'ULAN SİZİN KİTABINIZI DA... DEDİRTMEYİN!.. ' ERMAN HOCA YİNE KENDİNİ TUTAMADI!..
Erman Toroğlu bugünkü köşe yazısında ligin son haftasında yaşanan olayları kaleme aldı.
Erman Hoca hakemleri topa tuttu
Hürriyet yazarı Erman Toroğlu bugünkü köşe yazısında ligin son haftasında yaşanan olayları kaleme aldı. Kadıköy'deki derbide yaşanan küfürlü diyaloglar için "Futbolumuzun yüz karaları" diyen Toroğlu, bu hafta görev yapan hakemleri de yine kendine has üslubuyla eleştirdi.
İşte Erman Hoca'nın o yazısı:
Futbolumuzun yüz karaları
Türkiye'nin en gergin, en heyecanlı maçı oynanıyor. Futbolcular, teknik adamlar, hakemler ve yardımcıları sahadan tıkır tıkır ayrılıyorlar. Ama stattaki protokol tribününe bakıyorsunuz, rezaletin bini bin para.
SÜPER Lig'in her açıdan en üst düzey maçı oynanıyor. Pazar akşamı Şükrü Saracoğlu Stadı'nın protokol tribününde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal var. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah var, birisi Spor Bakanı Murat Başesgioğlu olmak üzere iki bakan daha var. Yani protokol tribünü full dolu. Sahada 22 futbolcu. maçı idare eden hakem ve yardımcıları ve kenarda da teknik adamlar ve yedek futbolcular var. Sevgili okuyucular, bir kısım yöneticiler beni hiç sevmezler. Sevmemeleri de doğal. Niye sevmezler? Çünkü, onların suratlarına bazı şeyleri söyleyebiliyorum. Onlarla göbek bağım yok.
Futbolda 5 tane unsur var. Yönetici, seyirci, futbolcu, hakem ve teknik adam. Bu beşliden, üçü kendini hep yeniliyor. Ne olursa olsun, bu üç grup birbirlerine saygılılar, birbirlerini severler. Hangi gruplar bunlar? Futbolcu, hakem ve teknik adam. Çünkü bunlar başaktörler. Seyirci derseniz, onlar toplumun aynası. Onu da Futbol Federasyonu alacağı kararlarla yavaş yavaş ıslah eder. Bir şekilde yola sokar.
Burada ıslah edilemeyen bir grup var ki Türk futbolunda artık kanser olmuş. Kesseniz atamıyorsunuz, atsanız başka kapıdan içeri giriyorlar. Kim bunlar? Yöneticiler. Hepsini aynı kefeye koymak yanlış. Ama bazıları var ki hep olaylar onların etrafında geçiyor. Her olayda onlar var.
Türkiye'nin en gergin, en heyecanlı maçı oynanıyor. Futbolcuda en ufak bir şey yok. Bir takım diğerini 4-1 yeniyor. Teknik adamlar, hakemler ve yardımcıları sahadan tıkır tıkır ayrılıyorlar. Ufak tefek itişme, kakışma oluyor. Ama stattaki protokol tribününe bakıyorsunuz, rezaletin bini bin para.
Koca koca adamlar!
İşte, Türk futbolunun yarası bu yöneticiler. Sakın bunları bir iki takımda aramayın. Bazı takımlarda varlar. İkinci Lig de de, üçüncü ligde de varlar. Ama bunlar hep aynı isimler.
Olaylar Spor Bakanı'nın önünde, Emniyet Müdürü'nün önünde oluyor. Emniyet Müdürü'ne desek ki, "Sayın Cerrah. Bunlar sizin önünüzde oluyor. Niye tepki koymadınız?" Adam demez mi, "Koca koca adamlar, utanmıyorlar mı. Hangi birisine bir laf edeyim. Hepsi okumuş tahsilli çocuklar (!) Hatta bunların bazıları spordan da gelme. Ben oraya Emniyet Müdürü olarak değil, Celalettin Cerrah olarak gidiyorum. Karşıma gelen görüntülerden iğreniyorum" diye bize. Spor Bakanı'na sorsak ne der sizce?,
"Keşke yer yarılsaydı orada içeriye girseydim. İçimden o stadı terketmek geldi ama yapamadım. Erman hocam, bu da sizin ayıbınız" der ve bizler bir şey diyemeyiz. Oradan Deniz Baykal çıksa, "Çok nadir maça geliyorum. Bu reziliklere şahit oluyorum. Siz hep bize sallıyorsunuz, bana sallıyorsunuz, sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sallıyorsunuz. Sizin futbol camianız işte bu kadar" dese, bizler ne yaparız? Hiç bir şey.
Burada bir tek kuruma görev düşüyor. Bu işin sahibi Futbol Federasyonu. Mahmut Özgener ve ekibi bu olayın üzerine şiddete gitmeli ve seri bir biçimde hatalı olanlara ve suçlu olanlara okkalı cezalar vermeli.
Hatta ve hatta bu yöneticileri, bu olaya karışan yöneticileri statlara almamalı. Bu yöneticilerin maç günlerinde evlerine en yakın karakola gidip, maç süresini orada geçirmeleri sağlanmalı. İşte o zaman Türk futbolunu kurtarırız.
Kabadayı mı eşkiya mı?
Bunlar kabadayı mı, eşkiya mı, yoksa yönetici mi? Türkiye'nin en öne
Hürriyet yazarı Erman Toroğlu bugünkü köşe yazısında ligin son haftasında yaşanan olayları kaleme aldı. Kadıköy'deki derbide yaşanan küfürlü diyaloglar için "Futbolumuzun yüz karaları" diyen Toroğlu, bu hafta görev yapan hakemleri de yine kendine has üslubuyla eleştirdi.
İşte Erman Hoca'nın o yazısı:
Futbolumuzun yüz karaları
Türkiye'nin en gergin, en heyecanlı maçı oynanıyor. Futbolcular, teknik adamlar, hakemler ve yardımcıları sahadan tıkır tıkır ayrılıyorlar. Ama stattaki protokol tribününe bakıyorsunuz, rezaletin bini bin para.
SÜPER Lig'in her açıdan en üst düzey maçı oynanıyor. Pazar akşamı Şükrü Saracoğlu Stadı'nın protokol tribününde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal var. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah var, birisi Spor Bakanı Murat Başesgioğlu olmak üzere iki bakan daha var. Yani protokol tribünü full dolu. Sahada 22 futbolcu. maçı idare eden hakem ve yardımcıları ve kenarda da teknik adamlar ve yedek futbolcular var. Sevgili okuyucular, bir kısım yöneticiler beni hiç sevmezler. Sevmemeleri de doğal. Niye sevmezler? Çünkü, onların suratlarına bazı şeyleri söyleyebiliyorum. Onlarla göbek bağım yok.
Futbolda 5 tane unsur var. Yönetici, seyirci, futbolcu, hakem ve teknik adam. Bu beşliden, üçü kendini hep yeniliyor. Ne olursa olsun, bu üç grup birbirlerine saygılılar, birbirlerini severler. Hangi gruplar bunlar? Futbolcu, hakem ve teknik adam. Çünkü bunlar başaktörler. Seyirci derseniz, onlar toplumun aynası. Onu da Futbol Federasyonu alacağı kararlarla yavaş yavaş ıslah eder. Bir şekilde yola sokar.
Burada ıslah edilemeyen bir grup var ki Türk futbolunda artık kanser olmuş. Kesseniz atamıyorsunuz, atsanız başka kapıdan içeri giriyorlar. Kim bunlar? Yöneticiler. Hepsini aynı kefeye koymak yanlış. Ama bazıları var ki hep olaylar onların etrafında geçiyor. Her olayda onlar var.
Türkiye'nin en gergin, en heyecanlı maçı oynanıyor. Futbolcuda en ufak bir şey yok. Bir takım diğerini 4-1 yeniyor. Teknik adamlar, hakemler ve yardımcıları sahadan tıkır tıkır ayrılıyorlar. Ufak tefek itişme, kakışma oluyor. Ama stattaki protokol tribününe bakıyorsunuz, rezaletin bini bin para.
Koca koca adamlar!
İşte, Türk futbolunun yarası bu yöneticiler. Sakın bunları bir iki takımda aramayın. Bazı takımlarda varlar. İkinci Lig de de, üçüncü ligde de varlar. Ama bunlar hep aynı isimler.
Olaylar Spor Bakanı'nın önünde, Emniyet Müdürü'nün önünde oluyor. Emniyet Müdürü'ne desek ki, "Sayın Cerrah. Bunlar sizin önünüzde oluyor. Niye tepki koymadınız?" Adam demez mi, "Koca koca adamlar, utanmıyorlar mı. Hangi birisine bir laf edeyim. Hepsi okumuş tahsilli çocuklar (!) Hatta bunların bazıları spordan da gelme. Ben oraya Emniyet Müdürü olarak değil, Celalettin Cerrah olarak gidiyorum. Karşıma gelen görüntülerden iğreniyorum" diye bize. Spor Bakanı'na sorsak ne der sizce?,
"Keşke yer yarılsaydı orada içeriye girseydim. İçimden o stadı terketmek geldi ama yapamadım. Erman hocam, bu da sizin ayıbınız" der ve bizler bir şey diyemeyiz. Oradan Deniz Baykal çıksa, "Çok nadir maça geliyorum. Bu reziliklere şahit oluyorum. Siz hep bize sallıyorsunuz, bana sallıyorsunuz, sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sallıyorsunuz. Sizin futbol camianız işte bu kadar" dese, bizler ne yaparız? Hiç bir şey.
Burada bir tek kuruma görev düşüyor. Bu işin sahibi Futbol Federasyonu. Mahmut Özgener ve ekibi bu olayın üzerine şiddete gitmeli ve seri bir biçimde hatalı olanlara ve suçlu olanlara okkalı cezalar vermeli.
Hatta ve hatta bu yöneticileri, bu olaya karışan yöneticileri statlara almamalı. Bu yöneticilerin maç günlerinde evlerine en yakın karakola gidip, maç süresini orada geçirmeleri sağlanmalı. İşte o zaman Türk futbolunu kurtarırız.
Kabadayı mı eşkiya mı?
Bunlar kabadayı mı, eşkiya mı, yoksa yönetici mi? Türkiye'nin en öne