ÜNLÜ GAZETECİ FAHİŞE KILIĞINA GİRİP TÜRKİYE'DE GENELEVDE ÇALIŞTI!
Kadın gazeteci fahişe kılığına girip genelevlerde bulunduğunu ve gözlemlerini anlattı..
Bulgaristan’da büyüyen gazeteci Mimi Çakarova ’Seksin Fiyatı’ (The Price of Sex) belgeselini yaparken Türkiye’de fahişe kılığına girip genelevlerde bulunduğunu ve gözlemlerini anlattı.
Kanadalı dergi ve medya kuruluşu Vice, genç gazetecilere örnek olsun diye dünya çapında ödül gazetecilerden kişisel tecrübelerini anlatmalarını istedi. Bunlardan biri de Bulgaristan’da büyüyen gazeteci, Mimi Çakarova’ydı. Gazeteci, 2011’de çıkan ’Seksin Fiyatı’ (The Price of Sex) belgeselini yaparken Türkiye’de fahişe kılığına girip genelevlerde bulunduğunu ve gözlemlerini anlattı.
Son ana kadar gazeteci olduğunu gizleyen Çakarova, bir keresinde gerçek kimliğini açıklamasına rağmen karşısındaki erkeğin durmak istemediğini söyledi. Çakarova, tanımadığı bir erkeğin evine giderken o evde kendisini neyin beklediğini bilmeme durumunun yarattığı müthiş güvensizlik hissini anlattı. Gazetecinin gözlemleri arasında en çarpıcı olanlardan biri de, hiç konuşulmayan ama bir o kadar da önemli olan bir nokta: Bu mesleği yapan kadınların ’iş bittikten’ sonra kendilerini nasıl hissettiği... Çakarova bu durumu "Sanki iki taraf arasında bir köprü kurmak istemişsin ama aslında arada bir köprü yokmuş gibi" sözleriyle anlattı.
FAHİŞE KILIĞINDA TÜRKİYE’DE
19 yaşında Dubai’de ’satılan’ bir kadının hikayesini aktaran Çakarova, genç kadının hamile kaldığını, hamileyken erkeklerin ona neler yaptığını, hatta bazı erkeklerin hamile bir kadınla birlikte olabilmek için iki katı para ödediğini anlattı. Daha sonra bu kadının kendisine gösterdiği tepkiyi ve aslında ne kadar da haklı olduğunu söyleyen Çakarova "O yerlerde bulunmuş olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi konuşmak bir şey. Ama fahişelerin tam olarak ne hissettiğini anlamak için asla yeterli değil" diye devam etti.
Çakarova’nın belgeseli aslında sadece Türkiye’yi kapsayan bir çalışma değil; doğu Avrupa ülkelerindeki kadınların nasıl da seks ticaretine köle edilişinin öyküsü. Bu samimi, üzücü ve insanın yüzünü kızartan film, fahişe olarak çalışan birçok kadının öykülerine dayanıyor. Bazı yerlerde gizli kamera kullanan Çakarova’nın belgeselinde, bu korkunç düzen tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor. Çakarova bu filmiyle, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2011 film festivalinde cesaretinden ötürü Nestor Almendros Ödülü’ne layık görülmüştü.
Kanadalı dergi ve medya kuruluşu Vice, genç gazetecilere örnek olsun diye dünya çapında ödül gazetecilerden kişisel tecrübelerini anlatmalarını istedi. Bunlardan biri de Bulgaristan’da büyüyen gazeteci, Mimi Çakarova’ydı. Gazeteci, 2011’de çıkan ’Seksin Fiyatı’ (The Price of Sex) belgeselini yaparken Türkiye’de fahişe kılığına girip genelevlerde bulunduğunu ve gözlemlerini anlattı.
Son ana kadar gazeteci olduğunu gizleyen Çakarova, bir keresinde gerçek kimliğini açıklamasına rağmen karşısındaki erkeğin durmak istemediğini söyledi. Çakarova, tanımadığı bir erkeğin evine giderken o evde kendisini neyin beklediğini bilmeme durumunun yarattığı müthiş güvensizlik hissini anlattı. Gazetecinin gözlemleri arasında en çarpıcı olanlardan biri de, hiç konuşulmayan ama bir o kadar da önemli olan bir nokta: Bu mesleği yapan kadınların ’iş bittikten’ sonra kendilerini nasıl hissettiği... Çakarova bu durumu "Sanki iki taraf arasında bir köprü kurmak istemişsin ama aslında arada bir köprü yokmuş gibi" sözleriyle anlattı.
FAHİŞE KILIĞINDA TÜRKİYE’DE
19 yaşında Dubai’de ’satılan’ bir kadının hikayesini aktaran Çakarova, genç kadının hamile kaldığını, hamileyken erkeklerin ona neler yaptığını, hatta bazı erkeklerin hamile bir kadınla birlikte olabilmek için iki katı para ödediğini anlattı. Daha sonra bu kadının kendisine gösterdiği tepkiyi ve aslında ne kadar da haklı olduğunu söyleyen Çakarova "O yerlerde bulunmuş olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi konuşmak bir şey. Ama fahişelerin tam olarak ne hissettiğini anlamak için asla yeterli değil" diye devam etti.
Çakarova’nın belgeseli aslında sadece Türkiye’yi kapsayan bir çalışma değil; doğu Avrupa ülkelerindeki kadınların nasıl da seks ticaretine köle edilişinin öyküsü. Bu samimi, üzücü ve insanın yüzünü kızartan film, fahişe olarak çalışan birçok kadının öykülerine dayanıyor. Bazı yerlerde gizli kamera kullanan Çakarova’nın belgeselinde, bu korkunç düzen tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor. Çakarova bu filmiyle, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2011 film festivalinde cesaretinden ötürü Nestor Almendros Ödülü’ne layık görülmüştü.