"VALLAHİ BU RÖLYEFLE HAYAT BOYU YAŞANIR, NİYE İTİRAZ EDECEKSİN Kİ"
Ertuğrul Özkök, yakın arkadaşı Alman Bild gazetesinin yayın yönetmeni Kai Diekmann'ın 6 metrelik penis rölyefinin koca binanın dış cephesine yapıştırılmasını yorumladı.
OLAYI ilk defa bizzat arkadaşım Kai Diekmann´ın ağzından dinlemiştim.
Şaka gibi bir şeydi.
Almanya´da bir internet sitesi dedikodu çıkarmış.
Güya Kai, Miami´de bir kliniğe yatmış ve gizlice ameliyat olmuş.
Ameliyatı da neymiş?
Güya penisini büyütmüş.
"Büyütmek" fiili, bir erkek için ancak bu kadar küçültücü bir anlam taşır.
Hele hele bir Alman için.
Kai, "Hayatımın hatasını yaptım" demişti.
Bu internet sitesini dava etmiş.
"Dava günü mahkeme salonuna gittiğimde yaptığım büyük hatayı anladım. Çünkü orada 25-30 gazeteci ve kameraman vardı" dedi.
Dava bir anda Almanya´nın meselesi haline gelmiş.
Daha sonra bu olayı Ayşe Arman´a verdiği mülakatta da anlatmıştı.
* * *
Dün Milliyet Gazetesi´nde okudum.
Bild Gazetesi´ne durmadan yüklenen sol liberal TAZ (Tageszzeitung) Gazetesi, binasına Kai´ın bir rölyefini yaptırmış.
Peter Lenk tarafından yapılan rölyefte, Kai çırılçıplak görünüyormuş.
Rölyefin en ilginç yanı Kai´ı dev bir penisle tasvir ediyor olmasıymış.
Bir kameraman geçenlerde Kai Diekmann´ı, bu rölyefe bakarken görüntülemiş.
* * *
Tanıdığım Kai bunu mutlaka bilerek çektirmiştir.
Rölyefle ilgili düşüncesini de şöyle açıklamış:
"Kendimi Brandenburg Anıtı ya da Zafer Sütunu´na bile benzetebilirim. Ama bu rölyefte benzememişim".
Hürriyet´in Almanya bürosu bu haberi geçmemiş.
Ya Kai arkadaşım diye haber yapmadılar.
Veya haber körlüğü yüzünden görmediler.
Oysa bu güzel haberi kullanır ve kendi görüşümü de yazardım.
Doğrusu Kai´ın cevabını beğenmedim.
Ben olsaydım başka türlü cevap verirdim.
TAZ´ın bir muhabiri bana "Rölyefi nasıl buldunuz" diye sorsaydı cevabım şu olurdu:
"Birebir aynısı..."
Arkasından da eklerdim:
"Eksiği var, fazlası yok..."
Gerisini öteki gazeteler, internet siteleri, radyolar, televizyonlar düşünsün.
"Gerçekten birebir mi değil mi..."
* * *
Büyük ve başarılı bir gazetenin genel yayın yönetmeni olmak çok zor bir iştir.
Dünyada bunu en iyi bilen insanlardan biriyim.
Ne yapsanız kimseye yaranamazsınız.
Ülkenin en büyük, sohbet "metalarından" biri haline gelirsiniz.
Binlerce kişi, hayatını, mesleğini, ekmeğini, rızkını sizin üzerinizden çıkarır.
Ortaya öyle iddialar atarlar ki, ölünceye kadar kurtulamazsınız.
Geçtiğimiz yıllarda birileri benim için "Gecede 10 milyar liralık şarap içer" diye yazdı.
Yani 10 bin TL.
Ayda eder 310 bin TL.
Yılda eder 3.5 milyon TL.
Ne akla sığar ne izana.
Ama biri sallayıp gitmiş.
Sen istediğin kadar "Kardeşim ben her akşam yarım şişe şarap içerim. İçtiğim şarabın ortalama fiyatı da 30 dolardır" diye anlatmaya çalış.
Arkadaş kafaya öyle yazmış.
* * *
O nedenle ben artık anlatmaya çalışmıyorum.
Bir şey sordular mı, "Evet öyledir" deyip geçiyorum.
Hayatta üzerime yapışan, yapıştırılan şeylerle yaşamaya alıştım.
Kai´ınkine gelince.
Vallahi böyle bir rölyefle hayat boyu yaşanır.
Niye itiraz edeceksiniz ki...
Ertuğrul Özkök/Hürriyet