''ÜSTÜMÜZDEN SİLİNDİR GİBİ GEÇERLER!'' RASİM OZAN KÜTAHYALI BAŞYAZARINI UYARDI!
Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, "AK Parti'ye oyum yok" diyen Ahmet Altan'a tepkisini ortaya koydu..
İşte Rasim Ozan’ın köşesinde dile getirdiği kaygıları ve tepkisi...
Başyazar ve Başbakan
“Yargı darbesi” başarıya ulaşacak diye göbek atmaya hazır bekliyordu askerî vesayet kuvvetleri... Şimdi ise 12 Eylül darbesini yapan faşist bir generalin yargılandığı günlere geldik. Üç yıl önce bugünlerde sivil hükümete darbe yapmak gerektiğini açıkça söyleyen muvazzaf bir albayın tutuklanma ihtimali bile uzak görünüyordu, şimdiyse hapisteki muvazzaf generallerin sayısı karargâhtakileri geçti. 2002-2008 döneminin kimi kuvvet komutanları, ordu ve kolordu komutanları hukukun önüne çıkarıldılar, namlularını millete çevirmekten sorgulandılar ve tutuklandılar. Namlusunu halka çevirmiş general müsveddeleri bunun cezasını çekebiliyor artık...
Balyoz davasını izleyen tüm muhabirlerin şahit olduğu üzere tutuklanma kararı çıktığında Hava Kuvvetleri eski Komutanı Halil İbrahim Fırtına, ayağa fırlayıp mahkeme heyetine “Allah belanızı versin, kimsiniz ulan siz, hepinize gününü göstereceğiz” diye bağırabiliyor hâlâ...
Hâlâ darbecilik suçunu yargılayanlara karşı “günlerini gösterebilecekleri” o Ergenekon günlerinin geri geleceğine inanıyorlar... Hâlâ bu derin terör yapılanmasının aktif hücrelerinin dışarıda olduğunu ve her türlü tezgâhı çevirmeye devam ettiğini biliyorlar çünkü...
Ergenekoncu ve Balyozcu bu zihniyetlerin en nefret ettikleri isimlerin başında da hiç şüphesiz Ahmet Altan geliyor... Altan’ın kararlılığı ve cesaretiyle önderlik ettiği Taraf gazetesi olmasaydı özellikle Balyoz darbe planı tüm çıplaklığıyla açığa çıkamayacaktı. Taraf olmasaydı darbeci zihniyet bu derece madara olamayacaktı. Ahmet Altan ve Taraf bir öncü torpido işlevi gördü...
Öte yandan son üç yıldaki bütün bu inanılmaz ileri gelişmeler, her şeyden önce Başbakan’ın önderliğindeki AK Parti hükümetinin kararlığı ve cesareti sayesinde oldu. Balyozcu kuvvet komutanının “Allah belanızı versin, hepinize gününü göstereceğiz” diye saldırdığı hâkimler ve savcılar Başbakan’ın cesaretine ve sarsılmaz iradesine güvenerek evrensel hukukun gerektirdiği bu kararları alabildiler... Aksi halde böyle cesur kararlar verecek savcı ve hâkimlerin başına neler geleceğini hepimiz biliyoruz...
Açık konuşmak gerekirse, savcılar ve hâkimler için geçerli olan şey biz demokrat gazeteciler ve yazarlar açısından da geçerli... Taraf çalışanları/ yazarları/ yöneticileri olarak hepimiz bu realiteyi dürüstçe görmek ve teslim etmek zorundayız... Eğer bu seçim sonucu AK Parti dışında bir hükümet iktidara gelirse, sadece Taraf’ın değil, Gülen hareketi başta olmak üzere tüm Ergenekon-karşıtı cephenin üzerinden silindir gibi geçer askerî vesayet... Bunu da hepimiz biliyoruz...
İşte o sebeple bu seçim partiler arasında değil, askerî vesayet kuvvetleri ile vicdan kuvvetleri arasında geçecek... Ahmet Altan bunu iyi biliyor ama dün yazdığı yazıda çeşitli sebeplerden oy kullanmayacağını söylüyor. Kendince haklı gerekçelerle Başbakan’ın “tek adam” tavrından, üslubundan hoşnutsuz olduğunu söylüyor başyazarımız... Bu üsluptan hoşnutsuzluğu okuyunca aklıma bir başka başyazarın, Mehmet Barlas’ın bizim evde Nagehan’ın Başbakan’a benzer eleştirilerine karşı söylediği çok güldüğüm o cümle geldi... “Valla 70 yaşına basıyorum daha benim üslubumla seçim kazanan görmedim” demişti Barlas...
Mehmet Barlas’ın bu esprili bilge yorumu bir yana Ahmet Altan’ın sürekli yazdığı Mehmet Aksoy’un heykeli meselesinde bir şeyi de hatırlatmak istiyorum... Üstat sanırım kaçırdı, sözde bir “insanlık anıtı” yapan bu zat Aydınlık gazetesine “Perinçek’in İsviçre’de yaptığı kahramanlık unutulamaz” diyerek faşist “Talat Paşa yürüyüşü”ne tam desteğini açıkladı daha geçenlerde. Salih Tuna bunu iki defa köşesinde yazdı. Yani bu zihniyet,1915’te yüz binlerce Ermeni kardeşimizin Talat Paşa’nın liderliğindeki İttihatçı hükümet tarafından katledilmesini onaylayan bir zihniyet. Nasıl olur da bu kafa bir “insanlık anıtı” yapabilir? Yüz binlerce Ermeni’yi katleden Talat Paşa zihniyetini destekleyen birinin yapacağı “insanlık anıtı” heykelinin zaten insanlık tarafından yıkılması gerekir. O heykel orada durdukça katledilen Ermeni kardeşlerimizin kemikleri sızlar. Ne Azeri oyu, moyu. Ermenistan devlet yetkilileri Aksoy’un bu katliam övgüsünü bilseler zaten o heykelin yıkılmasını ilk başta onlar talep ederdi... Yeryüzü standartlarında bir katliamı/soykırımı onaylayan bir adama bırakın “insanlık anıtı”nı, bir şehrin meydanına herhangi bir heykel bile yaptırtmazlar... Yanlış mıyım başyazarım?
Rasim Ozan Kütahyalı/Taraf
Başyazar ve Başbakan
“Yargı darbesi” başarıya ulaşacak diye göbek atmaya hazır bekliyordu askerî vesayet kuvvetleri... Şimdi ise 12 Eylül darbesini yapan faşist bir generalin yargılandığı günlere geldik. Üç yıl önce bugünlerde sivil hükümete darbe yapmak gerektiğini açıkça söyleyen muvazzaf bir albayın tutuklanma ihtimali bile uzak görünüyordu, şimdiyse hapisteki muvazzaf generallerin sayısı karargâhtakileri geçti. 2002-2008 döneminin kimi kuvvet komutanları, ordu ve kolordu komutanları hukukun önüne çıkarıldılar, namlularını millete çevirmekten sorgulandılar ve tutuklandılar. Namlusunu halka çevirmiş general müsveddeleri bunun cezasını çekebiliyor artık...
Balyoz davasını izleyen tüm muhabirlerin şahit olduğu üzere tutuklanma kararı çıktığında Hava Kuvvetleri eski Komutanı Halil İbrahim Fırtına, ayağa fırlayıp mahkeme heyetine “Allah belanızı versin, kimsiniz ulan siz, hepinize gününü göstereceğiz” diye bağırabiliyor hâlâ...
Hâlâ darbecilik suçunu yargılayanlara karşı “günlerini gösterebilecekleri” o Ergenekon günlerinin geri geleceğine inanıyorlar... Hâlâ bu derin terör yapılanmasının aktif hücrelerinin dışarıda olduğunu ve her türlü tezgâhı çevirmeye devam ettiğini biliyorlar çünkü...
Ergenekoncu ve Balyozcu bu zihniyetlerin en nefret ettikleri isimlerin başında da hiç şüphesiz Ahmet Altan geliyor... Altan’ın kararlılığı ve cesaretiyle önderlik ettiği Taraf gazetesi olmasaydı özellikle Balyoz darbe planı tüm çıplaklığıyla açığa çıkamayacaktı. Taraf olmasaydı darbeci zihniyet bu derece madara olamayacaktı. Ahmet Altan ve Taraf bir öncü torpido işlevi gördü...
Öte yandan son üç yıldaki bütün bu inanılmaz ileri gelişmeler, her şeyden önce Başbakan’ın önderliğindeki AK Parti hükümetinin kararlığı ve cesareti sayesinde oldu. Balyozcu kuvvet komutanının “Allah belanızı versin, hepinize gününü göstereceğiz” diye saldırdığı hâkimler ve savcılar Başbakan’ın cesaretine ve sarsılmaz iradesine güvenerek evrensel hukukun gerektirdiği bu kararları alabildiler... Aksi halde böyle cesur kararlar verecek savcı ve hâkimlerin başına neler geleceğini hepimiz biliyoruz...
Açık konuşmak gerekirse, savcılar ve hâkimler için geçerli olan şey biz demokrat gazeteciler ve yazarlar açısından da geçerli... Taraf çalışanları/ yazarları/ yöneticileri olarak hepimiz bu realiteyi dürüstçe görmek ve teslim etmek zorundayız... Eğer bu seçim sonucu AK Parti dışında bir hükümet iktidara gelirse, sadece Taraf’ın değil, Gülen hareketi başta olmak üzere tüm Ergenekon-karşıtı cephenin üzerinden silindir gibi geçer askerî vesayet... Bunu da hepimiz biliyoruz...
İşte o sebeple bu seçim partiler arasında değil, askerî vesayet kuvvetleri ile vicdan kuvvetleri arasında geçecek... Ahmet Altan bunu iyi biliyor ama dün yazdığı yazıda çeşitli sebeplerden oy kullanmayacağını söylüyor. Kendince haklı gerekçelerle Başbakan’ın “tek adam” tavrından, üslubundan hoşnutsuz olduğunu söylüyor başyazarımız... Bu üsluptan hoşnutsuzluğu okuyunca aklıma bir başka başyazarın, Mehmet Barlas’ın bizim evde Nagehan’ın Başbakan’a benzer eleştirilerine karşı söylediği çok güldüğüm o cümle geldi... “Valla 70 yaşına basıyorum daha benim üslubumla seçim kazanan görmedim” demişti Barlas...
Mehmet Barlas’ın bu esprili bilge yorumu bir yana Ahmet Altan’ın sürekli yazdığı Mehmet Aksoy’un heykeli meselesinde bir şeyi de hatırlatmak istiyorum... Üstat sanırım kaçırdı, sözde bir “insanlık anıtı” yapan bu zat Aydınlık gazetesine “Perinçek’in İsviçre’de yaptığı kahramanlık unutulamaz” diyerek faşist “Talat Paşa yürüyüşü”ne tam desteğini açıkladı daha geçenlerde. Salih Tuna bunu iki defa köşesinde yazdı. Yani bu zihniyet,1915’te yüz binlerce Ermeni kardeşimizin Talat Paşa’nın liderliğindeki İttihatçı hükümet tarafından katledilmesini onaylayan bir zihniyet. Nasıl olur da bu kafa bir “insanlık anıtı” yapabilir? Yüz binlerce Ermeni’yi katleden Talat Paşa zihniyetini destekleyen birinin yapacağı “insanlık anıtı” heykelinin zaten insanlık tarafından yıkılması gerekir. O heykel orada durdukça katledilen Ermeni kardeşlerimizin kemikleri sızlar. Ne Azeri oyu, moyu. Ermenistan devlet yetkilileri Aksoy’un bu katliam övgüsünü bilseler zaten o heykelin yıkılmasını ilk başta onlar talep ederdi... Yeryüzü standartlarında bir katliamı/soykırımı onaylayan bir adama bırakın “insanlık anıtı”nı, bir şehrin meydanına herhangi bir heykel bile yaptırtmazlar... Yanlış mıyım başyazarım?
Rasim Ozan Kütahyalı/Taraf