Ünlü oyuncudan olay sözler: “Her evlenen mutlaka boşanır”

Rutkay Aziz ‘Yol Ayrımı’ filminde Şener Şen’in en yakın, en çapkın arkadaşı rolünde.

Tiyatronun usta isimlerinden Rutkay Aziz, evlilik kurumunun boşanma üzerine kurulduğunu belirterek, “Her evlenen mutlaka boşanır. Kâğıt üzerinde olmasa da duygusal olarak boşanır” dedi.

‘Yol Ayrımı’ filminde Şener Şen’in çapkın arkadaşı rolünü üstlenen Rutkay Aziz, “Eskiden belki biraz çapkın ve flörtöz bir adamdım. Ama şimdi değilim” diye konuştu.

Posta’dan Canan Danyıldız’ın sorularını yanıtlayan Rutkay Aziz’in açıklamaları şöyle:

Adınız Aziz Rutkay ama Rutkay Aziz diyoruz. “Aziz” diye seslenen kaldı mı?

Artık pek yok! Avusturya Ortaokulu’nda soyadımız ismimizden önce söylenirdi. Bu bir gelenek, öyle de kaldı. “Doğrusu kızımınki gibi Doğa Rutkay olacak” diyorum.

Sizin ve Şener Şen’in son filmi ‘Yol Ayrımı’ vizyonda...

Birkaç gündür eleştirilere bakıyorum; olumlu şeyler duyuyorum. Yavuz Turgul’un senaryosunda, Şener Şen ile kadronun doğruluğundan görüntü yönetmenine ve verdiği mesaja kadar harika bir iş çıkardık.

Film neyi anlatıyor?

Bağırmadan çağırmadan, slogan atmadan ahlaklı, vicdanlı, namuslu ve emekten yana olmaya, kısacası insan olmaya davet eden film.

Filmde Altan rolündesiniz. Kim bu Altan?

Şener Şen’in canlandırdığı Mazhar karakterinin en yakın arkadaşı rolündeyim. Yemek yapan, kadınlarla yakın arkadaşlık kuran, kalender dostuyum. “Hayat aşktan, şaraptan ve kadından ibarettir” diyen bir adam. Arkadaşlarının eşlerinin, “Bu çok çapkın, içer, kocamızı da ayartır” dedikleri biri. Mazhar ise katı, gaddar ve işkolik bir adam. İkisi çok farklı karakterler.

"Politikaya girmek isterdim ama..."

Rutkay Aziz ile Altan’ın benzer tarafları var mı?


Hayır, benim hayatla derdim, meselelerim var. Kaldı ki emeğimle yaşarım. Ama bana çok yakıştırılan bir rol. Belki şiire düşkünlüğümden bu benzerlik yalnızca. Ayrıca Altan çok güzel yemek yapıyor, bense gerçek hayatta ancak yumurta kırabiliyorum.

Sizin ‘yol ayrımlarınız’ oldu mu kendi hayatınızda?

Hiç olmadı. Bu filmi çekerken hep onu düşündüm. 70’li yıllarda ‘ilerici devrimci’ olmaya inandım, Ankara Sanat’a gittim. Ve bu yoldan hiç dönmedim. Barış, özgürlük, demokrasi yolunda mücadele ettim. Politikaya girmeyi isterdim ama sanatı seçtim. Sanatımla şu an politika yapıyorum zaten. Parasızlık da çektim, tiyatromuz da kapandı ama hiç “Tüccar olayım” demedim. Para da beni, ben de parayı sevemedim.

"Gey ya da kadın rollerini oynamam, bana gelmez"

“Hayatta oynamam” dediğiniz roller var mıdır?


Vardır tabii. Kadın ya da gey roller bana gelmez; inandırıcı olmaz.

Sinema mı, tiyatro mu?

Tiyatroyla doğdum, sonra sinemayla tanıştım. Ama sinemacıyım dersem, asıl onlara ayıp etmiş olurum. Fakat başka bir büyü olduğu muhakkak. Genelde haddimi biraz bilen biriyimdir. Hayat o kadar acımasız ki şımarmaya hakkımız yok. Kızım Doğa’ya da hep aynı şeyi söylerim.

Tiyatronuz da devam ediyor. ‘Adalet Sizsiniz’ oyunu 150’inci kez sahnede.

Taner Barlas ile oynuyoruz. Adana, Mersin, Antep, Urfa, Mardin, Van turnelerimiz var. Çok heyecanlıyım. Anadolu, tiyatroyu her zaman çok iyi karşılıyor. Adaleti bu ülkede herkes arıyor, yalnız şehirdekiler değil ki.

Evet...

“Tiyatro toplumun aynasıdır” der Atatürk. Ekonomik kalkınma tabii önemli ama kültürel anlamda da kalkınmak gerek. Biz bunu bir türlü çözmedik.

"Recep İvedik'e gidenleri aşağılamak halkı aşağılamaktır"

‘Recep İvedik’ gibi filmlere milyonlarca insan akıyor. Tiyatro niye öyle değil?


O filmlere gidenler kadar gitmeyenler de var. Bunu aşağılamak için söylemiyorum. O zaman halkını aşağılarsın, olmaz. Yaptığımız işlerde eksiklikler var demek ki.

Geçmişi özler misiniz? Daha mutlu olduğunuz yıllar oldu mu?

Soru güzel de... Ama bakıyorum, geçmiş hep korkularla dolu, hep özgürlüklerimiz kısıtlanmış, hep zorluklar, tehditler... Öyle dönüp dünü, kendimi anlatmayı filan sevmem. Benim için bitti gitti, bana ne! Adama sorarlar, “Bugün ne yapıyorsun, yarın ne yapacaksın?”

İlginçmiş. Pişmanlıklarınız, tahammülsüzlükleriniz?

Yok, onlar da yok. Keşkeler de yok! “1975’te bir oyun koymuştuk da keşke şöyle...” Geç Allah aşkına! Ne olacak? Yalana tahammülüm yok bir tek. Cehalete de, kendini yönetmekten aciz ama yönetimde olan adamlara da...

Avusturya ekolünden mezun olmanın size katkısı oldu mu?

Muhakkak. Disiplin ve hayata bakış açımda çok etkili olmuştur. Bir ‘gelenek okulu’. Almanların bir lafı vardır, “Noktası noktasına” diye. Erken gelmek, bekletmemek, saygı duymak anlamında.

Rahmetli Tarık Akan çok yakın arkadaşınızdı...

Çok eski, Bakırköy Lisesi’nden arkadaşımdı. Onu çok özlüyorum. Çiçek Bar’da neredeyse her akşam birlikteydik. Ona bırak sigarayı diyordum ama... Ben de dört yıl evvel bıraktım.

"Doğa ile yüz göz değiliz"

Nasıl bir babasınız?


Doğa’nın beni eleştirmesine izin veren bir babayım. Yakın, samimiyiz ama yüz göz bir ilişkimiz yok. Laubali değiliz. Meslektaşız, onu çok becerikli buluyorum.

Dede olmaya hazır mısınız?

Olacağız gibi görünüyor. Torun bağımlılarından olmam ama çok severim.

Kızınızı büyütürken en çok ne tembihlediniz?

Gerçekçi, saygılı ol ve şımarma!

Yalnızca bir kez evlendiniz...

Evlilik boşanmak üzerine bir kurumdur. Her evlenen mutlaka boşanır. Kağıt üzerinde olmasa da duygusal olarak boşanır... Ama evliliğimden sonra uzun birlikteliklerim oldu tabii.

Hâlâ çapkın mısınız?

Eskiden belki biraz çapkın ve flörtöz bir adamdım. Ama şimdi değilim.

“Yaş 70 iş bitmiş” gibi hissediyor mu insan?

Yok yahu, ben yaşımı hiç yaşamıyorum, düşünmem bile.

Peki aşk?

Geçmişte oldum. Ama bu saatte çok zor! Yeni bir insan bulacaksın, onu seveceksin, kendini anlatıp ikna edeceksin. Çok zor.

Ya kadınlar?

Kadınlar olmasa hayat çok sıkıcı olur ya! Onlar olmadan etkili bir kitle hareketi olamaz! Kabul etmek gerek.

"Şener Şen ile yatakhane arkadaşı gibiydik"

Şener Şen ile daha evvel sahne paylaşmış mıydınız?


Hayır, ne sinemeda ne de tiyatroda denk geldik. Onunla çalışmak çok keyifliymiş. Şener yerinde duramayan, yaramaz bir adam.

Sette çok eğlendiniz mi?

Çok uygar bir setti, çalışma saatlerimiz, imkanlarımız, yemeklerimiz, çayımız... Çok da eğlendik, güldük bazı sahneleri çekerken. Şener’le tüm sahnelerimizde eğlendik. Gerçekten Galatasaray Lisesi’nden yatakhane arkadaşı gibiydik, o kadar diyeyim!

Sizi hem dram hem de komedilerde görüyoruz. Ama Şener Şen’in artık yalnızca dram oynaması, hatta sadece Yavuz Turgul senaryolarında yer alması eleştirildi. Aydemir Akbaş da, “Şener korkaktır” demişti.

Bu konuda Aydemir’e katılmıyorum. İnsanlar kulvar değiştirebilirler, bu normal. Ben ‘Cumhuriyet’ filminde Atatürk’ü de oynarım, yeri gelir ‘Avrupa Yakası’nda komedi yaparım. Tek çekmeceye sığmam. Onun tercihi bu, saygı duymalı. Kaldı ki Şener, “Başka yönetmenle niye oynamayayım? Yeter ki senaryoya inanayım...” diyor.