Cem Yılmaz, Türkiye’nin belki de en kibirsiz, afra-tafrasız, yapmacıksız ünlülerinden biri… Aynada kendisini görenlerin “ünlü” geçinip çevresindekilere çemkirdiği bir dünyada, onu bugüne kadar hep mütevazılığıyla tanıdık.
Yeri geldiğinde, kendisiyle bile dalga geçebilen bir kişilik o…
Şöhretini kötüye kullandığını ne gördük, ne de duyduk.
LAMBA MESELESİ!
Ama başına öyle bir şey geldi ki, yaptığı bir paylaşım yüzünden hem yazılı medyada, hem de sosyal medyada resmen linç edildi.
Olayı duymuşsunuzdur:
Ünlü bir firmanın internet sitesinden 43 bin lira ödeyerek bir lamba satın almış… Ödemeyi de kredi kartıyla yapmış.
Fakat lamba kırık gelmiş.
Böyle bir durumda hepimizin yapacağı şeyi yapmış ve ürünü geri göndermiş...
Ancak ödediği para iade edilmediği gibi, ne arayan olmuş, ne de soran…
O da bunun üzerine gerek kargo şirketini, gerekse ürünü satın aldığı firmayı defalarca aramış…
“On line’dan kayıt oluşturun” yanıtını almış.
Bunu da yapmış, yine bir sonuç alamamış!
O da benzer bir durumda hepimizin yaptığı ve yapacağı gibi kırık lambanın fotoğrafını da ekleyerek, sosyal medyadan bir paylaşım yapmış ve aynen şunları yazmış:
“Sonunda, ‘Biz kontrol edip kutuya koyuyoruz’ dediler. Yani diyorlar ki, ‘Cem efendi lambayı sen kırmışssın, bırak şimdi iade ayaklarını…’ Ben de huzurunuzda 43 bin liralık lamba için markasına 43 milyonluk zarar veren bu arkadaşları kutluyor başarılarının devamını diliyorum.”
“FİRMANIZI BATIRIRIM KİBRİ!”
Sen misin diyen?
“Ne şöhretini kullanan zavallı”lığı kalmış, ne “görgüsüzlüğü…”
Sabah yazarı Yüksel Aytuğ bile köşesinde onu şöyle eleştirmiş:
“Of be! Şu racona bakar mısınız? ‘Bana yanlış yapanın yanlışının yanına üç sıfır eklerim. Siz kiminle dans ediyorsunuz?’ halleri... ‘Bir tweet atarım, firmanızı batırırım’ kibri...”
Cem Yılmaz da bu eleştirilerin suçlamaya dönüşmesi üzerine paylaşımını silmiş ve “Dünkü lamba işi uzadı… Birçok insan da üzüldü. İş bir emekçinin canını yakma noktasına gelmeden bu konuyu olgunlukla kapatıyorum. Üzülen herkesten bu sefer ben özür dilerim” diyerek geri çekildi.
MAĞDUR AMA SUÇLU!
Yani hem mağdur oldu; hem de suçlu!
Peki; ne yapmalıydı?
Sırf ünlü olduğu için 43 bin liranın üzerine bir bardak soğuk su mu içmeliydi?
Firmanın kendisini suçlayan tavrını sineye mi çekmeliydi?
Siz olsanız böyle mi davranırdınız?
Hayır…
İnternette alışveriş mağduru olan milyonlarca insan bugüne kadar onun gittiği yoldan gitti.
Ama bugüne kadar hiç kimse bu yüzden suçlanmadı.
Çünkü onlar ünlü değildi.
Cem ise bırakın suçlanmayı lince uğradı!
Neden?
Çünkü o ünlü…
*
Herkes yaşadığı haksızlığı takipçileriyle paylaşabilir; bu kibir ya da şımarıklık olmaz…
Ama ünlü biri bunu yapamaz!
Yaparsa Yüksel Aytuğ ve onun kafasındakiler tarafından anında “racon kesmekle ve şöhreti kullanmakla” suçlanır.
Bu yaklaşımı kesinlikle doğru bulmuyorum.
Cem’e yapılan büyük bir haksızlık…
Çünkü ünlü ya da ünsüz, zengin ya da yoksul her insanın hak arama mücadelesini saygıdeğer buluyorum.
Ortada özür dilemesi gereken birileri varsa, onlar da baskı kurarak Cem Yılmaz’ın hak arama girişimini engellemeye çalışanlardır.
Ne dersin Yüksel Aytuğ?