UTANÇ VERİCİ,BUNUN ADI GAZETECİLİK OLAMAZ! VATAN YAZARI İSYAN ETTİ!
Medya eleştiri sitesi Medya Günlüğü'nün "pazartesi sohbetleri"nin bu haftaki konuğu Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu oldu.
Medya eleştiri sitesi Medya Günlüğü’nün "pazartesi sohbetleri"nin bu haftaki konuğu Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu oldu.
Mutlu, 30 yılı aşan süredir yer aldığı medya dünyasıyla ilgili söyleyecek çok sözü olan gazetecilerin başında yer alıyor. "Artık yazıişleri toplantılarında önce hangi haberlerin gazeteye girmeyeceği konuşuluyor, bu gazetecilik adına utanç verici" diyen Mutlu, medyanın günümüzdeki durumu ve yapısı, iktidar-medya ilişkileri ve sosyal medyanın işleviyle ilgili konularda Medya Günlüğü’nün sorularını şöyle yanıtladı:
GAZETECİLER BEDEL ÖDERSE İSTEDİKLERİNİ YAZABİLİR
-Günümüzde Türkiye’de gazeteciler istediklerini yazabiliyor mu?
-Eğer gazeteci bedelini ödemeye hazırsa yazabilir. Tabii, ne kadar yazdırırlar, asıl önemlisi o! Ne yazık ki, uzun sürmez. Oysa haberin objektif, yorumun hür olması gerekir. Bugün gelinen noktada tirajların yüzde 52’si yandaş medyaya ait, yani tarikatların, cemaatin, eş dost, akraba gazetelerinin. Bu gazetelerde iktidar aleyhinde tek satır yazamazsın. 40 yılda bir utanıp da yazmaya kalksan işten atılırsın.
-Gazetelerde hiç muhalif bir yazı, yorum çıkmıyor mu?
-Gazetelerde muhalefetle ilgili çıkan tek haber, muhalefetin eleştirildiği haberler. Yani, muhalefet gazetelerimizde sadece yazı konusu olabilir. Günümüzde patronlar "yayın ilkeleri" adı altında doğrudan gazetelere müdahale eder oldular. 4-5 yıl önce gazetelerin yazıişleri toplantılarında hangi haberlerin gireceği konuşulurdu. Bugün ise toplantılarda önce hangi haberlerin girmeyeceği konuşuluyor! Bu gazetecilik adına utançtır. Şu anda gazetelerin yüzde 70’i iktidarı rahatsız etmemeye çalışıyor. Bunun adı gazetecilik olamaz.
GAZETECİLİĞİN DÜZELMESİ OLANAKSIZ
-Peki, bu anlattıklarınız bir süreç mi, yoksa bundan sonra böyle mi gideceğini düşünüyorsunuz?
-Bu, ülkenin geleceğine endeksli bir durum. Ben geleceğe ilişkin kaygılıyım, ülkenin değerleri sarsıldı. Bence siyasi durum böyle devam edecek. Medyadaki durum da çok farklı olmayacak. Gazetecilik artık sadece gazeteci olan patronların devreye girmesiyle nefes alabilir ama gazetelerin bugünkü yapısıyla artık bu da olanaksız hale geldi.
-Bu tabloda sosyal medyayı nerede konumlandırıyorsunuz?
-Düne kadar önemsemediğimiz sosyal medyanın artık çok önemli bir misyon üstlendiğini düşünüyorum. Hiçbir yerde yayımlanması mümkün olmayan haberler sosyal medyaya özgürce yayınlanıyor. Bu durum gelecek adına çok umutsuz olmamı engelliyor.
GAZETELER GÜÇSÜZ, DURUM PARLAK DEĞİL
-Gazetelerin internet sitelerinin durumu da hiç parlak değil...
-Gazetelerin kendisi her şeye rağmen hala en büyük haber kaynağı. İnternet medyası kurumsallaşamadı. Çoğu sadece bir kaç kişinşn çalıştığı sitelerden oluşuyor. İnternet siteleri ve televizyonlar hala gazetelerden besleniyor. Diğer yandan, gazetelerin haber merkezleri, haber havuzları güçsüzleşti.
-Nasıl güçsüzleşti?
-Örneğin, bir zamanlar Hürriyet’in bütün adliye-polis muhabirlerinin sayısı 70 kişiyi, yurt haberlerinde çalışanlar toplam 300 kişiyi bulurdu, kültür, sanat, ekonomi, spor bölümleri vardı, günümüzde bu muhabirlerin yüzde 70’i tırpanlandı. Şimdi polis-adliye muhabiri 3-4 tane var, siyaset muhabirlerinin sayısı da yine 3-4’e kadar indi. Gazetelerin artık özel haber derdi kalmadı. Biraz da, iktidar baskısıyla ’nasıl olsa yapılacak özel haber kullanılmayacak, o zaman muhabire ne gerek var’ duygusu oluşmaya başladı. Gazeteler ajanslardan aldıkları haberleri aynı başlıkla, aynı sunumla veriyor. Özel haber sadece magazinde var ya da sadece bir kaç muhabirin çabasıyla yürüyor.
ÇIKIŞ YOLU ÖZEL HABER’E YÖNELMEK
-Bu durumdan çıkış yolu yok mu?
-Gazetelerin, genel olarak meydanın kurtuluşu, daha çok okunmalarının yolu özel habere yeniden dönmelerinden geçiyor. Demin sosyal medyanın etkinliğinden söz etmiştim, bunun nedeni gazetelerin zaafı. Onların yarattığı boşluğu sosyal medya dolduruyor. Sağlık muhabirleri ilaç tanıtım toplantılarına gidiyor, biz ise hastanelerde gerçekte olup bitenleri tesadüfen bir yakınını görmek için hastaneye giden kişinin attığı Twitter mesajından öğreniyoruz. Sen de hatırlayacaksın, eskiden sağlık muhabirleri bir kaç hastaneye birden bakardı, itfaiye, deniz, Beyoğlu muhabirleri vardı. Şimdi olmamasının nedeni ekonomik değil, o muhabirlerin getirdiği haberleri koyabilecek cesarete sahip değiliz çünkü. Objektif habere ve bağımsız yoruma dönebildiğimiz gün gazetecilik de eski işlevine döner.
Mutlu, 30 yılı aşan süredir yer aldığı medya dünyasıyla ilgili söyleyecek çok sözü olan gazetecilerin başında yer alıyor. "Artık yazıişleri toplantılarında önce hangi haberlerin gazeteye girmeyeceği konuşuluyor, bu gazetecilik adına utanç verici" diyen Mutlu, medyanın günümüzdeki durumu ve yapısı, iktidar-medya ilişkileri ve sosyal medyanın işleviyle ilgili konularda Medya Günlüğü’nün sorularını şöyle yanıtladı:
GAZETECİLER BEDEL ÖDERSE İSTEDİKLERİNİ YAZABİLİR
-Günümüzde Türkiye’de gazeteciler istediklerini yazabiliyor mu?
-Eğer gazeteci bedelini ödemeye hazırsa yazabilir. Tabii, ne kadar yazdırırlar, asıl önemlisi o! Ne yazık ki, uzun sürmez. Oysa haberin objektif, yorumun hür olması gerekir. Bugün gelinen noktada tirajların yüzde 52’si yandaş medyaya ait, yani tarikatların, cemaatin, eş dost, akraba gazetelerinin. Bu gazetelerde iktidar aleyhinde tek satır yazamazsın. 40 yılda bir utanıp da yazmaya kalksan işten atılırsın.
-Gazetelerde hiç muhalif bir yazı, yorum çıkmıyor mu?
-Gazetelerde muhalefetle ilgili çıkan tek haber, muhalefetin eleştirildiği haberler. Yani, muhalefet gazetelerimizde sadece yazı konusu olabilir. Günümüzde patronlar "yayın ilkeleri" adı altında doğrudan gazetelere müdahale eder oldular. 4-5 yıl önce gazetelerin yazıişleri toplantılarında hangi haberlerin gireceği konuşulurdu. Bugün ise toplantılarda önce hangi haberlerin girmeyeceği konuşuluyor! Bu gazetecilik adına utançtır. Şu anda gazetelerin yüzde 70’i iktidarı rahatsız etmemeye çalışıyor. Bunun adı gazetecilik olamaz.
GAZETECİLİĞİN DÜZELMESİ OLANAKSIZ
-Peki, bu anlattıklarınız bir süreç mi, yoksa bundan sonra böyle mi gideceğini düşünüyorsunuz?
-Bu, ülkenin geleceğine endeksli bir durum. Ben geleceğe ilişkin kaygılıyım, ülkenin değerleri sarsıldı. Bence siyasi durum böyle devam edecek. Medyadaki durum da çok farklı olmayacak. Gazetecilik artık sadece gazeteci olan patronların devreye girmesiyle nefes alabilir ama gazetelerin bugünkü yapısıyla artık bu da olanaksız hale geldi.
-Bu tabloda sosyal medyayı nerede konumlandırıyorsunuz?
-Düne kadar önemsemediğimiz sosyal medyanın artık çok önemli bir misyon üstlendiğini düşünüyorum. Hiçbir yerde yayımlanması mümkün olmayan haberler sosyal medyaya özgürce yayınlanıyor. Bu durum gelecek adına çok umutsuz olmamı engelliyor.
GAZETELER GÜÇSÜZ, DURUM PARLAK DEĞİL
-Gazetelerin internet sitelerinin durumu da hiç parlak değil...
-Gazetelerin kendisi her şeye rağmen hala en büyük haber kaynağı. İnternet medyası kurumsallaşamadı. Çoğu sadece bir kaç kişinşn çalıştığı sitelerden oluşuyor. İnternet siteleri ve televizyonlar hala gazetelerden besleniyor. Diğer yandan, gazetelerin haber merkezleri, haber havuzları güçsüzleşti.
-Nasıl güçsüzleşti?
-Örneğin, bir zamanlar Hürriyet’in bütün adliye-polis muhabirlerinin sayısı 70 kişiyi, yurt haberlerinde çalışanlar toplam 300 kişiyi bulurdu, kültür, sanat, ekonomi, spor bölümleri vardı, günümüzde bu muhabirlerin yüzde 70’i tırpanlandı. Şimdi polis-adliye muhabiri 3-4 tane var, siyaset muhabirlerinin sayısı da yine 3-4’e kadar indi. Gazetelerin artık özel haber derdi kalmadı. Biraz da, iktidar baskısıyla ’nasıl olsa yapılacak özel haber kullanılmayacak, o zaman muhabire ne gerek var’ duygusu oluşmaya başladı. Gazeteler ajanslardan aldıkları haberleri aynı başlıkla, aynı sunumla veriyor. Özel haber sadece magazinde var ya da sadece bir kaç muhabirin çabasıyla yürüyor.
ÇIKIŞ YOLU ÖZEL HABER’E YÖNELMEK
-Bu durumdan çıkış yolu yok mu?
-Gazetelerin, genel olarak meydanın kurtuluşu, daha çok okunmalarının yolu özel habere yeniden dönmelerinden geçiyor. Demin sosyal medyanın etkinliğinden söz etmiştim, bunun nedeni gazetelerin zaafı. Onların yarattığı boşluğu sosyal medya dolduruyor. Sağlık muhabirleri ilaç tanıtım toplantılarına gidiyor, biz ise hastanelerde gerçekte olup bitenleri tesadüfen bir yakınını görmek için hastaneye giden kişinin attığı Twitter mesajından öğreniyoruz. Sen de hatırlayacaksın, eskiden sağlık muhabirleri bir kaç hastaneye birden bakardı, itfaiye, deniz, Beyoğlu muhabirleri vardı. Şimdi olmamasının nedeni ekonomik değil, o muhabirlerin getirdiği haberleri koyabilecek cesarete sahip değiliz çünkü. Objektif habere ve bağımsız yoruma dönebildiğimiz gün gazetecilik de eski işlevine döner.