"VALLA BUGÜNE KADAR AYDIN DOĞAN'A DOKUNAN HEP YANDI!... BU PİSLİĞİN KAZINMASI GEREKİYOR!..." AYDIN DOĞAN'A HANGİ KÖŞE YAZARI BU KADAR SERT ÇIKTI?....

Bu pisliğin Türk medyasından temizlenmesi ve kazındığı yerin tuz ruhu ile temizlenmesi gerektiğini düşünüyorum...

Tencere dibin kara





Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan´a bugüne kadar hiç kimsenin ver(e)mediği ölçüde ayar veriyor...

Tüm Türkiye oturduk adeta Muhammed Ali´nin boks maçını izliyoruz...

İlk raunt; Erdoğan sağlı sollu dağıttı...

İkinci rauntta Aydın Doğan hiç kapanmadan kroşelerle rakibini uzak tutmaya çalıştı.

Üçüncü raunt; Erdoğan saydırdı...

Gözler dördüncü rauntta...

Erdoğan´ın Aydın Doğan´a bu kadar açıktan ve eyvallahsız yüklenmesi karizmasına muazzam bir popülarite yüklüyor.

Erdoğan, Baykal´a vurduğunda bu kadar ses çıkar mıydı?

İmkânı yok...

Erdoğan´dan hazzetmeyen insanlardan bile, "Ağzına sağlık... Aydın Doğan´a bile kafa tuttu ya, vallahi helal olsun..!" sözlerini işitiyorum.

Meselenin iki tarafının da sütten çıkmış akkaşık olduğunu söylemek mümkün mü?

Değil elbette...

Türkiye´de siyasal iktidarlar ve yolsuzluk ikiz kardeştir...

Fakat bu savaşı önemsemek gerekir.

Zira bugüne kadar Doğan Grubu´na bulaşıp da ayakta kalan iktidar görmedim.

Aydın Doğan´ın Başbakan´a verdiği yanıt... Daha doğrusu Ertuğrul Özkök´ün kaleme aldığı "demokrasi, basın özgürlüğü, iktidar ve medya ilişkisi" vurgulu anlayış ne kadar doğru...

Kulağa ne hoş geliyor. Değil mi?

Ama hiç kimsenin vicdanında bu şekilde yankılanmıyor... Söyleyenden ötürü...

Doğan Grubu yıllardır toplumsal kredibilitesini öylesine yıprattı ki hiçkimse bu savunmaları karşısında samimi bir duruş göremiyor.

Başbakan o kadar doğru bir yerden yakaladı ki, tek bir cümlesi ile, koskoca Doğan Grubu´nu yerden yere vurabiliyor...

"Madem Hilton arazisi Belediye´nin işi o zaman neden bana geldin ey Aydın Doğan?"

Neden?

Başbakan´ı bu kadar öfkelendirecek nasıl bir şey planladı, söyledi veya ima ettiler ki köprüler atıldı?

Aydın Doğan bu saatten sonra hükümetle ilgili ne söylerse söylesin kredibilitesindeki sıfır çarpandan ötürü etkisiz olacaktır.

Başbakan Erdoğan ise karşısında bir Uzan olmadığını biliyor... Yani varlıklarına yönelik bir adım atmayacaktır.

Ancak burada gazetecilerin görmesi gereken bir nokta var... Kamuoyunun da anlaması gereken...

Başbakan´ın Hilton´la ilgili Aydın Doğan´a yüklenmesinin satır aralarına baktığınızda, "bundan sonra gizli saklı yok... Her şeyi açık açık konuşacağız" diyor.

Yani düne kadar vardı...

Şecaatini arz ederken, sirkat "noktası"nda sıkıntı oluyor...

Hilton arazisiyle ilgili emsal meselesi tıpkı Şaban Dişli konusunda olduğu gibi onlarca yerde, şu anda, yaşanmıyor mu?

Deniz Feneri Davası´nın Kanal 7 ve ilgili çevrelerle alakasız olduğunu savunmak ne denli ahlaki ve vicdani olabilir?

Ama mesele burada Aydın Doğan´dır...

Tencere dibin kara...seninki benden kara...

Valla bugüne kadar Aydın Doğan´a dokunan hep yandı...

Başbakan, davasında yerden göğe kadar haklıdır...

Bu pisliğin Türk medyasından temizlenmesi ve kazındığı yerin tuz ruhu ile temizlenmesi gerektiğini düşünüyorum...

İktidarlar gelip geçer...

Ama Aydın Doğan gibi insanlar orada oturuyor ve demokrasiyi ele geçiriyor...

Bu savaş önem