Ünlü ressam İbrahim Balaban son yolculuğuna uğurlandı
İstanbul'da yaşamını yitiren ünlü ressam İbrahim Balaban için Şişli Camii'nde cenaze töreni düzenlendi.
İstanbul'da yaşamını yitiren ünlü ressam İbrahim Balaban için Şişli Camii'nde cenaze töreni düzenlendi. Cenaze töreni öncesinde konuşan İbrahim Balaban'ın oğlu Hasan Nâzım Balaban, "Türkiye'de maalesef sanatçılar yaşarken değeri bilinmiyor" dedi.
Kalça kemiği kırığı teşhisiyle kaldırıldığı hastanede tedavisine başlanan ünlü ressam İbrahim Balaban (98), pazar günü çoklu organ yetmezliğinden yaşamını yitirdi. Balaban için bugün Şişli Camii'nde cenaze töreni düzenlendi. Törene İbrahim Balaban'ın oğlu Hasan Nâzım Balaban ve yakınlarının yanı sıra Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, CHP Milletvekili Kani Beko, Ressam Bedri Baykam, Sanatçı Rutkay Aziz ve Nebil Özgentürk'ün de aralarında bulunduğu çok sayıda isim katıldı.
"Maalesef sanatçılar yaşarken değeri bilinmiyor"
Cenaze töreni öncesinde konuşan İbrahim Balaban'ın oğlu Hasan Nâzım Balaban, "Kalça kırığı nedeniyle 15 gün kadar hastanede kaldı. Hastanedeki tedavinin ardından bakımevine aldık. Burada da 1 aydan fazla süre kaldı. Sonra demans hastalığı başlangıcı ortaya çıktı. Daha sonra da yutkunma zorluğu çıktı. Tekrar hastaneye kaldırdık. Burada 10 gün kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Çok üzgünüm, Türkiye çok değerli bir sanatçısını kaybetti. Çok özel bir sanatçıydı. İnsanın babasını kaybetmesi çok farklı bir duygu. Nâzım Hikmet'in öğrencisiydi. Nâzım Hikmet sayesinde onun yeteneği ortaya çıkıyor. Türkiye'de maalesef sanatçılar yaşarken değeri bilinmiyor. Öldükten sonra anmalar yapılıyor çok güzel ama ben şunu isterim ki sanatçılar yaşarken de değerini bulsun" dedi.
Alkışlarla uğurlandı
Öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Balaban'ın tabutu alkışlar eşliğinde cenaze aracına konularak toprağa verilmek üzere doğduğu Bursa Seçköy'e götürüldü.
İbrahim Balaban kimdir?
1921’de Bursa-Seçköy, Osmangazi’de dünyaya geldi. Doğduğu köyün 3 yıllık okulunda eğitim gördü. 1937 yılının son günlerinde, henüz 16 yaşındayken hint keneviri yetiştirmek suçundan cezaevine girdi. Cezaevinde kendini avutmak için resim çizmeye başladı. Resimlerini zeytinyağına batırdığı renkli kalemlerle yapıyordu. Altı ay hapis ve 16 bin lira da para cezasına çarptırılmıştı; ancak para cezasını ödeyemeyince, para cezası üç yıl mahkûmiyete çevrildi. Cezasının bitmesine çok az bir zaman kala dört mahkûmun saldırısına uğrayan Balaban, cezaevinden çıktıktan sonra evlendiği gün düğün evini basan hasmını öldürdü ve yeniden cezaevine girdi. 1942 ile 1944 ve 1947 ile 1950 yılları arasını Bursa Cezaevi’nde geçirdi.
Resim yeteneğini Nazım’la ortaya çıktı
Cezaevindeyken önce babası Hasan Çavuş’un cinayete kurban gittiği; daha sonra da doğumda karısının öldüğü ve çok kısa bir süre sonra da çocuğunun ölüm haberlerini aldı. Balaban, Bursa Cezaevi’nde kendisinden 20 yaş büyük olan Nâzım Hikmet ile tanıştı. Onun desteği ve ilgisi sayesinde resim yeteneği ortaya çıktı ve gelişti. Nâzım Hikmet, Orhan Kemal’i hikâyeci, Balaban’ı ise ressam olarak yetiştirmek istiyordu. İbrahim Balaban cezaevinde resmin yanı sıra felsefe, sosyoloji, ekonomi-politik konularında pratik bilgiler edindi. Ressam, yedi yıl süren Nâzım Hikmet’li günlerini ileriki yıllarda yazdığı Şair Baba ve Damdakiler kitabında anlatmıştır. Hapiste birlikte yattığı Nâzım Hikmet de, onun “Bahar” adlı tablosundan etkilenerek “İbrahim Balaban’ın Bahar Tablosu Üstüne” adlı şiiri yazdı. Ayrıca Nâzım Hikmet, İbrahim Balaban’ın “Mapushane Kapısı” ve “Harman tabloları için de birer şiir yazmıştır. İkinci evliliğinden iki erkek, bir kız çocuğu ve beş torunu vardır. 1955 doğumlu oğlu Hasan Nazım Balaban da kendisi gibi ressamdır.
İlk sergisi 1953’te
İlk sergisini 1953’te İstanbul’da, Fransız Kültür Merkezi’nde açtı. Sonraki yıllarda hem Türkiye’de, hem de yurt dışında pek çok sergi açtı. 1961’de Yeni Dal Grubu sergisindeki bir tablosundan dolayı yargılandı, ancak aklandı. Yine 1968’de Gazi Dergisi’nde basılan bir tablosundan dolayı yargılandı; ondan da aklandı. 1969’da Adana’da sergilediği resimleri saldırıya uğradı.
2000’den fazla tablo
Bugüne kadar 2 binden fazla tablo ve bunun birkaç katı desen üretti; kendisi aynı zamanda yazar olup, yayınlanmış 11 adet kitabı bulunmaktadır. Ressam, son olarak desen çalışmalarını 2005’te İstanbul’da sergilemiştir.