Ünlü haber spikeri fena bombaladı! Acun'a değil MNG yönetimine kızgınım!
Ünlü haber spikeri Kaan Yakuphan, TV8'den ayrılmasının ardından ilk kez Medyaradar'dan Alev Gürsoy Cimin'e konuştu. MNG Holding'i bombalayan Yakuphan, Acun'a hiç ama hiç kızgın değil. İşte o çarpıcı açıklamalar.
Yahya Kemal Beyatlı'nın "Sessiz Gemi" adlı şiirini okurken dudakları adeta titriyordu, gözleri ise dolu doluydu o akşam... Bir vedanın şiirini okuyordu. Hem kendi hüzünlendi hem de ekran başında onu izleyen binlerce izleyici...
Türkiye’nin ilk özel televizyonu Magic Box Star 1’in ilk haber spikeri olduğu gibi, TV8 Ana Haber yayın hayatına başladığında ilk sunumu da o yapmıştı. Ana Haber son kez ekrana gelirken kapanışta da yine o vardı...
Bildiğiniz üzere TV8'in yeni patronu artık Acun Ilıcalı... Acun'un kanalı alır almaz ilk icraatı, kanalı deyim yerindeyse sil baştan yapılandırmak oldu. Haberler ve haber programları yayından kaldırıldı, çünkü Acun, "Ben eğlence ağırlıklı bir kanal istiyorum" dedi. Durum böyle olunca TV8 Haber izleyiciye veda etti hem de kepenk indirerek...
Hayatımda ilk kez böyle bir vedaya tanık oldum. Kaan'ın o şiiri hâlâ kulaklarımda çınlarken aradım ve buluştuk.
Hâlâ hüzünlüydü, biraz dertleştik. Acun’a hiç kızgın değil, “Onun tercihidir” diyor ama MNG Holding’e epeyce kırgın. Tepkisinde haklı, çünkü kimse son güne kadar haberin olup olmayacağını -genel yayın yönetmeni de dahil- bilmiyormuş ve o son veda gününde öğrenmişler, ayrılırken de ne bir açıklama ne bir teşekkür, koskoca 15 yıl hiçe sayılmış. Şaşkınlıkla dinledim ve o konuşurken içimden hep aynı soruyu sordum; “Ne olacak biz basın mensuplarının hali?”
Soruma yanıt bulamadım. Ben yine sözü uzattım, iyisi mi sizi röportajla baş başa bırakayım. Keyifli okumalar, hep umutlu olun, sevgiyle kalın…
Röportaj: ALEV GÜRSOY CİMİN
Twitter: gazetecialev
Gmail: alevgursoy2008@gmail.com
Öncelikle çok geçmiş olsun. Şiir okumayı çok bilmem dedin ama çok güzel okuyorsun. TV8 Ana Haber bülteninde son kez ekranlarımıza geldiğin gün, Yahya Kemal Beyatlı'nın "Sessiz Gemi" şiiriyle ekran başındaki tüm izleyenleri hüzne boğdun. Zordu değil mi 15 yıl sonra kepenk indirmek?
Zor oldu tabii ki ama haberci en zor anlarda bile soğukkanlı kalmayı beceren kişidir. Türkiye’de, dünyada her gün onlarca acı olaya şahit olup seyirci ile paylaşırız. Depremler olur, siyasiler gelişmeler, darbeler, ihtilaller, muhtıralar her şey olur ve biz onların içinde gibi yaşasak da içinde değil gibi objektif vermeye çalışırız. Ama TV8 haber merkezi lağvedildiğinde o gün, o akşam orada yaşadığımız başka bir şeydi. Sadece birkaç gün içinde oldu bitti her şey. Dedikodu şeklinde duyduk kanalın satılacağını, bizlere hiç kimse hiçbir açıklama yapmadı. İnternet sitelerinde “TV8’i Acun aldı, artık haberler ve haber programları olmayacak” yazıyordu… Biz de şaşırıyorduk ancak doğru ya da yanlış olduğuna ihtimal veremiyorduk…
“SON GÜN ÖĞRENDİK HABERİN SON OLDUĞUNU”
Sonraki süreç nasıl işledi, neler yaşadınız?
Dedikodular gerçeğe dönüştü. Kanal birkaç gün içerisinde satıldı ve satılmasıyla birlikte haber merkezinin boşaltılması istendi. O son hafta yaşadığımız duyguyu anlatmak çok güç. Her gün “Acaba bugün son gün mü?” diyerek gittik. Son 3 gün boyunca o duyguyu kötü bir şekilde yaşattılar bize. O güne gelecek olursak, öğle saatlerinde öğrendik son günümüz olduğunu ama haberlere devam ettik, son haberimizdi o gün. Muhabirler yine haberine çıktı, editörler yine haberini yazdı ama büyük bir burukluk vardı, düşünsenize 15 yıl önce haberler benimle başlamıştı ve o gün benimle son buluyordu.
“TV8 ARTIK EVİMİZ OLMUŞTU”
Çok büyük bir hüzün olsa gerek?
TV8 artık evimiz, oradakiler de ailemiz gibiydi. Biz o kanalı dişimizle tırnağımızla bir yerlere getirdik. Türkiye’nin en çetin şartlarında, en zor dönemlerde bile ipi göğüsledik ve yapılamaz denilen en güzel işlere imza attık. Ben 46 yaşındayım, 25 yıldır mesleğin içindeyim ve meslek hayatımın büyük bir bölümü TV8 ‘de geçti. Dile kolay tam 15 yıl. Orada çalışırken 2. çocuğum oldu, orada çalışırken boşandım… İyi kötü tüm her şeyimi ben orada çalışırken yaşadım.
Vedanız çok can yakıcıydı. Hele o kepenk indirme olayı feciydi, bizler de en az sizin kadar üzüldük bu duruma?
O akşam artık veda zamanı gelmişti, güzel bir klip hazırladı arkadaşlarımız, herkes el salladı, vedasını etti ve sonunda da o kepenk indi.
Çok vurucuydu o kepenk indirme sahnesi, kime ne mesaj vermek istediniz ve kimin fikriydi?
Fikir anası bizim editörümüz ve aynı zamanda gün ortası haberlerinin sunucusu arkadaşımız Bilge Yurtdagülen’di. Onu gün ortası haberleri için tasarlamıştı ama olmadı. Çünkü ne zaman haberlerin son bulacağını bilmiyorduk. Dedim ya her gün gidiyoruz ama son gün mü değil mi bilmiyorduk. Gün ortası’nın da bir gün sonra olup olmayacağını bilmediğimiz için kullanamadık. Sonra bizim vedamızda işte o akşam kullanıldı… “Kepenk fikri çok ağır olur” diyenler de oldu, “yanlış anlaşılır” diyen de ama neticede fikir güzeldi ve kullanılmalıydı. Kimin ne anlayacağı değil, yansıttığı duygu önemliydi bence.
“BİZE TEK BİR AÇIKLAMA YAPILMADI”
Peki, neden size kimse bilgi vermedi satışla ilgili, siz o kanala yıllarını veren kişilersiniz. Orada bir yanlışlık var sanki?
Bize, ne kanalın satılacağı ne satıldığı ne haberlerin istenmediği ne de haber merkezinin lağvedileceği söylendi, hiçbir açıklama yapılmadı.
“KANALIN SATILACAĞINI DA SATILDIĞINI DA İNTERNETTEN ÖĞRENDİK”
Nerden ve kimden öğrendiniz?
Herkes gibi internetten öğrendik. İnternet siteleri ilk yazdığında çok şaşırdık, ilginç bir gelişmeydi, insan inanamıyor, bütün internet mecrasında “TV8’i Acun Ilıcalı alacak” haberlerinin yer aldığı gün Acun tweet atıp “MNG Holding ile görüştüğümüz doğrudur ama henüz atılmış bir imza yok” demişti. O güne kadar Genel Yayın Yönetmeni bile hiçbir şey bilmiyordu…
Bu incitici değil mi?
Çok incitici hem de... Kanalın kesin satıldığını da yine Acun Ilıcalı’nın “Mehmet Nazif Günal ile anlaştık, TV8’i alıyoruz hayırlı olsun” tweetti ile öğrendik ve MNG yönetiminden yine hiçbir açıklama yapılmadı bize. Haber olmayacak, haber merkezi lağvedilecek deniliyor ve biz bunu bilmiyoruz, spor da olmayacak deniliyor, spor servisi de bunu bilmiyor. Sadece Acun’un kanalı boş teslim alacağı dedikodusu vardı. Son güne gelecek olursak, mesela gün ortası bülteni yapıldı ertesi gün, gün ortası var mı bilmiyoruz. Öğleden sonra tüm birim müdürlerinin katıldığı bir toplantı yapıldı, haber genel yayın yönetmeni Gürcan Çilesiz ve Haber Müdürü Demet Soysal da katıldı. O toplantıda “Bu akşam da ana haber var ama bugün son, çıkışlar verilecek” denilmiş. Yani aynı gün öğrendik bir daha olmayacağımızı… Haber müdürümüz Demet koştura koştura aşağı geldi ve bize haberi verdi. O söyledikten yarım saat sonra insanlar teker teker telefonla çağırılarak fesihleri önlerine konuldu. Düşünün bir yandan ana habere hazırlanıyoruz diğer yandan işten çıkarmalar gerçekleşiyor, öyle ki bazı muhabir arkadaşlarımız dışarıda haberdeydi.
“GÖNDERİLMEMİZ DEĞİL GÖNDERİLİŞ ŞEKLİ AHLAKİ DEĞİLDİ”
Ekrana nasıl çıktın, o hengâmede nasıl hazırlandınız?
Akış yapıldı, metinlerde son düzenlemeler halledildi ve benim artık veda etmem gerekiyordu. Hem de bu 15 yıllık bir vedaydı, içimden ne geldiyse yazdım ve sonuna da şiir koymayı uygun gördüm, çünkü artık demir alma zamanıydı. Düşünsene en mutlu, en acı anlarını yaşadığın yerde sona gelinmişti. Hem de hiç etik, ahlaki olmayan bir şekilde. Bir hafta içinde oldu bittiye getirildi her şey. O şiir için bazı arkadaşlarımın acabası oldu, dediler ki “ölümü anlatıyor, yanlış anlaşılır.” Dedim ki “Arkadaşlar yanlış anlaşılsa da tam da yaşadıklarımıza uygun, artık demir alma zamanı ve ben bu vedayı o şiirle yapmak istiyorum.”
Vedamı da dediğim gibi yaptım. Haberciler kolay kolay her şeyden etkilenmez, çünkü bazı acılara sürekli tanık oldukları için alışmışlardır, tıpkı doktorlar gibi. Onlar da her gün ameliyata girdikleri için artık etkilenmezler hiçbir hastadan... Ama o akşam yaşadığımız çok farklıydı. Acı çekmemek mümkün değildi, ailemizi terk ediyorduk.
“KEŞKE DAHA İNSANİ GERÇEKLEŞSEYDİ HER ŞEY”
Anladığım kadarıyla işten ayrılmak değil de işten çıkarılma şekliniz canınızı çok yakmış?
Kesinlikle öyle oldu. Kötü bir şekilde yaptılar bunu. Bir evden kiracı çıkarıldığında bile ev sahibi önceden haber verir, zaman verir. Burada öyle olmadı. Üç gün içinde her şey gerçekleşti, bize ne zaman verildi, ne açıklama yapıldı.
Siz ne zaman çıkarıldınız, son haberi okuduktan sonra mı?
Vedamı ettikten sonra arkadaşlarla sarıldık, duygusal anlar yaşadık. Kolay değildi orada yaşanan durum, Allah kimseye de yaşatmasın. Tüm emekler bir anda heba edildi. Fesih sözleşmesi için ben yukarı çıktığımda odada bir muhasebeci bir avukat bir de holdingin inşaat bölümünden gelen bir insan kaynakları yetkilisi vardı. İnsanlar kapıya yığılmış bekliyor, bir yandan da isimleri var mı diye listeye bakıyordu. Çok acı tablo vardı. Beni görünce yönetim odasına aldılar. Hukuk baş müşaviri ve patron Nazif Bey’in kızı oradaydı. “Bizi bu akşam ağlattınız” dediler. Bu bile inanılmaz ironikti. Hiçbir cevap vermedim, cevap kendi gördükleri şeyin içinde vardı. Önüme hazırlayıp koydukları hesap da yanlıştı. Ben 212’li çalışan bir basın mensubuyum ve orada alacağım hak gerçekten çok yanlış hesaplanmıştı, düzelttiririz dediler ama hâlâ düzelen bir şey yok.
“BİZİ ÇOK AMATÖRCE İŞTEN ÇIKARDILAR, ŞIK OLMADI”
Kırgın ve kızgınsınız sanırım?
Tam anlamıyla kızgın değilim. Ama kırgınlık büyük… Son derece profesyonel gözle bakıyorum olaya, patrondur satar bir başkası patrondur alır burada bir sıkıntı yok. Yeni patron haber istemeyebilir burada da bir sıkıntı yok. Ancak oradan bizim ayrılış sürecimiz, bize bunu tebliğ etme tarzları son derece amatörce yapıldı, hiç de şık olmadı. Birkaç saat içinde insanlar kapının önüne kondu bu da hiç hoş olmadı ayrıca insanların hakları tam ödenmedi. Çıkıp televizyonlarda bazı kişiler açıklamalar yaptı, bütün herkesin hakları tam ödendi diye ama bu yalan kimsenin hakkı tam ödenmedi. Biz hukuki yola başvurduk, davamızı da açtık. Dava sürecinde hakkımızı alacağımızı düşünüyorum. Keşke düzgün bir şekilde yollarımız ayrılsaydı, haklarımız tam ödenseydi.
“ÇALIŞANLARIN HAKLARI TAM ÖDENMEDİ”
Kanal yönetimi hadi sizlere öncesinde bir açıklama yapmadı, peki ya sonrasında?
Hiçbir açıklama yapılmadı, insan 15 yıllık emeği karşılığında bir teşekkür bekliyor ama bu da yapılmadı. Ne bir mail ne bir mektup ne bir telefon… 25 gün geçti aradan hâlâ bir şey yok. Ben ahde vefa olsun diye epeyce bekledim dava konusunda ama hiçbir şey yapılmadı.
“ACUNA’A DEĞİL MNG YÖNETİMİNE KIZGINIZ”
Kanalın yeni sahibi Acun Ilıcalı da muhabirlikten gelen bu işin tüm cefalarını çeken biri, günün birinde bir muhabir medya patronu oluyor ve ilk icraatı muhabirleri göndermek, haber merkezini lağvetmek oluyor. Kızgın mısınız ona?
Acun Ilıcalı’ya kızmak gibi hakkım olamaz, çünkü bizi işten çıkaran, haklarımızı vermeyen, süreci yönetemeyen MNG Holding. Acun netice itibariyle kanalı satın alırken boş teslim alacağım diye anlaşmış, haber de istememiş buna kimse bir şey diyemez, kanal onun, para onun tercih onun. Sorun bizim eski yönetimin süreci iyi yönetmeyip krize çevirmesi. Bizimle ne Mehmet Nazif Günal muhatap oldu bu süreçte ne de Acun’u gördük. İnsanların duvara asılan listeden isimlerini öğrenmeleri bile insan haklarına, etiğe, her şeye aykırı. Sorun MNG yönetiminde, insanları bu duruma düşürmelerinde. Acun’a kızmak sanırım çok saçma olur. Kızgınlığımızın muhatapları ortadayken…
“MEDYA TARİHİNDE BİR İLK YAŞANDI”
Kapanan, açılan televizyon kanallarına çok şahit oldum ama hayatımda ilk kez kepenk indiren bir haber merkezini gördüm…
Bu medya tarihinde zaten bir ilk…
“HABER BİR KANALIN OMURGASIDIR”
Haber olmayan bir TV kanalı kulağa pek alışıldık gelmiyor.
Alışık olmadığımız pek çok şey bu hayatta başımıza gelebiliyor. Tercih meselesi. Acun, öyle istemiş. Haber kanalı çok diyor, kimse buna itiraz edemez o eğlence odaklı bir kanal istiyor. Haber şüphesiz ki bir kanalın omurgasıdır, habersiz bir kanal olmaz ama biri çıkıp ben habersiz de yaparım diyorsa buna da saygı duyarım belki ileride başkalarına örnek de olabilir.
“GEZİ SÜRECİNDE FRENE BASTIK ”
Neden haber merkezi istenmedi? Mesela sizin habere bakışınız nasıldı, bir yerleri rahatsız eder miydiniz yaptığınız haberlerle?
Biz hiçbir siyasi partiye ya da odağa yakın olmadan objektif habercilik yapmaya çalıştık yıllar boyunca. Zorlandığımız anlar olmadı mı, elbette oldu mesela Mayıs ayında Gezi olaylarının başlangıcında. Zaten tüm medya bunun ne olduğunu anlamakta ilk başta güçlük çekti, çünkü orada homojen bir yapı yoktu. Başka başka gruplar, farklı farklı taleplerle yollarda tencere tava çalanlar, Türkiye’nin dört bir yanında bir şekilde oluşan bir yapı ve tepkiler vardı. Ağaçların kesilmesiyle başlayan olay başka bir boyuta taşınmıştı. Herkesin ortak talebi daha fazla özgürlük, insanların özel hayatlarına karışılmaması, yani özünde özgürlük talebi vardı. O süreçte bize de belli ölçüde bir fren geldi.
Nasıl bir fren bu, siz mi yaptınız yönetim mi?
Yönetimden geldi. Daha dikkatli davranmamız istendi. “Arkadaşlar bu konuda özenli ve dikkatli olun” denildi.
“15 YIL BOYUNCA HİÇ BİR MÜDAHALE OLMADI HABERE AMA GEZİ SÜRECİNDE DURUM DEĞİŞTİ”
Bir nevi sansür yani?
O sansür ne oluyor, zamanla oto sansüre dönüyor. Ama şunun altını özellikle çizmek istiyorum, koskoca 15 yıldan bahsediyorum biz Gezi sürecine kadar tek bir baskı, tek bir müdahale görmedik. Bize hiçbir zaman şu haberi yapın ya da şunu görmeyin denilmedi, taa ki Mayıs ayına kadar. Mayıs ayında 2 ilginç gelişme oldu, Havalimanı İhalesi ardından Gezi olayları...
“TV8 LOGOSUNA HER BAKTIĞIMDA İÇİM ACIYACAK”
Sence TV8’i ve reytinglerini bundan sonra ne bekliyor, daha çok talep mi görür yoksa sizden sonra büyük bir kan kaybı mı yaşar?
İnsanları eğlendirecek bir kanal olacakmış, Acun işi biliyor neticede ama şu an bu konuda çok net bir şey söylemek çok da doğru olmaz. Haber olmayacak deniliyor ama her şey haberdir. Ankara’da olup biten de, sokakta olan da, sporda olanda. Hayat haberdir. Bugün için haber olmayacak deniliyor ama yarın bunun değişmeyeceğini kimse söylemedi. Ama şunu çok net söyleyebilirim, her zaman TV8 logosuna baktığımda içim acıyacak.
Şu an bakabiliyor musun logoya?
Şu an için hayır açmıyorum. Zaten Acun’un istediği yayınlara henüz başlanmadı.
Atlatabildin mi o ilk sarsıntıyı sahiden?
Sonuçta çocuk değiliz 46 yaşındayım. Yıllardır bu işin içindeyim. Devlette başladım TRT’de ve sırasıyla ilk özel TV olan Star’da ilk canlı haberi ben sundum. ATV’de çalıştım ama en uzun TV8 sürdü. Tam 15 yıl, o nedenle pek de kolay değil. Sorun işsiz kalmak da değil, iş bulunur bir şekilde. Zaten şu anda Başkent Bilim Akademisi’nde öğretmenlik yapıyor, gençlerle tecrübelerimi paylaşıyorum.
Kanalla yollarınızın ayrılmasının ardından yeni teklifler geldi mi?
Şu an çok yeni, 1 ay bile olmadı. Teklifler var ve değerlendiriyorum.
“İLKTİ AMA SON OLACAĞINDAN EMİN DEĞİLİM”
Artık haber istemezsin herhalde, haber merkezleri lağvedilmeye hazır canlı bir bomba şu sıralar, senin de bir kez ağzın yandı.
Haber aşktır yahu (Gülüyor). Ağzımız, dilimiz ilk defa yanmadı çok defa yandı. Bakın bir haber merkezi lağvedildi, çalışanları boşaltıldı bu çok da basit bir olay değil, ha bu ilk midir evet ilkti ama ben son olacağından artık çok emin değilim. Yarın bir gün başka yerlerde de olabilir. Birde küçük sitemim olacak, diğer haber merkezlerinin birçoğu bu olayı gördü yazdı çizdi ama kimileri de görmezden geldi bu biraz inciticiydi. Sokaktaki teyzeler, amcalar bile çok üzüldü. O ilk gün TV santralinin telefonları kilitlenmişti bizim vedamızın ardından. Bu çok önemli.
Neden TV8 peki, neden başka bir kanal değil?
Çünkü prestijine, saygınlığına tek bir gün olsun söz getirmedi. Hep saygın bir kanal olarak anıldı bunu yapan da kimdi biliyor musun bir teşekkürün bile esirgendiği o çalışanlardı, çabalarıyla bu kanalı o hale getirdiler.
“TAKDİR EDİLMEMİZ GEREKİRKEN LAĞVEDİLDİK”
Siyasi nedenleri de var mı sence?
Bunu tam olarak kestiremiyorum ama akla yatkın geliyor. Haber dediğiniz şey her an tehlike, doğru yaptığınız sürece kimseye yaranamazsınız. Biz işimizi doğru yaptık, kimseye yaranmak gibi bir derdimiz, telaşımız olmadı. Şu bucu derler diye düşünmedik haber neyse onu verdik. Habercilik nasıl yapılır gösterdik. Canımızı yakan da bu... Yaptığımız işin karşılığı takdir edilmekti oysa biz lağvedilmeye layık görüldük.
“ESKİSİ GİBİ RAHAT HABERCİLİK YAPILMIYOR”
Hala lağvedilmeyen birçok haber merkezi var peki sen onların haberciliğini ve medyanın gidişatını nasıl buluyorsun?
Kimseye haksızlık etmek istemiyorum. Gerçekten iyi habercilik yapmaya çalışan kanallar var. Çok zorlandıklarından, önemli baskılar altında olduklarından eminim. İçlerindeyken bunları söylemeleri mümkün değil, kol kırılıyor yen içinde kalıyor ama eskisi gibi rahat habercilik yapılmadığı aşikâr.
Medyanın en büyük sorunu ne?
En büyük problem yeterince bağımsız olamamak... Eskiden gazete patronları sadece gazetecilik yapardı. Ne zamanki başka sektörde iş yapan işadamları gazete ya da TV patronluğuna soyundu bu iş zorlaştı. Bir işadamının başka sektörlerde işi varsa her zaman iktidarın baskısı Demokles’in kılıcı gibi üzerinde olur.
“HABER TEHLİKE VE RİSK, HERKES GÖZE ALAMAZ”
Sizin patronunuz da işadamıydı belki de risk almamak için TV8’i sattı, haksız mıyım?
Mantığa hiç de aykırı gelmiyor. Belki de var olan ya da var olacak olan baskıların önüne geçti. Haber risktir. Haber doğrular demektir o doğrular da herkesi memnun etmez ama zaten habercilik birilerini memnun etmek için yapılmaz. Dolayısıyla bunu yapamadığınız yerde yapmamak da tercihtir evet TV8 artık habercilik yapmıyor.
Peki, bundan sonra ne yapmayı planlıyorsun, TV8’in ardından?
Şu an dediğim gibi öğretmenlik yapıyor sunuculuk eğitimi veriyorum, yakın bir zamanda da umarım uygun bir proje ya da tekrar haberle ekranlarda oluruz her şey kısmet…
Tekrar geçmiş olsun, dilerim bir daha ne siz ne de başka meslektaşlarım böyle bir olayı yaşar… Ekrana çok yakışan çok düzgün bir isimsin dilerim en yakın zamanda yine izleriz…
Türkiye’nin ilk özel televizyonu Magic Box Star 1’in ilk haber spikeri olduğu gibi, TV8 Ana Haber yayın hayatına başladığında ilk sunumu da o yapmıştı. Ana Haber son kez ekrana gelirken kapanışta da yine o vardı...
Bildiğiniz üzere TV8'in yeni patronu artık Acun Ilıcalı... Acun'un kanalı alır almaz ilk icraatı, kanalı deyim yerindeyse sil baştan yapılandırmak oldu. Haberler ve haber programları yayından kaldırıldı, çünkü Acun, "Ben eğlence ağırlıklı bir kanal istiyorum" dedi. Durum böyle olunca TV8 Haber izleyiciye veda etti hem de kepenk indirerek...
Hayatımda ilk kez böyle bir vedaya tanık oldum. Kaan'ın o şiiri hâlâ kulaklarımda çınlarken aradım ve buluştuk.
Hâlâ hüzünlüydü, biraz dertleştik. Acun’a hiç kızgın değil, “Onun tercihidir” diyor ama MNG Holding’e epeyce kırgın. Tepkisinde haklı, çünkü kimse son güne kadar haberin olup olmayacağını -genel yayın yönetmeni de dahil- bilmiyormuş ve o son veda gününde öğrenmişler, ayrılırken de ne bir açıklama ne bir teşekkür, koskoca 15 yıl hiçe sayılmış. Şaşkınlıkla dinledim ve o konuşurken içimden hep aynı soruyu sordum; “Ne olacak biz basın mensuplarının hali?”
Soruma yanıt bulamadım. Ben yine sözü uzattım, iyisi mi sizi röportajla baş başa bırakayım. Keyifli okumalar, hep umutlu olun, sevgiyle kalın…
Röportaj: ALEV GÜRSOY CİMİN
Twitter: gazetecialev
Gmail: alevgursoy2008@gmail.com
Öncelikle çok geçmiş olsun. Şiir okumayı çok bilmem dedin ama çok güzel okuyorsun. TV8 Ana Haber bülteninde son kez ekranlarımıza geldiğin gün, Yahya Kemal Beyatlı'nın "Sessiz Gemi" şiiriyle ekran başındaki tüm izleyenleri hüzne boğdun. Zordu değil mi 15 yıl sonra kepenk indirmek?
Zor oldu tabii ki ama haberci en zor anlarda bile soğukkanlı kalmayı beceren kişidir. Türkiye’de, dünyada her gün onlarca acı olaya şahit olup seyirci ile paylaşırız. Depremler olur, siyasiler gelişmeler, darbeler, ihtilaller, muhtıralar her şey olur ve biz onların içinde gibi yaşasak da içinde değil gibi objektif vermeye çalışırız. Ama TV8 haber merkezi lağvedildiğinde o gün, o akşam orada yaşadığımız başka bir şeydi. Sadece birkaç gün içinde oldu bitti her şey. Dedikodu şeklinde duyduk kanalın satılacağını, bizlere hiç kimse hiçbir açıklama yapmadı. İnternet sitelerinde “TV8’i Acun aldı, artık haberler ve haber programları olmayacak” yazıyordu… Biz de şaşırıyorduk ancak doğru ya da yanlış olduğuna ihtimal veremiyorduk…
“SON GÜN ÖĞRENDİK HABERİN SON OLDUĞUNU”
Sonraki süreç nasıl işledi, neler yaşadınız?
Dedikodular gerçeğe dönüştü. Kanal birkaç gün içerisinde satıldı ve satılmasıyla birlikte haber merkezinin boşaltılması istendi. O son hafta yaşadığımız duyguyu anlatmak çok güç. Her gün “Acaba bugün son gün mü?” diyerek gittik. Son 3 gün boyunca o duyguyu kötü bir şekilde yaşattılar bize. O güne gelecek olursak, öğle saatlerinde öğrendik son günümüz olduğunu ama haberlere devam ettik, son haberimizdi o gün. Muhabirler yine haberine çıktı, editörler yine haberini yazdı ama büyük bir burukluk vardı, düşünsenize 15 yıl önce haberler benimle başlamıştı ve o gün benimle son buluyordu.
“TV8 ARTIK EVİMİZ OLMUŞTU”
Çok büyük bir hüzün olsa gerek?
TV8 artık evimiz, oradakiler de ailemiz gibiydi. Biz o kanalı dişimizle tırnağımızla bir yerlere getirdik. Türkiye’nin en çetin şartlarında, en zor dönemlerde bile ipi göğüsledik ve yapılamaz denilen en güzel işlere imza attık. Ben 46 yaşındayım, 25 yıldır mesleğin içindeyim ve meslek hayatımın büyük bir bölümü TV8 ‘de geçti. Dile kolay tam 15 yıl. Orada çalışırken 2. çocuğum oldu, orada çalışırken boşandım… İyi kötü tüm her şeyimi ben orada çalışırken yaşadım.
Vedanız çok can yakıcıydı. Hele o kepenk indirme olayı feciydi, bizler de en az sizin kadar üzüldük bu duruma?
O akşam artık veda zamanı gelmişti, güzel bir klip hazırladı arkadaşlarımız, herkes el salladı, vedasını etti ve sonunda da o kepenk indi.
Çok vurucuydu o kepenk indirme sahnesi, kime ne mesaj vermek istediniz ve kimin fikriydi?
Fikir anası bizim editörümüz ve aynı zamanda gün ortası haberlerinin sunucusu arkadaşımız Bilge Yurtdagülen’di. Onu gün ortası haberleri için tasarlamıştı ama olmadı. Çünkü ne zaman haberlerin son bulacağını bilmiyorduk. Dedim ya her gün gidiyoruz ama son gün mü değil mi bilmiyorduk. Gün ortası’nın da bir gün sonra olup olmayacağını bilmediğimiz için kullanamadık. Sonra bizim vedamızda işte o akşam kullanıldı… “Kepenk fikri çok ağır olur” diyenler de oldu, “yanlış anlaşılır” diyen de ama neticede fikir güzeldi ve kullanılmalıydı. Kimin ne anlayacağı değil, yansıttığı duygu önemliydi bence.
“BİZE TEK BİR AÇIKLAMA YAPILMADI”
Peki, neden size kimse bilgi vermedi satışla ilgili, siz o kanala yıllarını veren kişilersiniz. Orada bir yanlışlık var sanki?
Bize, ne kanalın satılacağı ne satıldığı ne haberlerin istenmediği ne de haber merkezinin lağvedileceği söylendi, hiçbir açıklama yapılmadı.
“KANALIN SATILACAĞINI DA SATILDIĞINI DA İNTERNETTEN ÖĞRENDİK”
Nerden ve kimden öğrendiniz?
Herkes gibi internetten öğrendik. İnternet siteleri ilk yazdığında çok şaşırdık, ilginç bir gelişmeydi, insan inanamıyor, bütün internet mecrasında “TV8’i Acun Ilıcalı alacak” haberlerinin yer aldığı gün Acun tweet atıp “MNG Holding ile görüştüğümüz doğrudur ama henüz atılmış bir imza yok” demişti. O güne kadar Genel Yayın Yönetmeni bile hiçbir şey bilmiyordu…
Bu incitici değil mi?
Çok incitici hem de... Kanalın kesin satıldığını da yine Acun Ilıcalı’nın “Mehmet Nazif Günal ile anlaştık, TV8’i alıyoruz hayırlı olsun” tweetti ile öğrendik ve MNG yönetiminden yine hiçbir açıklama yapılmadı bize. Haber olmayacak, haber merkezi lağvedilecek deniliyor ve biz bunu bilmiyoruz, spor da olmayacak deniliyor, spor servisi de bunu bilmiyor. Sadece Acun’un kanalı boş teslim alacağı dedikodusu vardı. Son güne gelecek olursak, mesela gün ortası bülteni yapıldı ertesi gün, gün ortası var mı bilmiyoruz. Öğleden sonra tüm birim müdürlerinin katıldığı bir toplantı yapıldı, haber genel yayın yönetmeni Gürcan Çilesiz ve Haber Müdürü Demet Soysal da katıldı. O toplantıda “Bu akşam da ana haber var ama bugün son, çıkışlar verilecek” denilmiş. Yani aynı gün öğrendik bir daha olmayacağımızı… Haber müdürümüz Demet koştura koştura aşağı geldi ve bize haberi verdi. O söyledikten yarım saat sonra insanlar teker teker telefonla çağırılarak fesihleri önlerine konuldu. Düşünün bir yandan ana habere hazırlanıyoruz diğer yandan işten çıkarmalar gerçekleşiyor, öyle ki bazı muhabir arkadaşlarımız dışarıda haberdeydi.
“GÖNDERİLMEMİZ DEĞİL GÖNDERİLİŞ ŞEKLİ AHLAKİ DEĞİLDİ”
Ekrana nasıl çıktın, o hengâmede nasıl hazırlandınız?
Akış yapıldı, metinlerde son düzenlemeler halledildi ve benim artık veda etmem gerekiyordu. Hem de bu 15 yıllık bir vedaydı, içimden ne geldiyse yazdım ve sonuna da şiir koymayı uygun gördüm, çünkü artık demir alma zamanıydı. Düşünsene en mutlu, en acı anlarını yaşadığın yerde sona gelinmişti. Hem de hiç etik, ahlaki olmayan bir şekilde. Bir hafta içinde oldu bittiye getirildi her şey. O şiir için bazı arkadaşlarımın acabası oldu, dediler ki “ölümü anlatıyor, yanlış anlaşılır.” Dedim ki “Arkadaşlar yanlış anlaşılsa da tam da yaşadıklarımıza uygun, artık demir alma zamanı ve ben bu vedayı o şiirle yapmak istiyorum.”
Vedamı da dediğim gibi yaptım. Haberciler kolay kolay her şeyden etkilenmez, çünkü bazı acılara sürekli tanık oldukları için alışmışlardır, tıpkı doktorlar gibi. Onlar da her gün ameliyata girdikleri için artık etkilenmezler hiçbir hastadan... Ama o akşam yaşadığımız çok farklıydı. Acı çekmemek mümkün değildi, ailemizi terk ediyorduk.
“KEŞKE DAHA İNSANİ GERÇEKLEŞSEYDİ HER ŞEY”
Anladığım kadarıyla işten ayrılmak değil de işten çıkarılma şekliniz canınızı çok yakmış?
Kesinlikle öyle oldu. Kötü bir şekilde yaptılar bunu. Bir evden kiracı çıkarıldığında bile ev sahibi önceden haber verir, zaman verir. Burada öyle olmadı. Üç gün içinde her şey gerçekleşti, bize ne zaman verildi, ne açıklama yapıldı.
Siz ne zaman çıkarıldınız, son haberi okuduktan sonra mı?
Vedamı ettikten sonra arkadaşlarla sarıldık, duygusal anlar yaşadık. Kolay değildi orada yaşanan durum, Allah kimseye de yaşatmasın. Tüm emekler bir anda heba edildi. Fesih sözleşmesi için ben yukarı çıktığımda odada bir muhasebeci bir avukat bir de holdingin inşaat bölümünden gelen bir insan kaynakları yetkilisi vardı. İnsanlar kapıya yığılmış bekliyor, bir yandan da isimleri var mı diye listeye bakıyordu. Çok acı tablo vardı. Beni görünce yönetim odasına aldılar. Hukuk baş müşaviri ve patron Nazif Bey’in kızı oradaydı. “Bizi bu akşam ağlattınız” dediler. Bu bile inanılmaz ironikti. Hiçbir cevap vermedim, cevap kendi gördükleri şeyin içinde vardı. Önüme hazırlayıp koydukları hesap da yanlıştı. Ben 212’li çalışan bir basın mensubuyum ve orada alacağım hak gerçekten çok yanlış hesaplanmıştı, düzelttiririz dediler ama hâlâ düzelen bir şey yok.
“BİZİ ÇOK AMATÖRCE İŞTEN ÇIKARDILAR, ŞIK OLMADI”
Kırgın ve kızgınsınız sanırım?
Tam anlamıyla kızgın değilim. Ama kırgınlık büyük… Son derece profesyonel gözle bakıyorum olaya, patrondur satar bir başkası patrondur alır burada bir sıkıntı yok. Yeni patron haber istemeyebilir burada da bir sıkıntı yok. Ancak oradan bizim ayrılış sürecimiz, bize bunu tebliğ etme tarzları son derece amatörce yapıldı, hiç de şık olmadı. Birkaç saat içinde insanlar kapının önüne kondu bu da hiç hoş olmadı ayrıca insanların hakları tam ödenmedi. Çıkıp televizyonlarda bazı kişiler açıklamalar yaptı, bütün herkesin hakları tam ödendi diye ama bu yalan kimsenin hakkı tam ödenmedi. Biz hukuki yola başvurduk, davamızı da açtık. Dava sürecinde hakkımızı alacağımızı düşünüyorum. Keşke düzgün bir şekilde yollarımız ayrılsaydı, haklarımız tam ödenseydi.
“ÇALIŞANLARIN HAKLARI TAM ÖDENMEDİ”
Kanal yönetimi hadi sizlere öncesinde bir açıklama yapmadı, peki ya sonrasında?
Hiçbir açıklama yapılmadı, insan 15 yıllık emeği karşılığında bir teşekkür bekliyor ama bu da yapılmadı. Ne bir mail ne bir mektup ne bir telefon… 25 gün geçti aradan hâlâ bir şey yok. Ben ahde vefa olsun diye epeyce bekledim dava konusunda ama hiçbir şey yapılmadı.
“ACUNA’A DEĞİL MNG YÖNETİMİNE KIZGINIZ”
Kanalın yeni sahibi Acun Ilıcalı da muhabirlikten gelen bu işin tüm cefalarını çeken biri, günün birinde bir muhabir medya patronu oluyor ve ilk icraatı muhabirleri göndermek, haber merkezini lağvetmek oluyor. Kızgın mısınız ona?
Acun Ilıcalı’ya kızmak gibi hakkım olamaz, çünkü bizi işten çıkaran, haklarımızı vermeyen, süreci yönetemeyen MNG Holding. Acun netice itibariyle kanalı satın alırken boş teslim alacağım diye anlaşmış, haber de istememiş buna kimse bir şey diyemez, kanal onun, para onun tercih onun. Sorun bizim eski yönetimin süreci iyi yönetmeyip krize çevirmesi. Bizimle ne Mehmet Nazif Günal muhatap oldu bu süreçte ne de Acun’u gördük. İnsanların duvara asılan listeden isimlerini öğrenmeleri bile insan haklarına, etiğe, her şeye aykırı. Sorun MNG yönetiminde, insanları bu duruma düşürmelerinde. Acun’a kızmak sanırım çok saçma olur. Kızgınlığımızın muhatapları ortadayken…
“MEDYA TARİHİNDE BİR İLK YAŞANDI”
Kapanan, açılan televizyon kanallarına çok şahit oldum ama hayatımda ilk kez kepenk indiren bir haber merkezini gördüm…
Bu medya tarihinde zaten bir ilk…
“HABER BİR KANALIN OMURGASIDIR”
Haber olmayan bir TV kanalı kulağa pek alışıldık gelmiyor.
Alışık olmadığımız pek çok şey bu hayatta başımıza gelebiliyor. Tercih meselesi. Acun, öyle istemiş. Haber kanalı çok diyor, kimse buna itiraz edemez o eğlence odaklı bir kanal istiyor. Haber şüphesiz ki bir kanalın omurgasıdır, habersiz bir kanal olmaz ama biri çıkıp ben habersiz de yaparım diyorsa buna da saygı duyarım belki ileride başkalarına örnek de olabilir.
“GEZİ SÜRECİNDE FRENE BASTIK ”
Neden haber merkezi istenmedi? Mesela sizin habere bakışınız nasıldı, bir yerleri rahatsız eder miydiniz yaptığınız haberlerle?
Biz hiçbir siyasi partiye ya da odağa yakın olmadan objektif habercilik yapmaya çalıştık yıllar boyunca. Zorlandığımız anlar olmadı mı, elbette oldu mesela Mayıs ayında Gezi olaylarının başlangıcında. Zaten tüm medya bunun ne olduğunu anlamakta ilk başta güçlük çekti, çünkü orada homojen bir yapı yoktu. Başka başka gruplar, farklı farklı taleplerle yollarda tencere tava çalanlar, Türkiye’nin dört bir yanında bir şekilde oluşan bir yapı ve tepkiler vardı. Ağaçların kesilmesiyle başlayan olay başka bir boyuta taşınmıştı. Herkesin ortak talebi daha fazla özgürlük, insanların özel hayatlarına karışılmaması, yani özünde özgürlük talebi vardı. O süreçte bize de belli ölçüde bir fren geldi.
Nasıl bir fren bu, siz mi yaptınız yönetim mi?
Yönetimden geldi. Daha dikkatli davranmamız istendi. “Arkadaşlar bu konuda özenli ve dikkatli olun” denildi.
“15 YIL BOYUNCA HİÇ BİR MÜDAHALE OLMADI HABERE AMA GEZİ SÜRECİNDE DURUM DEĞİŞTİ”
Bir nevi sansür yani?
O sansür ne oluyor, zamanla oto sansüre dönüyor. Ama şunun altını özellikle çizmek istiyorum, koskoca 15 yıldan bahsediyorum biz Gezi sürecine kadar tek bir baskı, tek bir müdahale görmedik. Bize hiçbir zaman şu haberi yapın ya da şunu görmeyin denilmedi, taa ki Mayıs ayına kadar. Mayıs ayında 2 ilginç gelişme oldu, Havalimanı İhalesi ardından Gezi olayları...
“TV8 LOGOSUNA HER BAKTIĞIMDA İÇİM ACIYACAK”
Sence TV8’i ve reytinglerini bundan sonra ne bekliyor, daha çok talep mi görür yoksa sizden sonra büyük bir kan kaybı mı yaşar?
İnsanları eğlendirecek bir kanal olacakmış, Acun işi biliyor neticede ama şu an bu konuda çok net bir şey söylemek çok da doğru olmaz. Haber olmayacak deniliyor ama her şey haberdir. Ankara’da olup biten de, sokakta olan da, sporda olanda. Hayat haberdir. Bugün için haber olmayacak deniliyor ama yarın bunun değişmeyeceğini kimse söylemedi. Ama şunu çok net söyleyebilirim, her zaman TV8 logosuna baktığımda içim acıyacak.
Şu an bakabiliyor musun logoya?
Şu an için hayır açmıyorum. Zaten Acun’un istediği yayınlara henüz başlanmadı.
Atlatabildin mi o ilk sarsıntıyı sahiden?
Sonuçta çocuk değiliz 46 yaşındayım. Yıllardır bu işin içindeyim. Devlette başladım TRT’de ve sırasıyla ilk özel TV olan Star’da ilk canlı haberi ben sundum. ATV’de çalıştım ama en uzun TV8 sürdü. Tam 15 yıl, o nedenle pek de kolay değil. Sorun işsiz kalmak da değil, iş bulunur bir şekilde. Zaten şu anda Başkent Bilim Akademisi’nde öğretmenlik yapıyor, gençlerle tecrübelerimi paylaşıyorum.
Kanalla yollarınızın ayrılmasının ardından yeni teklifler geldi mi?
Şu an çok yeni, 1 ay bile olmadı. Teklifler var ve değerlendiriyorum.
“İLKTİ AMA SON OLACAĞINDAN EMİN DEĞİLİM”
Artık haber istemezsin herhalde, haber merkezleri lağvedilmeye hazır canlı bir bomba şu sıralar, senin de bir kez ağzın yandı.
Haber aşktır yahu (Gülüyor). Ağzımız, dilimiz ilk defa yanmadı çok defa yandı. Bakın bir haber merkezi lağvedildi, çalışanları boşaltıldı bu çok da basit bir olay değil, ha bu ilk midir evet ilkti ama ben son olacağından artık çok emin değilim. Yarın bir gün başka yerlerde de olabilir. Birde küçük sitemim olacak, diğer haber merkezlerinin birçoğu bu olayı gördü yazdı çizdi ama kimileri de görmezden geldi bu biraz inciticiydi. Sokaktaki teyzeler, amcalar bile çok üzüldü. O ilk gün TV santralinin telefonları kilitlenmişti bizim vedamızın ardından. Bu çok önemli.
Neden TV8 peki, neden başka bir kanal değil?
Çünkü prestijine, saygınlığına tek bir gün olsun söz getirmedi. Hep saygın bir kanal olarak anıldı bunu yapan da kimdi biliyor musun bir teşekkürün bile esirgendiği o çalışanlardı, çabalarıyla bu kanalı o hale getirdiler.
“TAKDİR EDİLMEMİZ GEREKİRKEN LAĞVEDİLDİK”
Siyasi nedenleri de var mı sence?
Bunu tam olarak kestiremiyorum ama akla yatkın geliyor. Haber dediğiniz şey her an tehlike, doğru yaptığınız sürece kimseye yaranamazsınız. Biz işimizi doğru yaptık, kimseye yaranmak gibi bir derdimiz, telaşımız olmadı. Şu bucu derler diye düşünmedik haber neyse onu verdik. Habercilik nasıl yapılır gösterdik. Canımızı yakan da bu... Yaptığımız işin karşılığı takdir edilmekti oysa biz lağvedilmeye layık görüldük.
“ESKİSİ GİBİ RAHAT HABERCİLİK YAPILMIYOR”
Hala lağvedilmeyen birçok haber merkezi var peki sen onların haberciliğini ve medyanın gidişatını nasıl buluyorsun?
Kimseye haksızlık etmek istemiyorum. Gerçekten iyi habercilik yapmaya çalışan kanallar var. Çok zorlandıklarından, önemli baskılar altında olduklarından eminim. İçlerindeyken bunları söylemeleri mümkün değil, kol kırılıyor yen içinde kalıyor ama eskisi gibi rahat habercilik yapılmadığı aşikâr.
Medyanın en büyük sorunu ne?
En büyük problem yeterince bağımsız olamamak... Eskiden gazete patronları sadece gazetecilik yapardı. Ne zamanki başka sektörde iş yapan işadamları gazete ya da TV patronluğuna soyundu bu iş zorlaştı. Bir işadamının başka sektörlerde işi varsa her zaman iktidarın baskısı Demokles’in kılıcı gibi üzerinde olur.
“HABER TEHLİKE VE RİSK, HERKES GÖZE ALAMAZ”
Sizin patronunuz da işadamıydı belki de risk almamak için TV8’i sattı, haksız mıyım?
Mantığa hiç de aykırı gelmiyor. Belki de var olan ya da var olacak olan baskıların önüne geçti. Haber risktir. Haber doğrular demektir o doğrular da herkesi memnun etmez ama zaten habercilik birilerini memnun etmek için yapılmaz. Dolayısıyla bunu yapamadığınız yerde yapmamak da tercihtir evet TV8 artık habercilik yapmıyor.
Peki, bundan sonra ne yapmayı planlıyorsun, TV8’in ardından?
Şu an dediğim gibi öğretmenlik yapıyor sunuculuk eğitimi veriyorum, yakın bir zamanda da umarım uygun bir proje ya da tekrar haberle ekranlarda oluruz her şey kısmet…
Tekrar geçmiş olsun, dilerim bir daha ne siz ne de başka meslektaşlarım böyle bir olayı yaşar… Ekrana çok yakışan çok düzgün bir isimsin dilerim en yakın zamanda yine izleriz…