ÜMİT ALAN'DAN EKREM DUMANLI'YA HERALD TRIBUNE GÖNDERMESİ; ''HERILD YANİ EKREM DUMANLI''
Ekrem Dumanlı'nın Herald Tribune isyanına Türk yazarlardan olumsuz tepkiler gelmeye devam ediyor!
’Herıld yani’ Ekrem Dumanlı
Yeni kuşaklar pek hatırlamaz, 80’lerde “herıld yani” diye bir onaylama kalıbı moda olmuştu. Herhalde kelimesine İngilizce süsü verilerek oluşturulmuş bu kalıp neyse ki unutulup gitti. Yani en azından benim için düne kadar unutulmuştu. Ne zaman ki, Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın Herald Tribune gazetesine verip veriştirdiği yazısını okudum, kendisini onaylamak için istemsizce “herıld yani” sözcükleri dökülüverdi ağzımdan. Böyle bir yazı nasıl onaylanmazdı ki, Dumanlı “son yıllarda uluslararası medya markalarının değeri güneşi gören kardan adamlar gibi eriyor” diyor; cemaat pardon camia, afedersiniz hizmet hakkında ileri geri görüşler öne süren International Herald Tribune gazetesine verip veriştiriyordu. Köşe Vuruşu’nu okuyanlar Dumanlı’nın gazetecilik derslerinin nasıl müptelası olduğumu iyi bilir. Dumanlı’nın gazetecilik derslerini uluslararası areneya taşıması elbette beni çok mutlu etti. Ne yalan söyleyeyim Pulitzer Gazetecilik Ödülü’ne doğru giden bir adım olarak gördüm. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda Ekrem Dumanlı’nın Herald Tribune gazetesine verdiği bu tarihi gazetecilik dersinden nasıl feyz almamız gerektiğinden söz etmek istiyorum.
TAM BİR GAZETECİLİK REZALETİ
Ekrem Dumanlı, International Herald Tribune gazetesindeki Fethullah Gülen haberiyle ilgili olarak “bir haber bu kadar mı önyargılı olur, bu kadar mı objektiflikten uzak bulunur! Yorum hatası değil; resmen bilgi hatası yapıyorlar. Tam bir gazetecilik rezaleti!” diye girizgâh yapmış. Herald Tribune’unki gazetecilik rezaleti mi tartışılır, ama Dumanlı’nın bu tarz önyargıları uluslararası basında görmesi iyiye işaret o yüzden “herıld yani!” diyorum. Bakarsınız kendi yönettiği Zaman gazetesini de okuma fırsatı da bulur ve sözgelimi “yumurtalı protesto” eylemlerine katılan öğrencileri ortada hiçbir somut delil olmadan “yumurta eylemlerinin altından terör örgütü bağlantıları çıkıyor” diye Ergenekon’a, DHKP-C’ye bağlama gayretlerinin farkına varır. (Bkz. Likit yumurta tipi gazetecilik başlıklı Köşe Vuruşu-7 Nisan 2010)
MARJİNAL GÖRMEZDEN GELME
Ekrem Dumanlı’nın International Herald Tribune gazetesine verdiği tarihi gazetecilik dersinde “bir yandan haberinde "iddiaları ispat etmek neredeyse imkânsız" diyeceksin; sonra da o deli saçması iddiaları gerçekmiş gibi dünya kamuoyuna ilan edeceksin” diye bir cümle kuruyor. Gazetenin bazı marjinal Türk gazeteleri gibi gerçekleri görmezden geldiğini iddia ediyor. “Herıld yani!” diyorum Dumanlı’ya. Doğru, marjinal mi bilmem ama bazı Türk gazetelerinin görmezden gelme, unutturma huyu sabittir. Örneğin; Zaman gazetesi Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmasının ardından coşkuyla “açıklanmayan deliller var!” diye başlık atmış, aradan bir yıl geçip, Şık ve Şener’in tahliye edilmesinden sonra ‘nerde o deliller’ diye sormamıştır. Ekrem Dumanlı keşke dış basına kadar yayılan titiz takibini kendi gazetesinde de sürdürse, yoksa çok güzel şeyler yazıyor demeden duramıyor insan.
MESLEK İLKELERİ ÇERÇEVESİ
Ekrem Dumanlı, Herald Tribune için “artık bu markaların aynaya bakıp kendilerini meslek ilkeleri çerçevesinde hesaba çekme zamanı geldi” diye dostça uyarılar da yapıyor. Bu uyarılara da “herıld yani” diyorum. Meslek ilkeleri çok önemli. Misal o ilkelerin birinci maddesi, “Yayınlarda hiç kimse; ırkı, cinsiyeti, yaşı, sağlığı, bedensel özrü, sosyal düzeyi ve dini inançları nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz. der. Peki Ekrem Dumanlı yönettiği Zaman gazetesi’ndeki; “Sünnetsiz kundakçı DTP adına kurban derisi toplamış” başlıklı haberle ‘dini inanç’ kategorisinden nefret suçları listesine girmek, Tunceli’yle ilgili olumsuz haberlerde (örn; fuhuş) “Alevilerin yoğunlukta yaşadığı Tunceli” gibi vurgular kullanmak, “İslamiyetten uzaklaşan insanlıktan uzaklaşır, Darwin’in de dediği gibi maymun çocuğuna döner” (Hekimoğlu İsmail) gibi köşe yazılarını yayınlayabilmek gibi örnek olaylardan haberdar mıdır?
DUMANLI’YA ‘TEORİ’ LAZIM
Ekrem Dumanlı’nın Fethullah Gülen ile ilgili bir haberlere tepki vermesi şaşırtıcı değil. Tabii ki, tepki verecek. Ancak üste çıkıp gazetecilik dersleri vermeden önce hatırlaması gereken bir şey var; kendi zamanının kahramanı Ertuğrul Özkök döneminin gazetecilik ilke ve teorilerinin kendilerine yetmediğini fark edip sit-com filan diye kendi teorisini icat etmişti. Dumanlı’nın da böyle bir teoriye ihtiyacı var. Böyle bir teori eksikliğinden ötürüdür ki, Zaman o ‘astronomik’ tiraj rakamlarına rağmen bir Hürriyet olamıyor. Yoksa Ekrem Dumanlı’nın ‘çağımızın bir kahramanı’ olmak için başka hiçbir eksiği yok. Sadece yeni bir gazetecilik teorisi gerek ona. Sonra duayen payesine erişecek. Herıld yani, itirazınız mı var?
Ümit ALAN / BİRGÜN
Yeni kuşaklar pek hatırlamaz, 80’lerde “herıld yani” diye bir onaylama kalıbı moda olmuştu. Herhalde kelimesine İngilizce süsü verilerek oluşturulmuş bu kalıp neyse ki unutulup gitti. Yani en azından benim için düne kadar unutulmuştu. Ne zaman ki, Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın Herald Tribune gazetesine verip veriştirdiği yazısını okudum, kendisini onaylamak için istemsizce “herıld yani” sözcükleri dökülüverdi ağzımdan. Böyle bir yazı nasıl onaylanmazdı ki, Dumanlı “son yıllarda uluslararası medya markalarının değeri güneşi gören kardan adamlar gibi eriyor” diyor; cemaat pardon camia, afedersiniz hizmet hakkında ileri geri görüşler öne süren International Herald Tribune gazetesine verip veriştiriyordu. Köşe Vuruşu’nu okuyanlar Dumanlı’nın gazetecilik derslerinin nasıl müptelası olduğumu iyi bilir. Dumanlı’nın gazetecilik derslerini uluslararası areneya taşıması elbette beni çok mutlu etti. Ne yalan söyleyeyim Pulitzer Gazetecilik Ödülü’ne doğru giden bir adım olarak gördüm. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda Ekrem Dumanlı’nın Herald Tribune gazetesine verdiği bu tarihi gazetecilik dersinden nasıl feyz almamız gerektiğinden söz etmek istiyorum.
TAM BİR GAZETECİLİK REZALETİ
Ekrem Dumanlı, International Herald Tribune gazetesindeki Fethullah Gülen haberiyle ilgili olarak “bir haber bu kadar mı önyargılı olur, bu kadar mı objektiflikten uzak bulunur! Yorum hatası değil; resmen bilgi hatası yapıyorlar. Tam bir gazetecilik rezaleti!” diye girizgâh yapmış. Herald Tribune’unki gazetecilik rezaleti mi tartışılır, ama Dumanlı’nın bu tarz önyargıları uluslararası basında görmesi iyiye işaret o yüzden “herıld yani!” diyorum. Bakarsınız kendi yönettiği Zaman gazetesini de okuma fırsatı da bulur ve sözgelimi “yumurtalı protesto” eylemlerine katılan öğrencileri ortada hiçbir somut delil olmadan “yumurta eylemlerinin altından terör örgütü bağlantıları çıkıyor” diye Ergenekon’a, DHKP-C’ye bağlama gayretlerinin farkına varır. (Bkz. Likit yumurta tipi gazetecilik başlıklı Köşe Vuruşu-7 Nisan 2010)
MARJİNAL GÖRMEZDEN GELME
Ekrem Dumanlı’nın International Herald Tribune gazetesine verdiği tarihi gazetecilik dersinde “bir yandan haberinde "iddiaları ispat etmek neredeyse imkânsız" diyeceksin; sonra da o deli saçması iddiaları gerçekmiş gibi dünya kamuoyuna ilan edeceksin” diye bir cümle kuruyor. Gazetenin bazı marjinal Türk gazeteleri gibi gerçekleri görmezden geldiğini iddia ediyor. “Herıld yani!” diyorum Dumanlı’ya. Doğru, marjinal mi bilmem ama bazı Türk gazetelerinin görmezden gelme, unutturma huyu sabittir. Örneğin; Zaman gazetesi Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmasının ardından coşkuyla “açıklanmayan deliller var!” diye başlık atmış, aradan bir yıl geçip, Şık ve Şener’in tahliye edilmesinden sonra ‘nerde o deliller’ diye sormamıştır. Ekrem Dumanlı keşke dış basına kadar yayılan titiz takibini kendi gazetesinde de sürdürse, yoksa çok güzel şeyler yazıyor demeden duramıyor insan.
MESLEK İLKELERİ ÇERÇEVESİ
Ekrem Dumanlı, Herald Tribune için “artık bu markaların aynaya bakıp kendilerini meslek ilkeleri çerçevesinde hesaba çekme zamanı geldi” diye dostça uyarılar da yapıyor. Bu uyarılara da “herıld yani” diyorum. Meslek ilkeleri çok önemli. Misal o ilkelerin birinci maddesi, “Yayınlarda hiç kimse; ırkı, cinsiyeti, yaşı, sağlığı, bedensel özrü, sosyal düzeyi ve dini inançları nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz. der. Peki Ekrem Dumanlı yönettiği Zaman gazetesi’ndeki; “Sünnetsiz kundakçı DTP adına kurban derisi toplamış” başlıklı haberle ‘dini inanç’ kategorisinden nefret suçları listesine girmek, Tunceli’yle ilgili olumsuz haberlerde (örn; fuhuş) “Alevilerin yoğunlukta yaşadığı Tunceli” gibi vurgular kullanmak, “İslamiyetten uzaklaşan insanlıktan uzaklaşır, Darwin’in de dediği gibi maymun çocuğuna döner” (Hekimoğlu İsmail) gibi köşe yazılarını yayınlayabilmek gibi örnek olaylardan haberdar mıdır?
DUMANLI’YA ‘TEORİ’ LAZIM
Ekrem Dumanlı’nın Fethullah Gülen ile ilgili bir haberlere tepki vermesi şaşırtıcı değil. Tabii ki, tepki verecek. Ancak üste çıkıp gazetecilik dersleri vermeden önce hatırlaması gereken bir şey var; kendi zamanının kahramanı Ertuğrul Özkök döneminin gazetecilik ilke ve teorilerinin kendilerine yetmediğini fark edip sit-com filan diye kendi teorisini icat etmişti. Dumanlı’nın da böyle bir teoriye ihtiyacı var. Böyle bir teori eksikliğinden ötürüdür ki, Zaman o ‘astronomik’ tiraj rakamlarına rağmen bir Hürriyet olamıyor. Yoksa Ekrem Dumanlı’nın ‘çağımızın bir kahramanı’ olmak için başka hiçbir eksiği yok. Sadece yeni bir gazetecilik teorisi gerek ona. Sonra duayen payesine erişecek. Herıld yani, itirazınız mı var?
Ümit ALAN / BİRGÜN