordu. Ama bir türlü kendimizi kimseye anlatamadık. 2007 yılında da Amerika’ya gitmiştim. Bir öğrenci programıyla gitmiştim. Work and Travel’la gitmiştim çalışma ve seyahat adıyla bir programla gitmiştim. Onu da ispatladık, talep yazısından bir tanesi de beni Amerika’ya gönderen şirkete yazılmış bir yazıydı. Mahkeme bunu da talep de bulundu. Şirketle iletişime geçildi. Pasaportumda zaten Amerikan vizesi vardı, bu zaten ilk baştan beri bakılmış olsaydı benim Amerika’ya gittiğim tespit edilecekti. Dokuz ay sonunda anlaşıldı maalesef. Biraz geç oldu, tam 268 gün özgürlüğümden uzakta kaldım diyecek bir şey bulamıyorum keşke yaşanmasaydı. Daha önceden tutuklanmadan önce masum insanların ceza evine düştüğünden bahseden haberler yapıyordum, aynısı benim başıma geldi.
Atilla Güner: Cezaevinin dışından cezaevini yazıyordun, içini de gördün neler söyleyeceksin?
Çağdaş Ulus: Evet orada insan hakları ihlalleriyle karşılaştım. İnsanların aylık 40 liraya köle gibi çalıştırıldığına şahit oldum, işçi koğuşlarında fakir insanların 40 liraya çalıştığına şahit oldum.
Son bir şey söylemek istiyorum. Beton duvarlar arasında yatan tüm gazeteci meslektaşlarımın da keza parasız eğitim isteyen öğrencilerin kısacası oralarda olmaması gereken herkesin benim gibi özgürlüğüne kavuşmasını temenni ediyorum. Bu davada ilk kez karşılaştığım ve bu dava sayesinde diyorum gazeteci İsmail Yıldız var bundan beş ay önce bir kız çocuğu oldu. Kızına kavuşmayı özlemle bekliyor. Kızı babasından uzakta, babası kızından uzakta Derya’nın babasından uzakta büyümemesi gerekiyor. Umarım Derya babasına, babası da kızına kavuşur dişe düşünüyorum. Derya’nın babasından uzakta bu acı psikolojiyle büyümemesi taraftarıyım. Bu ülkede insanların bir arada kardeşçe yaşamasını istiyorum. Yaptığım tamamen mesleğim içinde olan bir şeylerdi mesleğimin dışında olan hiçbir şey yapmadım. Tüm gazeteci meslektaşlarımın ve tüm masum insanların bir an evvel özgürlüklerine kavuşup, ailesine sevdiklerine mesleklerine dönmesini istiyorum
Atilla Güner: Ben davanın seyriyle ilgili çok şey konuşmanın faydalı olacağını düşünmüyorum ama şunu söylermisin pek çok gazeteci, yazar da seninle ilgili görüşlerini paylaştılar okurlarıyla, sen de onlara mektuplar yolladın. Hep orada söylemek istediğin neydi? Hâkimlere, seninle ilgili karar verecek insanlara da neyi anlatmaya çalıştın Çağdaş?
Çağdaş Ulus: Yaptığımız işin gazetecilik olduğunu, terörizmle bir bağlantısının olmadığını yaptığımız iş sayesinde Türkiye halkının bizim haberlerimizle bilgiler aldığını anlatmak niyetindeydim. Dokuz ay boyunca bir türlü anlatamadım. İki defa örgüt kamplarında Kuzey Irak’ta Kandil’e gittiğim öne sürüldü. Bunları ispatlamak için dokuz ay boyunca çabaladık, en sonunda dokuz ay sonra nasıl oldu bilmiyorum yani gözaltına alındığımda nasıl tutuklanacağımı bilmiyorsam nasıl sürpriz olduysa tahliye oluşum da tamamen sürpriz oldu.
Atilla Güner: Kandil’e gitme meselesinde hâkim heyeti de ikna oldu mu sence?
Çağdaş Ulus: Evet biz o konuda bir talep yazısı yazmıştık. Avukatım Sayın Hüseyin Ersöz aracılığıyla. Mahkemeye bir talep yazısında bulunmuştuk. Yurt dışı giriş çıkış kayıtlarının pasaport şube müdürlüğünden istenmesine, iddia edilen tarihlerde benim hangi tarihlerde benim hangi ülkelere gittiğimin tespit edilmesine her türlü konunun araştırılması için biz sadece bir talep yazısı istemiştik. Mahkeme de bunu mahkeme öncesinde kabul etmişti. Bu talepler kabul edilince, olaylar araştırılınca benim yurt dışı giriş çıkış kayıtlarım araştırılınca her şey ortaya çıktı. 2005 yılında iddia edilen tarihten bir gün önce öğrenim gördüğüm Kıbrıs’tan Türkiye’ye giriş yaptığım tespit edildi. Aslında tespit edildi dememek lazım çünkü ilk günden beri bu biliniyordu ama bir türlü kimseye anlatamıyorduk. Çünkü pasaport şube müdürlüğünden 12’nci ayın 21’nde 2011 tarihinde resmi yazıda bu açık açık yazıyordu. Ama bir türlü kendimizi kimseye anlatamadık. 2007 yılında da Amerika’ya gitmiştim. Bir öğrenci programıyla gitmiştim. Work and Travel’la gitmiştim çalışma ve seyahat adıyla bir programla gitmiştim. Onu da ispatladık, talep yazısından bir tanesi de beni Amerika’ya gönderen şirkete yazılmış bir yazıydı. Mahkeme bunu da talep de bulundu. Şirketle iletişime geçildi. Pasaportumda zaten Amerikan vizesi vardı, bu zaten ilk baştan beri bakılmış olsaydı benim Amerika’ya gittiğim tespit edilecekti. Dokuz ay sonunda anlaşıldı maalesef. Biraz geç oldu, tam 268 gün özgürlüğümden uzakta kaldım diyecek bir şey bulamıyorum keşke yaşanmasaydı. Daha önceden tutuklanmadan önce masum insanların ceza evine düştüğünden bahseden haberler yapıyordum, aynısı benim başıma geldi.
Atilla Güner: Cezaevinin dışından cezaevini yazıyordun, içini de gördün neler söyleyeceksin?
Çağdaş Ulus: Evet orada insan hakları ihlalleriyle karşılaştım. İnsanların aylık 40 liraya köle gibi çalıştırıldığına şahit oldum, işçi koğuşlarında fakir insanların 40 liraya çalıştığına şahit oldum.
Son bir şey söylemek istiyorum. Beton duvarlar arasında yatan tüm gazeteci meslektaşlarımın da keza parasız eğitim isteyen öğrencilerin kısacası oralarda olmaması gereken herkesin benim gibi özgürlüğüne kavuşmasını temenni ediyorum. Bu davada ilk kez karşılaştığım ve bu dava sayesinde diyorum gazeteci İsmail Yıldız var bundan beş ay önce bir kız çocuğu oldu. Kızına kavuşmayı özlemle bekliyor. Kızı babasından uzakta, babası kızından uzakta Derya’nın babasından uzakta büyümemesi gerekiyor. Umarım Derya babasına, babası da kızına kavuşur dişe düşünüyorum. Derya’nın babasından uzakta bu acı psikolojiyle büyümemesi taraftarıyım. Bu ülkede insanların bir arada kardeşçe yaşamasını istiyorum. Yaptığım tamamen mesleğim içinde olan bir şeylerdi mesleğimin dışında olan hiçbir şey yapmadım. Tüm gazeteci meslektaşlarımın ve tüm masum insanların bir an evvel özgürlüklerine kavuşup, ailesine sevdiklerine mesleklerine dönmesini istiyorum